BENİM GÖZÜMLE-3

Celal Yıldırım hocanın "Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri" adlı 6 ciltlik çalışması tavsiyeye şayandır.


Ebubekir Sifil(Doç. Dr)

esifil@yahoo.com

2020-06-08 08:25:05

Celal Yıldırım

Mezheplerin delillerini zikreden eserlerin incelenmesi bu maddede özetlemeye çalıştığım sebebin kavranmasına yardımcı olacaktır. Arapça bilmeyenler için merhum Ahmed Davudoğlu hocanın "Selamet Yolları" adlı 4 ciltlik eseri (ki İbn Hacer'in "Bülûğu'l-Merâm" adlı eserine Muhammed b. İsmail es-San'ânî tarafından "Sübülü's-Selâm" adıyla yazılan şerhin Ehl-i Sünnet dışı tarafları atılarak yapılmış güzel bir çevirisidir) ile Celal Yıldırım hocanın "Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri" adlı 6 ciltlik çalışması tavsiyeye şayandır. Milli Gazete - 22 Mayıs 2004

Cemaleddin Afgani

Cemâleddin Efgânî: Gerçek kimliği hakkında bir yığın tartışma yapılmış olsa da, Şii olduğu açıktır. İtikadî sahadaki çizgisi yanında, Fıkhî mezhepler hakkındaki görüşleri ile de Modernist İslam anlayışına kaynaklık etmiştir. En büyük eserinin Muhammed Abduh olduğunu söylediği hatırlanacak olursa, Abduh'tan başka geriye pek bir eser bırakmadığını söylemek yanlış olmaz. Milli Gazete - 19 Haziran 2004

Mesela bir buçuk asır önce Afganî'nin Renan'a yazdığa mektupta (maalesef!) İslam'ın akla gereken değeri vermediğini, hatta Müslüman kadınlara seslenerek, "Üzgünüm ama dinimiz size erkeğe verdiği kadar değer vermiyor" dediğini biliyoruz.. Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi Üzerine Anadolu Gençlik - Temmuz 2004

İslam dünyasında aydın geçinen bir takım kimseler, aynı Reformist anlayışın İslam'da da yaşanması gerektiğini savundular. Hindistan'da Seyyid Ahmed Han ve daha batıya gelindiğinde Cemaleddin Efgânî'nin temsil ettiği anlayış temelde bu noktada birleşmektedir Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Bilindiği gibi İslam Dünyası'nda baş gösteren –ve genellikle Cemaleddin Efganî ile başlatılan– "yenilikçi" hareketin en önemli taleplerinden birisi ve belki de birincisi, Müçtehit İmamlar'ın içtihatlarının artık eskidiği, miadını doldurduğu ve bugünün meselelerine çözüm getirmekten uzak kaldığı gerekçesiyle yeni içtihatlar yapılmasıdır. Mezhepsizlik Niçin "Dinsizliğin Köprüsü"dür? Beyan - Temmuz 1999

Ebu Hanife(İmam-ı Azam)

Ondan tevarüs ettiğimiz Fıkhî ve Kelamî mirasın, yukarıdaki soruyu "anlamsız" kılmaya yeterli olduğunu düşünsek de, "azınlık" tarafında bulunan iki kesimin oluşturmaya/yaşatmaya çalıştığı ikinci bir "Ebû Hanîfe imajı" daha bulunduğunu biliyoruz. Bu kesimlerden ilkini, kendisine "Selefî" diyenler oluşturuyor. İmam Ebû Hanîfe'yi, hadislerle amel konusunda gerekli titizliği göstermediği ve akla/kıyasa abartılı bir mevki tanıdığı gerekçesiyle itham eden bu kesime teşhiste katılmakla birlikte istintaçda onlardan ayrılan Modernistler nazarında ise bu müddea bir "olumsuzluğu" değil, "örnekliği" işaret etmektedir. Milli Gazete - 1 Temmuz 2003

İmam'ın, Arapça'yı iyi bilsin bilmesin, bir kimsenin namazda Arapça dışında başka bir dille kıraat edebileceği görüşünden rücu ettiği sabittir; ancak aynı durum iftitah tekbiri konusundaki görüşü hakkında sabit değildir. Milli Gazete - 7 Ağustos 2003

Bilindiği gibi İmam Ebû Hanîfe hakkında birçok Hadis tenkitçisi olumsuz görüş beyan etmiştir. Bu görüşlerin bir kısmının gerekçesi İmam Ebû Hanîfe'nin mürciî olarak görülmesi iken –ki İmam el-Buhârî de et-Târîhu'l-Kebîr'inde bu ithamı zikretmiştir–, bir kısmı da onun, hadislerle amel konusunda gerekli titizliği göstermediği, bir başka deyişle hadislere muhalefet ettiği kanaatine dayanır.

Mürciîlik ithamıyla başlayalım: İmam'ın, imanın amelden bir cüz olmadığı ve büyük günah işleyen mü'minlerin Allah Teâlâ tarafından –dilerse– bağışlanabileceği (böyle kimselerin kâfir olduğunun söylenemeyeceği) şeklindeki görüşü dolayısıyla bu ithama maruz kaldığını biliyoruz. Oysa asıl "irca", imanla birlikte hiçbir günahın zarar vermeyeceğinin ve kişi iman ettikten sonra istediği kadar günah işlese ve hiç ameli bulunmasa da mutlak surette doğrudan cennete gideceğinin söylenmesidir: Bu iki tavır arasındaki fark ise açıktır. Muhammed Enverşâh el-Keşmîrî'nin, Sahîhu'l-Buhârî üzerine Feydu'l-Bârî adıyla yazdığı şerhte bu mesele oldukça tatminkâr bir şekilde izah edilmiştir. el-Kevserî'nin bu konuyla ilgili yazıları da burada anılmalıdır.

İkinci ithama gelince, öğrencileri kanalıyla aktarılan Müsned'leri (ki önemli bir kısmı el-Havârizmî tarafından Câmiu'l-Mesânîd adıyla bir araya getirilmiş ve 2 cilt halinde basılmıştır), bizzat öğrencilerinin ahkâm hadisleri sahasındaki eserleri ve dahi daha sonraki dönemlerin Hanefî hadisçileri tarafından ortaya konan eserler, İmam'ın hadislere muhalefet ettiği iddiasının ciddiye alınabilir yanı olmadığının en canlı şahitleridir. Sadece Hanefî mezhebi uleması tarafından değil, İbn Abdilberr'den es-Süyûtî ve es-Sâlihî'ye kadar farklı mezheplere mensup birçok Hadis hafızı tarafından da kaleme alınan biyografilerinde aksi ortaya konarak çürütülmüş olan bu ithamın dayanaksızlığı ortadadır. Milli Gazete - 23 Aralık 2003

Öte yandan İmam el-Buhârî'nin, Sahîh'inde "İnsanlardan birisi demiştir ki..." diyerek aktardığı bazı meselelerde İmam Ebû Hanîfe'yi –tenkit maksadıyla– hedeflediği söylenmiştir. Bunun doğru olmadığı da muhtelif tahkiklerle ortaya konmuştur. Ezcümle mezkûr ifadenin kullanıldığı yerlerin kiminde İmam Muhammed ve İsa b. Ebân kastedilirken, kiminde de İmam eş-Şâfiî'nin hedeflendiği tesbit edilmiş, hatta bu ifadeyi her zaman tenkit amacıyla kullanmadığı da belirlenmiştir. el-Aynî, Umdetu'l-Karî'de bu meseleleri teker teker tahkik etmiştir. Keza XIII/XIX. asır ulemasından –Tâhir el-Cezâirî'nin hocası– Abdülganî el-Meydânî'nin Keşfu'l-İltibâs isimli risalesi de konuyla ilgili son derece önemli bir çalışmadır. Milli Gazete - 23 Aralık 2003

Zafer Ahmed et-Tehânevî (Tanevî)'nin nefis tesbitiyle noktalayalım: İmam Ebû Hanîfe, kıyas ve rey yönü ağır basan bir muhaddis, İmam el-Buhârî ise eser ve rivayet yönü baskın olan bir müçtehiddir. Dolayısıyla bu iki imamın, kimi noktalarda baskın yönlerinin öne çıkması normaldir. Milli Gazete - 23 Aralık 2003

İmam Ebû Hanîfe'nin Hadis'te yetersiz olduğu iddiasını öne sürenler ya gerçeği bilerek saptıran, ya da bu işi bilmeyen kimselerdir. Milli Gazete - 21 Eylül 2004

Yeri gelmişken ilgilisi için faydalı bir nota yer vereyim: İmam'ın Tabiun'dan addolunmasına "Ehl-i Hadis" diye bilinen kesimin genellikle itiraz ettiği malumdur. Oysa İbn Hibbân, "Kitâbu's-Sikât"da (IV, 302), İmam'ın çağdaşı el-A'meş (Süleyman b. Mihrân)'i, Enes b. Mâlik (r.a)'i görmüş ve kendisinden birkaç hadis işitmiş olduğu için Tabiun'dan saymıştır. İmam Ebû Hanîfe'nin durumunun da bundan farklı olmadığı malumdur.) Milli Gazete - 12 Haziran 2005

Ebu'l-Vefa b. Akîl

Hanbelî mezhebine mensup Ebu'l-Vefa b. Akîl isimli âlimin, Bütün ilim dallarını ihtiva eden 400 (dörtyüz) ciltlik bir eseri bulunduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Ä°mam Ebu Yusuf

Hanefî mezhebinin ikinci imamı İmam Ebû Yusuf, bilindiği gibi Abbasî Devleti'nin baş kadısıdır. Bu resmî görevi yanında, pek çok talebe yetiştirmiş ve eserler yazmıştır. Onun, diğer eserlerini bir kenara bırakalım. Talebelerine söyleyerek yazdırmak suretiyle vücuda getirdiği "el-Emâlî" isimli eserinin 300 (üçyüz) cilt olduğu söylenmektedir. Farklı İslam Anlayışları Üzerine Beyan - Haziran 1999

Ekber Åžah

16. asrın son çeyreğinden 17. asrın başlarına kadar tam bir "sahte ilah" edasıyla Hindistan'daki bütün dinleri birleştirerek "Din-i İlahi" adında "uyduruk" bir din oluşturmaya gayret etmiş olan Ekber'in başlattığı çığır tam bir "ilhad"dır ve İslam Fıkhı'nın herhangi bir meselesinin, herhangi bir şekilde bu "ilhad" ile ilişkilendirilmesi İslamî hassasiyet ile bağdaştırılabilir bir tutum değildir. Milli Gazete - 8 Temmuz 2003

DİA'ya göre ölüm hastalığındayken bütün bu yaptıklarından tevbe ettiğini anlatan zayıf bir rivayet varsa da, Abdülhayy el-Hasenî bu konuda suskundur. Bu rivayet doğru kabul edilse bile, yaktığı ateşin yalımlarının 21. yüzyıla kadar uzandığı düşünüldüğünde Ekber'in ve ona etki eden zevatın ilhadı üzerinde ciddi olarak durmanın zarureti ortadadır. Şu kadarını söyleyelim: Ekber'deki ilhad ateşini tutuşturanlar arasında müstesna bir yeri olan Ebu'l-Fazl el-Allâmî'nin, "resmî Babürlüler tarihi" niteliğinde olan ve özellikle III. cildinde "Din-i İlahi" hareketinin fikrî temellerini veren Ekbernâme'si İngilizceye çevrileli 100 yıldan fazla olmuştur... Milli Gazete - 10 Temmuz 2003

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

BENİM GÖZÜMLE-13

BENİM GÖZÜMLE-13

M. Zahid el Kevseri Son dönemin yetiştirdiği ve Hadis, Fıkıh, Akaid... gibi sahalardaki otorit

BENİM GÖZÜMLE-12

BENİM GÖZÜMLE-12

Takiyüddin es Sübki Kimi özel sohbetlerde paylaştığım bir intibamı burada da nakledeyim: İ

BENİM GÖZÜMLE-11

BENİM GÖZÜMLE-11

Seyyid Kutup Seyyid Kutub: İslam davası uğruna başını vermekten çekinmemiş bir şehid olmas

BENİM GÖZÜMLE-10

BENİM GÖZÜMLE-10

İmam Rabbani İmam-ı Rabbani'nin, hadiste "her yüz yılın başında" geleceği bildirilen müce

BENİM GÖZÜMLE-9

BENİM GÖZÜMLE-9

Muhyiddin Arabî Muhyiddin b. Arabî ("el-Fütûhâtu'l-Mekkiyye", III, 98-9 ve IV, 327-8) ve Said

BENİM GÖZÜMLE-8

BENİM GÖZÜMLE-8

Muhammed Ebu Zehra Muhammed Ebû Zehra: Ehl-i Sünnet dışı bir görüşünü bilmiyorum. Eserler

BENİM GÖZÜMLE-7

BENİM GÖZÜMLE-7

İmâmu'l-Harameyn el-Cüveynî İmam el-Gazzâlî'nin hocası olan ve özellikle Kelam sahasında

BENİM GÖZÜMLE-6

BENİM GÖZÜMLE-6

Ä°bn Kuteybe Ä°bn Kuteybe diye bilinen Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî, III/IX. asÄ

BENİM GÖZÜMLE-5

BENİM GÖZÜMLE-5

Not: Ebubekir hocamızın bu adama karşı nisbeten ılımlı ifadelerini 2004 yılına ait olduğun

BENİM GÖZÜMLE-4

BENİM GÖZÜMLE-4

Enver Şah Keşmiri Muhammed Enverşah el-Keşmîrî ilginç bir örnektir. Gerçi bizzat kaleme al

BENİM GÖZÜMLE-3

BENİM GÖZÜMLE-3

Celal Yıldırım hocanın "Kaynaklarıyla Ahkâm Hadisleri" adlı 6 ciltlik çalışması tavsiyeye

İman edip salih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır.

Hac, 50

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Sadakaların en efdali, iki kişi arasını düzeltmektir.

Seçme Hadisler, s.237

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI