ALLAH’IN BİRLİĞİNİN AKLİ DELİLLERİ-2
Nizam-ı Âlem deliline bazı örnekler: 1-Evrendeki Varlıkların Yardımlaşmaları: Evrendeki varlıklar birbirlerine yardım ederler. Güneş dünyayı aydınlatıp ısıtır. Yağmur, ölü toprağın canlanmasına katkıda bulunur. İnsan vücudundaki organlar ve hücreler birbirlerine yardım eder.
Nizam-ı Âlem deliline bazı örnekler:
1-Evrendeki Varlıkların Yardımlaşmaları:
Evrendeki varlıklar birbirlerine yardım ederler. Güneş dünyayı aydınlatıp ısıtır. Yağmur, ölü toprağın canlanmasına katkıda bulunur. İnsan vücudundaki organlar ve hücreler birbirlerine yardım eder. İnsanın elleri birbirine destek verir. Dil, konuşur; zihin, kişiye dili ile neler konuşacağını hatırlatır. Birbirlerini tanımayan varlıkların, kendiliklerinden birbirlerine yardım etmeleri mümkün değildir. Bütün varlıklara yardım kabiliyetini, bilincini ve görevini veren bir Yüce Varlık vardır ki, o da Allah'tır.
2-Evrende DoÄŸal Bir Temizlik Meydana Gelmesi:
Evrende, insanların müdahalesi olmadan sağlanan bir temizlik bulunmaktadır. Toprak, birçok bakteri ve böcek tarafından temizlenir. Yağmur, yağdığı alanları temizler. Oksijen, tabiatı ve insanın iç organlarını temizler. Yeryüzünde ve atmosferde sürekli devam eden bir temizlik faaliyeti vardır. Bu nizam ve intizamın kendiliğinden kurulmuş olması mümkün değildir. Bütün bular, noksan sıfatlardan münezzeh olan bir yaratıcının eseridir; o yaratıcı da Allah'tır.
3-İnsan Seslerini Farklı Olması:
Kadınların sesleri genellikle ince erkeklerin sesleri ise kalın tondadır. Ancak kadın olsun erkek olsun hiçbir insanın sesi tıpatıp ötekine benzemez. Bu durum, hem yaşayan insanlar hem de vefat etmiş olan insanlar için böyledir. Milyarlarca insanın seslerinin ayrı tonlarda olması büyük bir intizam ve hikmetli bir durumdur. İnsanların ses tonları farklı olmasaydı, sosyal hayatta bir takım karışıklıklar olur, telefonla güvenli bir şekilde konuşmak bile mümkün olmazdı. Bu kadar insanın sesi kendiliğinden farklı olamaz, elbette bunun böyle olmasını takdir eden bir yaratıcı vardır ki, o da Allah'tır.
4-İnsan Yüzlerinin Farklı Olması:
Bütün insanların yüzlerindeki organlar aynı olmakla birlikte, simaları farklıdır. Yaşayan ve ölen milyarlarca insanı yan yana dizip yüzlerine bakılsa, her birini ötekilerden ayırt edecek farklılıklar olduğu görülür. Eğer insanlar tıpatıp birbirlerine benzeseydiler, sosyal hayat karmakarışık olur, ahlaki bir düzen kurulamazdı. Milyarlarca insanın yüzlerinin farklı olması, kendiliğinden olacak bir şey değildir. Elbette bunun böyle olmasını irade eden ve bu şekilde yaratan bir yaratıcı vardır; o Yüce Yaratıcı da Allah'tır.
5-Hayvanların İnsanlara Hizmet Etmeleri:
Hayvanlar, sütleriyle, etleriyle, derileriyle, yünleriyle insana hizmet ettikleri gibi, taşıma aracı olarak da insanlara hizmet ederler. Bal arısı, bal yaparak en harika bir yiyeceği insan için hazırlar. Bütün bunların tesadüfen olması veya akılsız hayvanların insanlara iyilik yapmak için böyle yapmaları mümkün değildir. O halde bu düzeni kuran bir kadir-i mutlak vardır ki, o da Allah'tır.
6-Güneş Sistemindeki Harikalar:
Güneş sistemi, insanların yaşayabilecekleri şekilde kurulmuştur. Yüzde 25'i helyum, yüzde 75'i hidrojen olan ve dünyaya 150 milyon km. uzaklıkta bulunan güneşin hem çekim gücü ile dünyayı etrafında döndürmesi hem de aydınlatıp ısıtması kendiliğinden olacak bir iş değildir. Güneşin aya uzaklığı, 149.600.000 km.dir. Güneş sistemindeki gezegenler, hem kendi etrafında hem de güneş etrafında batıdan doğuya doğru dönerler. Dünyanın kendi ekseni etrafında batıdan doğuya yaptığı dönüşün saatteki hızı 1670 km., güneşin etrafındaki hızı ise saatte 108.000 km.dir. Dünya kendi etrafındaki dönüşünü 24 saatte, güneşin etrafındaki dönüşünü ise 365 gün 6 saatte tamamlar. Böylece hem 24 saatlik günler hem de dört mevsimden oluşan 365 günlük yıllar meydana gelir. Ayın dünyaya uzaklığı, 376.000 km.dir. Ay hem kendi etrafında hem de dünyanın etrafında 29.5 günde döner. Ay günü, 24 saat 50 dakikadır. Bu nedenle ay, her gün bir önceki güne göre geç izlenir. Bütün bunların tesadüfler sonunda meydana geldiğini söylemek akılla bağdaşmaz. O halde bütün bunları yaratan ve düzenleyen bir yaratıcı vardır; o da Vacibu'l-Vücud olan Allah'tır.
7-Hücrenin Yapısı:
Bütün canlılar hücrelerden oluşmuşlardır. Her hücre hem bağımsız hareket eder hem de öteki hücrelerle organizeli olarak iş görür. Hücreler bölünerek çoğalır. Her hücre; hücre zarı, sitoplazma ve çekirdekten meydana gelmiştir. Bu üç unsurdan her biri, hücrenin fonksiyonları için gerekli olan bir takım görevler üstlenmiştir. Bir hücre, görevini yapmayı unutursa, orada kanser oluşur. Bir insan vücudunda 30 ile 40 trilyon arasında hücre bulunduğu, her hücrenin ise kırk ciltlik bir ansiklopediye eşdeğer bilgi taşıdığı hesaplanmıştır. Ve bu hücreler, organizeli olarak çalışıp insanın hayatını sürdürmesini sağlar. Bütün bunların tesadüfen olması mümkün müdür? Elbette değildir. Şüphesiz bütün bunları irade eden ve irade ettiği gibi de yaratan bir yaratıcı vardır; o da Vacibu'l-Vücud olan Allah'tır.
8-Atom'un Yapısı:
Atom; çekirdeğinde pozitif protonlar ile yüksüz nötronların, enerji katmanlarında ise negatif elektronların yer aldığı, gözle görülemeyecek kadar küçük bir temel yapıdır. Elektronlar çekirdeğin etrafında dönerler. Bu dönüş, dünyanın güneş etrafında ve ayın dünya etrafında dönmesine benzer. Elektronların çekirdek etrafındaki dönüş hızı, atomun yapısına göre saniyede 20 bin km. ile 300 bin km. arasındadır. Bu dönüş hızı ile atomdaki boşluklar yok hükmüne geçer. 70. kg. ağırlığındaki bir insanda bulunan atom sayısı, 7 rakamının yanına 27 sıfır eklenmesiyle elde edilen rakamdır. Yani her insanda, okunması bile zor olan çok sayıda atom bulunmaktadır. Şu bilgiyi de ekleyelim: Atom çekirdekleri, atomun yaklaşık 100 binde birini oluşturur. Atomun yapı nedeniyle, vücudumuzun yüzde 99.9999 kadarından fazlası boşluktan oluşuyor; ancak elektronların dönüş hızı nedeniyle bu boşluklar yok gibi oluyor. Bu boşluklar olmazsa insan bedeni, şimdikinin yüzde 99.9999 kadarından bile daha küçük olacaktı. Belki bir kum tanesi kadar. Bu kadar düzenli bir temel yapının bu kadar çok sayıda bir araya gelmesiyle bir insan meydana geliyor. Dünyayı da buna kıyas edelim; temel yapısı ancak bir futbol topu kadardır. Bu kadar temel maddeden bu kadar çok varlık yaratılmış. Bunu tesadüf saymak mümkün müdür? Elbette değil. Şüphe yol ki, bütün bunları yaratan bir kadir-i mutlak vardır; o da Allah'tır.
9-Kar Tanelerinin Yapısı:
Kar taneleri altıgendir. Altıgen olan kar taneleri farklı desenlerdedir. Mümkün olsa da bütün kar taneleri incelense her birinin farklı bir desende olduğu görülecektir. Birbirinden farklı olan kristal tasarımlar, yeni kar yağışlarında da benzer olarak tekrarlanmamaktadır. Yani binlerce yıldır yağan bütün kar taneleri desen olarak birbirinden farklıdır. Bu durum, kar tanelerinin eşsiz bir yaratılışa sahip olduğunu göstermektedir. Bu eşsiz yaratılışın kendiliğinden olduğunu söylemek mümkün değildir. Elbette kar tanelerini eşsiz bir şekilde yaratan, bir yaratıcı/halik vardır; o da Allah'tır.
10-Parmak Ä°zindeki Harika Durum:
Parmakların son ekleminin uç kısmındaki kıvrımların oluşturduğu şekle parmak izi denir. Her parmak izi ilmek, kemer veya helezonu andıran şekillerden oluşur. Hiçbir insanın parmak deseni bir başka insanın parmak desenine benzemediği için, bütün insanların parmak izleri farklıdır. Yani şöyle olağanüstü bir durum var: Yeryüzünde bugüne kadar yaşamış olan bütün insanların parmak izleri birbirlerinden farklıdır. Parmak ucu gibi küçücük bir alana, milyarlarca insanın parmak izini birbirinden farklı kılacak milyarlarca farkın kendiliğinden yerleşmesi mümkün değildir. Kuşkusuz bu büyük sanatın eşsiz bir sanatkârı, bir yaratıcısı vardır; o da gücü her şeye yeten Allah'tır.
11-Gözün Yapısı:
Göz yuvarlağı, dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur: 1-Sert Tabaka: Gözün en dışında yer alan kalın tabakadır, kornea ve göz akından oluşur; hem mercek görevi görür hem de iç tabakaları korur. 2-Damar Tabaka: Bu tabakada çok sayıda kan damarı vardır. Damar tabaka, gözün ön kısmına siyah, mavi veya ela gibi bir renk verir. Bu bölümün ortasındaki siyah noktaya, gözbebeği denir. Gözbebeği, göze giren ışıkları ayarlar. 3-Ağ tabaka (Retina): Görmeyi sağlayan kısımdır. Göz ile beyin arasındaki ilişkiyi sağlar. Bu üç tabakanın birbirleriyle ve beyinle uyumlu çalışmaları neticesinde görme olayı meydana gelir. Bunlarla da kalmıyor; göz, çevresi ile koruma altına alınmıştır: a)Kaşlar, gözü alından süzülen terlerden korur. b)Göz kapakları ve kirpikler, gözü yabancı maddelerden korur. c)Gözyaşı bezeleri, gözyaşı salgılayarak gözün kurumasına engel olur. d)Gözü hareket ettiren kaslar; gözü yukarı, aşağı, sağa ve sola hareket ettirir. Bütün bunlar ve göz gibi harika bir organ tesadüf eseri olabilir mi? Elbette olamaz. Hiç şüphe yok ki, gözü yaratan bir yaratıcı vardır; o da her şeye gücü yeten Allah'tır.
12-Kalbin Yapısı:
Kaslardan oluÅŸan yumruk büyüklüğündeki kalp, kanı bütün vücuda gönderme iÅŸlevini yerine getirir. Kalp, günde 9000, yılda 40 milyon litre kanı bedene pompalar. Kalpte dört odacık ve dört kapakçık bulunur. Kalbin iç yüzeyi, girintiler çıkıntılar dâhil, doku zarı ile kaplıdır. Kalp, enine çizgilenme gösteren kaslardan oluÅŸur. Kalbin dış tabakası, kalbin çalışmasına baÄŸlı olarak ÅŸekil deÄŸiÅŸtirme kabiliyetine sahip, lif ve baÄŸ dokularından meydana gelen bir doku tarafından kaplanmıştır. Ä°nsan dinlenir, kalp dinlenmez. Ä°nsan uyur, kalp uyumaz. Ä°nsan kalbi bir ömür boyu çalışır. Kalbi yaratan kimdir? Kalbe, durmadan çalışma emrini veren kimdir? Kalbin, diÄŸer organlarla uyum içinde görev yapmasını saÄŸlayan kimdir? Bu soruların tek bir cevabı vardır: O da, Yüce Allah.Â
13-Beyin ve Fonksiyonları:
Kafatasının içinde bulunan beyin, şeffaf bir sıvının içinde yüzer; bu durum onu korur. 100 milyar sinir hücresinden oluşan beyin, durup dinlenmeden görevini yerine getirir. Beyin; vücut ısısı, kan basıncı, kalp atış hızı, nefes alma ve uyku gibi hayati fonksiyonları kontrol eder. Beyin; duyularımız aracılığıyla aldığımız görme, duyma, tat alma, dokunma ve koklama bilgilerini entegre edip yorumlar. Beyin; yürüme, koşma, ve ayakta durma gibi hareket ve duruşlarımızı kontrol eder. Beyin; düşünme, akıl yürütme ve öğrenmemizi düzenler. Bize düşen, bu mükemmel varlığı doğru yönde kullanıp inançsızlığa alet etmemek ve onu güzel bilgilerle süslemektir. Beyin gibi harika bir organın tesadüfen meydana geldiğini kabul etmek beyinsizlik olur. Elbette bu harika organı yaratıp ona hayat veren bir yaratıcı vardır; o da Allah'tır.
14-KonuÅŸma Yetisi:
İnsan, duygu ve düşüncelerini konuşmak suretiyle başkalarına bildirir. Konuşmak için dil, düşünce, duygu, ses ve konuşma organlarının işbirliği yapmaları gerekir. Kişinin doğuştan itibaren edindiği bilgi ve beceriler de konuşmaya katkı sağlar. İnsan konuşurken, bütün bu öğeler organize olup onun işini kolaylaştırır. Aynı kelimeler bile ses tonundaki vurgulara göre ayrı anlamlar kazanır. İnsan, konuşma şekliyle yerine göre inandırıcı, ikna edici, yapıcı veya kışkırtıcı olur. İnsan konuşurken, bir bakıma bedeni de konuşur. İnsanın bir tesadüf eseri olarak konuşma yetisiyle donatılmış olması mümkün müdür? Elbette değildir. O halde insanı konuşma yetisiyle donatan bir yaratıcı vardır, o da Yüce Allah'tır.
15-Burun ve Koku Alma Yetisi:
Burun; kemik, kıkırdak, kas ve bağ dokusundan oluşan koku ve nefes alma organıdır. Havada bulunan koku tanecikleri, burun boşluğuna gelince sarı bölge ile birleşip mukus sıvısı içinde çözünür. Burundaki koklama sinirleri, aldıkları uyarıları beyindeki koklama merkezine iletir; böylece koku algılanır. Burun, koku alma organı olarak görev yapmanın dışında; solunum görevi, tat almaya yardımcı olma görevi, ses oluşumuna katkı sağlama görevi, orta kulağın havalanmasını sağlama görevi ve sinüslerin boşaltılmasına yardımcı olma görevi gibi fonksiyonları da yerine getirir. Bütün bunları yapan burun organının tesadüfen oluştuğunu söylemek mümkün müdür? Elbette değildir. Burnumuzu yaratıp koku almamızı sağlayan bir yaratıcı vardır, o da Kadir-i Mutlak olan Allah'tır.
16-DNA yapısı:
DNA, hücrenin içinde bulunan ve o canlının canlılığıyla ilgili bütün bilgileri şifreleyen uzun bir molekül zinciridir. Bir insanda 70 ile 80 trilyon arasında hücre bulunduğuna göre, aynı sayıda DNA molekül zinciri de bulunmaktadır. Her DNA zinciri bir metreye yakın uzunlukta olmasına rağmen, mikroskopla zor görülebilen hücrenin içinde bulunmaktadır. Bir insan bedenindeki DNA'ların toplam uzunluğu, 200 milyar kilometre kadardır. Demek oluyor ki, muhteşem bir sanatla karşı karşıyayız; aynı zamanda sadece karşı karşıya değil, iç içeyiz. Her DNA'nın içinde bir kütüphane dolusu bilgi vardır. Biz az bilgiye sahip olsak bile, her hücremizin kırk ciltlik bir ansiklopedideki bilgilerin toplamı kadar bilgiye sahip olması, üzerinde tefekkür edilmesi gereken bir durumdur. DNA zincirinde bir düzen içinde taksim edilen baz gruplarına, "Gen" denir. Her hücrede 3 milyar kadar gen vardır. Canlının bütün özellikleri, bu genlerde saklıdır. İnsan, okuduğu rakamlara inanmakta zorlansa da, bütün bunlar bilimsel yöntemlerle elde dilen bilgilerdir. İnsan hücresi, DNA yapısı ve DNA'daki genler tesadüflerin eseri olabilir mi? Bu soruya, evet diye cevap vermek için, akılsız olmak gerek. O halde bütün bunları yaratıp düzenleyen sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı vardır, o da Allah'tır.
17-Suyun Yapısı:
Su, bir oksijen ve iki hidrojen atomundan oluşur. Bu üç atom 104,5 derecelik bir açı oluşturarak birleşir. Açının tepesinde oksijen atomu, üçgenin alt kollarının sonunda ise komşu olmayan hidrojen atomları bulunur. Oksijen atomu negatif, hidrojen atomları pozitif elektrik yüklüdür. Vücut, bütün işlemlerini su ile gerçekleştirir. Yiyeceklerin hazmedilmesi, besin maddelerinin emilip hücrelere taşınması, fazla maddelerin dışarı atılması gibi şeyler hep su ile olur. İnsan vücudunun yüzde yetmiş kadarı sudan oluşur. Su donduğunda genişler. Bu durum, üst tabakası donan göller ve denizler için hayati önem taşır. Su donduğunda, hacim olarak büyümeyip küçülseydi, ağırlığı değişmeyeceğinden dibe çöker ve su altıdaki hayatın devam etmesine engel olurdu. Su donduğunda, hacmi genişleyip yüzeyde kaldığından, dipteki hayat devam eder. Su gibi harika bir şey, bir oksijen atomu ile iki hidrojen atomunun tesadüfen birleşmesi neticesinde meydana gelmiş olamaz. Üstelik bu kadar suyun meydana gelmesi için sürekli olarak katrilyonlarca oksijen ve hidrojen atomunun tesadüfen birleşmeleri hiç beklenmez. O halde suyu yaratan bir Yaratıcı vardır, o da Allah'tır.
18-Ateşin Yapısı:
Ateş; ısı, ışık ve duman çıkaran bir yanma türüdür. Kaynak ateşi 2000 derece, mum ateşi 1000 derece, sigara ateşi kendi kendine yanarken 500 derece, içe çekilirken 700 derece civarındadır. Ateş, bedenimiz, ev eşyamız, ekinlerimiz gibi faydalı şeyleri yakarken zararlı; imalatta, ısınmada, pişirmede kullanılırken ise faydalıdır. Bir bakıma ateş ile imtihan halindeyiz. Ateşi zarar verecek şekilde kullanmak mümkün olmakla beraber, fayda verecek şekilde kullanmak ise zorunludur. Hatta ateşsiz bir hayat olmaz, Hayatımızın her safhasında ateşe ihtiyaç duyarız. Ateşin varlığı, bir var edeni gerektirir; o da Yüce Allah'tır.
19-Fotosentez:
Fotosentez; yeşil yapraklı bitkilerin, ihtiyaç duydukları organik besinleri, ışık enerjisi ile elde ettikleri kimyasal olaya denir. Bitkiler, havadan karbondioksit alıp dışarıya oksijen verirler. Bitkilere yeşil rengini veren klorofil, besin yapma işinde etkili olur. Klorofil aracılığıyla güneş enerjisi, kimyasal enerjiye dönüştürülür. Kimyasal enerji, nişasta şeklinde saklanarak gelişme sırasında yakıt gibi kullanılır. Isı ve ışıkla fotosentez gerçekleşir. Görüldüğü gibi her yapıda büyük ve mükemmel bir organize var. Bütün bunların tesadüfen olması mümkün değildir. O halde her şeyi yaratıp düzene koyan bir Yaratıcı vardır; o da Rabbu'l-âlemin olan Allah'tır.
Bu tür delilleri ilânihaye çoğaltmak mümkündür.
Evrene ve içindeki varlıklara ibret nazarıyla baktığımızda, Allah'ın varlığını ve birliğini ispat eden çok sayıda delil ile karşılaşırız.
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
(Resulüm!) Sana bu mübarek Kitab'ı, ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.
Sa'd, 29
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Şekavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil şekavet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."
Tirmizi, Birr 40, (1962)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...