KÜÇÜKLERE YÖNELİK CİNSEL SALDIRILARIN ANLAMI
Biliyorsunuz yakın geçmişte Küçükçekmece'de 5 yaşındaki bir kız çocuğu cinsel istismara uğramış, baygın bir vaziyette bulunan bu yavrumuz hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştı.
Biliyorsunuz yakın geçmişte Küçükçekmece'de 5 yaşındaki bir kız çocuğu cinsel istismara uğramış, baygın bir vaziyette bulunan bu yavrumuz hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştı.
Ateş düştüğü yeri yakar, derler. Öyle ama eğer ciddi tedbirler alınmazsa ateş büyür büyür, bütün bir ülkeyi, hatta dünyayı bile yakabilir. Empati yapmayan bu olayların açtığı derin yaraları göremez, anlayamaz. Allah'ın nizamında bir insan, bir kâinat demektir. Bir insana yapılan haksızlık, bütün insanlığa yapılmış kadar büyük bir cinayet sayılmıştır.(1) Onun için herkes insan haklarına böyle bakmalı, o ateşi kendi dünyasına düşmüş gibi bilmeli, bu ve benzeri ateşleri söndürmek için elden ne geliyorsa o yapılmalıdır. Benim bu konuyu bugün ele almamın bir sebebi de budur.
Necip Fazıl merhumun:
Kazanda su kaynasa sanki ben piÅŸiyorum,
Bir kuş bir kuş öldürse ben can çekişiyorum."
Mısralarındaki duyarlılık hepimize hâkim olmazsa işte o zaman "ateş düştüğü yeri yakar" sözü doğru çıkar ve biz bu haberleri daha çok duyar oluruz, Allah korusun.
Peygamberimiz buyurmuşlar: "Sizden her kim bir münker (bir ahlaksızlık) görürse onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle düzeltsin, ona da gücü yetmezse kalbinden buğz etsin. (İçten kızsın.)"(2)
Yine buyurmuşlar ki: "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ediyorum ki, siz ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız ya da Allah size katından bir azap gönderir; (acılar içinde kıvranır durursunuz.) Kurtulmak için dua edersiniz de duanız da kabul edilmez."(3)
Cinsel saldırıda bulunan zalimleri hukuk ve müeyyidelerle cezalandırmak devletin işidir.
Diliyle düzeltmek ulemanın, diyanet, ilahiyat ve eğitim camiasının işidir.
Kalbinden buğz etmek, (içten kızmak) olayı nefretle karşılamak ta elinden bir şey gelmeyen kimselerin işidir.
Hz. Ömer'e (r.a) isnad edilen, Âkif'in mısralara taşıdığı bir söz var:
"Kenar-ı Dicle'de Bir Kurt Aşırsa Koyunu,
Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer'den Onu."
Yani
"Dicle'nin kenarında bir kurt yese bir koyunu
Gelir, ilahî adalet Ömer'den sorar onu."
Şimdi yiyilen Diclenin kenarında bir koyun değil, şehirlerin göbeğinde saldırıya uğrayan insanlar ve beş yaşında ırzları kirletilen insan yavrularıdır. Etkili ve yetkili herkes, ümeradan, ulamadan, Diyanet, İlahiyat ve eğitim camiasından, ana-babalardan herkes titremeli ve "bunların hesabını Allah bana sorarsa ben ne cevap vereceğim" demelidir. Tedbir açısından elden ne geliyorsa o yapılmalıdır.
Devir Hz. Ömer'in devri idi. Medine'de kuraklık var. Yağmur duasına çıkmışlar. Hz. Ömer (r.a) ellerini kaldırmış: "Allahım! Ömer'in günahları, hataları yüzünden ümmet-i Muhammedi helak eyleme, demiş. Bu itiraf, bu ihlas, bu tevazu Allah'ın rahmetini celbetmiş, eller havadan inmeden yağmur inmeye başlamıştır.
Ben bu makaleyi yazmayı düşündüğüm saatlerde önüme yeni bir haber geldi: Mayıs ayında vizyona girecek olan bir filmin müstehcen oyuncusu bir kadın, filmde cinsel saldırı sahnesini oynadığını ve o rolü oynarken çok zorlandığını(!) ve psikolojisinin çok etkilendiğini anlatıyor. Bunu söylerken de bakın kimin emrini yerine getiriyor:
"Her şey aslında yönetmenimizin "gerçekçi ve doğru bir sahne istiyorum" demesiyle başladı. Cinsel saldırı sahnesindeki partnerim ve ben, yönetmenimizin bu sözü üzerine gerilsek de(!) konsantre olup role girip işimizi yaptık. Çekimler sırasında bu duyguyu gerçekten yaşadığımı hissettim. Bu bende aşağılanmış hissini uyandırdı. Hiçbir şey yokken ağlama krizlerine girmeye başladım. Kendi kendime: bunun sadece bir senaryo olduğunu telkin ettim ve kurtuldum."
Şimdi bu ifadelerin sahibine ve bu rezil sahneleri oynayanlara soruyorum: Siz "sadece bir senaryo" dediniz kurtuldunuz. Peki sizin film ve senaryolarınızla tahrik olup saldırıya geçenlerin masum kurbanları yaşadıkları acı olayların etkisinden ne diyerek ve nasıl kurtulacaklardır? Neden bu vicdansızlıkları yapıyorsunuz? Neden bu senaryoları yazmaya ve oynamaya kendinizi mecbur hissediyorsunuz? Neden evleriniz dururken soyunup sahnelere çıkıyorsunuz? Hangi kazancınız sizin namusunuzdan, mukaddes değerlerinizden önemli? Ebedî cennetinizi kaybettiğinizin ve ebedî cehennemi hak ettiğinizin farkında mısınız?
Müstehcen giyim ve kuşamlarıyla nasıl tahrik ettiklerini, filmlerde oynadıkları rolleriyle nasıl taciz, tecavüz ve cinsel saldırının yapıldığını öğretenler, çocuklar ve kadınlar şiddete ve cinsel saldırıya maruz kaldıklarında bir de kalkıp kınama mesajları yayınlıyorlar, idam gelsin diye bas bas bağırıyorlar.
Bize göre: "Sebep olan yapan gibidir." kuralı gereğince cinsel saldırıda bulunanlar ne kadar suçlu ise, onları tahrik edenlerin, ahlaksızlığı telkin edenlerin, onların filmlerine izin verenlerin, müstehcenlerin, çocuk bayramı, gençlik bayramı diyerek kızları soyundurup sahneye sürenlerin de o suçta payları vardır.
Dicle'nin kenarında değil, şehirlerin göbeğinde insanlarımızı, kadınlarımızı, yavrularımızı iki ayaklı canavarlar yiyor. İki satırlık bir tepki mesajıyla hiç kimse bu vebalden kurtulamaz. Herkes, tepkinin ötesinde üzerine düşen görevi yapmalıdır.
Devlet, ciddi tedbirler alacak, eğitim ve öğretimi iman, edep ve ahlak üzerine oturtacak, caydırıcı ve hukuki müeyyideleri devreye sokacak, hukukta adaleti hâkim kılacak.
Kadınlar müstehcen kılık kıyafetlerden, tahrik edici edadan, etvardan, açılıp saçılmaktan uzak duracaklar. Sanatçılar, dizi filmlerde rol alan kadınlar müstehcen görüntülerden, müstehcen giyim ve kuşamdan, gözler önünde öpüşme ve sevişme sahnelerinden uzak duracaklar. Taciz, tecavüz ve cinsel istismar rollerini oynayanlar "ne var bunda canım rol icabı" demeyecekler, yaptıklarını masum görmeyecekler, göstermeyecekler. Tecrübe edilmiş bir kural var: Kötü şeyleri tasvir etmek, anlatmak, göstermek temiz zihinleri bozar, bulandırır.
Sosyal hayatımızda yaşanan ne kadar çirkin, iğrenç olaylar varsa onların hepsi maalesef masum sanılan dizi filmlerle, basın ve yayınla, internet ve sosyal medyayla gelmektedir. Bunların hepsi için tedbir alınmalı, süzgeçten ve filtreden geçirilmeden sahaya çıkmalarına izin verilmemelidir. Tahrik edici bütün unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Okula, kreşe, çocuklar yalnız ve ihmal edilmiş bir vaziyette bırakılmamalıdır. Üç kuruşluk keyifler için aileler parçalanmamalı, arada aldatma gibi ahlaksızlıklar yoksa eşler birbirlerine sabretmeli, yuvalar dağılmamalı, çocuklar sahipsiz kalmamalı, anasız-babasız büyümeye mecbur edilmemelidir.
Allah ne güzel buyurmuş: "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız. ''(4) Şayet bu ayetin muhatabı benim, diyorsanız, lütfen görevinizin başına geçiniz.
Dipnotlar
[1]Â Bkz. Mide, 5/32
[2] Müslim, İman, 78; Tirmizî Fiten, 1I; Nesaî iman 17; İbn Mâce, Fiten, 20.
[3] Ebû Dâvûd, Melâhim, 16; Tirmizî, Fiten, 9; İbn Hanbel, V, 388.
[4]Â Al-i Ä°mran, 3/110
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALÄ°STLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADÄ°ROV:Â KADÄ°RÄ°-VEHHABÄ° KIRMASIÂ
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
-  İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-51
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-50
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-49
- TALÄ°BAN ÃœZERÄ°NDEN ZIT ETKÄ°YÄ° DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-47
- BU VATAN BÄ°ZÄ°M
- MÃœJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÃœRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-46
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-44
- KALP FÄ°KÄ°R VE KALP DÄ°NDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-41
- EMNÄ°YET TEÅžKÄ°LATI VE EMNÄ°YET NÄ°METÄ°
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığının.
Nahl,98
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...