PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-8

Cevdet Said(Suriyeli âlim) Burada sadece Afra Çelebi’den bahsetmek meseleye kısır bakmak olacaktır. Babasının ve dayısının temsil ettikleri yöntem ideal olmakla birlikte, dünyanın gerçeklerinden kopuk. Hatta aykırı.


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2020-06-15 07:43:21

Cevdet Said(Suriyeli âlim) 

Burada sadece Afra Çelebi'den bahsetmek meseleye kısır bakmak olacaktır. Babasının ve dayısının temsil ettikleri yöntem ideal olmakla birlikte, dünyanın gerçeklerinden kopuk. Hatta aykırı. Bu kopukluk zaviyesinden dünyanın gerçeklerini kendi yöntemlerine hapsetmek istiyorlar. Bunu yaparken de haksızlık ediyorlar. Anti şiddet yöntemi, Hazreti Peygamberin Medine'ye hicretlerinden sonra yaşadığı 8 yıllık tarihi görmemezlik olur. Peygamberimiz 8 yılını cihat düzeninde geçirmiştir. Bu tarihi yok farz etmek, İslam'ı heva ve hevesine uydurmak olur.

* Başta Suriye devrimine destek veren Cevdet Said sonrasında muhaliflerin de silaha başvurmalarıyla birlikte bu desteğini çekmiştir. Hilal TV'de bunun gerekçelerini anlatıyor. Programı bizzat dinleyemedim ama yankılarını duydum ve okudum. Lehte ve aleyhte değerlendirmeler oldu. Kimi Risale-i Nur şakirtleri ile İran yandaşları Cevdet Said'in çıkışını tutumlarının haklılığına mesnet olarak ele aldılar ve takdim ettiler. Buna mukabil, Hayrettin Karaman Hoca ile Bülent Şahin Erdeğer konuşmayı tenkit zemininde ele aldılar. Hakan Albayrak da keza Cevdet Said'e muhabbetlerini arz etmekle birlikte Suriye konusunda kendisinden ayrıldığını söyledi.

* Cevdet Said'e göre, ilk sivil itaatsizlik cereyanını temsil eden kişi Âdem Aleyhisselamın iki oğlundan biri olan Habil'dir. Kabil'e elini uzatmamış ve ona aynı şekilde karşılık vermek istememiştir.

* Anlaşıldığı kadarıyla, Cevdet Said son yıllarda İbni Teymiye ve Malik Binnebi çizgisini biraz daha genişleterek veya aşarak Bediüzzaman'ı da fikir mehazları veya kaynakları arasına katmıştır. Bu sevindiricidir. Bununla birlikte, ben iki meslek arasında tam bir mutabakat ve bir uyum görmüyorum.

* Bediüzzaman'ın şiddete mesafe koyması tamamen hizmet anlayışıyla ve hizmet sistemiyle alakalı bir durumdur. Bu hususta Bediüzzaman'ı Geylani ve Gazali ekolleriyle karşılaştırmak mümkündür. Şiddete mesafeli tutumu seçici değildir, zira bu ihlâsı kırar. Bununla birlikte, kategorik de değildir. İstisnai halleri vardır. Onun ötesinde şiddete mesafe sistemin tamamı değil, bir parçasıdır. Daha doğrusu ihlâs ve iman hizmeti üzerine kurulu altyapı hizmetlerinde cihad-ı manevi ve tezkiye esastır.

* Bence Cevdet Said tefrit makamını temsil ediyor ve Fehim Taştekin gibi bu tefrit çizgisi altında Beşşar Esat'a mazeret veya meşruiyet üretenlere zemin ihzar ediyor. Ya da bu çizgi bu şekilde istismar ediliyor. Bu kategorik yaklaşım meseleyi toptan çıkmaza sokuyor. Yöntemine sadakatini korumak için Suriye halkına olan sadakatini kaybediyor. 

* Buti tefrit çizgisinin en dibini ve altını temsil ediyor. İkinci kategoride ise Cevdet Said ve onun gibi düşünenler var. İtidal çizgisinde ise Üsame Rüfai ve Kerim Racih gibi ulema yer almaktadır.

* Cevdet Said'de ise pasifizm, sistemin tamamı gibi görülüyor. O da toptan fiili cihada karşı çıkmıyor lakin yine de fiiliyatta buna hiç imkân tanımıyor ve geçit vermiyor.

* Bazı tarafsızlıklar müspet, bazı tarafsızlıklar dengeye ve denkleme göre menfi addedilir. Bu anlamda anti şiddet taraftarı olan Cevdet Said tam ortada duruyor. Tarafsızlık belki bir anlamda onunkine denebilir. Lakin bu keskin süreçte ortada duranların tamamı Esat yanlısı da sayılabilir. 

*Cevdet Said çelişkilerin adamı. İbn-i Teymiye'nin peşinden gittiği halde dâhilde Moğollara karşı veya işgalcilere karşı cihadı benimseyen İbni Teymiye'ye ters düşüyor. Hem İbni Teymiye'yi üstad kabul ediyor, hem de pasifist! Bu ne biçim terkip, bu ne biçim eklektik olma..

Churchill(Eski İngiliz devlet adamı)

Yahudileri aracı millet olarak ilk ayartan Napolyon olmuştur. Churchill onu izlemiştir. Akka önlerinde yenilmesiyle Napolyon'un planı bozuluyor. Nafile bir biçimde projesini yamalamaya çalışıyor ama tutmuyor. Çığırını 1882 yılında Mısır çapında Kraliçe'nin adamları meyanında Lord Cromer gibiler deruhte ediyor. Ardından da bölgesel çapta Churchill tamamlıyor.

*1959 yılından beri İsrail, bölgeyi hazmedebileceği şekilde yeniden bölmek, un ufak etmek istiyor. Churchill'in izinde Bush bu politikalara hizmet etti.

* Churchill'in vasiyetini ilk kez yıllar önce el Âlem dergisinde okumuştum. Bu şu terkipte ifade edilmiştir: "Türkler tarih sahnesinde 250 kilo olarak kalmalıdır. 300 kiloya çıkacak olurlarsa, çevrelerine sarkarlar. Bu çıkarlarımızı tehdit eder. 200 kiloya inerlerse, Boğazlar'ı koruyamazlar ve yine çıkarlarımız zedelenir. Bu sefer Ruslar onlara sarkar.

* Churchill tarafından Osmanlı sonrasını tayin eden haritalar da kalem, cetvelle ve silgiyle çizilmiştir. Önemli olan ciddiliği veya gayri ciddiliği değil, uygulama kabiliyetidir.

* Churchill savaşı(İkinci Dünya Savaşı) kazanmış ama seçimleri kaybetmiştir. Bundan dolayı olsa gerek, halktan ağzı yanmıştır. Bu nedenle kalabalıklara pek iltifat etmez ve bir defasında ona iltifat eden kalabalıklar gösterilince, kendini tutamayarak şöyle seslenir veya Osman Bölükbaşı gibi serzenişte bulunur: "Darağacında olsam da, bu kadar kalabalık toplanırdı!"

* İlginçtir, daha önce yazdığımız gibi maalesef Churchill de Araplar için köpekler ifadesi kullanmıştır.

* Churchill'e de kendisini selamlayanlar gösterildiğinde şöyle söyleyecektir; "Darağacına çekilsem de bu kadar kalabalık toplanırdı!" Nitekim savaştan sonra, girdiği seçimleri kaybetmiştir.

Clinton(ABD eski başkanlarından)

Barzani'nin açıklamaları tek kelime ile çirkin. Kerkük için omzunda mavzer son veya yalnız peşmerge olmak istediğini söylüyor. Bu bana Clinton'ın, ' İsrail ihtiyaç duyması halinde belime mavzeri kuşanır ve yardımına koşarım' demesini hatırlatıyor..

Condoleezza Rice(Eski ABD dışişleri bakanı)

Son dönemlerde ABD'nin dışişleri bakanlığını yürüten bayanlar erkeklerden daha vahşi çıktılar. Condoleezza Rice'ın 'yaratıcı kaos' deyimini ve bölgeye yönelik mühendislik hesaplarını kim unutabilir?

Cübbeli Ahmet Ünlü

Bana sorarsanız, Cübbeli Ahmed'in de muahezeye açık yönleri vardır. Lakin İlyas Salman'ın baktığı zaviyeden veya pencereden değil.

Çerkez Ethem

Çerkez Ethem'in hatıratına göz gezdirdiğinizde -Rıza Nur'un yazdığı gibi- Rus taraftarı olduğu anlaşılmaktadır. En azından ilk bakışta böyle. Ruslara meftun olduğu söylenebilir.

* Çerkez Ethem hatıratında inkılapları tasvip etmiyor. Osmanlı imparatorluğunun tasfiye sürecini de tasvip etmiyor. Birçok eleştirileri var. Elbette Mustafa Kemal, İsmet İnönü ile tarih önünde hesaplaşmaya çalışıyor. Kalemini keskin ettiği isimlerden birisi de Doktor Rıza Nur. Anlaşıldığı kadarıyla Rıza Nur sadece Mustafa Kemal'in değil aynı zamanda Çerkez Ethem'in de hasımlarından birisi.

* Kitabında, Bediüzzaman'ın tespitleriyle örtüşen yerler, benzerlikler veya benzer izler keşfettim. Onlardan birisi de 'gizli ifsat komiteleri, zındıka komiteleri' ifadesine benzer 'gizli mefsedet erbabı' deyimidir ( S: 7, 28). Başta söylediğimiz gibi Hatırat natamam. 'Devamı var' diye not düşmesine rağmen, hatırat oradan öteye geçemiyor.

De Gaulle(Eski Fransız asker ve devlet adamı)

Fransa'da katıksız laik olan de Gaulle ülke dışında Katoliklerin hamisidir.

Demirel

Demirel'in hatırlarda kalan beylik laflarından birisi dünya ile birlikte hareket etmekti. Bu söz bazen pasiflik ve sinikliğe mazeret üretmek için kullanılmakta idi. Yeterince sağlam duramayan ve cesur yürek olamayanlar uluslararası toplumun arkasına sığınıyorlardı.

* Süleyman Demirel ile Risale-i Nur şakirtleri veya Nurcular arasındaki münasebetlere dair bir takım tespit veya yakıştırmalar yapılmıştır. Bunlardan birisi Abdullah Çavuş'tan menkul' İslamköy'lü zata dairdir. Bediüzzaman'a atfedilen bu öngörü şudur: "İslamköy'den bir insan çıkacak. Bu milletin başına geçecek. Eğer Kur'ana dayanırsa muvaffak olacak. Eğer Kur'an'a dayanmazsa atisi (geleceği) vahimdir." İslamköy'den çıkan zat en sonunda 28 Şubata ve Ergenekon'a dayanmıştır. Bediüzzaman'ın vefatından dört yıl sonra birden siyaset sahnesine çıkan Demirel 40 yıl boyunca Türk siyasi hayatına damgasını vurmuştur. Nur şakirtleriyle fevkalade münasebet tesis etmesine rağmen bu ilişkiler daima samimiyet sınavı geçirmiştir. Demirel'le Nur şakirtleri arasındaki münasebetlere dair gerçek veya yakıştırma şu anekdot anlatılır; Demirel kabinesinde veya çevresinde Nurcu barındırmamaktadır. Bu toplantıda bunun hatırlatılması üzerine şöyle dediği rivayet edilir: "Ben varım ya?" Demirel tek başına kendisinin Nur şakirtlerini temsil ettiğini düşünmektedir. 

Bu aktarılan anekdot doğru da olsa, yanlış da olsa, Demirel'in karakterini veya yaklaşımını yansıtmaktadır. Yakıştırma olsa bile bir hakikat payı vardır. Demirel devlet erkinde kendinden başka nurcu bırakmama konusunda kararlıdır. Bu kararlılığın ifade eden hususlardan birisi Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü müdürlüğü yapan Cevat Akşit hocanın anlattıklarıdır. Demirel kendisinden Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü'ndeki nurcuları tasfiye etmesini istemiştir. 28 Şubat sürecinde olduğu gibi sağ gösterip sol vurmuştur. Merhum Sadreddin Yüksel ve Abdulkadir Badıllı gibi zevat Demirel'in bu maslahatçı yapısını gördüklerinden İslamköylü zata karşı mesafeli durmuş ve insanları uyarmışlardır.

*Demirel 1970'li yıllarda milli cephenin lideri olmasına rağmen, 28 Şubat sürecinde soldan misafir siyasetçi olmuştu. O dönemde Demirel'lerin damadı olan İlhan Kesici de Demirel'lerin kontenjanından CHP milletvekili olmuştu. İlhan Selçuk gibilerle de dost ve mefkûre ortağı haline gelmiştir. Demirel bu süreçte adeta kızıl elma koalisyonunun sağdan temsilcisi haline gelmişti.

* Pragmatik lider deyince de akla hemen Demirel veya Rafsancani gibi tipler geliyor. İslami camia iktidarla tanışalı beri Demirelleşme sendromuna geçiriyor. Demirel darbeler olduğunda, şapkasını alır giderdi. Şimdi bazı İslami kesimler veya liderler daha asker postalını görmeden veya düdük çalmadan minderi veya ringi terk ediyorlar.

* Demirel de sağın ekmeğini yediği halde, son dönemlerde sola çalışması gibi..

* Demirel, Churchill'e özenir.

*Demirel gibi bazıları geniş zamanlar içinde yaptığı farklı tutum ve ifadelerle çelişkiye düşer. Bundan dolayı Demirel de çelişkileri mazur göstermek için 'dün dündür, bugün bugündür' klişesinin arkasına sığınmış veya savrulmuştur

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.

Kevser:2

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Hastayı ziyaret edin, açı doyurun, esiri kurtarın.

Riyazü's-Salihin

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI