HARB MECLİSİ

İstanbul’da Yusufpaşa’da Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’nde, galiba beşinci sınıftaydım. Bu, şimdiki ilkokulların son sınıfı demektir. O zamanki yaşımı sınıfımdan tahmin edersiniz.. bugünkünü sormayın!


2018-12-14 15:39:11

İstanbul'da Yusufpaşa'da Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi'nde, galiba beşinci sınıftaydım. Bu, şimdiki ilkokulların son sınıfı demektir. O zamanki yaşımı sınıfımdan tahmin edersiniz.. bugünkünü sormayın!

Hepimiz memlekette mühim şeyler olduğunu «muharebe» lâfından, ekmek kıtlığından, «rap rap» seslerinden, marşlardan, açılan ve harıl harıl işliyen imaretlerden; babaların, ağabeylerin, eniştelerin eksilmesinden; annelerin, ablaların, halaların, dedelerin, ninelerin eski sevinçlerini kaybetmesinden anlıyor; fakat her devrin çocukları gibi evde, sokakta, mektepte, sınıfta çocukluğumuzu –yaşayabildiğimiz kadar– yaşıyorduk.

Bizi uyandıran biri çıkıncaya kadar bu, böyle devam edecekti.

* *

Hocalarımız içinde ak saçlı, ak sakallı, ak sarıklı, nur yüzlü bir hoca vardı... el'an gözümün önündedir.

Dede hâli, güler yüzüyle, kendisini çok sever; dersini sabırsızlıkla beklerdik.

Şimdi şivesini düşünüyorum da Anadolu'nun neresinden geldiğini bulmaya çalışıyorum.

Mübarek ihtiyarın bir gün sınıfa çok düşünceli girdiğini hatırlarım... yüzünde her zamanki tebessümünü, boşuna aramıştık.

Oturdu.. derin derin düşünerek, tek bir kelime söylemeksizin, dakikalarca önüne, baktı. Bir derdi olduğunu sezdiğimizden, biz de sükûtumuzu derinleştirdik..

Neden sonra başını kaldırıp mânalı bir iç çekmeyle söze başladı:

«Evlâtlarım, dedi, gâvur, Çanakkale Boğazı'nı zorlıyağımış... Boğazı geçip İstanbul'a gireceğimiş... ne yapsak da geçmesine engel olsak? gelin, bu ders, bunu konuşalım!»

Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, biraz şaşırmıştık: bir memleket meselesiyle, ilk defa, yüz yüze getirilmiş oluyorduk ve büyük işler üzerinde, ilk defa, fikrimiz soruluyordu; müdafaa plânları yapmaya memur ediliyorduk.

Ders boyunca, Boğaz'ı tıkamak, düşmanı durdurmak için taş mı yağdırmadık, vaktiyle Haliç'e gerilmiş olana benzer zincirler mi germedik; iki kıyıya muazzam mıknatıslar mı yerleştirmedik!

Hoca, hiçbirine, hiçbirimize gülmedi. Hepsini ve hepimizi aynı ciddiyetle karşıladı, beğendi, sevindi. Biz hayatımızın en güzel dersini yapmış olduk... belki onun için de öyleydi. Allah, gani gani rahmet eylesin!

* *

Şimdi arkamızda kalan 18 Mart'ı ben böyle bir hatırayla yaşadım.

Evet... tarihler ve tarihçiler bilmez ki yazsın... onu biz biliriz.

Bir zamanlar bir rüşdiyenin beşinci sınıfında ak saçlı, ak sakallı, ak sarıklı bir hocanın başkanlığıyla, yirmi otuz çocuk, bir harb meclisi kurmuştu.

Böyle bir harb meclisinde bulunmuş, söz söylemiş, münakaşaya karışmış küçük erkân-ı harplerden biri olmanın gururunu el'an duyarım.

21 Mart 1962

Arif Nihat Asya

Aramak Ve Söyleyemek adlı eserinden..

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

et-Teğabün: 3

Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır. (Mürşid 3.1 adlı yazılım-Turan Yazılım-(www.turan.com.tr) )

GÜNÜN HADİSİ

Gece içinde öyle bir saat vardır ki, müslüman olan herhangi bir kimse, dünya ve ahiret hususlarında Allah'dan bir hayır isterken duasını ona denk düşürürse, Allah; muhakkak istediğini kendisine verir.

Müslim, Ravi[Cabir (r.a.)]

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI