ÜÇ AYLARI DOĞRU ANLIYOR VE DOĞRU ALGILIYOR MUYUZ?

Üç ayların hem sevindiren hem de hüzün veren yönü vardır. Sevindiren yönü şudur: Birçok insan bu ayları ve bu geceleri fırsat bilerek tevbe etmekte, camilere yönelmekte, namaz kılmakta, oruç tutmakta, vaaz ve nasihat dinlemekte ve sadakalar vermektedir.


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2020-03-09 09:00:44

Üç ayların hem sevindiren hem de hüzün veren yönü vardır. Sevindiren yönü şudur: Birçok insan bu ayları ve bu geceleri fırsat bilerek tevbe etmekte, camilere yönelmekte, namaz kılmakta, oruç tutmakta, vaaz ve nasihat dinlemekte ve sadakalar vermektedir.

Hüzün veren yönü de şudur: Bu aylarda ve bu mübarek gecelerde yaşanan dini hayat ve heyecanın o mübarek zaman dilimlerinden sonra azaldığı veya bazı çevrelerde hiç kalmadığı gözlenmektedir.

Hâlbuki Hz. Peygamber'in (s.a.v) devrinde böyle bir kutlama tarzı ve anlayışı yoktu. "Üç aylar Müslümanlığı, Cuma Müslümanlığı" diye bir Müslümanlık ta yoktu. O devirde her Müslüman her ayı değerli görüyor ve Müslümanca yaşıyordu. Beş vakit namazı kılmayan Müslüman yoktu. Beş vakit namazın yanında güç yetirebilenler, teheccüd namazına kalkıyor, bütün namazlar mümkün mertebe camide, değilse başka mekânlarda cemaatle kılınıyordu. Onların devrinde her gün ve her gece mübarekti. Ekonomik kriz yok, herkes alnının terini silerek kazanıyor, çalışan alnının teri kurumadan ücretini alıyor, her zengin zekâtını veriyordu. Gelir dağılımında adalet öyle gelişti ki, gün geldi, zekât verilecek fakir bulunamadı.

Herkes ahirette hesap vereceğim endişesiyle adımını atıyor, şuna buna zarar vermek, çalıp çırpma, kapıp kaçırma yerine; herkes, herkesin menfaatini kendi çıkarından önce düşünüyordu. Onun için onların asrına "Asr-ı Saadet=Huzur Asrı" denmişti. Çünkü onlara kâmil iman, takva ve güzel ahlak hâkim olmuştu. Kadın-erkek herkes tesettüre ve tesettürün ölçülerine riayet ediyordu. Allah'ın haram kıldıklarına ve günah saydıklarına pranga vurulmuş, helallere özgürlük tanınmıştı. Bedenleri temiz, elbiseleri temiz, ağızları temiz, kalpleri temiz, çevreleri temizdi onların. Kullara kulluk kalkmış, herkes Allah'a kul olmuştu. Onlar, hak ve adaletten ibaret bir medeniyeti dünyaya yayma yolunda hep zaferden zafere koşuyorlardı. Onlar dinlerini koruyorlardı, din de onları koruyor, onlara güç ve moral veriyordu. Hapishanelere ve hastahanelere nerdeyse ihtiyaç kalmamıştı. Çünkü kolay kolay suç işlenmiyor, kolay kolay kimse hasta olmuyordu. Çünkü onlara Hz. Peygamber'in (sav) sünneti ve ahlakı hakimdi. Acıkmayınca yemiyorlar, yemeye başladıklarında da tok olmadan kalkıyorlardı. Akla ve bedene zararlı olan hiçbir şeyi, hiçbir haramı ağızlarından içeriye sokmuyorlardı. Çünkü iman kemalini bulmuş, kâmil iman da insanlara üstün moral vermiş, üstün moral de huzur ve sağlığın kaynağı olmuştu.

Bugünün Müslümanına da lazım olan bu. Ne hazin ki bugünün Müslümanı bu morali, bu huzuru, bu sağlığı bulamamaktadır. Çünkü bugünün Müslümanının din anlayışı, dini ritüelleri yaşama anlayışı değişmiştir. Bu günün Müslümanı, Allah'ın gönderdiği dine uymakla değil de, dini kendine uydurma belasıyla baş başa kalmıştır.

Bu beladan kurtulmanın çaresi, Peygamber ve ashabının yaşadığı saf ve temiz, doğru ve adil Müslümanlığa dönmektir. Biz de tıpkı ilk Müslümanlar gibi, İslamiyet'in ahkâm ve ahlakını her zaman ve her yerde yaşamalıyız. İslamiyet'i, sadece üç aylara ve mübarek gecelere tahsis etmemiz, camilerin dört duvarı arasına ve vicdanlara hapsetmemiz yanlışların en büyüğüdür. Müslümanlık süreklilik arz eden bir hayat tarzıdır. Allah Resulü Efendimizin (sav): "Allah'a en sevimli olan din, sahibinin (yani inanan kişinin) sürekli olarak yaşadığı dindir."[1] Sözü ne kadar güzel ve ne kadar makul bir sözdür. Allah da zaten gücümüzün dahilinde yaşayacağımız ve yapabileceğimiz şeyleri bizden istemiştir. [2] Ama devamlı istemiştir. Buna en güzel misallerden biri namazdır. Allah mutlaka kılmamız gereken namazı belli aylara, belli gecelere tahsis etmemiş, günde beş vakte serpiştirerek her gün istemiştir. Ta ki insan her gün manevi hayatla ve iman esaslarıyla iç içe yaşasın. Kendisini her an görüp gözeten bir Allah'ın olduğunu, yaptıklarını kaydeden meleklerin bulunduğunu ve ahirette hesap vereceğini unutmasın. Unutmasın ki kendisine, ailesine, devletine ve milletine zarar verecek günahlara dalmasın, dadanmasın, zarara, ziyana ve cehenneme düşmesin.

Yine Allah sadece mübarek bir gecede haram ve günahlardan kaçmamızı istemiyor, her gece, her gün, hatta her an haram ve günahlardan uzak durmamızı istiyor. Çünkü haram ve günahlar ya kul hakkına ya da Allah hakkına tecavüzdür. Bu hukuku çiğnemeye hiç kimsenin, hiçbir zaman hakkı yoktur. Allah'ın iyilikleri kesintisiz devam ettiğine göre insanın da şükür ve ibadeti kesintisiz devam etmelidir.

Allah'ın ahkâmına uyduğumuz, Peygamberimizin ahlakını yaşadığımız her ay mübarektir, bu aylar üç aylar olmasa da. Allah'ın ahkâmını ve Peygamberimizin ahlakını yaşamadığımız her ay yaşamayanlar için azaptır; bu aylar üç aylar olsa da. Allah her ayı ahkâmına uyarak, Peygamberinin ahlakını uygulayarak yaşamayı hepimize nasip eylesin.

Selam ve sevgilerimle.

Dipnotlar

[1] Buhari, İman, 32Ebu Davud, Tatavvu' 27; Suyûtî, Celalüddin, el- Camiu's- Sağîr, I, s. 19

[2] Bakara, 2 / 286

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

AFETLER VE KURTULMA YOLLARI

AFETLER VE KURTULMA YOLLARI

A-ZAHİRİ AFAT: -İflas. Müslümanların çoğu iflasla kuşatılmasının sebebi: bilgi azlı

TEŞRİK TEKBİRLERİ

TEŞRİK TEKBİRLERİ

Teşrik tekbirlerinin ve ihlas suresinin Arefe gününde 1000 defa okunmasının bazı hikmetleri:

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-3

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-3

Bediüzzaman’ın Müdellel Ümidi: Bediüzzaman hazretleri, (31 Mart hadisesinden bir müddet son

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

II. HZ. PEYGAMBERDEN GELEN BEŞARETLER Hayatı boyunca ümmetine karşı gösterdiği ilgi, şefkat

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-1

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-1

Gelecekte İslamiyet’in hâkimiyetine işaret eden beşaretler: Kur'an-ı Kerim'in istikbalin hâ

ÖLENLER EŞİT DEĞİLDİRLER

ÖLENLER EŞİT DEĞİLDİRLER

İnsanların ölüme negatif düşüncelerle bakmalarındaki sıkıntılardan biri de şudur ki, onu

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

Bir sorunun cevabı; “Müzedeki bir insanın iskeleti 2.000 senedir var olduğu söyleniyor. Halbu

NAMAZDA 17 SIRRI

NAMAZDA 17 SIRRI

İslam Literatüründe “el-Mabud” kelimesi hakiki mabud olan Allah’ın bir vasfıdır. Ebced d

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minva

CEHENNEM NEREDEDİR?

CEHENNEM NEREDEDİR?

Soru: Cehennem Nerededir? Cevap: Cennet ise Kur’an-ı Kerim'de zikredildiği gibi yüksektedir ve

Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

Gâşiye, 21-22

GÜNÜN HADİSİ

Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir

Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914

TARİHTE BU HAFTA

*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI