SAKAL EMRİ İLE İLGİLİ HADİS

Hadis inkârcıları sakal meselesinde de ifrata kaçmaktadırlar. Peygamberimiz ve diğer Peygamberlerin sakal bıraktıkları hakkında veriler bulunmaktadır. Fıtrattan/yaratılıştan olduğu Peygamberimiz tarafından belirtilmektedir.


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2020-04-15 15:31:03

Hadis inkârcıları sakal meselesinde de ifrata kaçmaktadırlar. Peygamberimiz ve diğer Peygamberlerin sakal bıraktıkları hakkında veriler bulunmaktadır. Fıtrattan/yaratılıştan olduğu Peygamberimiz tarafından belirtilmektedir. Peygamberimizin sakal bırakma ile ilgili emri de bulunmaktadır. Bu emirden dolayı müçtehit imamlar farklı hükümler çıkarmışlardır. Mealistler "hiç kimse Allah'la beraber hüküm etme yetkisine sahip değildir, mezheplerin bazısı bunun farz olduğunu, bazısı vacip ve sünnet olduğunu söylüyorlar diyerek itiraz etmektedirler." Biz de onların itirazlarının ne derece haksız olduğunu belirteceğiz, inşallah…

İlk önce sakal ve sakalın bırakılması emri/tavsiyesine ilişkin bize intikal eden hadisleri bazı hadis kaynaklarında sunacağız:

وَحَدَّثَنَاهُ قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ، عَنْ أَبِي بَكْرِ بْنِ نَافِعٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ: «أَمَرَ بِإِحْفَاءِ الشَّوَارِبِ، وَإِعْفَاءِ اللِّحْيَةِ(1)

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ، قَالُوا: حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ شَيْبَةَ، عَنْ طَلْقِ بْنِ حَبِيبٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: " عَشْرٌ مِنَ الْفِطْرَةِ: قَصُّ الشَّارِبِ، وَإِعْفَاءُ اللِّحْيَةِ، وَالسِّوَاكُ، وَاسْتِنْشَاقُ الْمَاءِ، وَقَصُّ الْأَظْفَارِ، وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ، وَنَتْفُ الْإِبِطِ، وَحَلْقُ الْعَانَةِ، وَانْتِقَاصُ الْمَاءِ " قَالَ زَكَرِيَّا: قَالَ مُصْعَبٌ: وَنَسِيتُ الْعَاشِرَةَ إِلَّا أَنْ تَكُونَ الْمَضْمَضَةَ زَادَ قُتَيْبَةُ، قَالَ وَكِيعٌ: " انْتِقَاصُ الْمَاءِ: يَعْنِي الِاسْتِنْجَاءَ(2)

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ شَيْبَةَ، عَنْ طَلْقِ بْنِ حَبِيبٍ، عَنِ ابْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ " عَشْرٌ مِنَ الْفِطْرَةِ: قَصُّ الشَّارِبِ، وَإِعْفَاءُ اللِّحْيَةِ، وَالسِّوَاكُ، وَالِاسْتِنْشَاقُ بِالْمَاءِ، وَقَصُّ الْأَظْفَارِ، وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ، وَنَتْفُ الْإِبِطِ، وَحَلْقُ الْعَانَةِ، وَانْتِقَاصُ الْمَاءِ - يَعْنِي الِاسْتِنْجَاءَ بِالْمَاءِ - "، قَالَ زَكَرِيَّا: قَالَ مُصْعَبٌ: وَنَسِيتُ الْعَاشِرَةَ إِلَّا أَنْ تَكُونَ «الْمَضْمَضَةَ
حكم الألباني : صحيح

أَخْبَرَنَا إِسْحَقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ: أَنْبَأَنَا وَكِيعٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا بْنُ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ مُصْعَبِ بْنِ شَيْبَةَ، عَنْ طَلْقِ بْنِ حَبِيبٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: " عَشْرَةٌ مِنَ الْفِطْرَةِ: قَصُّ الشَّارِبِ، وَقَصُّ الْأَظْفَارِ، وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ، وَإِعْفَاءُ اللِّحْيَةِ، وَالسِّوَاكُ، وَالِاسْتِنْشَاقُ، وَنَتْفُ الْإِبْطِ، وَحَلْقُ الْعَانَةِ، وَانْتِقَاصُ الْمَاءِ " قَالَ مُصْعَبٌ: وَنَسِيتُ الْعَاشِرَةَ إِلَّا أَنْ تَكُونَ الْمَضْمَضَةَ حكم الألبانيحسن(3)

"On şey fıtrattandır: (yaratılıştan olması gereken adetlerdendir.) Bıyığı kısaltmak, sakal bırakmak, misvak kullanmak, buruna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak aralarını yıkamak, koltuk altını temizlemek, etek tıraşı olmak, istinca ve istibra."(4)

أنا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ، وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي إِسْحَاقَ قَالَا: نا أَبُو الْحَسَنِ أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدوسَ، نا عُثْمَانُ بْنُ سَعِيدٍ، نا الْقَعْنَبِيُّ، فِيمَا قُرِئَ عَلَى مَالِكٍ عَنْ أَبِي بَكْرِ بْنِ نَافِعٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ [ص:43] عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ «أَمَرَ بِإِحْفَاءِ الشَّوَارِبِ وَإِعْفَاءِ اللِّحْيَةِ

"Resûlullah (s.a.s) bıyıkların kısaltılmasını ve sakalların bırakılmasını emretmiştir."(5)

1- Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Harun'un sakallı olmasından bahsedilmektedir. Söz konusu âyet şöyledir: "Harun: 'Ey annemin oğlu! Sakalımı ve saçımı çekme. Şüphesiz ben İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın demenden korktum' dedi."(6)

Mealistler samimiyet olsaydılar, Kur'ân'da geçen sakal meselesini tenkit etmezlerdi.

2- Hadis kaynaklarımızın çoğunda sakalın fıtrattan olduğu vurgulanmaktadır. Hatta birçok hadis kaynaklarında sakal emri geçmektedir. 

3- Hadislerden geçen sakal bırakma emrinden dolayı, müçtehitler imamlar içtihat etmişlerdir. Şafiiler bu emri mutlak emir değil de sünnet olarak yorumlamışlardır. Hanifi, Maliki ve Hanbelî mezhebinde vacip olduğu söylenmiştir. Zira onlar bu hadisteki emrin vücûbu ifade ettiğini söylerler. Bu konunun hükmü hakkındaki ihtilaf içtihadden kaynaklanmaktadır. Müctehid hata ederse bir sevap, isabet ederse iki sevap kazanır. Sakal, ister sünnet, ister vacip telakki edilsin, her iki durumda sakalın meşruiyeti ortaya çıkmaktadır. Vacip kabul edenler, emirden dolayı bıraktıklarından sevap kazanırlar. Sünnet kabul edenler, sakal bıraktıklarında sünnete tabi olduklarından, onlar da sevap kazanırlar. Bırakmayanlara gelince sünnet sevabından mahrum kalırlar.

4- Müslüman milletlerin dışında başka milletler de sakal bırakmaktadırlar. Onların bıraktıkları sakal adetlerinin gereklerindendir. Bizde bu mesele adet sınırını aşmıştır. Sakalı bırakan Müslüman, niyetine göre değerlendirilmektedir.

5- İslam geldikten sonra müşriklerin bazı adetlerini olduğu gibi almış, bazılarını ıslah etmiş ve bazılarına da muhalif olmuştur. Sakal meselesinde Mecusilere muhalefet etmiştir. Onlar, sakallarını keser, bıyıklarını uzatırlardı. Resûlullah, Müslümanların onların yaptıklarının tam zıddını yapmalarını önermiştir. O, bu konuda şöyle buyurmuştur: "Sakalı bırakın ve bıyıklarınızı kısaltın" ve "Müşriklere muhalefet edin."(7) Ayrıca, sünnetler içinde sakal bırakmak ve bıyıkları kısaltmak dış görünüş itibarıyla ayrı bir güzellik katmaktadır. 

Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki; Sakal bırakmak tüm milletlerde görülen bir adettir. Peygamberimiz ve diğer peygamberlerin bırakmış olduğu ve sünnet olarak kabul edildiği için sevaba sebep olan güzel bir haslettir. Fıtrattan sayılmıştır. Müçtehidler kendi içtihat metotlarını kullanarak vacip veya sünnet telakki etmişlerdir. Terkinde sevap kazanma konusunda mahrum olma söz konusudur. Kişi bırakmadığı için bir cezaya müstahak olamaz.

Mealistlerin bu durumu gündeme getirip Allah'ın hakkında verdiği bir konuda hüküm vermenin kimsenin hakkı olmadığını belirterek, konuyu Harici mantıkla değerlendiriyorlar. Bunların maksatlarını anlamayan yoktur. Maksat sakal değil, sakal üzerinde hadisleri ve hadislere dayanarak hüküm çıkaran müçtehitleri küçümsemek ve inkâr etmektir. Cenab-ı Hak hakikati ehl-i Hakka müstahak eylesin, Âmin.

Dipnotlar

1-Müslim, I, 222.

2-Müslim, I, 223.

3-Nesâî, VIII, 126.

4-Müslim, I, 223.

5-Beyhâkî, (Sünenu's-Sağir) I, 42.

6-Tâhâ, 20/94.

7-Buhârî, Libas, 64.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!

Nahl, 125

GÜNÜN HADİSİ

Allahu Teala, kulunu helal (kazanç) talebinde yorgun görmeyi sever.

250 Hadis, s.197

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI