YÜZDE YÜZ ÇIKAN BİR RÜYA

Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçen hafta Yavuz Bülent Bakiler beyefendinin merhum babası Cezmi Bakiler beyefendinin Üstad Bediüzzaman’la alakalı gördüğü enteresan bir rüyayı salihayı sizlerle paylaşmıştık. 21. 06. 2020’deki görüşmemiz de Yavuz Bülent Bakiler hocamız bir de kendisinin gördüğü enteresan bir rüyayı bizlerle paylaştı. Aşağıda okuyacaksınız


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2020-07-01 06:47:42

Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçen hafta Yavuz Bülent Bakiler beyefendinin merhum babası Cezmi Bakiler beyefendinin Üstad Bediüzzaman'la alakalı gördüğü enteresan bir rüyayı salihayı sizlerle paylaşmıştık. 21. 06. 2020'deki görüşmemiz de Yavuz Bülent Bakiler hocamız bir de kendisinin gördüğü enteresan bir rüyayı bizlerle paylaştı. Aşağıda okuyacaksınız;

"Babam 1960 senesinde Sivas'ta bir böbrek ameliyatı geçirdi. Numune hastahanesine yatırıldı. Ben de babama refakatçi olarak hastahanede kalmaya başladım. Böbreklerinden birinde taş vardı, onu aldılar. Diğer böbreğinde bir şey yoktu ama Tıp'ta "böbrek küsmesi" diyorlarmış, böbrek küstü, çalışmamaya başladı. Babam komaya girdi. Zaman zaman büyük sıkıntılar yaşamaya başladı.

 O esnada bizim mahallede bir kapı komşumuz vardı; Gürünlü Ahmet amca. İki oğlu, bir kızı vardı. Çok yakından tanıştığımız bir aile idi. Onu da hastahaneye yatırdılar ama hangi sebeple yatırdılar, onu bilmiyorum.

Babamın yanından ayrılamıyordum. Çünkü ayrıldığımı zaman kızıyor, "ben burada büyük sıkıntılar içerisinde yatıyorum. Siz keyfinize bakıyorsunuz" filan diye öfkeleniyordu.

Bir gün sabaha karşı bir rüya gördüm. Gördüğüm rüya aynen şöyle-bütün mukaddesatım üzerine yeminle söylüyorum- Gürünlü Ahmet efendiyi yatmış olduğu odada ziyarete gidiyorum. Bakıyorum ki, hemşire Ahmet efendi'nin üzerine beyaz bir örtü çekiyor. Beni görünce "ah! eyvah" filan diyor. "Ne oldu?" diyorum. "Öldü de, oğlu geldi sandım" diyor.

Gürünlü Ahmet efendi'nin iki oğlu var. Birisi Hamdi, birisi İhsan. Hamdi benim yaşımda, İhsan benden birkaç yaş büyük.

Rüyada o esnada kapı açılıyor, başımı çevirip bakıyorum. Arkamda İhsan..Üzerinde gri bir pardösü var. Elinde fötr bir şapka. Ama şapkayı göğsüne bastırmış bir vaziyette. Benim omuz başımdan babasının yattığı yatağa bakıyor ve babasının öldüğünü anlıyor ve birdenbire "baba" diye haykırıyor ve babasının üzerine koşuyor.

Ben o kadar müteessir oluyorum ki, "başınız sağ olsun" diyemeden, odadan ayrılıyorum. 

Şimdi, rüyayı böyle gördüm. Uyandım..Kendi kendime dedim ki; "annem rüyada görülen ölüm hadiselerini ömrün tazelenmesi ile izah eder. Gürünlü Ahmet Efendi herhalde sağlığına kavuşacaktır. Adam geldi, bir haftadır yatıyor, kendisine bir türlü gidemedim. Şimdi gitsem, babam uyuyor. Uyandığı zaman beni göremeyince, öfkelenecek, kızacak. En iyisi, babamın uyanmasını bekleyeyim."

Bir yarım saat mi, bir saat mi bekledim. Babam uyandı. Gürünlü Ahmet Efendi ile ilgili böyle bir rüya gördüğümü, morali bozulmasın diye kendisine söylemek istemedim.

Yalnız dedim ki; "Baba, Gürünlü Ahmet efendi de hastalanmış. Onu da hastahaneye yatırdılar. O da, bu koridorun dibindeki odalardan birisinde yatıyor. Müsaade ederseniz gidip kendisine bir geçmiş olsun diyeyim dedim. Dedi ki; "oğlum, birazdan çay servisi başlayacak. Çay servisi gelsin, kahvaltımızı yapalım. Ondan sonra git."

Bir yirmi beş dakika kadar bekledik. Çay servisi geldi. Babamla kahvaltımızı yaptık. "Baba, gidebilir miyim" dedim. "Git, "benim de selamımı söyle. Kalktıktan sonra inşallah ben de kendisini ziyaret ederim" dedi.

Odadan çıktım. Geldim, Gürünlü Ahmet efendi'nin yatmış olduğu odanın kapısını açtım. -Bütün mukaddesatım üzerine yeminle söylüyorum, en küçük bir mübalağa yok- hemşire Ahmet efendi'nin üzerine beyaz bir örtü çekiyor. Beni görünce "ah! eyvah" filan diyor. "Ne oldu?" diyorum. "Öldü de, oğlu geldi sandım" diyor.

O esnada kapı açılıyor, bakıyorum. Arkamda İhsan.. Riyamda gördüğüm gibi, üzerinde gri bir pardösü var. Elinde fötr bir şapka. Ama şapkayı göğsüne bastırmış bir vaziyette. Benim omuz başımdan babasının yattığı yatağa bakıyor ve babasının öldüğünü anlıyor ve "baba" diye haykırıyor ve babasının üzerine kapaklanıyor..

Ben o kadar müteessir oluyorum ki İhsan ağabeye "başınız sağ olsun" diyemeden odadan ayrılıyorum."

Not: Yavuz Bülent Bakiler hocamızın kayınpederi, merhum İsmail Hakkı Yılanlıoğlu beyefendi "Aklın Çözemedikleri" adlı eserinde(s. 89-82) damadının dilinden kaleme aldığı gibi, Yavuz Bülent beyefendi de halen kaleme almaya devam ettiği ve inşallah bu sene sonuna doğru neşredilecek olan "Vay Başıma Gelenler" adlı hatıratında bizlerle paylaşacaktır. Kendilerine bir kere daha teşekkürlerimi arz ederim. Salih Okur

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

KALP GÖZÜ DAİMA GÖRÜR

KALP GÖZÜ DAİMA GÖRÜR

Güzel bir Mayıs sabahı New York'taki Santral parkın bir köşesinde iki kör adama rastlanmışt

KUTSAL ADAK

KUTSAL ADAK

Yıllar önce ailemle birlikte, Fas'daki küçük bir kentin ortasındaki bir köşkte mutlu yaşıy

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

Konfüçyüs bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Konfüçyüs dedi ki: “Bilgi edinmek içi

BALTA HIRSIZI

BALTA HIRSIZI

Bir adam baltasını kaybetmişti, onu komşusunun oğlunun çaldığını sanıyordu. Onun hareketl

“HA SEN HA BEN”

“HA SEN HA BEN”

Osmanlının son dönemlerindeyiz. Papaz iken İslâm diniyle müşerref olan bir kimse, İstanbul'a

“CÖMERTLİĞİN BABASI”

“CÖMERTLİĞİN BABASI”

Arap Tarihinde cömertliğiyle meşhur Hatem-i Tai’yi çoğumuz duymuşuzdur. Adeta cömertlik bu

ASIL ŞAŞILACAK ŞEY

ASIL ŞAŞILACAK ŞEY

Tefsîr-i Râzî’de hikâye olunmuştur ki bir gün birisi Hz. Ömer’in huzurunda; “Şu satran

VATAN DERDİ, EVLÂD ACISINDAN MUKADDEMDİR!

VATAN DERDİ, EVLÂD ACISINDAN MUKADDEMDİR!

Dünyada tek bir evlâdım, ciğer-pârem, istinâdgâh-ı refâh u maîşetim var: Mehmed Bey!.. Bu

HAKİKİ SALTANAT

HAKİKİ SALTANAT

Abdullah bin Mübarek (rahimehullah) Rakka şehrine doğru yola çıkmıştı. Havada çokça toz ya

MÜKÂFATLANDIRAN SABIR

MÜKÂFATLANDIRAN SABIR

Sydneyli bir tüccar, Bombay’dan kalkan bir gemiye yetişebilmek için, son dakikada bir taksiyle

UNUTULMAYAN BORÇ

UNUTULMAYAN BORÇ

“Bütün Dünya” adlı ünlü derginin Temmuz 1948 tarihli 6. Sayısında, İzmir’den bir oku

O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.

Mücadele,6

GÜNÜN HADİSİ

Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın.

Müslim, 2318

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI