İSLAM’IN GÜZEL GÜNLERİ SADECE BİR HAYAL Mİ?
Mecdî el-Hilâlî İslam’ın üstün geleceğini ve ümmetin yeniden şeref ve izzete nâil olacağını müjdeleyen Kur’an ayetlerine ve hadis-i nebevîlere baktığımızda, bir yandan bu müjdelerle mutluluk ve sevinç duyarken diğer yandan ümmetin üzerine çöken karanlığa, düşmanlarının aç köpekler gibi her yandan saldırısına, müntesiplerinin ihtilafa düşüp bölünüp parçalanmışlığına bakınc
Mecdî el-Hilâlî
İslam'ın üstün geleceğini ve ümmetin yeniden şeref ve izzete nâil olacağını müjdeleyen Kur'an ayetlerine ve hadis-i nebevîlere baktığımızda, bir yandan bu müjdelerle mutluluk ve sevinç duyarken diğer yandan ümmetin üzerine çöken karanlığa, düşmanlarının aç köpekler gibi her yandan saldırısına, müntesiplerinin ihtilafa düşüp bölünüp parçalanmışlığına bakınca; "Hal böyle iken ümmetin yeniden yitirdiği şeref ve itibarını kazanması hakikat mı yoksa bir vehimden mi ibaret?" "İslam'ın üstün geleceği müjdesinin gerçekleşmesi için asırlar mı geçmeli, yoksa bunun seneler içinde tahakkuk etmesi mümkün mü? gibi sorular zihnimizi kurcalıyor.
İşte bu ve benzeri sorulara cevap ararken bu sayfalar oluştu. Allah -subhanehû ve teâlâdan dileğimiz bizimle beraber olması, bu işimizde bizi muvaffak kılması, bu işi bereketlendirip katında onu kabul buyurmasıdır.
سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
"Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin."(1)
KESİN MÜJDELER
İtalya'nın başkenti Roma'nın bir gün İslam topraklarına katılacağını duysanız inanır mısınız? Evet, bu bir hayal ya da yalnızca bir temenniden ibaret değil. Bu Allah Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- in bir müjdesi. O -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabına -radiyallahu anhum- Kostantiniyye (İstanbul) ve Roma'nın fetholunacağını haber verdi. Ashabı hangi şehrin önce fetholunacağını sordu. O da önce Herakl'ın şehri yani İstanbul'un fetholunacağını söyledi. (2) Hakikaten nebevî müjdenin birinci kısmı gerçekleşti ve Herakl'ın şehri fetholundu. Roma ise fethedilmeyi beklemekte.
Kuşkusuz Hıristiyanlığın merkezi sayılan Roma'nın fethedilmesi Müslümanlar için büyük bir güç, izzet ve şeref anlamına gelir.
NÜBÜVVET METODU ÜZERİNE HİLÂFET
Nebevî müjde bununla kalmayıp baskı ve dayatmalarla süregelen ve İslam ümmetini boğan yılların sona erip, yerine nübüvvet metodu üzerine hilafetin geleceğini haber verir. Diğer bir ifadeyle nübüvvet ve hulefâ-i râşidîn dönemindeki gibi adil bir düzen yeniden hayata geçecektir. Huzeyfe bin el-Yemân Allah Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- den şöyle rivayette bulunur: "Allah'ın dilediği kadar, (nübüvvet) peygamberlik devam edecektir. Sonra onu kaldırmayı dilediğinde kaldırır. Sonra nübüvvet üzerine hilafet olacaktır. Allah'ın dilediği kadar kalacak, dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra zalim yöneticiler olacaktır. Allah'ın dilediği kadar kalacak, kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra zorba yöneticiler olacaktır. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar kalacak, kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra nübüvvet metodu üzere hilafet olacaktır." Sonra sustu."(3)
YAHUDİLERİ MAĞLUP ETMEK
Efendimiz Muhammed –aleyhisselâtu vesselam- tarafından verilen diğer bir müjde, Mü'minlerle Yahudiler arasında büyük bir savaş yaşanacağı ve bu savaşta mü'minlerin ilahi yardım alarak Yahudileri bozguna uğratacağı haberidir: "Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadan kıyamet kopmayacak. O gün Müslümanlar Yahudileri bozguna uğratacak. Öyle ki Yahudi taşın, ağacın ardına saklanacak. O ağaç ya da taş, 'Ey Müslüman! Ey Allah'ın kulu! İşte bir Yahudi. Ardımda duruyor. Öldür onu!' diyecek."(4) Bu haber de diğerleri gibi kalplere huzur ve mutluluk veren nebevî müjdelerden biridir.
Daha yüz yıl önce, Yahudiler İsrail'de toplanmamışlardı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde dağınık halde yaşıyorlardı. Kuşkusuz, Yahudiler yeryüzünün çeşitli yerlerine yayılmışken Müslümanların zihinleri o vakit, yukarıdaki hadis-i şerifle verilen bu müjdenin nasıl gerçekleşeceği düşüncesiyle meşguldü. Şimdi ise, Allah -subhanehu ve teala- onları Filistin'de topladıktan sonra anlıyoruz ki olaylar bu müjdenin gerçekleşmesi doğrultusunda gelişiyor.
وَقُلْنَا مِن بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُواْ الأَرْضَ فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفاً
"Arkasından da İsrail oğullarına: "O topraklarda oturun! Ahiret vadi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik."(5)
İSLAM GÜNEŞİNİN YÜKSELİŞİ
Tüm bu müjdeler Allah -sübhanehu ve tealanın şu kavli şerîfinin ifade ettiği mananın bir parçasını oluşturur:
يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ {*} هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemese de Allah nûrunu tamamlayacaktır. Müşrikler istemese de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur." (6)
Allah -subhanehû ve teâlâ- yarattıkları arasından insan denen varlıkla daha bir özel ilgilenmiş, ona kendi ruhundan üflemiş ve ebedî olarak kalsın diye ona Cennet'i hazırlamıştır. Bunun için "O, kullarının küfrüne razı olmaz."(7) O, bütün kullarının Cennete girmesini ister. Bundan dolayı O, kullarını müjdelesinler, sakındırsınlar ki böylece hak yolu bulsunlar diye resuller, kitaplar göndermiştir.
Allah -subhanehû ve teâlâ- kullarına risaletini ulaştırsınlar ve onları hidayete davet etsinler diye İslam ümmetini seçmiştir. Bu ümmet kıyamete kadar da bu emanetle mükelleftir.
Buradan hareketle şöyle diyebiliriz: Dünyadaki pek çok hâdise bu dinin üstün gelmesi ve müntesiplerinin yeniden şeref ve itibar kazanması için şartların oluşturulması doğrultusunda cereyan etmektedir. En nihayetinde bir davetçi kalkıp risâleti tüm dünyaya ulaştıracak ve Allah Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- in buyurduğu gibi âlem Rabbine boyun eğecektir. "Bu din, gece ve gündüzün ulaştığı her yere mutlaka ulaşacaktır. Allah, onun girmediği, topraktan veya yünden yapılmış (çadır) hiçbir ev bırakmayacaktır. Bu giriş, bir kısmını aziz, bir kısmını da zelîl kılacaktır. Allah İslâm'a izzet, küfre de zillet verecektir."(8)
Daha önce bahsettiğimiz gibi bu müjdenin gerçekleşeceğine Yahudilerin İsrail'de bir kez daha toplanmasından daha açık bir işaret olamaz.
Ne var ki İslam ümmeti içinde bulunduğu acı durumdan kurtulmadıkça bu emaneti yerine ulaştırması mümkün değildir.
YİNE DE BU BİR RÜYA, BİR HAYAL OLABİLİR Mİ?
İslam'ın yitirilen izzetine yeniden kavuşacağına işaret eden bir takım kesin işaretlerin bulunmasına rağmen yine de bazı kimseler günümüzdeki ağır şartlara, İslam ümmetinin üzerine çöken zifiri karanlığa bakıp bunun mümkün olmayacağını düşünmekte ve başkalarına da bu şekilde telkinde bulunmaktadır. Öyle ya ümmet fırkalara ayrılıp bölünmüşken, toplumsal marazlar Müslüman halkları kırıp geçirirken, devletler ırkçılık mücadelesine düşmüşken, düşman mukaddesata el uzatmışken ve dünya çapında Siyonizm hareketi devam ediyorken nasıl böyle bir şey beklenebilir?
Evet, manzara gerçekten içler acısı. Ancak kesin bir doğru var ki o da şeref hilali yeniden görülecek, yeniden şafak söküp İslam güneşi doğacaktır. Bu kadarla kalmayıp asrın sakinleri olarak tüm bu müjdelerin Allah -subhanehû ve teâlânın izniyle gerçekleştiğini göreceğiz ve hatta bunda payımız da olacaktır.
Son olarak şunu hatırlamakta yarar görüyoruz: Musa -aleyhisselam- İsrail oğullarından Kudüs'e girmelerini istemişti. Onlar bunu kabul etmediler. Bunun üzerine ceza olarak çölde kayboldular. Ne zaman çölden çıkmaya teşebbüs etseler dönüp dolaşıp yine ilk ayrıldıkları noktaya geliyorlardı. Biz de şu an onlar gibiyiz. Ümmet olarak böyle devam edersek yeniden şeref ve itibar kazanmak elbette bir hayal olmaktan öteye geçmeyecektir. Ancak nasıl bu rezil duruma düştüğümüzü düşünüp bundan kurtuluş çareleri ararsak, şartlar süratle değişecek, beklentiler bir bir gerçekleşecek ve uyuyan dev yerinden kalkacaktır.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ {4} بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {*} وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
"O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, dilediğine yardım eder, galip kılar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir. (Bu) Allah'ın vaat ettiğidir. Allah vaadinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler."(9)
Dipnotlar
1-Bakara: 32
2-Müsned-i Ahmed
3-Ahmed, Bezzar, Taberânî
4-Müslim
5-İsrâ: 104
6-Saff: 8-9
7-Zümer: 7
8-Ahmed, Taberânî
9-Rûm: 4-6
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Üstünlük ve şeref ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir.
Münâfikûn, 8
GÜNÜN HADİSİ
Sadakaların en efdali, iki kişi arasını düzeltmektir.
Seçme Hadisler, s.237
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...