KORONA VİRÜSÜ KAYNAKLI PANİKTEN KURTULMANIN YOLU

Korona virüsünden dolayı, acaba bu kadar telaşa, bu kadar paniğe, bu kadar korkuya gerek var mıydı? Öyle bir hava estirildi ve estiriliyor ki, virüse yakalanmamış olanlar bile neredeyse korkularından ölecekler! Efendiler, merak etmeyin ve korkmayın, zaten bir şekilde eceli gelen ölecek. Bakın dikkat buyurun, “virüse yakalanan ölecek” demiyorum; “eceli gelen ölecek”, diyorum. Ecel ise, Kur’an’ın


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2020-03-22 19:46:07

Korona virüsünden dolayı, acaba bu kadar telaşa, bu kadar paniğe, bu kadar korkuya gerek var mıydı? Öyle bir hava estirildi ve estiriliyor ki, virüse yakalanmamış olanlar bile neredeyse korkularından ölecekler! Efendiler, merak etmeyin ve korkmayın, zaten bir şekilde eceli gelen ölecek. Bakın dikkat buyurun, "virüse yakalanan ölecek" demiyorum; "eceli gelen ölecek", diyorum. Ecel ise, Kur'an'ın ifadesiyle "ne bir saat erken gelir ne de bir saat geç"[1] Tam vaktinde gelir, o vakti de Allah'tan başka kimse bilmez. Öyleyse korku ile, karamsarlıkla hayatımızı zehir etmeyelim. Ama ölmeyecekmiş gibi de yan gelip yatmayalım. Dinin ve bilimin ittifakla istediği virüsten korunma kurallarına titizlikle uyalım.[2]Ahirette bizi kurtaracak amellere (eylemlere) ve eserlere önem verelim.

Asıl ölüm, ölüme hazırlıksız yakalanmaktır. Yani, imansız, ibadetsiz, hayırsız-hasenatsız, sevapsız ve salih amelsiz ahirete gitmektir. Müslüman ve mümin insan, ölümden değil, ahirete işte böyle imansız ve amelsiz gitmekten korkar.

Biz, bir önceki makalemizde[3] de dediğimiz gibi bilimin ve dinimizin ittifakla ortaya koyduğu hijyen kurallarına titizlikle uyalım, bütün tedbirlerimizi tamamladıktan sonra da Rabbimizin takdirine razı olalım. Ona el ve gönül açmaktan geri durmayalım. Maddî ve manevî anlamda aldığımız bu tedbirler bize öyle bir huzur, öyle bir metanet kazandıracaktır ki, dünya bomba olsa patlasa bizim huzurumuzu bozamayacaktır.

Âdem peygamberden (as) bu tarafa insanlar ölüyor. Bu ölenler korona virüsünden mi öldüler? Hayır. Herkes farklı bir sebepten dolayı öldü ve ölmeye devam ediyor. Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane, demişler. Biz de şöyle diyebiliriz; "Ecel geldi cihane, korona virüsü bahane."

Öyleyse, yukarda da ifade ettiğim gibi, bizi korona virüsü değil, ecelin gelmesi götürecektir. Yani korona virüsü olmasa da öleceğiz. Bugün koca bir dünyaya meydan okuyan ve birçok insanın ölümüne sebep olan o olduğu için suçlu o gösterilmektedir. Hâlbuki o, başıboş bir serseri değil, Allah'ın ordularından bir neferdir ve görevini yapmaktadır. Bizi dikkate, teyakkuza, tedbire, doğru, dürüst, temiz, disiplinli çalışmaya, haksızlıkları ve arsızlıkları terk etmeye davet etmektedir. Görevi tamamlandıktan sonra da çekip gidecektir. Korona virüsün bu davet ve uyarılarından sonra harekete geçen devletimize, devletimizin bütün etkili ve yetkililerine, özellikle de öz veri ile çalışan sağlık teşkilatımızın bütün çalışanlarına alkışlarımızı, şükranlarımızı gönderiyoruz. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.

Bana kalırsa, asıl öldürülmesi gereken ölümdür(!). Öyleyse gelin gücümüz yetiyorsa ölümü öldürelim. Buna gücümüz yetmiyorsa ki yetmeyecek, öyleyse gelin, ölümden de korkmayalım.

Neden? İki sebepten:

1-Çünkü ölümü yaratan, onu insanların kaderine koyan Allah'tır. Bu da Allah'ın her icraatı gibi güzel bir eylemdir. Ölüm olmasaydı yaşlılığın derdi çekilir miydi? Ölüm olmasaydı, biriken yaşlılarımızın hali ne olurdu? Ölümle Allah her şeyi ebedî aleme gönderiyor. Gönderdiği her şeyi ve herkesi yaşlanmamak üzere gençleştiriyor. Allah, buğdayı ve çekirdeği toprağın altında çürütüp başağa, ağaca ve meyveye dönüştürüyor. Buğday ve çekirdeğin başına gelenleri ve ne hale dönüştüklerini gördükten sonra ölümden korkulur mu?

2-Ölüm de hayat gibi bir varlıktır. Ölüm yokluk olsaydı korkmaya değerdi. Ölüm, içinde yaşadığımız dünyadan daha kötü bir dünyaya gidiş olsaydı, ölümden korkmakta yine haklı olabilirdik. Ama öyle değil. Ölüm, ebedî dünyanın, ebedî hayatın başlangıcıdır. Dünyadaki hayat vazifesinden bir paydos, bir terhis, bir yer değiştirmedir. Berzah âlemine göçmüş sevgililer kafilesine kavuşmaktır. İmanı kâmil, amelleri salih Müslüman için ölüm, kefarettir, şehadettir, Cennete bir seyahat ve bin can ile arzu edilir bir saadettir. Ölümün bu güzel simasını görenler ölümden korkmamışlar.

Öyle veya böyle, o sebeple veya bu sebeple nasıl olsa öleceğiz, öyleyse gelin, biz de ölümün bu güzel simasını görelim ve herkese gösterelim. Telaşı, paniği, korkuyu bitirelim. Allah'ın verdiği ömrü, hayatı, gençliği, serveti, sıhhati razı olduğu yerde tüketmenin yolunu bulalım, bulduralım. Buradaki fani ömrü Allah yolunda harcayarak ebedî ömrü kazanalım. Buradaki fani hayatı Allah yolunda yaşayarak ebedî hayatı, fani gençliği Allah yolunda yaşlandırarak ebedî gençliği, fani serveti Allah yolunda tüketerek ebedî serveti, fani sağlığı Allah'a adayarak ebedî sağlığı elde edelim.

Bunu başarmak da iki şeyle olacaktır:

1-Allah'ın sayısız iyilik ve sınırsız nimetlerine teşekkürün sembolü olan beş vakit namazı huşu ve tadil-i erkânla kılmakla,[4] Allah'ın her yerden gördüğünü ve her yerden görülebileceğini bilmekle, namazdan başka diğer farzlarını eda etmek, içki, kumar, nikâhsız birliktelik ve müstehcenlik gibi yasaklarından uzak durmakla,

2-Fakir-fukaranın hakkı olan zekât ve sadakayı, başa kakmadan, yüz ekşitmeden tevazu içerisinde tatlı dil ve güler yüzle muhtaçlara ulaştırmakla. Zalim olmamakla, zulmü alkışlamamakla, Hakkın ve hukukun hatırını bütün hatırlardan üstün tutmakla.

Dipnotlar

[1] Bkz. Nahl, 16/61

[2] Bu kuralların geçtiği makalemizin adı şu: "KORONA VİRÜSÜNÜN ANLAMI, BİLİM VE DİNİN İTTİFAKI" Lütfen onu da mutlaka okuyalım.

[3] Aynı makale.

[4] Bu meselelerin açılımı için "Niçin Namaz" ve "Namaza Nasıl Başlanır" kitaplarımıza bakılmalıdır.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

"Kadınlara iyilikle muamele ediniz."

Nisa:19

GÜNÜN HADİSİ

Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI