MAHMUD TOPTAŞ HOCAMIZDAN GÜLDESTE-12
Akif kadar bilgimiz, mantığımız yok ama Akif’in karşısındaki Tevfik Fikret kadar güçlü bir kâfir de günümüzde yok. Şu anda Türkiye’deki kâfirlerin tekmili bir araya gelseler, kafirlikte Tevfik Fikret kadar olamazlar. Onun için küfürden korkmayın. Adamlar uyanıklık yapıyor. “Ateistim” diyor, “gavurum” demiyor, “kafirim” demiyor. “Gavurum” derse, bakkal Mehmet ağa ekmek vermez; “oğlum git, gavura benim ekmeğim yok” der.
*Akif kadar bilgimiz, mantığımız yok ama Akif'in karşısındaki Tevfik Fikret kadar güçlü bir kâfir de günümüzde yok. Şu anda Türkiye'deki kâfirlerin tekmili bir araya gelseler, kafirlikte Tevfik Fikret kadar olamazlar. Onun için küfürden korkmayın. Adamlar uyanıklık yapıyor. "Ateistim" diyor, "gavurum" demiyor, "kafirim" demiyor. "Gavurum" derse, bakkal Mehmet ağa ekmek vermez; "oğlum git, gavura benim ekmeğim yok" der. Verse bile, bunu söyleyerek verir, "ulan namussuz, demek gavurdun" der. Onun için "ateistim" der. Bakkal Mehmet ağa da bunu gazetede okur, "vay be, benden alışverişte yapar, demek ateistmiş, her halde sosyeteden bir isim oluyor" der adam. "Homoseksüelim" diyor, "ibneyim" demiyor. Adam dese ki; "İbneyim" mahallesindeki bakkal ekmek vermez ona, dükkânından içeride sokmaz onu. "İbne adam çık dışarı çık, gelme benim yanıma",der. Ama "homoseksüelim" deyince "Ha namussuzluk gibi bir şey diyor" ama ibnelikle ilgi kuramıyor hiç. Onun için adam "dine karşıyım" demiyor, "teokratik devlet nizamına karşıyım" diyor. Çünkü "İslâm'a karşıyım" dese, birçok seçmeni oy vermeyecek adama. "Valla bu adam batılı bir şeye, teokratik bir şeye karşıymış, dine karşı değil ki canım, teokrasiye karşıymış" deyiveriyor…
*İnsanlara da o gözle bakacağız. "Ya Rabbi! Sen boş bir şey yaratmadın, bu adamlar boşuna yaratılmadı. Bu adamlar da cennete layık şekilde yaratıldılar da, sonradan kirlendirildiler. Bu kirlerini gidermek gerekiyor."
Fakat yetişme tarzımızda, hepimiz, ben de dâhil olmak üzere bir yanlışlık var. Yanlış yetiştirildik, eğitildik. Mesela bazı bilgiler vardır ki aklımızın sağ kenarında durur. Bazı bilgiler vardır ki aklımızın sol tarafında durur. Bu ikisi arasında biz temas kurduramayız hiç. Meselâ, bir imtihanda size sorulsa "yazının icadı ne zamandır?" diye. Yazarız, milattan önce 5000 yıında. Çünkü bunu öğrendik. Peki ikinci soru "Hz. Adem (a.s.)'e kaç sahife indirildi?" Hiç terettüdsüz "10 sahife indirildi" yazarız, notumuzu da alırız. Yüz üzerinden yüz. Fakat düşünmeyiz hiç; "Yahu, yazının icadı milattan önce 5000 yılında, ama Hz. Adem (a.s.)'e de 10 sahife inmiş, peki sahifenin olduğu yerde yazı olmaz mı? Yazı da olması lazım. Öyleyse yazının icadı, insanlıkla beraberdir. İnsan var, yazı var. İnsan var, konuşmak var." Muhakeme bu…
* Kuran ve Sünneti (Siyreti) okurken, muhakemeli okumaya çalışmalıyız. Bizde siyret: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) filan tarihte doğmuştur. Filan tarihte dedesini kaybedip, amcasının himayesine girmiştir, filan tarihte peygamberlik gelmiş, filan yılda Miraca çıkmış, şu tarihlerde Bedir, Uhud, Hendek savaşları olmuş, falanca yılda Mekke fethedilmiş, şu tarihte Efendimiz vefat etmiştir. Siyret kuru nakil olarak anlaşıldı bizde. Geçmişte öyle değildi.
*Ben kendime diyorum "Kuşluk namazı kılayım" diye "Canım ya, hepsini yaptık da kuşluk namazı mı kaldı?" diyorum. Onu sildik. "Yahu Teheccüdü kılayım." O gece kılıyorum da, ikinci gece kılamıyorum. "Yahu Efendimize hasmış o zaten, bize farz değil, vacip değil. Hepsini yaptık ta o mu kaldı?" Onu da sildik. Sakal bırakmış biri öbürüne "Yahu sen niye bırakmadın?" "O kadar şeyi yaptık ta sakal sünnetine mi geldi sıra?" Onu da sildik.
Bin tane emir olsa, adama çaktırmadan her gün birini söyleseniz. Fakat dünkü söylediğinizi de hatırlatmasanız. Derki, "Yahu ötekileri yaptık ta, sıra buna mı geldi?"
Topyekûn İslâm'ı takdim etmek istiyorsak, bütün sünnetlere sarılmak gerekir. Sünnette basit olanı yoktur. Camiden çıkarken adımınızı nasıl atacağınızdan, evinizde yatağınıza nasıl yatacağınıza kadar, sünneti seniyyeye bağlı kalırsak, insanlara karşı etkili oluruz…
*Bu gün binlerce insan Müslüman'dır ama küfür hesaba almıyor. Niye? Bizim durumumuzu biliyor adam. Bunlar hakkıyla Müslüman değiller, gâvur da değiller. Benim gibi yaşıyor, benim gibi yiyor, benim gibi geziyor. Ama "İslâm'ı isterim" diyor. "Yahu kardeşim önce kendi müessesende getir, görelim bakalım yani. Bu yürürlükten kalkalı bir asır olmuş. Millet unuttu bunun hakikisini. Öyle olunca, numune olarak sen bir göster bakalım. Kitapta her şey güzeldir. En batıl dinlerden Çin'in dini bile kitaplarda güzeldir.
* Aslında dünya bir oyuncaktır. Oynamayın demiyor Rabbim. Dünya oyuncaktır, oynayın da, ama siz oyuncak olmayın diyor.
* Aslında "birleşelim" lâfı, bizde yalama olmuş laflardan biridir. Hani cıvatalar vardır, sıkarsınız, sıkarsınız, biraz fazla kaçtı mı o yivler bozulur ve cıvata artık tutmaz. Yalama olmuştur, yivler yalama olmuştur. Laf yalama olur mu? Olur. Birleşelim lâfı da yalama olmuştur. "yahu kardeşim, Müslümanlar birleşsin be, Müslümanlar birleşsin be." Ben de diyorum ki; "birleşmesin." Birleşmeyelim diyorum ben de. Şöyle ki; Sultanahmet caminin kubbesini dört tane direk taşır, o ana kubbeyi içerden dört tane direk taşır. Deseler ki bir gün, direkler "kardeşim, iki yüz senedir ayrı duruyoruz, gelin birleşelim" Ne olur? Cami çöker. Birleşmek demek, aynı davayı omuzlamak demektir. Ayrı ayrı dursunlar, ama aynı davayı omuzlasınlar. Mesele budur. Birleşme budur.
* Müslümanları tarif ederken Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) "Bir vücudun âzaları gibidirler" demiş. Bundan ne anlaşılır? Göz, ayrı bir görev, el ayrı bir görev yapar; ayağımızın, tırnağının ayrı bir görevi vardır, o da ayrı bir görev yapar. "Kardeşim, ayrı ayrı durmayın, tırnak olarak, göz olarak madem aynı şeyi meydana getiriyorsunuz, öyleyse birleşin." Ne yapmak lazım? Bir silindirin altına yatmak lâzım. Üzerimizden bir silindirin geçmesi lazım. Bir araya getirsin. Şöyle on kiloluk veya yirmi beş kiloluk bir torbanın içerisinde toplayıversinler. Leş olursunuz leş. Bu mantıkla bir araya gelirseniz, leş olursunuz. Göz ayrı yerde, el ayrı, beyin ayrı yerde duracak ama hepsinin görüşü, bakışı, yürüyüşü aynı olacak.
* Hani sazın telleri deseler ki "arkadaşlar, senelerdir ayrı ayrı duruyoruz, aynı nağmeyi söylüyoruz, gelin bir araya gelelim birleşelim." Dört tane teli şöyle büksek, ne olur? Ondan sonra gemi bağlamak için halat yaparsınız onu. Ses çıkmaz. Ayrı ayrı dururlar ama, aynı nağmeyi söylerler. Hepiniz ayrı ayrı okullardansınız. Ayrı ayrı okullardayken farz edin ki hepinizin bir araya gelmesi şart değil. Fakat aynı kültüre sahip olursanız, Kur'an ve Sünnet doğrultusunda hayatın yorumlanması, tarihin yorumlanması, insanın hayatının yorumlanması, sanayinin yorumlanması olursa, biriniz başka bir okuldayken, diğeriniz başka okulda olsa, biriniz hâkim, biriniz kaymakam, biriniz eczacı olsa ve televizyondan bir haber dinleseniz, tepkiniz aynı olmalıdır. Birlik budur işte.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.
Lokman,6
GÜNÜN HADİSİ
"Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır"
Müslim, Birr, 11-13 (2552);
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...