İNSANIN YARATILIŞI-3

3.İnsanların Hamilelik Yoluyla Yaratılışının Aşamaları Nelerdir? Bu hususu da ayetlerin ışığı altında incelemeye çalışalım: a)Alaka Aşaması:


Ali Bozkurt

alibozkurt.02@hotmail.com

2019-01-30 09:04:15

3.İnsanların Hamilelik Yoluyla Yaratılışının Aşamaları Nelerdir?

Bu hususu da ayetlerin ışığı altında incelemeye çalışalım:

a)Alaka Aşaması:

"Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı."(1)

Alaka, döllenmiş yumurta yani erkekten gelen sperm ile kadından gelen yumurtanın birleşmesi ile meydana gelen organize yapı demektir.

Diyanet Tefsiri, alaka kelimesini şu şekilde açıklar:

 'Sözlükte "yapışmak, asılmak, sevgi, ilgi, kan emen kurtçuk" gibi anlamlara gelen alaka kelimesinin çoğulu olan 2. âyetteki "alak" ile aşılanmış yumurtanın ana rahminin iç cidarına asılı vaziyetinin (zigot) kastedildiği anlaşılmaktadır. Âyetler insanın kâmil bir varlık haline gelmesi için önce yaratanı, sonra da yaratılanı yani kendisini ve evreni tanımasının gerekli olduğunu gösterir .'(2)

b)Sperm Aşaması:

"(Ey insanlar!) Biz sizi dayanıksız bir sudan yaratmadık mı? İşte o suyu, belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik. Biz buna güç yetirmişizdir. Ve bizim gücümüz ne büyüktür!"(3)

Allah, dayanıksız bir su olan spermden insanı yarattığını bildirmektedir. O dayanıksız su yani sperm, hamilelik süresince, bebek oluşumu için sağlam bir yer olan ana rahminde muhafaza edilir. Ve neticede bebek doğar. Bu gelişmeler, Allah'ın güç ve kuvvetinin nişaneleridir. İnsanın bu şekilde yaratılması, öldükten sonra da kolayca yaratılabileceğini gösterir.

c)Anne Karnındaki Dönem:

"İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?"(4)

Müfessir Sabuni, bu ayetin tefsirinde şu açıklamayı yapmaktadır: 'Burada insandan maksat cinstir. Zamandan maksat da anne karnında kaldığı süredir. Âyetten maksat, insa­na meydana geldiği şeyin aslını hatırlatmaktır. Çünkü o, dikkate alınma­yacak derecede basit ve terkedilmiş bir şeydi. Yok olduğu dönemde babası­nın sulbünde bir hücre ve onu yaratmak isteyen Allah'dan başkasının bile­mediği adî bir su idi. Üzerinden belli bir zaman geçti ki o zaman o, yer kü­resi üzerinde yoktu. Sonra Allah onu yarattı, daha önce hiç kimsenin tanı­madığı, terkedilmiş ve tanınmayan bir şey iken Allah onu güzel bir şekilde yarattı.'(5)

d)Katışık Nutfe Dönemi:

"Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık…"(6)

Katışık nutfeden maksat, erkeğin spermi ile kadının yumurtasının birleşmiş halidir. Allah, insanı, anne karnında, katışık nutfeden yaratmıştır.

Konu Tarık suresinde de anlatılmaktadır:

"İnsan neden yaratıldığına bir baksın. O, atılan bir sudan yaratıldı. O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar. Şüphesiz Allah onu (öldükten sonra) tekrar yaratmaya elbette kādirdir."(7)

Diyanet tefsiri, bu dört ayeti şu şekilde açıklamıştır:

'Öldükten sonra dirilmeyi ve âhiret hayatını inkâr eden insanın, kendi yaratılışına bakarak ibret alması ve âhiret olayını buna göre değerlendirmesi istenmektedir. "O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar" diye çevirdiğimiz 7. âyeti müfessirlerin çoğunluğu, "erkeğin bel kemiği ile kadının kaburga kemiğinden çıkar" şeklinde yorumlamışlardır (Taberî, XXX, 92-93; İbn Kesîr, VIII, 396). Hz. Peygamber'in "Erkek ve kadından hangisinin suyu üstün gelirse çocuk ona benzer" (Müslim, "Hayz", 33) anlamındaki hadisi de bu ikili işlevi ifade eder. Zira hadis çocuğun, eşlerin her ikisinin "suyunun" birleşmesinden yani sperm ile onun döllediği yumurtadan meydana geldiğini gösterir. Kur'an, buna "katışık (karışımlardan oluşan) meni" anlamında nutfetün emşâc (İnsan 76/2) demektedir. Biz 7. âyetin ilgili kısmını "bel ve göğüs kafesi" diye çevirmeyi uygun bulduk. Çünkü göğüs kafesi içinde akciğer ve kalp, bel kemiğinin (omurga) içinde ise omurilik vardır. Bu kemikler hem vücudun sınırlarını çizer gibidir hem de en hayatî organları içinde barındırmaktadır. Âyette bunlar zikredilerek insan vücudu kastedilmiş, meni ve yumurtanın kadın ve erkek vücudunda oluştuğuna, çocuğun da bunların birleşmesi sonucunda, var oluşunun ilk aşamasına girdiğine işaret edilmiştir. 8. âyette insanı yukarıda anlatılan meniden yaratıp mükemmel bir varlık haline getiren yüce yaratıcının onu öldükten sonra diriltmeye de kadir olduğu vurgulu bir şekilde ifade edilmektedir.'(8)

f)Anne Karnında Üç Karanlık Yerden Geçme Dönemi:

"… Sizi annelerinizin karnında bir yaratılıştan öbürüne geçirerek üç (kat) karanlık içinde oluşturuyor. …"(9)

İnsan, anne karnında bulunurken üç karanlık yerden geçerek oluşumunu tamamlar:

a)Annenin karın duvarı.

b)Rahim duvarı.

c)Cenini kuşatan duvar.

Tıbbın ilerlediği günümüzde, bebeğin anne karnında hangi safhalardan geçerek oluştuğu bilinmektedir. Bu bilgilerin, ayetlerde geçen bilgilerle örtüştüğü de bilinen bir husustur.

'Her insanı kendi annesinin içerisinde evvela bir nutfeden ibaret kıldı, sonra o nutfeyi "alaka" denilen uymuş kan parçası hâline getirdi, daha sonra da "mudga" denilen bir et parçası şekline soktu, onu müteakip de et, kemik, sinirden ibaret bir insanî şekle erdirerek kendisine ruh ihsan buyurdu onu, yeni bir mahlûk olarak vücuda getirmiş oldu.'(10)

"O, sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yaratandır. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. Anlayan bir toplum için âyetleri ayrıntılı bir şekilde açıkladık."(11)

g)Bebeğin Anne Karnında Nutfe, Alaka ve Mudga Safhalarından Sonra Et, Kemik ve Sinirden Meydana Gelen Boyuta Ulaşıp, Kendine Ruh Üflenerek Canlı Olma Vasfını Kazanma Safhası:

"Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir."(12)

Ayetleri anlamak için, sırayla nutfe, alaka ve mudga kelimelerinin anlamını bilmek gerekir:

Nutfe, erkeğin spermi ile kadına ait ovumun birleşik halidir.

Alaka, döllenmiş yumurta yani erkekten gelen sperm ile kadından gelen yumurtanın birleşmesi ile meydana gelen organize yapı, pıhtılaşmış kan demektir.

Mudga, alakadan bir sonraki safha olup, ceninin bir cm. boyuna ulaşarak bir çiğnemlik et boyutuna ulaşmasıdır.

Bebek, bu üç safhadan sonra, biyolojik ve psikolojik boyutlarıyla birlikte, başka bir yaratışla yaratılarak, mükemmel bir hal alıp insan vasfını elde eder.

Özet olarak: anne karnındaki bebek, nutfe, alaka ve mudga safhalarından sonra et, kemik ve sinirden meydana gelen boyuta ulaşır; bu safhada kendine ruh üflenerek canlı olma vasfını kazanmış olur.

4.Yaratılış açısından, diğer canlılarla insan arasında nasıl bir benzerlik vardır?

Bu soruya cevap olmak üzere şu ayeti inceleyelim:

"Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir."(13)

Bu ayetten şunları anlıyoruz:

Kuvvet, kudret ve hikmet sahibi olan Allah, bütün canlıları sudan yaratmıştır:

1-Bunlardan bir kısmı, yılanlar ve diğer sürüngenler gibi sürünerek giderler.

2-Bir kısmı, insanlar ve kuşlar gibi iki ayakları üstünde yürürler.

3-Sığır, koyun gibi bazı hayvanlar ise dört ayak üstünde hareke ederler.

Bu ayetten şu dersi çıkarmalıyız:

Allah, sonsuz güç ve kudret sahibidir. Mülkünde, hikmetiyle, istediği gibi tasarruf eder. Bize düşen, Yüce Allah'a gerçek anlamda kul olmaya çalışmaktır.

5.İnsanın ilk yaratılışı ile Ahirette yeniden yaratılması arasında nasıl bir mukayese yapılabilir?

Bu soruya cevap olarak iki ayet-i kerimeye müracaat edelim:

"O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O'na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O'nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(14)

Allah için, her türlü yaratma kolaydır. Ancak insan mantığıyla bakacak olursak, şunu hemen kabul ederiz ki, ölmüş bir varlığı ikinci kere yaratmak, başlangıçta hiç yokken yaratmaktan daha kolaydır. Allah, insan neslini, daha önce hiç yokken yarattığına göre, ahirette onları yeniden yaratması zor olamaz. İşte insanın ilk yaratılışı ile ahirette yeniden yaratılması arasındaki mukayesenin mantığı budur.

"De ki: İster taş olun, ister demir, isterse gözünüzde büyüyen herhangi bir mahlûk! (Bunlar, Allah'ın sizi yeniden diriltmesini güçleştirmez.) Diyecekler ki: «Bizi tekrar (hayata) kim döndürecek?» De ki: Sizi ilk kez yaratan. Bunun üzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve «Ne zamanmış o?» diyecekler. De ki: Yakın olsa gerek!"(15)

Bu ayetten şunları anlamalıyız:

*Allah'ın, insanları ahirette hesaba çekmek üzere yeniden diriltip mahşer alanında toplayacağından hiçbir şüphe yoktur.

*İnsanlar, demir veya taş gibi, canlılık emaresinden çok uzak bir durumda bulunsa bile, Allah onları kesin olarak diriltilecektir.

*Allah için, yeniden yaratma dâhil, yapmak isteyeceği hiçbir işte zorluk yoktur.

*Allah, insanları daha zor gibi görünmesine rağmen, nasıl ilk sefer yaratmışsa, ikinci sefer de yaratacaktır.

*Kıyametin kopacağı ve ardından insanların diriltilip mahşer alanında toplanacağı zaman çok uzak değildir; çünkü zaman dilimi olarak, ahir zamanda bulunmaktayız.

Bu husustaki diğer bir ayet:

"Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız."(16)

*Allah insanları ilk başta topraktan yaratmıştır.

*İnsanlar nesilden nesile çoğalırlarken de toprağa bağlı olarak beslenmişlerdir.

*Topraktan gelen insanlar, öldüklerinde toprağa dönmüş olurlar.

*Yüce Allah, ahirette insanları topraktan çıkarıp bir daha diriltecektir.

6.İnsanın işiten, gören ve akıl sahibi Bir Varlık Olarak yaratılmasının hikmeti nedir?

Bu soruya cevap bulmak için iki ayet-i kerimeye müracaat edelim:

"Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık." (76/İnsan-2)

Allah, insanın en önemli duyu organları olan görme ile işitmeyi zikrederek, onun doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmesine yarayacak diğer bütün özelliklerini de kastetmiştir. İnsan, temyiz gücüne sahip kılınarak, mükellef yani sorumlu kılınmıştır. İnsanın sorumlu olması dünya hayatının bir imtihan olduğu anlamına gelir.

Bu husustaki diğer ayet:

"...O, sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı. ..." (17)

Allah, insanları yeryüzünden, yani topraktan yarattı. İnsanların atası olan Hz. Adem'i direk olarak topraktan, diğer insanları ise topraktan gelen ürünlerden beslenmeleri nedeniyle dolaylı olarak, topraktan yarattı. İnsanlar, yeryüzünü imar edip ondan istifade edecek kabiliyette yaratılmışlardır. İnsanlar, hem yaratılmaları, hem de yeryüzünü imar edip ondan istifade etmeleri nedeniyle Allah'a şükretmelidirler.

7.Hz. Âdem Bilgi İle Donatılmıştır:

"Allah, Âdem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti...."(18)

Allah, Hz. Âdem'e eşyaların isimlerini öğretmiş ve yeni eşyalara yeni isimler koyma kabiliyeti vermiştir. Böylece insanlar, dillerini geliştirme ve yeni diller icat etme istidadına sahip olmuşlardır.

İnsanın, isimleri bilmesi ve konuşma dilini geliştirme kabiliyeti, onun yeryüzünde halife olması için gerekli bir özelliktir.

8Allah, Yarattığı İlk İnsanı Peygamber Olarak Görevlendirmiştir:

"Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesi ile İmrân ailesini seçip âlemlere üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir."(19)

Allah, insan neslinden peygamberler görevlendirip, onlara hidayet yolunu tebliğ etmeyi irade buyurmuş ve bu çerçevede ilk insan olan Hz. Adem'i, kendi neslinden gelenler için peygamber olarak tayin etmiştir. Daha sonraki asırlarda da peygamberler gönderdi. İnsanlığın ikinci atası olan Hz. Nuh'a da risalet verdi. Hz. İbrahim ile Hz. İsmail, Hz. İshak ve soyundan gelen diğer birçok kişi ile Al-i İmran'dan Hz. İsa'ya risalet verdi

Yüce Allah, ilk insan olan Hz. Âdem'den başlayarak, birçok kişiye peygamberlik verip kullarına hidayet yolunu göstermekle, onlara rahmet etmiştir.

Allah, kullarından seçkin kişileri peygamber olarak görevlendirmiştir.

9.Allah, Yarattığı İnsanları, Hikmetine Binaen, Akraba Kılmıştır:

"O, sudan bir insan yaratıp ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin, her şeye hakkıyla gücü yetendir."(20)

Kan bağına dayanan akrabalığa nesep, evlilik bağına dayanan akrabalığa ise sıhriyet denir.

Akrabalık, insanlar için bir rahmettir. Akrabalık bağları sayesinde insani ilişkiler daha kuvvetli olur.

Nesep ve sıhriyet bağı nedeniyle kendilerine nikâh düşen ve düşmeyen kişiler ile kime ne kadar miras düşeceği gibi hukuki kurallar belirlenir.

Bu konuya şu satırlarla son verelim:

Allah, insanı örneksiz olarak yaratmıştır.

Allah, Hz Âdem'i anne baba olmadan, Hz. İsa'yı ise babası olmadan yaratmıştır.

Allah'ın, insanı yarattığı toprağın vasfı; çamur olmakla birlikte, yapışkan, süzülen bir öz, ardından ateşte pişmiş gibi kupkuru hale getirilip şekil verilmiş olmasıydı.

Allah, meleklere Hz. Âdem'e ibadet maksadıyla değil, hürmeten secde etmelerini emretti.

İnsan nesli tek nefisten yaratılmıştır.

Allah, insanları mükellef kılmak için, akıl sahibi, gören ve işiten varlıklar olarak yaratmıştır.

İlk insan, ilk peygamberdir.

Allah, insanları nesep ve sıhriyet yoluyla birbirlerine akraba yapmıştır.

Dipnotlar

1-Alak-2.3.

2-DİB Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, C: 5, S: 652

3-Mürselat: 20-23

4-İnsan-1

5-Sabuni, Safvetü't-Tefasir, C: 7, S:156

6-İnsan-2

7-Tarık: 5-8

8-DİB Kur'an Yolu Tefsiri Cilt :5 Sayfa: 597-598

9-Zümer-6

10-Ömer Nasuhi Bilmen, Kur'an'ı Kerim Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, C: 6, S: 3065

11-En'am-98

12-Mü'minun: 12-14

13-Nur-45

14-Rum-27

15-İsra-51

16-Taha-55

17-Hud-61

18-Bakara-31

19-Al-i İmran-33.34.

20-Furkan-54

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.

Duhân, 3

GÜNÜN HADİSİ

Îmân altmış kadar şu'bedir. Hayâ da îmânın bir şu'besidir.

BUHARİ,KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, EBU HUREYRE(r.a.)'dan

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI