RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-198

Ders: Asa-yı Musa(s. 106) İzah: Prof. Dr. Şener Dilek İzah Edilen Kısım: Sonra o mütefekkir yolcu her sahifeyi okudukça saadet anahtarı olan imanı kuvvetlenip ve manevî terakkiyatın miftahı olan marifeti ziyadeleşip ve bütün kemalâtın esası ve madeni olan iman-ı billâh hakikatı bir


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2019-01-22 09:06:48

Ders: Asa-yı Musa(s. 106)

İzah: Prof. Dr. Şener Dilek

İzah Edilen Kısım: Sonra o mütefekkir yolcu her sahifeyi okudukça saadet anahtarı olan imanı kuvvetlenip ve manevî terakkiyatın miftahı olan marifeti ziyadeleşip ve bütün kemalâtın esası ve madeni olan iman-ı billâh hakikatı bir derece daha inkişaf edip manevî çok zevkleri ve lezzetleri verdikçe onun merakını şiddetle tahrik ettiğinden; sema, cevv ve arzın mükemmel ve kat'î derslerini dinlediği halde هَلْ مِنْ مَزِيدٍ deyip dururken, denizlerin ve büyük nehirlerin cezbekârane cûş u huruşla zikirlerini ve hazîn ve leziz seslerini işitir. Asa-yı Musa ( 105 - 106 ) v.d..

*Her insan hakikat noktasında dünyada bir yolcu. Dünya, esma-i ilahinin talim merkezi. Bu bir kaidedir; talim ilim ile olur. İlm-i rusuhiyette derinleşmenin alt yapılarından birisi; tefekkür ve tezekkürdür.

*Kainat kitabını ibretle, dikkatle, fikretle okumanın altyapısı; tefekkür, fikirde derinlik..

* Bir insanın nazarı âmiyane olursa, zevahire bakar. Üstad diyor ki, "sath-i nazar göremez." Nazar-ı sathi, zulümattır.

*Bir insanda marifetullah ziyadeleşir, iman kemâle doğru giderse, o Müslümanın ahlakı da güzelleşir. Yani diğer bir tabirle, güzel ahlakın da alt yapısı da imandır.

*Bir insanın imanı rusuhiyete çıkarsa, o insanın ibadeti kendini riyadan kurtarır. Demek, riyadan sıyrılmış, hakka ve hakikate müteveccih bir ubudiyetin de alt yapısında ne var? İman var.

*Bütün İslami hizmet hayatında halisane, hasbi ve müstakim hizmetin de alt yapısı imandaki rusuhiyettir. İmanda zafiyet, nakıslık ve noksanlık varsa, hizmette rekabet, haset, kıskançlık, gibi mikroplar üreyebilir.

Bir de muamelattaki istikametin de alt yapısı yine imanın kavi ve kuvvetli olmasıdır. Peygamberimiz üç kere buyuruyor; "din muamelattır."

*"İman-ı billâh hakikatı bir derece daha inkişaf edip manevî çok zevkleri ve lezzetleri verdikçe (Asa-yı Musa, s.105).. İmanın inkişafı nasıl lezzet ve zevk veriyor. Şöyle bir temsille meseleye bakalım; Şu salonu dört tarafı camdan olarak düşünelim. Ama buzlu cam..Burada dünyanın en güzel dağ manzarası var. Şurada dünyanın en güzel botanik bahçesi var. Öte tarafta dünyanın en güzel sahil şeridi var. Camın kalınlığı bir metre. İçeri gir, içerisi buzlu cam olduğu için karanlık.. "Ya bu odanın ışığını nasıl artırmak lazım" diye düşündük. Minarelerde şimdi bir taş kullanıyorlar. O taşları planyayla odunu incelttikleri gibi inceltiyorlar. Öyle varsayalım ki, biz de o bir metrelik camı ince alet ve bıçaklarla yarım metre kalınlığa inecek şekilde kestik. İçerisi eskisine göre biraz daha aydınlandı. Çünkü dışarıda güneş var. Elli santimi de on santime indirelim. İyice açıldı. Beş santim, üç santim..iki santim.. bir santim..İyice aydınlandı ama yine dışarıyı net göremiyorsun. Biraz daha inceltelim, bir milim.. bir mikron..İncelttikçe gördün ki, meğer karşında dünyanın en harika manzarası varmış. Birkaç gün önce hiçbir şey göremiyordun. Şimdi temaşa zevkin ne boyuta geldi. 

İşte imandaki inkişaf da böyle..Odanın içi kalb..Marifetle, tefekkürle o gaflet perdelerini kıra kıra, azalta azalta, rendeleye rendeleye camın şeffafiyetini bir milime, bir mikrona indirirsek, o zaman temaşa zevkine bak. "Maşallah şu dağlara bak, şu bahçelere bak, şu deryalara bak..

Biraz daha inceldi..İnce bir perde..Hakikat âlemi açık ve net olarak insana göründü. Mesnevi-yi Nuriye'de bir İ'lem var. Üstad diyor ki; "avamın itikad ettiği meseleleri evliyalar gözleriyle müşahede ediyorlar."

Not: Üstadın ifadesinin orijinali şöyle;"Ehl-i şuhud dediğimizden maksad, evliyaullahtır. Zira velayet sahibi, avamın itikad ettiği şeyleri gözle müşahede ediyor.(Mesnevi-i Nuriye, s. 223)

İşte Risale-i Nur derslerinin hikmet-i azimesi duvarları eritmek..Marifet-i Kur'aniyeyi, hakikat-ı imaniyeyi, esasata medar iman hakikatlerini daha net, daha berrak, daha şeffaf, aynelyakine yakın bir ilme'l yakin ile müşahede etmek..Bu yol Risale-i Nur'da var mı, var. Cenab-ı Hak şevkimizi ziyadeleştirsin. 

*Maneviyat olayı açlık olayıdır. Bu bir kanun..Sünnetullah kanunu..Bu kanun her yerde geçerli. Şimdi bir adam bir ziyafete gitmiş, önüne bir kuzuyu içi dolu vaziyette getirmişler. Adam kuzuyu yedi. Gelse bu medreseye kuru çorbaya talim eder mi? Ama bir adam da üç gündür aç olsa, o çorbayı dünyanın en lezzetli yemeği gibi afiyetle yer.

Maneviyat olayı da aynen bu misal gibi, açlık olayıdır. Cenab-ı Hak bütün ehl-i hakikate, o kâmil evliyalara, Allah'ın has kullarına hakikat ve marifete doymama hissini vermiş. Yüksek ehl-i hakikat, marifet sofrasından yedikçe, iştihaları, açlıkları artmış. Acıdıkça yemişler.

*Kâinatta bir cüz'iyat var, bir de külliyat var. Cüz'iyat; çiçek, böcek, sinek..Küçük mahlukat. Dikkat ve ibretle baktığımız zaman onda sanat mükemmelliği, tam bir hikmet ve tam bir sanat.

Yahu nasıl bir sanat? Şu arıya bak..şu sivrisineğe bak..Dikkat ve ibretle bak.. Nasıl bir sanat…

Mesnevi'nin Arapçasında bir cümle var, Onu Abdülmecit efendi Türkçeye çevirmemiş. Sivrisineğin ayaklarına bak, kıl gibi ince..Üstad diyor ki; "Sanat, maddeyi yutmuş."

Küçüklerde böyle sanat olduğu gibi bir de kâinatta külli unsurlar var. Bunlar da kâinatın kayyum değeri. Bunlar arasında dört şey öne çıkıyor;

1-Su; Allah suyu yarattı.. Biraz düşünelim yahu..Nasıl bir nimet..

2-Işık; Allah ışığı yarattı.. Nasıl bir nimet..

3-Hava; Allah havayı yarattı.. Nasıl bir nimet..

4-Toprak; Allah toprağı yarattı.. Nasıl bir nimet..

Bunlar da kayyum değer.. Olmazsa olmaz..Onlardan hangisini çeksen, kainattaki nizam ve muvazene dağılır gider..

Yunus Emre'nin bu manada bir şiiri var;

Yerden göğe küp dizseler,

Birbirine bend etseler,

Aradan birin çekseler

Seyreyle sen gümbürtüyü

Anasır-ı Erbaa denilen dört unsurdan birisi su..Suyu çek, her şey bitti yahu..Coğrafya ilmi tek kelime ile neyi anlatıyor? Suyu anlatıyor. Suyun gittiği yer, bağ olmuş, bahçe olmuş. Gitmediği yer çöl olmuş. Toplandığı yer göl olmuş. Biriktiği yer deniz olmuş, derya olmuş. 

*"denizlerin ve büyük nehirlerin cezbekârane cûş u huruşla zikirlerini ve hazîn ve leziz seslerini işitir(Asa-yı Musa, s.106) Üstad başka bir yerde ne diyor; "Eğer o yüksek hakikatları yakından temaşa etmek istersen, git fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor. "Ne diyorsunuz?" de. Elbette "Ya Celil, Ya Celil, Ya Aziz, Ya Cebbar" dediklerini işiteceksin. Sonra deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor. "Ne diyorsunuz?" de. Elbette "Ya Cemil, Ya Cemil, Ya Rahîm, Ya Rahîm" diyecekler."(Sözler, s. 334)

Dev dalgalar, tsunamiler İclal ve Celal'i, Azamet ve Kudret-i İlahiyenin tecellisini gözler önüne seriyor.

* Bazı insanlarda bir merak vardır, evinin bir tarafına akvaryum yapmış. Bir eve gittik, ev sahibi ta uzak ülkelerden, Filipinlerden, oralardaki meşhur adalardan balık getirmiş. Yeşil, sarı, kırmızı renkli okyanus balıkları.. Bazı büyük alışveriş merkezlerinde de dev akvaryumlar mevcut. Ya bir de büyük Okyanus'u düşünelim. O nasıl bir akvaryum. Oradaki küçük mahlûkata bak. Onlar ne diyor; "Ya Rahim, ya Rezzak, ya Muhsin, ya Mükemmil, ya Mücemmil…

*İşte denizler hem haşmet ve azamet lisanıyla "ya Azim, ya Kebir, ya Celil" derken, Rahmet ve inayet diliyle de "ya Cemil, ya Müzeyyin, ya Rezzak" diyor mu, diyor. Demek denizler hem cemali isimlerin, hem kemali isimlerin, hem kemalat-ı ilahinin tecelliyatını akıl gözüne gösteriyor. Tevhidin nasıl bir ayeti…

*Dünyanın dörtte üçü deniz. Küre-i arzın tedbir ve tedviri içinde en azami tedbir ve tedvirlerden birisi de denizlerin tedbir ve tedviri..

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.

Duhân, 3

GÜNÜN HADİSİ

Kur'an'ın Faziletine Dair

"Bir grup, Kitabullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI