BÃœYÃœKLERÄ°N SORULARI SORULARIN BÃœYÃœKLERÄ°

19. ve 20. Yüzyılda İslam dünyasında medreselerin ıslahı hususunda değişik çalışmalar yapılmıştır. Mesela ülkemizde Daru’l Hilâfe medreseleri, Üstad Bediüzzaman’ın Birinci Dünya savaşı öncesi temellerini atıp, harbin kopmasıyla birlikte inkıtaa uğrayan Medresetü’z Zehra projesi gibi.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2020-04-21 18:36:07

19. ve 20. Yüzyılda İslam dünyasında medreselerin ıslahı hususunda değişik çalışmalar yapılmıştır. Mesela ülkemizde Daru'l Hilâfe medreseleri, Üstad Bediüzzaman'ın Birinci Dünya savaşı öncesi temellerini atıp, harbin kopmasıyla birlikte inkıtaa uğrayan Medresetü'z Zehra projesi gibi.

İşte Meşrutiyet sonrası Konyamız'da da, ferasetine hayran olduğum merhum Zeynelabidin Efendi'nin delaletiyle ve kardeşi büyük ilim otoritesi Ziya efendi'nin rektörlüğünde böyle bir irfan yuvası büyük ümit ve heyecanlarla hayata geçirilir; Islah-ı Medâris-i İslamiyye..

Bu üniversitede bir yandan İslami ilimler ana kaynaklarından en yetkili hocalar tarafından öğretiliyor, diğer yandan Arapça özellikle talebenin konuşma dili haline getiriliyordu. Bu, o zamana kadar bizim medreselerin yabancısı olduğu bir husustu.

Ayrıca Batıda gelişen bilim ve tekniğin takip ve tercümesi için en az bir yabancı dil öğrenilmesi de temel ilke kabul edilmişti üniversitece. Müstakil matbaası, mecmuası, gazetesi, spor tesisleri, muazzam bir kütüphanesi, laboratuarları, teodolit aletleri dahil her türlü araç ve gereçlerle donatılmıştı bu irfan yuvası..

Tabii böyle bir nurun parıltıları İstanbul'dan da görülmüş ve üniversitenin ikinci sene-i devriyesinde, senelik imtihanlar yapılırken, İstanbul'dan mümtaz bir ilim adamı grubu gözlemci olarak üniversiteyi ziyaret etmişti. Bu topluluğun içinde merhum şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ile Elmalılı Hamdi Efendi de vardı.

Gelen ziyaretçiler üniversiteyi ve talebelerin durumunu büyük şaşkınlıkla ve sevinçle müşahede etmişler, hatta bir ara Sabri Efendi'nin rektör Ziya Efendi'nin kulağına eğilerek; "Hocam! Bunları nasıl yetiştirdiniz, nasıl okuttunuz? Maşallah, tebrik ederim" dediği duyulmuştu.

İşte o gün o parlak talebelerden birisi de, daha sonraları Türkiye'nin en meşhur tarihçilerinden biri olacak olan İbrahim Hakkı Konyalı(1896-1984) merhumdu. Sözlü imtihan sırasında sıra ona geldiğinde Mustafa Sabri Efendi tahtaya harekesiz bir ibare yazdı;

"Dârihim mâ dümte fi dârihim"

Sonra da;

-Oku ve tercüme et evladım" dedi.

Bu, bulmaca gibi bir soruydu Değişik köklerden ve farklı anlamlar taşıyan ancak yazılış ve okunuş biçimleri aynı olan iki kelimeyi (Dârihim ) barındırıyordu. Birinci dârihim; müdara etmek, yüze gülmek fiilinin emr-i hâzırı olan "dâri"(güleç ol, güler yüz göster) ile "onlar" anlamına gelen "him" zamirinden meydana geliyordu.

Sonunda yer alan ikinci "dârihim" ise "dâr"(ev, mesken) ismiyle yine him(onlar) zamirinden oluşuyordu. İbrahim Molla hiç zorlanmadan tercümeyi yaptı;

"Evlerinde kaldıkça güleç ol"

İbrahim Molla bilmeceyi çözünce, Mustafa Sabri Efendi'nin yüzünde güller açtı;

-Aferin oÄŸlum, maÅŸallah.. dedi ve yerine oturdu.

Bu defa Elmalılı Hamdi Efendi kalktı o da yine şaşırtmacalı bir cümle yazdı;

"Ardıhim, ma dümte fi ardıhim"

İbrahim Molla bunu da doğru okudu ve tercüme etti;

"Arzlarında(topraklarında) bulundukça, rızalarını al" sıra

Hamdi Efendi de pek memnun kalmıştı;

-Barekallah

dedi ve yerine gitti. Ve sonra sıra Astronomi sorularına geldi. İbrahim Molla astronomi sorularına da yerinde cevaplar vermiş ve konuyu masada duran, Ali Kuşçu tarafında hazırlanmış kitabeli gök kubbe üstünde izah etmiş, imtihanı başarıyla vermişti. Allahu Teala hepsine rahmet eylesin..

Kaynak

Mustafa Özdamar, Hacı Veyiszâde, Marifet Yayınları, İst. 1993, 2. Baskı

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Maide-7

"Allah'ın, üzerinizdeki nimetini ve "İşittik, itaat ettik" dediğinizde sizden aldığı ve kendisiyle sizi bağladığı ahdini hatırlayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah göğüslerin özünü çok iyi bilir."

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"

Buhârî

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI