KULLARIN FÄ°Ä°LLERÄ°NÄ°N YARATILMASI
İnsan, Allah tarafından yaratılan en mükemmel varlıktır. İnsanın en önemli özellikleri, akıl ve irade sahibi olmasıdır. İnsan, Allah’ın sınırsız olarak sahip olduğu Subuti sıfatlara sınırlı olarak sahiptir. Bu hususu özet olarak şu şekilde açıklayalım:
İnsan, Allah tarafından yaratılan en mükemmel varlıktır. İnsanın en önemli özellikleri, akıl ve irade sahibi olmasıdır.
İnsan, Allah'ın sınırsız olarak sahip olduğu Subuti sıfatlara sınırlı olarak sahiptir. Bu hususu özet olarak şu şekilde açıklayalım:
1-Allah, ezeli ve ebedi olarak hayat sahibidir; insan geçici bir süre ve bir takım noksanlarla malul olarak hayat sahibidir.
2-Allah, her şeyi kapsayacak şekilde ilim sahibidir; insan sınırlı bir şekilde ilim sahibidir.
3-Allah, aynı anda hiçbir karışıklık olmadan her şeyi işitir; insan, bazı şartlar dâhilinde bazı sesleri işitir.
4-Allah, aynı anda her şeyi görür; insan, belli şartlar dahilinde sadece baktığı şeyi görür.
5-Allah, mümkünat çerçevesinde sınırsız bir dileme gücüne (külli iradeye) sahiptir; insanın dilemesi cüzidir.
6-Allah'ın gücü her şeye yeter; insanın gücü sınırlıdır.
7-Allah sese, nefese ve bir organa ihtiyaç duymadan konuşur; insan sese, nefese, ses tellerine ve dile ihtiyaç duyarak konuşur.
8-Allah yoktan ve örneksiz olarak yaratır; insan, mevcut varlıkları kullanarak yaşama şartlarını kolaylaştıracak bazı icatlarda bulunur.
Bu mukayeseden sonra ÅŸu iki soruya cevap vermeliyiz:
1-İnsan kendi fiillerinin yaratıcısı mıdır?
2-İnsan, kendi fiillerinin yaratıcısı değilse niçin sorumludur?
Şimdi bu iki soruya cevap vermeye çalışalım:
1-İnsan, kendi fiillerinin yaratıcısı değildir; çünkü tek yaratıcı Allah'tır.
2-İnsan, kendi fiillerini yarattığı için değil, o fiilleri yapmayı istediği için sorumlu olur. Yani insanı sorumlu kılan, cüzi iradesini kullanma biçimidir. İnsan iyi ve doğru işler yapmak isterse, Allah onu o iyi ve doğru işlere sahip kılar; yanlış ve günah işler yapmak isterse, Allah onu istediği yanlış ve günah işlere sahip kılar.
Akıl ve irade sahibi olan insan, teklife yani ilahi vahye muhatap olduğu için mükellef olur. Akıl ve irade sahibi olmayan insan, vahye muhatap olmaz. Sorumlu olmanın olmazsa olmaz şartları, akıl ve irade sahibi olmaktır. Sağlıklı insan, akıl ve irade sahibidir. Mecnun (deli) kimse, akıl ve irade sahibi değildir.
Allah'ın her şeyin yaratıcısı olması ile kulun Allah'ın emir ve yasaklarına uymak mecburiyetinde olması birbirlerine zıt durumlar değildir.
Allah'ın yegâne yaratıcı olması zatının kesin gereğidir. Bir ayet-i kerime şöyledir:
"Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir."(1)
Allah'tan başka yaratıcı yoktur.
Kul, kendi fiilini irade eden, onu yapan ve ona sahip çıkandır. Ancak bu, kulun kendi fiillerini yarattığı anlamına gelmez. Çünkü kulu hayat sahibi kılıp onun canlılığını devem ettiren, fiillerini işlerken ona kuvvet veren Allah'tır.
Allah'ın, kulun fiillerini yaratması, o fiillerin Allah'a ait olduğu anlamına gelmez. Kulun işlediği fiiller cüzi irade safhasından başlayarak kendine aittir. Fakat kul, kendi hayatiyetinin yaratıcısı olmadığı için, fiillerinin sahibi olduğu halde, yaratıcısı değildir.
Bu hususu anlatırken asıl maksatları Allah'ı tenzih etmek olmakla birlikte hataya düşen Cebriye ve Mutezile (Kaderiye) Fırkalarının görüşleri kısaca şöyledir:
1-Cebriye Fırkası:
Cebriye'ye göre kul, yaptığı işler açısından sonucu etkileyecek hiçbir irade ve güce sahip değildir. Kul, hem işlediği günahları hem de yaptığı iyilikleri işlemek zorundadır. Hiçbir fiil Allah'tan başkasına isnat edilemez. Cebriyenin bu görüşleri çerçevesinde kulun fiillerinden dolayı sorumlu olduğunu savunmak mümkün değildir. Ancak cebriye bu görüşlerine rağmen, kulun sorumlu olduğunu savunur. Allah'ın, cüzi irade sahibi olmayan insanları, kötü amellerinden dolayı cehennemle cezalandırması adalet ilkesiyle bağdaşmaz. Savunulması mümkün olmayan bu görüşün taraftarı kalmamıştır.
Cebriye'ye ait görüşlerin yanlış olduğu şu ayetlerden anlaşılmaktadır:
"Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler."(2)
Allah, insanlara akıl verip peygamber göndererek doğru yolu göstermiştir. Allah, kimseye iradesi dışında yanlış işler yaptırmaz. Yanlış iş yapanlar, bu yanlışları işlemeyi kendileri tercih ederek nefislerine zulmetmiş olurlar. Kulun işlediklerinin Allah tarafından yaratılması, onu sorumluluktan kurtarmaz; çünkü kulu sorumlu kılan yaptıklarını yaratması değil, tercih etmesidir.
"İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir."(3)
Kulların ahirette görecekleri cezalar, bu dünyada işledikleri günahların cezasıdır. Allah, kimseye haksızlık etmez.
"Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. "Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez."(4)
Kulun amel defterinde, kendi yaptıkları bulunacaktır. Kulun kendi özgür iradesiyle yaptıklarından dolayı sorumlu olmasından daha doğal bir şey olamaz.
"Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir."(5)
Diyanet Tefsiri, bu ayeti şu şekilde açıklamıştır: 'Başta Kur'an'ın ilk muhatapları olmak üzere bütün insanlığa Allah'ın evrensel bir yasası hatırlatılmaktadır. "Doğru ve yararlı iş" diye çevirdiğimiz metindeki sâlih kelimesi, Allah'ın varlığına ve birliğine inanıp O'nun hükümlerine göre yaşamak; mümkün olduğunca çok sayıda insana, hatta diğer canlılara ve doğaya yararlı olabilecek şeyler yapmak; meşrû ölçüler çerçevesinde herkesle barış ve uzlaşma içinde olma çabası göstermek gibi yapıcı davranışları içine alan geniş kapsamlı bir kavramdır. Âyete göre bu şekilde doğru ve yararlı işler yapan bir kimse, bu dünyanın bazı ârızî şartları yüzünden hak ettiği iyiliği elde edemese, hatta iyilik ettiği halde sıkıntı çekse bile, nihaî planda asla haksızlığa uğratılmayacak, iyiliklerinin karşılığını bulacak; aynı şekilde kötülük işleyenler de cezalarını çekeceklerdir. "Senin rabbin kullarına asla haksızlık etmez" ifadesi, bir bakıma bu hususta ilâhî bir teminat anlamı taşımaktadır.'(6)
2-Mutezile (Kaderiye) Fırkası:
Mutezile fırkasına göre insan, kendi iradesiyle yaptığı fiillerinin yaratıcısıdır.
Mutezile, bu görüşünü şöyle savunur: Allah, adildir; adil olduğu için de kullarını ancak kendi iradeleriyle isteyip yarattıkları şeylerden sorumlu tutar. Kul, kendi fiilinin yaratıcısı olmazsa, Allah'ın onu sorumlu tutması zulüm olurdu. Bu da Allah'ın adil olmasıyla bağdaşmaz. O halde kul, yaptığı davranışların yaratıcısıdır.
Bazı ayetlerde kulun fiilinin kula nispet edilmesi, kulun o fiilin yaratıcısı olduğu anlamına gelmez. "…Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır."(7) Fiil, onu dileyip kesbeden insana nispet edilir. Fiilin sahibi insan olmakla beraber, insanı ve bütün hayatını yaratan Allah olduğu için, o fiili yaratan da Allah'tır. Kul o fiili yapmak istediği için sorumlu olur.
Kulun, yaptığı işlerden sorumlu olması için, o işleri yapmak istemesi yeterlidir; ayrıca yaptığı işlerin yaratıcısı olması gerekmez.
"Allah, her şeyin yaratıcısıdır."(8) Bu ayet de gösteriyor ki, Allah'tan başka yaratıcı yoktur. Allah'tan başka yaratıcı kabul etmek, insanı şirke götürür.
"İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysaki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi."(9)
Müfessir Sabuni, bu ayeti şöyle açıklar: 'Hâlbuki sizi de amelinizi de Allah yarattı. Her şey O'nun yaratmasıdır. O halde yaratanı bırakıp yaratılana nasıl İbadet ediyorsunuz? Ey insanlar! Sizin aklınız yok mu? İbn Cüzeyy şöyle der: Bazı tefsircilere göre, ve ma te'melunedeki ma, mastar ma'sıdır. Buna göre mânâ şöyle olur: "Sizi de amellerinizi de Allah yarattı." Bu âyet onlara göre, kulların fiillerinin yaratılması hususunda bir "esas"tır. Bazı tefsirciler ise bunun "şey" mânâsına ism-i mevsûl olduğu görüşündedir. Bu durumda mânâ şöyle olur: Sizi de, yaptığınız putları da Allah yarattı. Bu, kelâmın akışına daha uygun ve putlara ibadet edenlere karşı delil getirmek istendiğinde daha kuvvetlidir. (Teshil, 3/173)'(10)
Netice olarak mutezile fırkasının, kulu kendi fiillerinin yaratıcısı olarak görmesi, isabetli değildir. Her ne kadar mutezile, bu görüşü ile Allah'ı tenzih etmek istemişse de problemin çözülmesinden ziyade, derinleşmesine sebep olmuştur. Tek yaratıcı Allah'tır. Kul, amelini yarattığı için değil özgür iradesiyle onu tercih edip yaptığı için sorumlu olur.
Dipnotlar
1-Zümer-62
2-Yunus-44
3-Enfal-51
4-Kehf-49
5-Fussilet-46
6-DÄ°B Kur'an Yolu Tefsiri, Cilt: 4, Sayfa: 719
7-Nisa-123
8-Zümer-62
9-Saffat-95. 96.
10-Sabuni, Safvetü't-Tefasir, C:5, S: 257
Â
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Ne yerde ne gökte zere ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz.
Yûnus,61
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"
Müslim
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...