MAHMUD TOPTAÅž HOCAMIZDAN GÃœLDESTE-7
* Dinimiz, inkârcılığı kâfirliği, ateistliği yasaklamasına rağmen bir kısım dünya perestlerin etkisiyle eğitim ateistleştirildi. Şimdi eğitimcilerin, siyasilerin evleri büroları, eğittikleri çocuklar tarafından kundaklanınca, her gece ceplerindeki paraların eğitilmiş insanlar
* Dinimiz, inkârcılığı kâfirliği, ateistliği yasaklamasına rağmen bir kısım dünya perestlerin etkisiyle eğitim ateistleştirildi. Şimdi eğitimcilerin, siyasilerin evleri büroları, eğittikleri çocuklar tarafından kundaklanınca, her gece ceplerindeki paraların eğitilmiş insanlar tarafından alaverasyon dalaverasyon ayağıyla çalındığını görünce, en medeni ülkelerin en önemli caddelerinin kadın ticaret merkezi olduğunu görünce, demokrasinin doğum yaptığı İngiltere'de devlet hastahanelerinde organ ticaretinin en önemli devlet geliri haline getirildiği duyulunca, batıda eğitim görmüş insanların bankaların içini boşaltmak konusunda danışmanlık yaptıklarını anlayınca şimdi toplum mühendisleri kara kara düşünüyorlar. Bu bizim başımıza nereden geldi? Cevap Kur'an'dan: "Yaptıklarının cezası onlara isabet etti" (Nahl; 34)
* Dünyanın en dürüst adamını yanlış terazinin başına oturtsanız, o da eksik tartar.
Adalet terazisi yanlış olunca, tartan kişinin doğruluğu bir şey değiştirmez.
* Midemize zararlı ve zehirli şeyler almadığımız gibi aklımıza, zihnimize de zehirli fikirler almamaya dikkat edelim. Üzerimize bulaşan pislikten kurtulmak kolay, ama içimizde estirilen inkâr fırtınasından kurtulmak zor. Dünyada bir senede milyonlarca kitap yayınlanıyor. Bir insanın bunları okumaya zamanı yetmez. Seçici olmalıyız. Seçici insanlarımıza güvenmeliyiz.
 *Batı bizi sever, batıda dini değerler değil, insani değerler belirleyici rol oynar" diyenler, bir sözde Ermeni soykırım iddiasında istisnasız Hıristiyan batının tek blok halinde karşımıza dikilmesi batı hayranı insanlarımızla kaynaşmamıza sebep oldu.
*Bir insan yazarken, konuşurken hatta rüyasında bile konuşurken kendisi gibi birilerinin baskısından korkuyorsa, o toplumda insanların akılları açığa çıkmadan toprağa geri gider.
* "Korkak tüccar ne kaybeder ne kazanır" derler ya, korkuyla yetiştirilen bir toplumda atılgan, başarılı, öncülük yapacak insanlar kolay kolay çıkmaz. Çıkanlar da, itilenlerdir.
*Unu eleyip eleği asarken yorulan, beli bükülüp, saçına ak düşen, dokuz evlâdının eline ekmek verirken, bir gün gelip çocuklarının eline bakan yaşlılarımızı sevmek ibadettir.
*Denizlerin söndüremediği anne ve baba yüreğinin ateşini üff demekle söndürenler kendisinin cehennemdeki ateşinin alevlenmesi için üfürmüş olurlar.
*Enbiya süresi on iki tane peygamberin hayatından az ve öz bölümler nakleder. Hiçbir peygamberin doğum yeri, tarihi, baba adı, ana adı verilmez. Peygamberlere karşı direnenlerin kimlik bilgileri de verilmez. Çünkü asıl anlatılmak istenen tarihi olaylar değil, tarihi olaylara yön veren iman ve çarpık düşünce tarzlarıdır.
Okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri "İbrahim aleyhisselâm'ın anasının adı neydi?" diye ev ödevi vererek öğrencileri, velileri, hocaları sıkıntıya sokmasınlar.
*Ziraatçılarımız, siyasilerimiz, sosyologlarımız, hariciyecilerimiz, edebiyatçılarımız, sağlıkçılarımız, velhasıl bütün insanlarımız, ellerine Kur'an-ı Kerim'i alsalar da kendi uzmanlık açılarından bakarak birkaç defa okusalar, cehaletlerinden başka hiçbir şey kaybetmedikleri gibi, birçok şey kazanacaklar.
*Zor günler yaşanıyor. Çevrenizdeki insanların sıkıntılarına ortak olmaya çalışın. Bakkalınıza sorun. Ekmek almakta zorluk çekenlerin parasını bakkala siz ödeyin, o sizi tanımasın. Ödemede zorluk çeken borçlularınızı gücünüz oranında sıkmayın ki, Allah da sizi sıkmasın.
*Rabbimiz, bizden çok iş değil, güzel iş istiyor. Kulaklarımız, anlamsız, boş, kirli kelimelerden binlercesini duyacağına anlamlı, hoş, faydalı ve ikna edici bir cümle duysa daha faydalı olur. Midemize bin bir çeşit haramdan kazanılmış, abur-cubur, hortumdan, faizden gelen gıdalar gireceğine, alın teriyle sulanmış, helal, içinde göz hakkı dahi olmayan az ve öz gıdalar girmelidir.
*İçi güzel olanın, işi de güzel oluyor.
*Doğarken çıplak geldiğimizi, ölünce de bir kefenle gideceğimizi hiç hatırımızdan çıkarmayalım. Çalışalım ama üzülmeyelim. Bin gece üzülseniz size bir lira kazandırmaz. Yüzümüzü ahirette karartacak olan inkâr, isyan, haram söz, davranış ve lokmalardan sakınalım. Zamanla yaptığımız hataları pişmanlık ateşiyle yakıp, istiğfar suyuyla yıkayalım..
*Elektrik direklerinde asılı bir kafatası resmi vardır. İnsanların o direklere tırmanmasının tehlikeli olduğunu anlatmak için asılır. "Bu adam bu direğe tırmandı, bu hale geldi" anlamındadır. Kur'an-ı Kerim'de dünyada iken cezalandırıldığı bildirilen Ad, Semud, Lut kavmi, Firavun gibiler, tarih direğine asılmış ve insanlığa ibret olması istenmiş zalimlerdirler.
*Canımızı ve tenimizi seviyoruz. Ne olur, bu sevgimiz kabire kadar olmasın. Ana karnında dokuz ay kalıyoruz, dünyada daha fazla kalıyoruz. Dünya ahiretin rahmi gibi, ama orada sonsuz bir hayat var. Son pişmanlık fayda vermez.
*İlkokulda öğretmen her gün çocuğunuzun üzerine mürekkep damlatarak elbisesini kirletse, okula gider ve durumu önce öğretmenle görüşürsünüz, sonra müdüre de durumu bildirirsiniz. Peki, çocuklarınızın beynine neler verildiğini hiç merak eder misiniz? Elbisedeki lekeyi temizlemeniz mümkündür, ama beynine bırakılan kir, çocuğun hortumcu, hırsız, kapkaççı, yağcı, kiralık katil, organ taciri, kadın taciri Cehennemlik vs.. olmasına sebep olabilir.
*Bu güne kadar "Hocam bu Müslümanlar arasındaki ayrılıklar niçin? Neden hep parçalanan biz oluyoruz?"diyorlardı. Benim cevabım "Hayır, biz ayrı değiliz. Çıkarlarımız nedeni ile ayrı gibi görünürüz ama Kur'an'a, Sünnete, dinimize hizmet eden değerli mezhep imamlarına ve o yolda yürüyenlere dil uzatıldığında hemen bir araya geliriz" olurdu.
*Biz ÅŸunlara dikkat edelim:
Hiç bir kitabı Kur'anın önüne geçirmeyelim.
Hiçbir insanı Peygamberimizin önüne geçirmeyelim.
"Hocam geçiren mi var ki?
Evet var. Farkında olmadan yapıyoruz bunu. Meselâ, bir insanın yanında bir adam, Kur'an'a sataşan bir konuşmaya başlasa, ses çıkaran, cevap verenler çok olacağı gibi, bazı insanlar ses çıkarmaz. Ama şeyhine veya önderine laf edecek olursa, müdahale eder. Bu da yanlışlardan biridir ve en büyüklerindendir.
*Bir tanıdığım "Hocam, yeni taşındığım sitede beni hemen birkaç gün içinde filancı olarak tanıdılar ve öyle hitap ediyorlar" dediğinde, "hata site sakinlerinin değil, hata, o izlenimi veren sana aittir. Sen o yönünü öne çıkarmışsın. İyi bir Müslüman olduğunu öne çıkarsaydın, o Müslüman insanlar, senin hakkında "İyi bir Müslüman" diyeceklerdi" dedim. Biz Allahın bize uzattığı ve "Allah'ın ipi" (Âl-i İmran; 103) diye isimlendirdiği Kur'an etrafında birleşir, örnek olarak da Rasülünü alırsak, parçalanmayı önleriz.
*06/05/2001 Pazar günü eşimle beraber yürüyüşe çıkmıştım. Uzaktan bağrışmalar duyunca o tarafa baktık, iki bayan bağırıyor, bir delikanlı bize doğru kaçarak geliyor. Elinde bir bayan çantası var. Delikanlı bizden elli metre uzaktan geçip gidecek. Ben önünü kesmek üzere koştum ve koşarken yüksek perdeden bağırınca panikledi, ayağı sürçtü, yere kapandı, çanta elinden düştü ve kalktığıyla kaçtığı bir oldu. Bu arada çantası çalınan bayan da geldi, çantasını aldı ve teşekkür edip gitti.
Bayanın çantasına kavuşma sevincini ben de paylaştım. Ama ya o delikanlının durumu? Ya onun belirli bir paraya hemen ihtiyacı var da, bulmak için başka yol bulamamışsa? "İstanbul'un taşı toprağı altın" diyerek çoluğunu çocuğunu alıp İstanbul'a göç eden veya göçe zorlanan milyonlarca insanın bu şehirde bir günde üç öğün yemek yeme ihtiyaçları var. Delikanlının arkasından uzun uzun baktım. Gözlerim doldu. Keşke yakalasaydım, çantayı o bayana verdikten sonra, o delikanlıya da cebimdeki parayı verebilseydim, kapkaççılık yapmadan da helal yoldan para kazanılabileceğini söyleyebilseydim.
*Hiçbir evlat, anne veya babasının kötülüklerini bahane ederek onlara kötü davranamaz. "Ama hocam, benim babamın veya annemin yaptıklarını sen bir bilsen...." diyerek başlayan sözler kulağıma gitmez. Çünkü Rabbimiz Ankebut süresinin sekizinci ayetinde : "Biz, insana anne ve babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Eğer annen ve baban bilgisizce bana ortak koşman için çalışırlarsa onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır. Yaptıklarınızı ben size haber vereceğim" buyurmuş.
*Budist bir profesörün oğlu iken Müslüman olan Türkiye'de doktorasını tamamlayan ve şimdi Kore'de İslami hizmetlerini hızlandıran Cemil beyefendi "Müslüman olunca babam beni evden kovdu. Üniversitenin yurdunda kaldım. Dört sene her Cumartesi anneme babama mektup yazdım. Babamdan bir tek cevap gelmediği halde ben yazmaya devam ettim. Dört sene sonra okulun mezuniyet töreninde dekanımızın da aracılığıyla getirebildik ve 208 mektupla babamı ancak yumuşattım" demişti.
*İyi ve güzel olan her şeyi kazanmak zor olduğu gibi, korumak da zordur. Can, canan, vatan bütün bunlar her an tehlikededir. Sahibi uyanık olmalıdır. Ya Cennet! Bütün dünya, Cennetin bir gülüne değmez.
*Namaz kıldığı halde haram olan şeyleri yapanlar, hemen namazı hem kalpleriyle hem de kalıplarıyla kılsınlar. Kalıbı namazda iken, kalbi çek senet peşinde çarşı pazar dolaşanlara namazın etkisi fazla olmaz.
*Fakir olduğu halde zengin havası estirenler, Türk olmadığı halde Türkçülük hareketinin en önünde yürüyenler, gelene ağam, gidene paşam diyenler, kral öldü yaşasın kralcılar, ikiyüzlü sayılırlar ama Kur'an'da tarif edilen münafığın birçok özelliğini taşıdıkları halde, münafık sayılmazlar. Çünkü Kur'an'ın tarif ettiği bu ikiyüzlüler iman konusunda ikiyüzlü davrananlardırlar. Bir de amelde münâfık vardır ki o, iman ettiği halde ahlaki eksikliğinden dolayı sözünü yerine getirememekte, yalan söylemekte, emanete hıyanet etmekte. İşte bunlar amelde münafıktırlar. Bizler hem imanımıza, hem amelimize nifak kokusu dahi karıştırmamaya dikkat edelim.
*İngilizler, kendi içlerindeki Yahudilerden kurtulmak için "size Sina çölünü verelim" demişler ve elli yıldır orada Yahudileri tutmaya çalışıyorlar. Bunun farkında olan bir kısım Yahudi "Yaptığımız bu zulümler bizim başımıza bela olup yağacak" diye pankart açmaya başladı.
*Biz her halde hamd edenlerden olacağız. Bol verdiğinde "Bu mal benim imtihan sorumdur. Hakkını vermeliyim. Zekâtını, sadakasını vermeliyim. Haram karıştırmamalıyım. Şükrümü yerine getirmeliyim" demeli.
Depremler, seller, dolular, donlar, fırtınalar, kuraklıklar gibi sebeplerle az verdiğinde, siyasilerin iş bilmezlikleri sebebiyle krizlere tutulduğumuzda biz yine "Bu benim imtihan sorumdur. Bu imtihan salonu olan dünyadan başarıyla çıkmam için çalışmalıyım. Rabbime olan hamdimi devam ettirmeliyim. Rabbimizin yarattığı bu dünya nimetlerini birkaç kişinin tekeline verenlerden hesap sormalıyım ki, imtihanımı başarıyla tamamlamalıyım" demeli.
*Yediklerimize dikkat edelim, ama okuduklarımıza daha çok dikkat edelim.
*Kredi Yurtlar kurumuna ait bir yurtta sekiz yüz kız öğrenciye yaptığım bir konuşmada insanın değerini anlatırken Rabbimizin "Kim adam öldürmeyen, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir adamı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir" (Maide; 32) ayetini okuyunca kızlarımızdan biri "Haklı yere öldürülür mü?"diye sorduğunda "Düşün ki geçenlerde meydana gelen olayda sen olsaydın, annenle beraber şehrin göbeğinden kaçırıldınız. Ormanda anneni elli yerinden bıçaklıyorlar ve kötü şeyler yapıyorlar. Senin de çantanda tabanca var. Sıra sana da gelecek ne yaparsın? Yunanlı, ordularıyla İzmir'e giriyor. Sokak aralarında çatışmalar var. Evinizin balkonunda çiçek saksıların var, geçen Yunan askerlerine "Yazık, ben bunlara saksıları atıp başlarını parçalayamam" der misin?"dediğimde, "sorumu geri alıyor ve ayete aynen katılıyorum" demişti. Siz, onun bunun sözüyle değil, Rabbimizin sözleriyle özünüzü güzelleştirmeye bakın vesselam.
*Dünyadaki bütün milletlerin "Temiz toplum " sloganıyla yola çıktığı halde bir türlü başaramamasının nedeni, her şeyi ekonomi ve ceza yollarıyla halledeceğine inanmasındandır. Rüşvetin ortadan kalkması için, memurun maaşının artması teklifi, tek çıkar yol olmadığı milyarlık rüşvetleri, milyarlık adamların alıp vermesinden, trilyonluk rüşvetleri de trilyonlara sahip insanların alıp vermesinden anlıyoruz.
Bazı hukuk profları, eşkıyaya akıl satıyor, ekonominin başında bulunan bazı yetkililer bankanın nasıl soyulacağını para karşılığı öğretiyor. Böylece eğitime katkıda bulunuyor. Ömrü devlet ihaleleri almakla geçen bir müteahhit, ilahiyat mezunu bürokrata geliyor ve "Bu çağda bu kadar büyük miktarda rüşveti almayan bir insanı görmek için geldim. Ben senin yüzünden kârdan zarar ettim ama olsun. Senin gibi bir insanın bu çağda var olabileceğini düşünmüyordum. Beni yanılttın, ama bana ümit verdin. Bu ülke yıkılmaz" diyor.
*Her devin bir zayıf tarafı vardır. Moral çok önemli. Yakın zamana kadar Türk güreşçileri, Rus güreşçileri hiç yıkamazlardı. Rusya dağılınca aynı güreşçileri yenmeye başladılar.
*Siyasileri, iş adamlarını, entelleri, mafya babalarını üniversite çevrelerini, masonları, sendikacıları, subayları, gazetecileri, İslam âlimlerini bir araya getirecek ortamı hazırlayın. Bu insanların içinde ateist, ataist, komünist, feminist, velhasıl her çeşit... ist bulunsa bile, bu insanların mayası İslam'a göre atıldı.
Bunların hepsi çocuğuna ve torununa Kurban bayramında ayakkabı alır. Cumhuriyet bayramında ayakkabı almaz. Bunların hepsi çocuğunu sünnet eder, kendi kızıyla ilişki kurmaz. Yani ateistim diyenin hayatının % 25'i İslama göredir.
*Dünyada ilk defa masonluğu çatlatan Türkiye masonlarıdır. Bosna'da bir çocuğun beynine sıkılan kurşun, Türkiye'deki masonları paramparça etmiştir. Çünkü Radovan Karatcic de aynı yerin üyesidir. Büyük masonlardan biri bir hocayı çağırarak "al şu çeki, aman şu İmam-Hatiplere, Kuran kurslarına hız verin" demiştir.
*1992 yılının son aylarına Amerika'dan dönen bir profesörümüz, arkadaşlarına intiba'larını anlatıyor; "filan üniversitede konferans verdim. Konuşmamda ara ara ateist olduğumu vurguladım. Ancak sorular bölümünde bana "siz Müslümanlara göre...........ne olacak" diye soruyorlar. Arkadaşlar, adınız Ali, Ahmet, Selim, Süleyman mı? Pasaportunuz Türk mü? İsteseniz de ateist olamazsınız. Siz olsanız da, onlar kabul etmezler. Ben İslâm'a dönüyorum" demiştir.
*İngiltere'ye gönderilen elli sekiz stajyer kaymakamdan elli ikisi beş vakit namaz kılıyor. Beş tanesi Cuma namazı kılıyor. Bir tanesi hiç kılmıyor. Bir sene sonra hepsi, elli sekizi de namazını kılıyor. İngiliz'in iç yüzünü gören Müslümanlığa sarılıyor.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
(Resulüm!) Sana bu mübarek Kitab'ı, ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.
Sa'd, 29
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Hiç bir vâli yoktur ki, o, müslüman ahâli üzerinde icrâ-yı velâyet ederken zulüm ederek ölür, muhakkak Allah Cennet kokusunu ona haram kılacaktır.
Ma'kıl İbn-i Yesâr (r.a)'dan rivayet olunur.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...