DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
Okumasını ve yazmasını unutalı, dilimiz kuş diline döndü. Aslına bakılırsa kuş dilinden de öte, bir hâle gelip yozlaştı, bodurlaştı. Kelimeler, mânâlar uçunca, el ve kol hareketleriyle anlaşma durumunda kaldık... Noktalama işaretlerine gerek duymayacak kadar kısa ve fakir cümlelerimizle, sağlıklı anlaşabilmemiz mümkün değildir. Hele uzun ve zengin cümleler zihnimizi bulandırmaya, aklımızı karıştırmaya başlayalı,
Okumasını ve yazmasını unutalı, dilimiz kuş diline döndü. Aslına bakılırsa kuş dilinden de öte, bir hâle gelip yozlaştı, bodurlaştı. Kelimeler, mânâlar uçunca, el ve kol hareketleriyle anlaşma durumunda kaldık... Noktalama işaretlerine gerek duymayacak kadar kısa ve fakir cümlelerimizle, sağlıklı anlaşabilmemiz mümkün değildir. Hele uzun ve zengin cümleler zihnimizi bulandırmaya, aklımızı karıştırmaya başlayalı, birkaç kelimeyle anlaşan ve daha ziyâde ünlem sesleri çıkaran ilkel kabilelere döndük. Az bildiğimizi saklamak, çok bildiğimizi göstermek istediğimiz günden bu yana acayip kelimelerle, cümleler kurmaya başladık ki, anlayabilene aşk olsun... Şu cümleye (!) bakın:
"Konjektürel olgular bağlamında, reel politik kritikler ve bunların doğurduğu açmazın ayırdına varamıyor, yadsınamaz bir etimolojik ve epistomolojiklerle yanılsamalara sublime gibi orantısal ve uzantısal ereğin gereğine aldanıyoruz..."
İşte dilimizin hâli pür melâli. Bu acâyip ve bir o kadar da şahsiyetsiz ağız kokusunu çektiğimiz gibi, bize ait olan nice servi revân kelimeleri 'banal' buluyor ve vâlidelerimizin kıyafetinden utanır gibi utanıyor ve yokluğa mahkûm ediyoruz. Bir ülkede dil bozulmaya başladı mı, artık gerisi gelir ve bozulamayacak hiçbir şey kalmaz. Ve bu ülkede el birliği ile dili bozduk. Televizyonlar, yazılı basın, radyolar ve internet siteleri ile dilimiz bozuldu. Edebiyatın güzelim yüzüne toprak savurup, onu pazarcı esnafının ağzıyla en ucuzundan işporta malı durumuna düşürdük. Bize bu kötülüğü yapanlar bilmiyorlar ki, yarın kendi ailelerimizle anlaşamayacak ve toplum içinde ortak anlaşma zeminini de kaybedeceğiz.
Dil böyle olunca ortada ne fikir, ne şiir, ne edebiyat kalır. Zaten kalmadı da. 300 kelime ile konuşup, bunun da yarısını nşd (normal şartlarda), nbr (ne haber) gibi kısaltmalarıyla budayanlar, bu milletin ruh köklerini, mânâ zenginliklerini, sanat enginliğini, fikrî müktesebâtını anlayamaz ve hiçbir asil duruşa sahip olamaz. Bırakın Fuzûlî'yi, Gazâlî'yi anlamayı, bu insancıklar Peyami Safa'yı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ı anlayamaz ve Tommiks-Teksas kültürü ve televole seviyesi ile, ancak pazarda domates satılır.
Bir sayfa mektubu yazamayan, dilekçe yazmayı bilmeyen, bir kıta şiiri anlayamayan, cevap yerine yanıt, ihtimâl yerine olasılık, hayat yerine yaşam, imkân yerine olanak, sebep yerine neden gibi, sığ ve tamtakır, nesepsiz, soysuz bir dil kullanan toplum, gittikçe yozlaşmaya ve bodurlaşıp cüceleşmeye mahkûm demektir...
Hüsamettin Yılmaz
Türkiye Gazetesi Takvimi, 26 Eylül 2005
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.
Al-i İmran, 115
GÜNÜN HADİSİ
Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dahil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.
Tirmizi, Birr 14, (1918)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...