KORONA VİRÜSÜYLE ÖLENLER ŞEHİT OLUR MU?

Bu günlerde sık sık muhatap olduğumuz sorulardan biri de şu: -Hocam, Korona Virüsünden ölenler şehit olur mu? Cevap:


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2020-04-21 18:40:26

Bu günlerde sık sık muhatap olduğumuz sorulardan biri de şu;

-Hocam, Korona Virüsünden ölenler şehit olur mu?

Cevap:

-Şehit olmanın birinci şartı Müslüman olmak ve Müslüman ölmektir. Bir insanın Allah'a imanı yoksa, İslamiyet'e de can ü gönülden inanmamışsa, böyle birinin şehid olması mümkün değildir; nerde nasıl ölürse ölsün. Şehitlik makamı ve rütbesi, Allah'ın, dinini, kitabını koruma uğruna Allah rızası için canını feda edenlere Allah'ın verdiği bir makam ve rütbedir. Allah'a, Allah'ın dinine, kitabına, peygamberine imanı olmayanlara elbette bu makam ve rütbe verilmez. Öyleyse ne yapıp yapıp çocuklarımızı İslam ve iman şuuruyla büyütmemiz lazım. Bu aşk ve bu şevkle büyürsek ve büyütürsek, ahirete gitmek icap ettiği zaman da Allah'ın lütfuyla şehitlik rütbesini alarak gideriz. Bu aşk ve imanı taşımayanlar şehit olamazlar. İşte bir misal:

Peygamberin safında savaştığı halde şehit olamadı. Kim? Kuzman. Bu zat, Uhud savaşına katıldı, birçok kâfiri yere serdi, kendisi de ağır yaralar alıp yere düştü. Sahabeden Kuzman şehid oldu, Kuzman şehid oldu, bağrışanlar oldu, bu sesleri duyan Peygamberimiz:

-Hayır Kuzman şehit olmadı, Kuzman cehenneme gitti, buyurdu.

Peygamberimizin bu sözünden haberi olmayan, ama Kuzman'ın yakınında olanlar:

"Vallahi ey Kuzman, bugün büyük bir imtihan verdin, sana müjde!" dediler. Kuzman, Peygamberimizin kendisi hakkında verdiği haberi doğrulayan şu sözleri söyledi: "Ben ne şahadeti elde etmek, ne Allah'ın dinini savunmak için savaştım. Ben sadece kavmimin şanı ve şerefi için savaştım, yoksa ben savaşmazdım ki!" dedi. Yarası ağırlaşınca da Kuzman, yanındaki oklardan birini bedenine saplayıp kendisini öldürdü.[1]

Görülüyor ki Allah'ın rızasından başka niyette olanlar, nerde ne surette ölürlerse ölsünler, öldürülürlerse öldürülsünler, şehid olmayı bir tarafa bırakın cehennemlik olmaktan kurtulamamaktadırlar. Çünkü şehitlik, Allah'ın, Allah için ölenlere ve öldürülenlere lütfeylediği bir mükâfat ve armağandır. Böyle bir armağan Müslüman ve mümin olmayana elbette verilmeyecektir. Bunun içindir ki Allah çok açık bir şekilde uyarıyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ

"Ey inananlar, Allah'tan, O'na yaraşır biçimde korkun ve ne yapın yapın Müslümanlar olarak ölün."[2]İnandık görünmeyin, gerçekten iman edin. Çocuklarınıza da bu şuuru aşılayın. Hakkıyla Allah'tan korkun ve hakiki Müslüman gibi yaşayın ki öldüğünüz ve öldürüldüğünüz zaman da şehid olasınız. Çünkü Müslüman ölmeyene bir şey yok. Ne ücret, ne şehadet ve ne de cennet!

ÖNCE MÜSLÜMAN OL

Buna karşılık, kabîlesinin İslâm'a girmesine önce itiraz eden sonra da pişman olan Usayram, tepeden tırnağa silâhlanmış bir hâlde Peygamberimize (sav) geldi ve:

"–Ya Rasûlallah! Sizinle birlikte önce savaşa mı katılayım, yoksa müslüman mı olayım?"dedi.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

"–Önce müslüman ol, sonra savaş!" buyurdu. Bunun üzerine Usayram Müslüman oldu, sonra savaştı ve şehit oldu. Rasulullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Usayram için:

"–Az çalıştı, fakat çok kazandı!" buyurdu.[3]

Müslüman olmadan ölseydi, bu kazancı elde edemeyecek ve şehid olamayacaktı.

 DÖŞEĞİNDE ÖLENE DE ŞEHİT OLMA YOLU AÇIK

 Bir insanın imanı varsa, İslamiyet'e can u gönülden inanıyorsa ve Allah'tan da şehitlik istiyorsa, Allah böyle bir insanı bu şereften mahrum bırakmaz. Zira Peygamberimiz (sav):"Kim Allah'tan gönlünün bütün samimiyetiyle şehitlik isterse Allah onu şehitler mertebesine ulaştırır; döşeğinde ölse bile…"[4]

 Korona Virüsünden dolayı ölenler de böyledir. Korona Virüsü sebebiyle vefat edenler, eğer Müslüman iseler, İslam'a imanlarını koruyarak ölürlerse ahiret şehidi olarak ahirete giderler. Bu dünyada tam şehit muamelesi görmeseler de ahirette şehit muamelesi görürler.

 AHİRET ŞEHİDİ NE DEMEK?

 Sahanın otoriteleri, şehitleri üç kısma ayırmışlardır:

1-Dünya şehidi,

2-Ahiret şehidi,

3-Hem dünya ve hem de ahiret şehidi.

Şimdi bunları kısaca tanımaya çalışalım.

 1-DÜNYA ŞEHİDİ

Bunlar münafıklardır. Münafık, dış görünüşü itibariyle Müslümandır. Fakat kalbiyle gerçekten iman etmemiş olduğu için Allah katında kâfirdir. Bunlar dış halleriyle Müslüman sayıldıklarından tam şehit gibidirler. Yıkanmazlar, kefenlenmezler. Elbise ve kanlarıyla namazları kılınır ve o şekilde gömülürler. Bunlar, Allah katında kâfir oldukları için bunlara ne şehitlik sevabı vardır ne de cennet![5]

2-AHİRET ŞEHİDİ

Dünya itibariyle şehit sayılmayan, şehit sayılmadığı için yıkanıp kefenlenmiş olarak gömülen, fakat ahirette şehit muamelesi görecek olan kimselere ahiret şehidi denir. Kimdir bunlar? Kâmil şehit olmanın şartlarından birini kaybedenler bu kısma girerler. Kâmil şehit olanlar kimlerdir? Şimdi gelin, kâmil şehit olanları tanıyalım:

3-DÜNYA VE AHİRET ŞEHİDİ

Hem dünya ve hem de ahiret şehidine kâmil şehit (tam şehit) denilir. Bir insanın tam şehit olabilmesi için şu altı şart gereklidir:

1-Müslüman olmak,

2-Akıllı olmak,

3-Büluğ çağına ermiş olmak,

4-Cünüp olmamak, hayız ve nifas halinde bulunmamak,

5-Vurulmanın ardından hemen ölmüş olmak. Vurulduktan sonra yer-içerse, uyursa, tedavi görürse, vurulduğu yerden alınıp başka yere taşınırsa, üzerinden bir namaz vakti geçecek kadar yaşarsa tam şehitlik kısmından çıkar, ahiret şehidi olur.

6-Öldürülmüş olmasından dolayı, öldüren kimseye kısas icab etmek. Yani kasden öldürülmüş olmak. Hata ile öldürülme durumlarında katile kısas vacip olmadığı için, maktul kâmil şehit kısmına girmez.[6]

 TAM ŞEHİDE NASIL BİR MUAMELE YAPILIR?

 1-Tam şehidin cenazesi yıkanmaz.

2-Kanları ve elbiseleriyle cenaze namazı kılınır ve o halde gömülür.

3-Cenaze namazından önce kandan başka cenazede görülen necasetler temizlenir.

4-Kefen sayılmayacak kürk, kalpak, ayakkabı ve silah gibi eşya alınır. Pantolon, entari ve gömlek gibi elbiseler çıkarılmaz. Sünnet miktarı kefen olabilecek kadar elbiseleri bulunmayanlara kefen ilave edilir.[7]

Musab b. Umeyr (ra) Uhud'da şehit düşünce kendisini saracak kısa bir hırkadan başka bir şey bulunamadı. Hırka baş tarafına örtüldü, ayakları da ızhır otu ile kapatıldı.[8]

Uhud şehitleri gibi tam şehitler hakkında Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır: "Onları kanlarıyla gömünüz. Çünkü Allah yolunda yaralanan ve şehit düşenler kıyamet gününde yaraları kanayarak gelirler. Yaraları kan rengindedir, ama kokuları misk gibidir."[9]

 HANGİ İNSANLAR AHİRET ŞEHİDİ SAYILIRLAR

 1-Doğum sebebiyle ölen kadın,

2-Bekâretini muhafaza ederek ölen genç kız,

3-Veremden, sar'adan, sıtmadan, kanserden vb. amansız hastalıklardan ölen,

4-Suda boğularak,

5-Ateşte yanarak,

6-Enkaz altında kalarak ölen,

7-Baş ağrısından ölen,

8-Karın ağrısından ve hastalığından ölen,

9-İş kazasında ölen,

10-Gurbet elde ölen,

11-Akrep, yılan sokması gibi sebeplerden ölen,[10]

12-İlim-bilim yolunda ölen,

13-Yırtıcı hayvan tarafından parçalanarak ölen,

14-Allah rızası düşüncesiyle müezzinlik yaparken ölen,

15-Emin ve dürüst bir tüccar ölürse şehitler mertebesine yükseltilir.

16-Kıskançlığını yenen sabırlı kadına şehid sevabı verilir.

17-Her gün 25 kere: "Allahım beni ölümde ve ölüm sonrasında hayırlı kıl." Duasını okuyan yatağında da ölse şehid sevabına nail olur.

18-Her ayda üç gün oruç tutana,

19-Kuşluk namazını kılana,

20-Yolculukta bile vitir namazını terk etmeyene,

21-Ümmetin bozulduğu bir devirde Rasulullah (sav)'in sünnetine ve ahlakına sarılana, bağlı kalana,

22-Ölüm hastalığında kırk kere: "Lailehe illa ente sübhaneke innî küntü minezzalimîn" duasını okuyana şehid sevabı verilir. Şifa bulursa günahları bağışlanır.[11]

23-Her gece Yasîn suresini okuyanlara,

24-Hayvanından düşüp ölen sar'a hastasına,

25-Abdestli iken yatıp ölenlere,

26-İnsanlara iyi muamele yapan, güzel ahlak sahibi insanlar ölürse şehid olurlar.

27-Hz. Peygambere 100 kere salat ve selam okuyup vefat edenlere şehid sevabı verilir.

28-Samimiyetle Allah yolunda öldürülmek isteyip te normal olarak ölene şehit sevabı verilir.

29-Cuma günü[12] veya Cuma gecesi[13] ölenlere şehit sevabı verilir.

Rasulullah (sav) buyurmuşlar ki: "Kim sabah haşir suresinin sonundan üç ayet okursa, Allah onun için 70 bin melek görevlendirir, o melekler de o adama akşama kadar dua ederler. O gün o insan vefat etse şehit olur. Akşamleyin okuyanın durumu da böyledir."[14]

 EĞLENİRKEN VE GÜNAH İŞLERKEN ÖLDÜRÜLENLER ŞEHİT OLUR MU?

Cevap:

Günahı sebebiyle ölen herkes, şehit olmaz.[15] Mesela, şarap içip çatlayan şehit olmaz. Şarap içerken, zulmen öldürülen kimse şehit olur. Çünkü şaraptan ölmemiş, başka sebeple ölmüştür. Fakat şarap günahını da yüklenir. Zinadan çocuk doğururken ölen kadın da şehit olur. Ama zinanın hesabından kurtulamaz. Kadın, çocuğunu düşürmeye çalışırken ölürse şehit olmaz.[16]

Şayet bir insan, isyan halinde iken şehadet sebeplerinden bir sebeple ölse, böyle bir adama günah ve isyanının cezasının yanında şehadet ücreti de verilir. Mesela bir insan gasp edilmiş bir atın üzerinde savaşa girse, ölse veya bir toplum isyan içinde eğlenirlerken bina başlarına yıkılsa, (ya da bir teröristin kurşununa hedef olsalar), ölseler bunlara -Müslüman iseler- hem şehitlik ücreti ve hem de günahlarının cezası vardır.[17]

 GÜNAHKÂR BİR İNSANIN VEYA GÜNAHKÂR BİR MİLLETİN ŞEHİTLİK MERTEBESİNE ÇIKMASI

 Kaynaklarımızda şöyle bir kural vardır:

"Musibet, cinayetin neticesi; mükâfatın da mukaddimesidir."[18]

Yani Müslümanlara, isyanlarının, yanlışlarının ve günahlarının neticesi olarak musibet gelir. Fakat hemen arkasından Allah'ın rahmeti yetişir. Musibette mükâfat olarak telef olan mallarını sadaka verilmiş gibi sayar, kaybettikleri canlarına da şehadet rütbesini kazandırır.

Mesela Birinci Dünya Savaşında Müslümanlar çok büyük sıkıntı ve acılar çektiler. Tam beş yıl, açlık, susuzluk, fakirlik ve hicrete mecbur kaldılar. Bu bir musibetti. Musibetti ama acaba hangi cinayet ve günahlarımızın neticesi olarak gelmişti ve hangi mükâfatın başlangıcıydı?

Bu sorunun cevabını sahanın otoritesinden dinleyelim:

Cinayetimiz, İslâm'ın üç önemli esası olan namazı, orucu ve zekâtı ihmal etmemizdir.

Allah, günde 24 saatlik ömrümüzden yalnız bir saatini bir çeşit talim olan beş vakit namaz için bizden istedi. Biz tembellik ettik. Allah da bize beş sene 24 saat talim, meşakkat ve hicretle bir çeşit namaz kıldırdı.

Allah her sene bizden çok faydaları olan bir ay oruç istedi. Biz nefsimize acıdık. Allah da bize beş sene oruç tutturdu. Zorunlu açlığa mahkûm etti.

Allah, bize ihsan ve ikram ettiği malın onda veya kırkta birini muhtaçlara zekât olarak vermemizi istedi. Biz cimrilik ettik, vermedik. Allah da bizden birikmiş zekâtların hepsini toptan aldı. Bunlar cinayetlerimizin cezasıydı.

Bu cezalardan sonra Allah'ın Müslümanlara bir de mükâfatı olacaktı. O mükâfat da şu idi:

Fâsık, günahkâr bir milletin beşte biri olan dört milyon insanı velayet derecesine çıkardı, hayatta kalanlara gazilik, vefat edenlere de şehitlik unvanını ve mertebesini verdi. Ortak hatadan gelen ortak musibet, geçmişin günahını sildi.[19]

Demek Müslümanın karşılaşmış olduğu musibet, tesadüfen gelmiyor. İsyanımıza karşı bir ceza, günahlarımıza bir keffaret olarak Allah gönderiyor. Allah'tan gelen musibet, malımızı telef etse sadaka ve zekât yapıyor, canlarımızı alsa, onlara da şehitlik rütbesini kazandırıyor.

 ŞEHİTLERİN ÖZELLİKLERİ

 Mikdam b. Ma'd-i Kerib anlatıyor: Peygamberimiz (sav) buyurmuşlar ki: "Şehitler için altı haslet vardır:

1-Kanının dökülen ilk damlasıyla şehidin günahları bağışlanır.

2-Şehit, Cennetteki makamını görür.

3-Kabir azabından kurtarılır.

4-En büyük korkudan (kıyametin kopmasından) emniyet ve selamette kalır.

5-Şehidin başına iman tacı giydirilir. (İman bu mertebeyi kazandırdığı için.)

6-Şehide yakınlarından 70 kişiye şefaat etme hakkı tanınır ve hurilerle evlendirilir.[20]

7-Şehitlik, borç (kul hakkı) hariç, bütün günahları siler, (bütün günahlara keffaret olur.)[21]

8-Şehitler, öldürülmekten ızdırab duymazlar. Duysalar bile hadisin ifadesiyle pirenin ısırmasından veya (hafif) çimdiklenmekten duyduğunuz acı kadar bir acıyı ancak duyabilirler.[22]

9-Şehitler, kendilerini ziyaret edip selam verenlerin selamını alırlar ve ziyaretçinin kim olduğunu tanırlar.

10-Şehitlerin cesetleri çürümez. Mesela: Uhut şehitlerinin kemiklerini bir başka yere nakletmek niyetiyle kabirleri açılınca onca yıl geçmiş olmasına rağmen sanki uykuya dalmış kişiler gibi bulmuşlar ve omuzlarına alıp birer birer başka yere taşımışlardır.[23] Hatta Hz. Hamza'nın (ra) ayağına kazmanın ucu değince ayağının kanadığını bile görmüşlerdir.[24]

 ALLAH'IN LUTFUNA BAKIN Kİ

 Şu Allah'ın lütfuna bakın ki, kendi rızası için kurban edilen hayvana ahirette cismanî ve ebedî bir vücut veriyor, sırat köprüsünde sahibine burak olma gibi bir bineklik vazifesi vermekle onu mükâfatlandırıyor.[25] Kendi yolunda kurban edilen bir hayvana bu derece ve mertebeyi veren Allah, kendi yolunda canını veren şehit kuluna ne mükâfatlar vereceğini tahmin ve tasavvur etmek hiç de zor değil. Allah hepimizi kendi yolunda olanlardan ve ölenlerden eylesin.

Dipnotlar

[1] Kandehlevî, Muhammed Yusuf, Hayatü's-Sahabe, 1/494-495, Daru'l-Kalem, 1989; İbn-Hişam, 3/168

[2] Al-i İmran, 3/102

[3] Buhari, Cihad, 13; Müslim, İmare, 144

[4] İbn Mace, Cihad, 15

[5] Yavuz, A. Fikri, Açıklamalı Muamelatlı İslam İlmihali, İst. 1988

[6]İbn-i Abidîn, aynı eser, 1/848-850, el-Cürcanî, Tarifat, 129; Hacı Zihni Efendi, Nimet-i İslam, 617; Dikmen, Mehmet, Tasavvuf ve Hikmet Işığında İslam İlmihali, 393

[7] Yavuz, Ali Fikri, İslam İlmihali, 232

[8] Köksal, M. Asım, İslam Tarihi, 10/214

[9] Nesaî, Sünen bi şerhi Celaleddin es-Suyûtî, 6/29

[10]"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmuşlar ki:

"Kim Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında ölür ise, Allah'ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür." (Ebu Davud, Cihad, 15) 

[11] Hacı Zihni Efendi, aynı eser, 169

[12] İbn-i Abidîn, aynı eser, 1/853

[13] Bilmen, Ö. Nasûhî, Büyük İslam İlmihali, 268

[14] Ahmet b. Hanbel, 5/26; Tirmizî, Fezailü'l-Kur'an, 22, Mevakıt, 65; İbn-i Abidîn, aynı eser, 1/210

[15] İbn-i Abidîn, aynı eser, 1/854

[16] Aynı eser.

[17] Aynı eser, 1/854

[18] Nursî, Said, Tarihçe-i Hayat, 133-134, Envar, İst. 1992

[19] Bkz. Nursî, aynı eser, 133-134

[20] İbn Mace, Cihad, 16

[21] Salih, Subhî, Şerhu Riyazi's-Salihîn, 726

[22] İbn Mace, Cihad, 16

[23] Köksal, aynı eser, 10/226-227

[24] Aynı eser, 227

[25] Bkz. Nursî, Sözler, 17. Söz, 328

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın! Çünkü O, işitendir ve bilendir."

Fussilet, 36

GÜNÜN HADİSİ

"Yâ Resûlâ'llâh, müslümanların hangisi efdaldir?" diye suâl ettiler. "Müslümanlar; dilinden elinden selâmette kalandır." cevâbını verdiler.

BUHARİ, KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI