Değerli hocam Alaaddin Başar beyin Molla Mehmet Zahid Hocaefendinin babasıyla ilgili kıymetli bir hatırasını -aşağıda olduğu gibi-cevaplar. org'la paylaşmak istedim. Selam ve muhabbetlerimle! Niyazi Beki

Muhterem Niyazi Hocam,

Muhammed Zahid Efendi ile ilgili yazınızı

http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=7517&ctgr_id=110

Okuduğumda, pederi Abdullah hoca ile ilgili bir hatıramı sizlerle paylaşma arzusu duydum. Abdullah Hocamız kâmil bir insandı. Erzurum'un Karayazı ilçesinde görevli iken arasıra şehre gelir ve oğlu Muhammed Zahid Efendi ile birlikte Mehmet Kırkıncı hocamızı ziyaret ederlerdi. Ben de o yıllarda (1964-1969) üniversitede okuyordum ve Kırkıncı Hocamızın Karanlık Kümbet nam medresesine sıkça gider, bazen de kalırdım. Dolayısıyla Abdullah hocamla da defalarca görüştük. Hal diliyle bana çok dersler verdi. Bir defasında da şu çok ibretli ve hikmetli ifadeler lisanından döküldü:

"Ben," dedi, "yıllarca insanlara çok nasihat ettim, çok şeyler anlattım. Ama bu Abdullah'a bir şey anlatamadım. Ne zaman ki, Risale-i Nur'a kavuştum. O zaman Risaleleri aldım elime, Abdullah'ı koydum karşıma.…"

Bu hatıra vesilesiyle değerli hocamı sıkça hatırlarım. Bana "Risale-i Nur'u nasıl okumalıyız?" diye sorulan her soruya her defasında "Abdullah Hoca Metodu"yla okuyun" der ve bu hatırayı naklederim.

Dua taleplerimle, Alaaddin Başar