KUR’AN’IN TERTİBİNDEKİ BELAGAT NÜKTELERİ
Kur’an’da ayet ve sureler, tamamen vahiy ile tespit edildiğine dair âlimlerin büyük çoğunluğunun ittifakı vardır. Özellikle son çalışmalarda bu konuda kesin deliller ortaya konulmuştur.
Kur'an'da ayet ve sureler, tamamen vahiy ile tespit edildiğine dair âlimlerin büyük çoğunluğunun ittifakı vardır. Özellikle son çalışmalarda bu konuda kesin deliller ortaya konulmuştur.
Bu çalışmada söz konusu tertibin bir sonucu olarak Kur'an-ı Hakîm'de ortaya çıkan çok manidar belagat nüktelerine dair bazı misaller takdim edilecektir.
a)Benzer olaylardan anlaşılması daha kolay olan, daha zor olandan önce zikredilmiştir. Böylece benzer iki olaydan birincisi, konuyu zihne yerleştirmek, akla kabul ettirmek ve daha zor olan ikincisine bir mukaddime olmak üzere ilk sırada yer almıştır.
Konuyla ilgili misaller:
1). Göklerin ve yerin kayması
Kur'an'da bu olaya iki yerde işaret edilmiştir. Bunlardan birin de "Göğün yerkürenin üzerine düşmemesi.." konusuna yer verilmiştir. Birinde de "Gök ve yerin birlikte kaymalarından…" söz edilmiştir. Ancak bu iki olayın boyutu farklıdır. Göklerin yerkürenin üzerine kapanması konusu, gök ile yerin birlikte kaybolup gitmeleri konusundan daha anlaşılabilir bir boyuttadır.
Çünkü gökler yukarıda yerküre ise aşağıdadır. Yukarıdan düşen bir şeyin aşağıda bir yere kapanması anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü geldiği yer olan yukarı belli, düştüğü yer olan aşağı bellidir.
Buna mukabil, gökler ile yerkürenin birlikte kaymaları yok olup gitmeleri insan zihninde kolay kolay yer etmeyecek kadar gariptir. Çünkü burada ne kaydıkları yer ne de düştükleri yer bellidir. Bu sebeple önceki olay garip ise de bu olay çok daha gariptir. İrşadın gereği ise: önce zihinde tasavvuru daha kolay olan garip bir olayı zikretmek ve onu daha garip olan bir olaya mukaddime yapmaktır.
İşte aşağıda mealleri verilen ayetler bu hikmete göre tertiplenmiştir.
Önce Kur'an'daki tertip sırası 22 olan Hac suresinde az garip olan olaya yer verilmiş, ardından tertip sırası 35 olan Fatır suresinde çok garip olan olay söz konusu edilmiştir:
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَيُمْسِكُ السَّمَاء أَن تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا بِإِذْنِهِ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
"Görmüyor musun ki, Allah yeryüzündekileri ve O'nun emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi! Kendi izni olmadıkça yerkürenin üzerine düşmemesi için göğü tutan da O'dur. Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir"(Hac, 22/65)
إِنَّ اللَّهَ يُمْسِكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ أَن تَزُولَا وَلَئِن زَالَتَا إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّن بَعْدِهِ إِنَّهُ كَانَ حَلِيماً غَفُوراً
"Şüphesiz gökleri ve yeri, yerlerinden kayıp yok olmaktan koruyan Allah'tır. Şayet onlar yerlerinden kayıp yok olmaya yüz tutarlarsa, onları Allah'tan başka kimse tutamaz."(Fatır, 35/41).
2) İki harika doğum sahnesi
Hz. Yahya ile Hz. İsa'nın doğumlarına aynı yerlerde dikkat çekilmiştir. Hz. Yahya'nın annesi de babası da vardır. Fakat her ikisinin de normal tenasül kanunu çerçevesinde çocuk yapmaya elverişli olmadıkları hususuna bizzat Kur'an'da ifade edilmiştir.
Hz. İsa ise annesi var fakat babası yoktur. Çok açıktır ki, tenasül kanununa göre çocuk yapmak için gereken kabiliyetlerini kaybetmelerine rağmen yine de karı-kocanın varlığı simgesel de olsa doğuma elverişli hale gelmeleri imkânsız değildir. Bu sebeple Hz. Yahya'nın doğumu garip olmakla beraber, ancak babası hiç olmayan Hz. İsa'nın doğumundan daha az gariptir. İşte bu iki olay da Kur'an'da iki ayrı yerde söz konusu edilmiş, her iki yerde de öncelik Hz. Yahya'nın doğumuna verilmiştir. Böylece aklın kabul etmesi daha kolay olan birinci olay, zihinlere nakşedilmesi daha zor olan ikinci olaydan daha önce zikredilmiş ve aklın mertebelerine uygun bir tertip takip edilmiştir.
Hz. Yahya'nın doğumu:
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء {*} فَنَادَتْهُ الْمَلآئِكَةُ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي الْمِحْرَابِ أَنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَـى مُصَدِّقاً بِكَلِمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَسَيِّداً وَحَصُوراً وَنَبِيّاً مِّنَ الصَّالِحِينَ {*} قَالَ رَبِّ أَنَّىَ يَكُونُ لِي غُلاَمٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَلِكَ اللّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ {*} قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّيَ آيَةً قَالَ آيَتُكَ أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزاً وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيراً وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالإِبْكَارِ
"Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: 'Rabbim! Bana katından hayırlı bir nesil ver. Şüphesiz sen, duayı hakkiyle işitensin' dedi.
Zekeriyya mabedde namaz kılarken melekler ona: 'Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler' diye müjdelediler. Zekeriyya: 'Ey Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım ise çocuktan kesildi' dedi. Allah: 'Öyledir, fakat Allah dilediğini yapar' buyurdu.
Zekeriyya: 'Rabbim! (oğlum olacağına dair) bana bir alâmet ver' dedi. Allah da buyurdu ki: 'Senin için alâmet, insanlara üç gün, işaretten başka söz söyleyememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et' "(Al-i İmran, 3/38-41)
Aynı konu Meryem Suresinde de benzer ifadelerle zikredilmiştir(Meryem, 19/3-11)
Hz. İsa'nın doğumu:
إِذْ قَالَتِ الْمَلآئِكَةُ يَا مَرْيَمُ إِنَّ اللّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِّنْهُ اسْمُهُ الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَجِيهاً فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ {*} وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلاً وَمِنَ الصَّالِحِينَ {*} قَالَتْ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ قَالَ كَذَلِكِ اللّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ إِذَا قَضَى أَمْراً فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
"Bir zamanlar melekler demişti ki: 'Ey Meryem! Allah seni, kendi tarafından bir kelime ile meydana gelecek olan bir çocukla müjdeler ki onun adı Meryem oğlu İsâ Mesih'dir. O dünya ve âhirette şerefli ve Allah'a yakın kullarından olacaktır. İnsanlarla hem beşikte, hem de yetişkin iken konuşacak ve sâlihlerden olacaktır. Meryem dedi ki: 'Rabbim! Bana bir erkek dokunmamışken nasıl çocuğum olur?' Allah şöyle buyurdu: 'Gerçek öyledir/senin dediğin gibidir. Fakat Allah, dilediğini yaratır. Bir işin olmasına hükmederse ona sadece "ol!" der. O da hemen oluverir."(Al-i İmran, 45-47).
Aynı konu Meryem suresinde de benzer ifadelerle söz konusu edilmiştir(Meryem,19/16-21).
Görüldüğü gibi, her iki surede de ard arda zikredilen bu iki olaylardan daha çok anlaşılabilir az garip bir olay olan Hz. Yahya'nın doğumu daha zor anlaşılır bir konu olan Hz. İsa'nın doğum olayından daha önce zikredilmiştir. Yani, önce garip olan olaya daha sonra çok garip olan olaya yer verilmiştir. Bu ise Mantık ilminin kıyas konusunda olması gereken tertib-i mukaddemat nevinden bir kıyasla, biraz makul olanı öncelemek suretiyle hiç makul olmayanın zihinde tasavvur edilmesi için akla kapı açılmıştır.
3) Retk İle Fetk Meselesi (Diğer nüshada yazılıdır)
4) Kur'an'ın Meydan Okuması
Kur'an-ı Hakim, muarızlarına meydan okurken kullandığı ifadede onun semavi kimliğinin göstergesi olan tertibine de işaret etmiştir.
a).İlk olarak Kur'an'ın tamamına bir nazire yapmaları için muarızlara çağrı yapılmıştır. İlgili ayetin meali şöyledir:
قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَـذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيراً
" (Resulüm!) De ki: "Andolsun eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın bir benzerini getirmek için bir araya gelseler ve bir birlerine destek de olsalar, yine de onun bir benzerini meydana getiremezler"(İsra, 17/88).
Buradaki meydan okuma Kur'an'ın tamamına bir nazirenin yapılması çağrısına dayanmaktadır. Bu sebeple bu ayette çok harika tevafuk nakışları dokunmuştur. Bunları şöyle maddeler halinde zikredebiliriz:
- Bu surenin tertip sırası: 17'dir.
-Kur'an'ın baştan bu ayete kadarki ayetlerin toplam sayısı: 2117'dir.
Bu demektir ki, bu ayet Kur'an'daki 2100. Ayetinden sonra tam 17. Sıradadır.
-Meydan okuyan bu ayette zikredilen "bu Kur'ân (ın bir benzeri).." mealindeki "haze'l-Kur'an" kelimesinin ebced değeri: 64x17'dir. 17 sayısı, surenin tertip sırasına uygundur.
-17'nin diğer çarpanı olan 64 ise 8x8'dir. Buradaki Kur'an i'caz cennetinin 8 kapısı olarak harika harika tevafuklar gösterilmiştir. Şöyle ki:
- Benzeri getirilmesi istenen bu Kur'an manasına gelen "haze'l-Kur'an" kelimesinin ebced değeri: 1088'dir.
- Bu ayetin başında bulunan ve Hz. Peygamber(s.a.v)'e hitap eden ve "De ki:" anlamına gelen "Kul" kelimesinin Kur'an'ın başından itibaren buradaki tekrar sayısı: 88'dir.
-Bu surenin –gayr-ı mukattaat sureler sistemine göre-tertip sırası: 8'dir.
- Bu 8 surenin bu ayete kadar ki ayetlerinin toplam sayısı: 888'dir.
-Mekke'de inmiş gayr-ı mukattaat sureler sistemindeki bu ayetin tertip sırası: 388'dir.
b) Bakara suresinin 23. ayetinde bir tek surenin benzerini getiremeyecekleri konusunu işlemiş ve muarızlarına meydan okumuştur.
Bu meydan okuyuşunda "Eğer kulumuza (Muhammed(s.a.v)'e) indirdiğimiz Kur'an hakkında bir şüphe içindeyseniz, siz de ona benzer bir sure getirin. Eğer iddianızda samimî iseniz, Allah'tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırın."
Bu ayette Kurana benzer yalnız bir sureyi getirmeleri istenilmiştir. Ve ilginçtir. Bu Sureden önce Kur'an'da geçen yalnız bir sure vardır, Fatiha suresi.
-Bakara suresi, Medine'de inmeye başlayan ve nübüvvetin 23. yılında inen en sona ayeti(281. Ayet) barındıran bir sure olmasına rağmen, Kur'an'daki tertip sırasının Fatiha suresinden hemen sonra gelmesi ve bu meydan okumada bir tek surenin nazara verilmesi Kur'an tertibinin vahyi eseri olduğunu göstermektedir.
b) Diğer bir meydan okuma Hud suresinde yer almaktadır. İlgili ayetin meali şöyledir:
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ قُلْ فَأْتُواْ بِعَشْرِ سُوَرٍ مِّثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُواْ مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللّهِ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
"Yoksa onlar: "Onu (Kur'ân'ı) Muhammed uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru iseniz; haydi siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin ve Allah'tan başka çağırabileceğiniz herkesi yardıma çağırın."(Hud, 11/13).
Bu sure Mekke'de inmiştir. Normalde Medine'de inen surelerden daha önce olması gerekirken Mekkî ve Medenî olan toplam 10 sureden sonraya yerleştirilmiştir. Kur'an'ın meydan okuduğu bu ayette "haydi siz de onun gibi uydurulmuş on sure getirin" denilmek suretiyle bu sureden daha önce 10 adet surenin geçtiğine de işaret edilmiştir.
-Ayrıca bu ayetin numarası 13'tür. Bu da 13 yıllık Mekke dönemi boyunca bu meydan okumanın sürdürüldüğüne dikkat çekilmiştir.
-Keza, Bu ayetin peşinden gelen ayetin –mealen-ifadesi şöyledir:
فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُواْ لَكُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أُنزِلِ بِعِلْمِ اللّهِ وَأَن لاَّ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ
"Eğer o yardıma çağırdıklarınız size cevap vermezlerse, bilin ki, Kur'ân ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir. Ve ondan başka da ilâh yoktur. Artık müslüman oluyorsunuz, değil mi?"(Hud, 11/14).
Söz konusu ayetin "Eğer o yardıma çağırdıklarınız size cevap vermezlerse" mealindeki ayetin muhatabı "De ki: "Eğer doğru iseniz…" mealindeki ifadeye göre Hz. Peygamber(s.a.v) ve müminler olabildiği gibi, "Allah'tan başka çağırabileceğiniz herkesi yardıma çağırın" mealindeki ifadeye göre kendilerine meydan okunmuş muarızlar da olabilir(bk. Razi, ilgili yer)
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.
Mücadele,6
GÜNÜN HADİSİ
"Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır"
Müslim, Birr, 11-13 (2552);
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...