KÂİNATLA BİRLİKTE NAMAZ NASIL KILINIR?
Allah, kâinatı, insanda özetlemiş, Katından gönderdiği dört büyük kitabı ve yüz sayfayı, Kur’an’da özetlemiş, Kur’an’ı, Fatiha’da özetlemiş, Fatiha’yı, Besmelede özetlemiş, Besmeleyi, Besmelenin başındaki bir noktada “b” harfinde özetlemiş. Bütün kitapların gönderiliş gayesi, kulu Allah’a bağlamak, Ondan başka ilah olmadığına inandırmaktır
Allah, kâinatı, insanda özetlemiş,
Katından gönderdiği dört büyük kitabı ve yüz sayfayı, Kur'an'da özetlemiş,
Kur'an'ı, Fatiha'da özetlemiş,
Fatiha'yı, Besmelede özetlemiş, Besmeleyi, Besmelenin başındaki bir noktada "b" harfinde özetlemiş. Bütün kitapların gönderiliş gayesi, kulu Allah'a bağlamak, Ondan başka ilah olmadığına inandırmaktır. Besmelenin başındaki "b", "ilsak=yapıştırmak, bağlamak" manaları taşıdığından o da bu görevi yapmaktadır.[1]
Dikkat ettiniz mi efendim, detayın maksadı ne ise, özetin maksadı da o. Yani kulu Allah'a bağlamak. Nasıl her şey bir noktada yani "b" de toplanır, demeyin. Çünkü toplayan Allah. Allah için bunlar zor şeyler değil. Kocaman incir ağacını, dalı, budağı, gövdesi ve meyvesiyle küçücük çekirdeğinde toplamamış mı, özetlememiş mi? Yine çekirdeği açıp içinden kocaman incir ağacını çıkarmıyor mu?
Allah bütün ibadetleri de namazda özetlemiş. Namazda hem İslam'ın beş şartı var ve hem de görünen-görünmeyen, canlı-cansız, şuurlu-şuursuz bütün varlıkların ibadetleri var. Namazda aynı zamanda Allah tarafından gönderilmiş bütün kitaplar var. "B"de Bismillah saklı. Bismillahda Fatiha saklı, Fatihada Kur'an'ın tamamı saklı, Kur'an'da da semavî kitapların hepsi saklı. Benim bu söylediklerimde şu cümlede özetlenmiş: "Fatiha Kur'an'a, insan kâinata, namaz da hasenata fihristedir."[2]
Namaz kılan insan, tek başına namaz kılıyor olsa da bu özetler sayesinde bütün bir kâinatla namaz kılmış olmakta ve kâinat büyüklüğünde bir sevaba erişmiş bulunmaktadır. Çünkü insan, kâinatla birlikte namaz kılma niyetiyle namaza durmuştu.
Madem kul bu niyetle namaza durmuştur, mademki "ameller niyetlere göre"[3]muamele görecektir; öyleyse bu kul, Allah'ın lütfuyla kâinat büyüklüğünde sevaba, mükâfata nail olacaktır.
Her varlığın namazı insanın namazında var, ama insanın namazı her varlığın namazında yok. Nasıl bir makama konulduğumuzu unutmayalım ve bizi bu makama layık gören Allah'a sonsuz şükran borçlu olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım. "Namaz ilahî bir projedir" başlıklı makalemizi de lütfen bulup okuyalım. Herkesin derdi nedir bilmem ama bizim derdimiz, insanı Allah'la dertleşmeye yönlendirmek, bütün dertlerin dermanının Allah'da olduğunu onun kulağına fısıldamaktır. Bu sırrı kaybettiğimiz için insanlığın başı beladan kurtulmamaktadır.
Namaza duran her bir insan adeta şunu söylemektedir:
Ya Rabbi! Ben bir kâinatım ve huzurundayım. Meleklerle, peygamberlerle, velilerle, canlı-cansız bütün varlıklarla niyet edip Allahuekber diyerek el bağlıyorum. Sübhanekeyi okuyor, Seni noksan sıfatlardan tenzih ediyorum.[4]Senin hamdinle[5] Sana hamdediyorum. Euzü-besmeleyi çekiyor, Fatiha ve zamm-ı sure ile devam ediyorum. Bütün varlıkların hamd ve senalarını,[6] ibadet ve yardım taleplerini,[7] Sana sunuyorum. Onların hepsiyle beraber rukûa gidiyor, secdelere kapanıyorum. Tahiyyatlarda her şeyin ve her varlığın selamını, hamd ve senasını, şükür ve teşekkürünü, hürmet ve muhabbetini onlarla beraber, yahut onlar adına Sana takdim ediyorum.[8] Salli-barik, Rabbena atina, Rabbenağfirlî dualarını okuduktan sonra başımı önce sağa çeviriyor, başta Hatemü'lenbiya'yı (sav), sonra bütün peygamberleri ve sağımızdaki melekleri düşünerek esselamualayküm ve rahmetullah, diyorum. Sonra başımı sola çeviriyor, bütün velileri, salih kulları ve solumuzdaki melekleri düşünerek esselamualeyküm ve rahmetullah, diyorum.
Görülüyor ki değerli kardeşlerim insan, tek başına dahi namaz kılsa o tek değil, bütün bir kâinat onunla namazdadır. Veya o, her daim namazda olan kâinatın namazına katılmıştır.
Çünkü kâinat bir taraftan Allah'ın azametini, ihtişamını, hikmetini, kudretini, rahmetini, şefkatini, muhabbetini gösterirken, isim ve sıfatlarının güzelliklerine ayna olurken; bir taraftan da yine Allah'ın emriyle 24 saat insana hizmet vermekte ve ona kurban edildiğini göstermektedir. Buna mukabil insan da namaza duruşuyla şunu diyor: Allahım, madem kânatı sen bana bağladın ve kurban ettin, ben de kâinatla beraber sana bağlanıyor ve Sana kurban oluyorum. Allahuekber diyerek namaza durmanın ve el bağlamanın bir anlamı da budur.
Kâinatı, kuluna kurban eden bir Allah'a, hiç kurban olunmaz mı?
Namaza duran insan, "Ettehiyyatü lillah vassalavatu vettayyibat" demekle bütün kâinatın selamını, hürmetini, muhabbetini, hamdini, şükrünü Allah'a takdim etmiş oluyor.
"Esselamu alayke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh" demekle, bütün kâinatın selam ve salatını, Allah'ın rahmet ve bereketini Allah'ın izniyle Allah'ın habibi Hz. Muhammed'e (sav) takdim etmiş oluyor,
Esselamu alayna ve ala ıbadillahissalihîn, demekle de bütün Allah'ın salih kullarına dua etmiş oluyor. Bütün selamların Allah'ın salih kullarına gitmesini ve hepsinin sağlık ve afiyette kalmalarını istiyor. Nihayet tahiyyatın sonundaki kelime-i şehadetle de Allah'a ve Rasulüne imanını ve biatını yenilemiş oluyor. Bu şuurla namaz kılan bir insanın yalnız kalması, yalnız ölmesi, imansız kabre girmesi hiç mümkün olabilir mi? Bu şekilde namaz kılana şeytan ve şeytanlaşmışlar yaklaşabilir mi? Herkesin böyle namaz kıldığını ve herkesin böyle birbirine dua ettiğini düşünün. Böyle bir dünya cennet olmaz mı, cenneti doğurmaz mı?
Böyle bir namaz, sahibini gaflet ve ülfet hastalığından, maddî ve manevî musibetlerden, kirlerden ve virüslerden korur, kulu Allah'a sevdirir, helallerle yetindirir, haram ve günahlardan uzak tutar. Bu şekilde namaz kılmayı adet haline getiren insan, haksızlığa, hırsızlığa, hayasızlığa, ahlaksızlığa, fuhşa, şiddete, istismarcılığa tenezzül etmez. Çünkü kıldığı namaz bunlara izin vermez.[9] Bu namazın bir adı da huşu ile, Allah'ı görürcesine kılınan namazdır. Ne mutlu böyle namaz kılanlara. Ne güzel özetlemiş Mevla: "Namazlarını huşu ile kılan müminler, muhakkak kurtuluşa ermişlerdir."[10]
Dipnotlar
[1] Bkz. Fahrurrazî, Et- Tefsîrü'l-Kebir, I, 99,
[2] İşârâtü'l-İ'caz, 41
[3] Buhârî, Bedü'l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155; Ebu Davud, Talak, 11
[4] "Sübhanekellahümme ve bi hamdik" cümlesine işaret var.
[5] Sübhanedeki "vebihamdik" kelimesine işaret edilmektedir.
[6] Bkz. Fatiha, 1/2
[7] Bkz. Fatiha, 1/5
[8] Bu manalarla "Ettehiyyatulillah…" kasdedilmektedir.
[9] Bkz. Ankebût, 29/45
[10] Müminûn, 23/1-2
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.
Zümre, 41
GÜNÜN HADİSİ
"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeksizin, oruçlunun sevabı gibi sevap alır."
Tirmizî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...