İslâmoğlu zihin dünyasında kendisini İmam-ı Hanefi, Şafii ve Gazali gibi görmektedir. Belki de daha ileri seviyede bir âlim olarak görmektedir. Bu sebeble de Müçtehid imamların içtihatlarının aksini dile getirmektedir. "خالف تعرف" "muhâlefet et, meşhur olursun" mantığını tam kavramış bulunmaktadır. Kendisini bir müçtehidden daha üstün makamda görmekte ve önceki içtihadları mensuh telakki etmektedir. Nitekim hayızlı (adetli) ve nifaslı (lohusalık) kadınların namaz kılabileceklerini ve oruç tutabileceklerini mesnetsiz / delilsiz bir şekilde dile getirip, tüm Sünni ve Şii mezhep müçtehitlerinin içtihatlarını yerle bir etmektedir.

İşin ilginç tarafı, Kur'an'dan onların bu özel durumda namaz kılabilecekleri ve oruç tutabilecekleri hakkında bir âyet bulunmamasına rağmen, bu sözde müçtehidin argümanın ne olduğu belli değildir. Kendi heva ve hevesine göre Kur'an'a bir hüküm ilave etmenin ne ile sonuçlanacağını bilmiyorsa şu âyeti hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum;

أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ

 "Kendi nefsinin arzusuna ilah edineni gördün mü?"(Furkan 43.)

Kur'an, sarahaten adetli kadınlarla ilişkide bulunmayı yasaklamıştır. Bizzat Rabbimiz "eziyet" illetini zikretmiştir.(1) Hasta ve yolcuların farz olan orucu tutmamaları hususunda ruhsat vermiştir.(2)

İslâmoğlu biraz empati kursun. Bir mümin kadın bu özel durumda kendisinden akıntı olduğu halde namazı nasıl kılacak? Kan akıntısından dolayı demir eksikliği olan kadına nasıl oruç tutturacaksınız? Bu, zulüm değil mi? Hani din-bilim çelişmez diyorsunuz ya, yoksa tıp ilmini bilimden ihraç mı ettiniz?

Şu bir gerçektir ki, adetli ve lohusa olan kadının oruç tutmayacağı ve namaz kılamayacağı hususunda tüm mezhep imamları arasında ittifak vardır. Şafii mezhebine mensub İbn Hacer Heytemi şöyle demektedir:

و يحرم به اى الحيض ما حرم بالجنابة و عبور المسجد إن خافت تلويثه والصوم ولا يصح إجماعا ألخ

"Cünüplü olana haram olan şeyler, kirletme endişesi taşıyorsa kadının mescitten geçmesi, oruç tutması, haramdır. Oruç tutsa da icmaen mun'akit olmaz. Orucu icma olarak kaza etmesi gerekir. Namazın kazası vacip olmaz."(3)

Hanefi mezhebine mensub İbn Abidin ise şöyle demektedir:

يمنع الحيض صلاة و يحرمها ويمنع صوما ويحرمه و تقتضي الصوم لزوما دون الصلاة
"Hayız ve nifas namaz kılmayı meneder ve haram kılar. Ayrıca orucu da menedip haram kılar. Farz olarak namaz değil de orucu kaza eder"(4)

El-Mezahib'ül-Erbaa isimli kitabın ibaresi ise şöyledir:

يحرم على الحائض او النفساء ان تباشر الاعمال الدينية الخ

"Hayızlı ve nifaslı kadının, cünüplüye haram olan -namaz, mushafa dokunma Kur'an okuma gibi- dini amelleri yapması haramdır. Hayızlı ve nifaslı kadının cünüp olandan ziyade olan şeyden biri de oruçtur. Adetli ve lohusanın farz veya nafile orucu niyet etmesi haramdır. Şayet bu özel halinde bir kadın oruç tutarsa, orucu geçerli olamaz. Ramazanda oruç tutan kadınlar kendilerine işkence eder ve günahkâr olurlar. Bu da utandırıcı bir cehalettir."

Caferi mezhebinde de adetli ve lohusa kadının oruç tutması caiz değildir. El-Mezahibül-Hamse isimli eserde şöyle geçmektedir:

ولا يجوز الإفطار إلّا لِأحد الاسباب التالية الحيض والنفاس فلو حاضت المرئة او نُفست لا يصح منها الصوم بالإتفاق الخ

"Aşağıdaki sebeplerden dolayı oruçlu olanın iftar etmesi vacip olur: Hayız ve nifas. Hayızlı ve nifaslı kadın, oruç tutarsa ittifakla caiz olmaz.

Görüldüğü üzere İslâmoğlu tüm müslüman âlimlere bu konuda muhalefet etmektedir. Hiçbir delile sahip değildir. Fıkıh Konusunda uzman olmadığı halde, kendisini müctehid imamların seviyesinde hatta daha ileri görmektedir. Amacı meşhur olmaktan öteye geçmemektedir. Rezil olmadan, Allah'tan korkmasını ve istikamet yoluna geri dönmesini tavsiye etmekteyim. Hidayet Allah'tan'dır.

Dipnotlar

1-Bakara 222.

2-Bakara 184.

3-Tuhfetü'l-Muhtaç, Cilt: 1, s. 386

4-İbn Abidin, Cilt: 1, s.290.