NAMAZI TERK EDENİN HÜKMÜ İLE İLGİLİ HADİS
Namaz, İslam’ın en önemli ibadet sistemi içinde yer almaktadır. Kur’ân ve hadislerde namazın önemi çokça vurgulanmaktadır. Kılmayanlar hakkında tehditler yer almaktadır. Müctehid imamlar da bu nasslara dayanarak namazı terk edenlere uygulanacak müeyyideler hakkında ictihad etmişlerdir
Namaz, İslam'ın en önemli ibadet sistemi içinde yer almaktadır. Kur'ân ve hadislerde namazın önemi çokça vurgulanmaktadır. Kılmayanlar hakkında tehditler yer almaktadır. Müctehid imamlar da bu nasslara dayanarak namazı terk edenlere uygulanacak müeyyideler hakkında ictihad etmişlerdir. İslam toplumlarını deist bir topluma dönüştürmek isteyenler, hadislere dayanarak yaptıkları içtihatlardan dolayı müçtehitleri amansız bir şekilde eleştirmektedir. Gaye; Hadislere kusur atfederek kendi heva ve heveslerine göre bir din anlayışı oluşturmaktır. Dini sadece Allah'a inanmaya indirgeyerek ve ibadet sistemini ortadan kaldırarak Rasulullah'ı devreden çıkarmak peşindeler… Hâlbuki Allahu Teâlâ deistleri şöyle eleştirmektedir:
أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثاً وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ
"Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?"(1) ve
أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى
"İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını zanneder."(2)
Hadis inkârcıları, müctehid imamların, namaz kılmayanların cezaları hakkında yaptıkları içtihatları dile getirerek hadislere nokta atışı yapmaktadırlar.
Biz ilk önce müçtehit imamların görüşlerine yer vereceğiz:
Hadislere dayanarak müçtehitlerin fıkhî görüşleri şöyle olmuştur: Şafiîlere göre namazı inkâr eden kâfirdir. Önce uyarılır, üç gün beklenilir. Eğer tövbe edip dönmez ise öldürülür ve yıkanmadan gayrı müslimlerin mezarlığına gömülür. Eğer tembelliğinden dolayı namaz kılmıyorsa aynı şekilde uyarılır ve üç gün beklenilir namaz kılmamaya devam ederse öldürülür, fakat Müslüman gibi muamele görür. Hanefi mezhebinde ise cezası hapistir. İmam-ı Azam "namaz kılmayan kâfir değildir, ama kâfirden de bir farkı yoktur" demiştir. Resûlullah'ın
إنَّ بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالكُفْرِ تَرْكَ الصَّلاةِ
"kişi ile şirk ve küfür arasındaki fark namazdır,"(3) hadisini de unutmamak gerekir. Bu emirler ancak İslam şeriatının hâkim olduğu İslam halifesinin emri ile yapılır. Yoksa herhangi sıradan bir insan bu emirleri uygulayamaz. Bu ceza had cezasıdır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de hırsızlık yapanın cezası, elinin kesilmesidir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَيُقِيمُوا الصَّلاَةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ فَإِذَا فَعَلُوا ذلِكَ عَصَمُوا مِنِّي دِمَاءَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ إِلاَّ بِحَقِّ اْلاِسْلاَمِ وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللَّهِ
"Ben insanlarla Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet edene kadar ve namaz kılana kadar savaşmakla emredildim. Eğer bunu yaparlar ise mallarını ve canlarını benden korurlar. İslam'ın hakkı hariç çünkü onun hesabı Allah'adır.(4)
Konuyla ilgili hadisleri Müslim, Ebû Davût, Tirmizi, Nesâî, İbn Mace, İmam Malik, Ahmed b. Hanbel ile diğer muhaddisler kitaplarında nakletmişlerdir.
Müslim'de şöyle geçmektedir:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِيُّ، وَعُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، كِلَاهُمَا عَنْ جَرِيرٍ، قَالَ يَحْيَى: أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ، عَنِ الْأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي سُفْيَانَ، قَالَ: سَمِعْتُ جَابِرًا، يَقُولُ: سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: «إِنَّ بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالْكُفْرِ تَرْكَ الصَّلَاةِ.
Sünen-i Ebu Davut şöyle rivâyet etmiştir:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «بَيْنَ الْعَبْدِ، وَبَيْنَ الْكُفْرِ تَرْكُ الصَّلَاةِ.
Muvatta'da şöyle geçmektedir:
حدثني يحيى، عن مالك، عن هشام بن عروة عن أبيه، أن المسور بن مخرمة أخبره، أنه دخل على عمر بن الخطاب من الليلة التي طعن فيها، فأيقظ عمر لصلاة الصبح، فقال: عمر: «نعم. ولا حظ في الإسلام لمن ترك الصلاة» ، فصلى عمر، وجرحه يثعب دما.
Yukarıdaki hadisleri kaynaklarıyla zikrettikten sonra şu sonuçlara ulaşmamız mümkündür:
1- Bu hadisler tümüyle sahih hadislerdendir. Senet ve metin açıdan hiç bir kusur taşımamaktadır. Elbanî bu hadislerin hükümlerinden bahsederken sahih olduklarını belirtmiştir. Böylece bu hadisleri inkâra yeltenmek ancak niyeti bozuk insanların özelliklerindendir.
2- "Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır, namazı terk edenlerin İslam'da hiçbir payı yoktur" ve benzeri sahih hadisler namazı terk edenler hakkında büyük bir tehdittir. Çünkü bir şahıs İslam'ın çok önem verdiği namazı terk edecek olursa, sonuç itibariyle küfür veya şirke yakın hale gelecektir. Yani namazın terki çoğu zaman küfür ve şirk ile neticelenmektedir. Nitekim Hz. Şuayb'ın kavmi kendisine şöyle demişti:
قَالُواْ يَا شُعَيْبُ أَصَلاَتُكَ تَأْمُرُكَ أَن نَّتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا أَوْ أَن نَّفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاء
"Babalarımızın taptığını veya mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor."(5) Yukarıdaki hadisler bu âyetin açıklaması mahiyetindedir. Yani namaz putlara tapmayı/şirk yapmayı engellemektedir. Namazı terk etmemek kişiyi küfre ve şirke girmekten alıkoymaktadır. Terk etmek ise kişiyi küfür ve şirke koymaktadır. Namaz küfür ve şirke karşı bir siperdir.
3- Yukarıdaki âyet ve hadisler müctehid imamlar için namazı terk edenler hakkında verdikleri hükümlerde referans olmuştur. İşte bundan dolayı müçtehitlere göre, namazı terk eden müminlerin özelliğinden çıkar, kâfirlerle aynı safta olur. Böyle birisi ya tevbe eder tekrar namaz kılar, kılmazsa hapsedilir ya da inatlaşır namaz kılmayı inkâr eder müşrik veya kâfir olur. Had cezası olarak öldürülür.
Mesela Şafii Müctehidler "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Onun elçisi olduğuna şehadet edinceye, namaz kılıncaya ve zekât verinceye kadar insanlarla savaşmakla emredildim. Bunları yaptıklarında İslam hakkı dışında kanlarını ve mallarını benden korunmuş olurlar. Onların hesabı ise Allah'adır" sahih hadise dayanarak namazın farziyetini inkâr ederek terk edenlerin kâfir olduklarına ve had cezası olarak öldürülmelerine hüküm vermişlerdir. Nitekim Resûlullah'ın vefatından sonra "biz namaz kılarız ancak zekât vermeyiz" diyenlerle Hz. Ebûbekir bu hadisi delil göstererek savaşmıştır.
Sonuç: Hadis inkârcıları, mezhep müçtehidlerin namaz kılmayanlarla ilgili görüşleri çok ağır bulmuşlardır. Kendileri topluma bu dini çok yumuşatarak sert taraflarını kaldırmak niyetindedirler. Bu konuda deistlerle aynı düşündükleri görülmektedir. "Bu âlemin Yaratıcısı vardır ama Peygambere ve öğretilerine ihtiyaç yoktur" demeye getirmeye çalışıyorlar. Kendi tezlerini kabul ettirmek için hadislere ve âlimlerin görüşlerine cephe açmışlardır. Hâlbuki Kur'ân'da bu yargılara vardıracak ifadeler de bulunmaktadır. "Kur'ân bize yeter" dedikleri halde Kur'ân'dan da bihaberdirler veya âyetleri kendi arzularına göre tevil ediyorlar. Hidâyet Allah'tandır.
Dipnotlar
1-Mü'minun, 23/115.
2-Kıyame, 75/36.
3-Müslim, I, 88.
4-Buhârî, I, 14.
5-Hûd, 11/87.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.
İsrâ, 15
GÜNÜN HADİSİ
"Haramla beslenmiş vücut cennete giremez."
Taberânî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...