Merhum şair ne kadar da güzel dile getirmiş bir Müslümanın şefkatini:

"Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum,

Bir kuş, bir kuş öldürse, ben can çekişiyorum."[1]

İçim yandı, gözlerim ceyhun oldu. Sanki, insanlığını kaybetmiş Amerikan polisinin dizleri altındaki boyun, benim boynumdu. Sanki boğazına basılan, "nefes alamıyorum" dediği halde sesine kulak verilmeyen, 8 dakika o şekilde tutulan ve o halde vahşice boğulan, öldürülen siyah adam bendim.

Bu olayı gördükten hemen sonra yaşlı gözlerle bilgisayarımın başına geçtim, içimdekileri dökmeye başladım: Lanet olsun böyle insanlığa, lanet olsun böyle medeniyete… Bütün zalimlerin uydurduğu sahte medeniyetlerin hepsi senin hakiki medeniyetine kurban olsun Allahım, dedim.

Bir insan yanlış yaptığından dolayı cezalandırılabilir, ama o cezayı sadece hukuk, hem de adil hukuk vermelidir. Hem de renginden, dilinden, inancından, bölgesinden, ırkından dolayı değil, sadece ve sadece suçundan dolayı vermelidir. Her önüne gelen kendisini kanun yerine koyarsa o zaman hukuk diye, adalet diye bir şey kalmaz.

Bir insanın boğazına basıp nefes almasına imkân tanımamak, 8 dakika can çekişmesine aldırmamak ve boğarak öldürmek gibi olaylar, Avrupa'da, Asya'da, Rusya'da, Çin'de, Hindistan'da, İsrail'de, hatta İslam âleminde nerde yaşanırsa yaşansın, hangi haydut, hangi zalim bu şiddeti, bu vahşeti yaparsa yapsın bu ve benzeri bütün terör olaylarının hepsini lanetliyor ve kınıyorum.

21. asra geldik. Ne yazık ki bir kısım modern ve medeni olduğunu söyleyen insanlar, hâlâ dağ hayvanlarında dahi olmayan vahşeti yaşamakta ve yaşatabilmektedirler. Neden? Hakiki insan medeniyetiyle tanışmamış veya onu kabullenmemiş olduklarından. Ki o medeniyetin adı İslam medeniyetidir. İslam medeniyetinin kaynağı da Kur'an ve Sünnettir. Kur'an ve Sünnetin kaynağı da Allah'tır.

İslam âlemi de dâhil, başta Amerika'ya, Avrupa'ya, Asya'ya, Rusya'ya, Çin'e ve bütün dünyaya sesleniyorum ve çağrıda bulunuyorum: Anarşi ve terörden, kan ve gözyaşından kurtulmak, yönettiğiniz milletleri kurtarmak, huzura ve sağlığa kavuşmak ve kavuşturmak istiyorsanız İslam medeniyetine dönün. Onun eşsiz ahlakını ve adil hukukunu alın. Aksi halde sonunuz hüsran ve kıyamet olacaktır. Bu yerlerin hakiki sahibi, sizi rahat bırakmayacak ve yaptıklarınızı sizin yanınıza koymayacaktır.

Soru:

-Neden İslam âlemini de bu davet ettiklerinizin arasına kattınız, İslam âlemi zaten İslâm medeniyetine mensup değil mi?

Cevap:

-Evet, İslam âlemi İslam medeniyetine mensuptur ama ne yazık ki İslâm âleminin İslâm medeniyetinden haberi yoktur. Veya var da İslam âlemi elindeki değerin kıymetini bilmemekte, ya da gereğini yapmamaktadır. İslam âleminde yaşanan vahşetler başka nerde yaşanıyor? Zulüm deseniz var, cinayet deseniz var, hırsızlık deseniz var, israf deseniz var, emaneti ehline vermemek var, taciz, tecavüz, çocuk istismarı, içki, kumar, faiz, zina gibi günahlar var, eşcinsellik gibi sapıklıklar, yatak kıyafetiyle dolaşmak gibi edepsizlikler var. Neden var bunlar? Çünkü İslam âleminde İslam medeniyeti yok, İslam âleminde Kur'an ahkâmı yok, İslam âleminde Hz. Muhammed'in (sav) ahlakı yok.

İslam âleminde Kur'an'ı okuma, ezberleme yarışması var, Kur'an'ı anlama ve yaşama yarışması yok. Böyle mi olmalıydı İslam âlemi? İslam âleminde köpekler salıverilmiş, taşlar bağlanmış. Yani günahlara serbestlik tanınmış, onlara karşı çıkanlar etkisiz ve yetkisiz hale getirilmiş. İslâm âlemi böyle mi olmalıydı, yoksa gayr-i müslim insanların ve ülkelerin imreneceği suç işlenmez bir huzur ve güven alemi mi olmalıydı? İslâm âleminden gayr-i müslim ülkelere kaçan var, ama gayr-i müslim ülkelerden Müslüman ülkelere kaçan yok, neden? Bunun tersi olması gerekmez miydi?

Eğer 114 suresinde Bismillahirrahmanirrahîm yazılı bulunan ve bu bir ayetini 114 defa tekrarlayarak Allah'ın sonsuz rahmetini hatırlatan, gerçek müminlerini merhamet abidesi yapan Kur'an, Amerika'nın, Avrupa'nın, İsrail'in, Rusya'nın, Çin'in elinde olsaydı, ırkçılık davası güdülmez, renginden, inancından dolayı bir adam öldürülmez, kadın cinayetlerine rastlanmaz, dükkânlar yağmalanmaz, koca koca ülkeler cayır cayır yanmaz, savaşın, anarşi ve terörün esamesi okunmazdı. Çünkü İslam medeniyetinde bu haksızlıklara, ahlaksızlıklara yer yoktur. İslam medeniyetinde bir insanı haksız yere öldürmek, bütün insanlığı öldürmek kadar büyük bir cinayet sayılmıştır.[2] Irkçılık kesinlikle haram kılınmıştır.[3] Irkçılığa çağıran, ırkçılık için savaşan, ırkçılık uğruna ölen Müslüman sayılamayacağı ve cahiliyye töreleri üzerine öleceği ilan edilmiştir.[4] 

İslam medeniyetinin prensiplerini insanlığa duyuran Hz. Muhammed (sav):"Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Adem'densiniz, Adem ise; topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten sakınanınızdır. Arap'ın Arap olmayana, hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir."[5] buyurmuştur. Bu güzel prensipler hangi medeniyetin elinde vardır?

Ne diyelim, Allah İslâm âlemine uhuvvet, vahdet ve insaf nasip eylesin. Müslüman olmayan âleme de hidayet, (Müslümanlıkla şereflenmek) lütfeylesin. Eylesin de bütün insanlık zalimlerin zulmünden, kâfirlerin küfründen, münafıkların nifakından, müfsitlerin fesadından korunsun ve kurtulsun.

 Dipnotlar

[1] Merhum Necip Fazıl Kısakürek.

[2] Bkz. Maide, 5/32-

[3] Hucurat, 49/13

[4] Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)

[5] Tirmizî, Menakıp, 74