BİRLİKTEKİ RAHMET-KOLEKTİF AKILDAKİ HİKMET!

Allah’ın güzel isimlerinden biri Vahit, biri de Ehad’dir. Vahid isminin geçtiği ayetlerden biri şudur:


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2018-12-14 15:25:55

Allah'ın güzel isimlerinden biri Vahit, biri de Ehad'dir. Vahid isminin geçtiği ayetlerden biri şudur:

وَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ

"Sizin Allah'ınız birdir, tektir. Ondan başka ilah yoktur. O, Rahman'dır, Rahîm'dir."[1]

Ehad ismi de ihlas suresinde şöyle geçmektedir:
قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ اَللهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ

"Allah birdir. Her şey ona muhtaçtır, o hiçbir şeye muhtaç değildir. O ne doğurmuştur ne de doğurulmuştur. Onun dengi, benzeri yoktur."[2]

Dikkat ettiyseniz Vahid ve Ehad isimlerini Türkçeye biz ancak "bir" veya "tek" olarak tercüme edebiliyoruz. Halbuki bu isimlerin farklı tecellileri de vardır.

Allah'ın bütün bir kâinatta birliğinin tecelli etmesini düşünürsek Vahid ismini, her varlıkta ayrı ayrı birliğinin tecelli etmesini düşünürsek Ehad ismini hatırlarız. Güneş misaliyle bunu anlamaya çalışalım. Güneşin bütün dünyayı bir anda aydınlatması vahid isminin ifadesi, her varlıkta güneşin ayrı ayrı iş görmesi ve her parlak şeyde ayrı ayrı görünmesi de ehad isminin tecellisidir.

Allah kâinata ve bütün varlıklara birlik mührünü vurmuştur. Yani kâinatın tamamı, devam eden intizamı ve istikrarıyla Allah birdir derken; kâinatın içindeki her varlık da, tek oluşuyla, ne geçmişte ve ne de gelecekte aynının bulunmamasıyla yine "Allah birdir" demektedir. Allah, kâinatın tek sahibi olmasıyla vahittir. Her varlığı özel yaratması ve ilgilenmesiyle de ehaddir.

Bir okul nasıl kendi kendine meydana gelmez, bir okul nasıl müdürsüz olmaz ve bir okulda nasıl iki müdür olamaz; olursa işler karışır, düzen bozulur. İşte şu içinde yaşadığımız mükemmel ve muntazam kâinat da Allahsız olmaz ve bir bütün olan şu kâinatta da iki Allah olamaz.

-Neden?

-Bunun sebebini Kur'an şöyle açıklıyor:

"Yerde ve gökte (hükmeden) Allah'tan başka ilahlar olsaydı, yer-gök fesada giderdi."[3] Yani her şey bozulurdu. Allah bir olmasaydı düzenden intizam ve istikrardan bahsedilmez, taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmazdı.

Bir köyde iki muhtar, bir vilayette iki vali, bir ülkede iki cumhurbaşkanı olmazken bir kâinatta iki Allah olur mu? Olmaz.

Çocukluğumu geçirdiğim köyümün ileri gelenlerinden hep: "Allah'ın vahdaniyetine (birliğine) hamdolsun" sözünü duyardım. Neden böyle dediklerini o gün anlayamamıştım. Şimdi anlıyorum ki köylülerim yerden göğe kadar haklı imişler. Ne güzel insanmış onlar! Allah bir olmasaydı halimiz ne olurdu? Kudreti sınırlı varlıkların çarpışmasındaki tahribatı görüyorsunuz. Kudreti sonsuz varlıkların çarpışmasından geriye ne kalırdı? Bir düşünün.

Allah'ın kudreti sonsuz ama, rahmeti, muhabbeti ve adaleti de sonsuz. Allah'ın bir olduğunu dikkatimize sunan ayetin sonunda Allah'ın Rahman ve Rahim isimlerini görüyoruz. Bu isimler bize diyor ki: Gözünüzü açın, iyi bakın ve iyi anlayın. Allah'ın bir oluşunda sınırsız rahmet ve sonsuz hikmetler vardır. Köylüler bunu anlar da siz anlayamazsanız yazık olur sizin ilim adamlığınıza?

Allah'ın varlığının ve birliğinin delillerinden biri de kâinatın küçültülmüş şekli olan insandır. Allah, her bir insanın başına tek bir beyin koymuş, bedendeki bütün organları tek bir beyne, bir akla bağlamıştır. "Levkane fi bedenilinsani aklan, lefesede bedenülinsan" Yani insanın başında iki akıl olsaydı, beden ve organları bozulurdu; yerin-göğün fesada gitmesi gibi. Gerek kâinatta ve gerekse insan bedeninde vahdet (birlik), intizamın ve istikrarın garantisidir.

Evet bedene tek akıl hükmetmeli, bu doğru. Peki ya akıl baştan çıkmışsa, ya akıl nefs-i emmarenin (kötülükleri emreden nefsin) güdümüne girmiş ve haktan sapmışsa, beden uçuruma sürükleniyorsa o zaman durum ne olacaktır?

Akl-ı küllün sahibi olan Allah, insana verdiği aklın bu zaaflarını bildiği için onu:

Vahiyle desteklemiş, ondan dizginlerini vahye ve vahyin tebliğcisi Peygambere teslim etmesini istemiştir. İnsan, ben bana ve her şeye yeterim, deme hakkına ve lüksüne sahip değildir. Bu özellik sadece Allah'a mahsustur.

Allah'ın akıldan, özellikle de yönetici makamında bulunan insandan istediği ikinci bir husus da şûra ile danışarak adım atmasıdır.[4]

Çünkü dizginlerini vahyin eline vermeyen ve şûrâya, istişareye, diğer bir ifade ile kolektif akla riayet etmeyen akıl yanlış yapar, despot ve zalim olur.

Hadis-i şerifte buyurulmuş ki:

"Allah bir yönetici için iyilik dilerse ona doğru sözlü bir vezir verir. (Yani doğruları söyleyen bir yardımcı, bir müsteşar, bir bürokrat, bir danışman nasîp eder.) Bu vezir, ona unuttuklarını hatırlatır, (yanıldığı zaman doğruları gösterir,) hatırladığı zaman da yardım eder. Allah bir yöneticiye iyilik dilemezse, ona kötü bir vezir (danışman) verir. Bu vezir, ona unuttuklarını hatırlatmaz, hatırlayınca da yardımcı olmaz, (yanıldığı zaman doğruları göstermez.)"[5] 

Dipnotlar

[1] Bakara, 2/163

[2] İhlas, 112/ 1-4

[3] Enbiya, 21/22

[4] Bkz. Al-i İmran, 3/159

[5] Ebû Dâvud, Harâc 4, (2932); Nesâî, Bey'at 33, (7,159.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç bir ortak koşmasın.

Kehf, 110

GÜNÜN HADİSİ

"Kur'an'ı seslerinizle süsleyiniz."

Ebu Davud

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI