ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-8
Bugün kâfir güçlerin ekonomik, siyasi ve askeri güçlerini her gün radyo, televizyon ve basın aracılığıyla yaymaya ve insanlara korku sal¬maya çalışanlar, şeytanın ordusuna girmiş ve şeytanlaşmış insanlardır.
*Bugün kâfir güçlerin ekonomik, siyasi ve askeri güçlerini her gün radyo, televizyon ve basın aracılığıyla yaymaya ve insanlara korku salÂmaya çalışanlar, ÅŸeytanın ordusuna girmiÅŸ ve ÅŸeytanlaÅŸmış insanlardır.
Ä°ran'da, Amerikan Büyük ElçiliÄŸi'ndeki casuslar bir sene rehin tutuldular. Amerika hiçbir ÅŸey yapamadı. Dört uçakla en eÄŸitimli askerlerini kurtarma operasyonu için gizlice gönderdi. Ama dört uçak birbirine çarparak yere düştü ve saÄŸ çıkan olÂmadı. Nerede bunların gücü?
Beyrut'ta Müslümanların elindeki rehineleri on sene aradı, yerlerini bulamadı, nerede o haber alma örgütünün gücü? Daha geçenlerde(1990'lar) Irak Haber Alma Örgütü'nü çökertmek için milyarÂlarca dolara mal olan bomba patlattı. BaÄŸdat televizyonunun ses sanatçısıÂnın evine rast geldi. Nerede güdümlü mermileri?
Olimpiyat ÅŸampiyonalarında Amerikan kalesine bir gol girse, yüz ülÂkeden yüz bin insan sahada sevincinden ayaÄŸa fırlıyor. Nerede siyasi güÂcü?
*Dinimizde asıl olan sıhhattir. Bizim görevimiz sıhhati koruÂmaktır. Hastalık geldiÄŸinde de "O Rabbimden geldi ne güzel misafir" diÂyerek bir an önce gidebilmesi için Rabbimin tabiata indirmiÅŸ olduÄŸu ve Kur'an'ında indirmiÅŸ olduÄŸu ilaçları kullanmak suretiyle alel acele gönÂdermek bizim görevimizdir. Bunu yaparsa kiÅŸi hem tedavisinden dolayı sevaba giriyor, hem sabrından dolayı sevaba giriyor ve günahlarının da dökülmesine sebep oluyor.
*Tefsir derslerimiÂze ilk nazil olan Alak suresinden baÅŸladık. O zaman gördük ki, ilk sûrelerde ilk âyetlerde Cehennem üzerinde fazla duruluyor. Biz de her yazımızda her konuÅŸmamızda makalemizde, hitabımızda, buna biraz deÄŸinmemizde fayda vardır. "Cemaatı kaçırırız hocam" diyorlar. Biz de Cehennem'i gündeme getirmeden Cenneti gündeÂme getireceÄŸiz. Cennet'in nimetleri Kur'an-ı Kerim'de fazla anılıyor. Ama Cehennem de ara ara veriliyor. Çünkü bu insanların kursaklarına giren haramların geriye çıkması, Cehennem korkusuyla olabilir. "Cennet'in niÂmetleri veresiye, Ben peÅŸine bakarım, veresiyeye bakmam" diyor. Ama Cehennem'in alevinin korkusu yüreÄŸine giriverecek olursa, durum deÄŸiÅŸeÂbiliyor. Onun için deneyin, hep haramla, rüşvetle, imansızlıkla uÄŸraÅŸan insanlara, oÄŸlum bunun ahirette yanması vardır. Katran kazanlarının içeÂrisinde, ateÅŸ tabutlarının içerisine gireceksin, yanacaksın deyin. "Fazla derine dalmayalım" diyor, adam. YüreÄŸine bir korku giriveriyor. Onun için bazı insanlara bunların hatırlatılmasında fayda vardır.
*Akıllı adam, kurtuluşa eren adam, kazançlı adam, Cehennem'den paçayı kurtarıp, Cennet'i kazanabilen adamdır.
*Ölümden korkmayın, ölüm için amel hazırlamaya bakın.
*Günümüzde âyetleri laik ve demokratların hoÅŸuna gidecek ÅŸeÂkilde yorumlayanları gördük. Bunları da din adına yaptıklarını söylüyorÂlar. Neuzübillah.
Nisa Suresi
*Bazıları kitap yazmış günümüzde, "kadının adı yok" diye. Bizim kiÂtabımızda kadının adı var! Nisa Sûresi diye bir sûre onlar adına isimlenÂdirilmiÅŸ; onun dışında erkeklere hitap eden bütün âyetler, kadınlara da hitab etmektedir. Ve müştereklik vardır. Bütün âyetler hem erkekler, hem de kadınlara yöneliktir. Kadınların haklarını özellikle bildiren bu Nisa Sûresi ve Nûr Sûresi'nde ağırlık kadınlar hakkındadır. Yani bizim kitabıÂmızda kadının adı vardır.
*Tefsircilerimiz o bir tek candan kasıt, Hz. Âdem'dir, onun eÅŸinden kasıt da Hz. Havva vâlidemizdir. Peki bunu tefsirciler kendileri mi uyduÂrur? Hayır. Bunu da onlar Peygamber Efendimiz (a.s.v)'ın hadis-i ÅŸerifleÂrinden alırlar. Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselam, âyet-i keriÂme ışığında; Hz. Havva'nın, Hz. Âdem'in kaburga kemiÄŸinden yaratıldıÂğını haber vermiÅŸtir. Hemen bütün hadis kitaplarının rivayet ettiÄŸi bu hadisi, Batılı ilim adamları doÄŸrulamadığından, bir kısım Batıya imanı Ä°slam'a imandan önde gelenler inkâra yöneldiler. "Efendim Ä°srailiyattanmış. Tevrat'tan geçmiÅŸ" diyorlar. Tevrat'ta geçen birçok ÅŸey var ki Kur'an'da da geçer. "Efendim akıl kabul etmezmiÅŸ" Topraktan Hz. Âdem'in yaratıldığına inanan bu akıl, bir canlının parçasından Hz. Havva'nın yaratıldığına haydi haydi inanır. Meniden insan yaratıldığını görüyoruz.
"Efendim, Allah baÅŸka ÅŸeyden yaratamaz mıydı?" Bu sorunun sonu gelmez. Hz. Âdem'i aÄŸaçtan yaratamaz mıydı diye de sorulabilir ve soruÂlar devam eder.
Yarın Batılılar Rabbimizin bu âyetle («Ondan eÅŸini yarattı») iÅŸaret etÂtiÄŸi Efendimizin de açıkladığı bu olayı ilmi metodlarla ispata baÅŸladıkları zaman, bu hadise ve âyete ilk sarılacak olanlar da onlar olacak.
*Günümüzde derslerimize devam eden sevdiÄŸim bir ahbabım der ki; "Hocam, bizim yakın bir dostumuz var. Her ÅŸeye inanıyor da, Hz. Âdem'in topraktan yaratıldığına inanmıyor, bunu bir görüştürelim seninle." dedi. Görüştük, TRT'den kemancılıktan emekli olmuÅŸ. Ä°yi bir insan, gönlü hoÅŸ bir insan ama aklı buna takılmış kalmış. Buna âyet okumanın anlamı yok. Yani anlamaz. Anlaması mümÂkün deÄŸil. Hani, adam Allah'ı inkâr ediyormuÅŸ, karşısındaki de, "Yahu nasıl inanmazsın, kul hüvallahu ehad" diyormuÅŸ. Öbürü de diyormuÅŸ ki, "Yahu ben özünü inkâr ediyorum, sen sözünü bana delil getiriyorsun" diÂyormuÅŸ. "Åžimdi buna âyet okumayayım" dedim. Dedim ki; "Sen evine git, bir tane domates al, yaz gününde şöyle elinde bir sık ve ondan sonra koyuver oraya. Üç gün deÄŸme. Üç gün sonra var onun yanına. Ne göreÂceksin! Yüzlerce sinekçik göreceksin üzerinde. Bir sinekçiÄŸin yaratılmasıyla, bir insanın yaratılması; zorluk bakımından bizce, insanlık âlemince, ilim âlemince aynıdır. Yani, ilim âlemi bir tek sinekçiÄŸi yaratabilse, insaÂnı yaratabileceÄŸine hükmedecek. Çünkü orada bir cân var. bütün mesele o canın o tene verilmesindedir. Orada binlerce sinekçiÄŸin domatesin üzeÂrinde belirivermesini görüyorsun deÄŸil mi? görüyorsun. Peki, buna niye itiraz etmiyorsun? Yani domatesten böyle pırt diye canlı çıkıverir mi diye niye söylemiyorsun? Çünkü görüyorsun da ondan. Yumurtanın içinden civcivin çıkıverdiÄŸini hep görüp durduÄŸumuzdan bize normal bir olay giÂbi geliyor. Ama hiç görmemiÅŸ bir insan için çok fevkalâde bir olaydır bu. Allah (c.c) da ilk zamanda Hz. Âdem'i topraktan yaratmış. Nasıl ki, topÂraktan bembeyaz gülü, nasıl ki topraktan mor menekÅŸeyi, nasıl ki toprakÂtan kırmızı karanfili yaratıyor, Allah (c.c). Nasıl ki biz hepimiz, babalarıÂmızın, menisinin beÅŸ milyonda biri kadar olan, küçücük bir suyun ÅŸekilÂlenmiÅŸ haliyiz. Nasıl oluyor? Allah (c.c)'ın tabiata koymuÅŸ olduÄŸu kanunÂlar doÄŸrultusunda oluyor. Tabi televizyonun dili ile doÄŸa yapıyor. Bizim dilimizle Allah yapıyor bunu. Özellikle imansızlar Allah yapıyor demeyi sanki yasaklamış gibidir.
*Geçenlerde bir tanesi de yazı yazmış. Efendim, din dersi ile diÄŸer dersler arasında çeliÅŸki var. Din dersi, her ÅŸeyin yaradılışının Allah olduÄŸunu söylüyor, diÄŸer kitaplar da doÄŸa olduÄŸunu söylüyor. Onun için din dersi okullardan kaldırılsın! Çocuklar çeliÅŸkiye düşürülmesin diyor. Bunu profesör yazmış! Gazetenin birinde, kocaman devlet parasıyla profesör olmuÅŸ bu adam, bu memleketin ekmeÄŸini yemiÅŸ, suyunu içmiÅŸ; AvruÂpa'lara, Amerika'lara bu memleketin parasıyla gitmiÅŸ ve geriye dönmüş. Avrupa adına ajanlık yaparak, insanları imansızlaÅŸtırma yolunda çalışıÂyor.
*Anadolu'da vaizÂdim. Bir köye konuÅŸmak için gittim, kahvede konuÅŸmamız gerekiyor. CaÂmi cemaati az. Muhtar ve köyün imamı ile kahveye gittik. Kahvede lüksler (aydınlatıcı) var, elektrik yok. Tabii lüks lambasının ışığında koÂnuÅŸuyoruz. Herkes oyunu bıraktı. Fakat masanın birinde dört tane deliÂkanlı bırakmadılar, devam ettiler. Ben de müdahale etmedim. Etsem durÂdururum, ama müdahale etmedik, oynasınlar dedik. KonuÅŸurken, bir taÂnesi hem oyunu oynuyor, hem de diyor ki; "Ne diyorsun yani; Ä°slam iktiÂdar olsun da, bir adam dört kadınla mı evlensin? Dört kadının dört tane kayınvalidesi olur. Biz birinin dırdırını çekemedik" diyor adam. O zaman dedim ki; "Kes ÅŸu kumarı. Bırak onu." dedim. Bıraktı, "Dön bu tarafa", döndü. Dedim ki, "Bir kere konuÅŸmamız evlilik üzerine deÄŸil. Yani koÂnuyla ilgisi bile yok. Sen niye bunu söyledin? Peki! Benim de sana sorum var" dedim. "Muhtara soralım, köyün nüfusu kaç?", "Yüz altmış" dedi. "Küçük bir köy. 160 nüfuslu bir köy. Kaçı erkek, kaçı kadın?" dedim. "75'i erkek, 85'i kadın". Åžimdi ona döndüm. "Bugünkü sisteme göre 75 erkeÄŸi 75 kadınla evlendirebilirsin. Geriye kaldı 10 kadın, ne yapacakÂsın?" dedim. "Hiç düşünmedim" dedi adam. Senin zaten görevin düşünÂmemek. Kumar oynamak düşünmeyi önler. İçki içmek düşünmeyi önler. Onun için geri kalmış ülkelerde bunlar çok fazla iÅŸleniyor. Üçüncü dünya ülkeleri birinci sırada geliyormuÅŸ bu tür içki tüketmede. Özellikle adamÂları içiriyorlar, düşünmesinler diye. Ama sana bu aklı verenler düşünmüşÂler. Onlar pek boÅŸ deÄŸiller. Yani sana bu fikri veren adam düşünmüş. OnÂlar da iki kısma ayrılmış. Bir kısmı diyor ki; "Biz fuhÅŸa karşıyız. Sosyal bir devlet kuralım. Sosyal bir devlette 75 erkek 75 kadınla evlenir. Geriye kalan 10 kadına devlet eli ile evler yaparız. Ona devlet eli ile geçinebileÂceÄŸi kadar bol miktarda maaÅŸ baÄŸlarız. Yani onu kimseye muhtaç etmeÂyiz" diyor. Onların yanıldığı nokta ÅŸurası: Ä°nsanın ihtiyacı yemek, içmek deÄŸildir. Allah (c.c) fıtratımıza vermiÅŸtir. Erkek kadına karşı meyyal, kaÂdın da erkeÄŸe karşı meyyaldir. Yemek, giymek gibi, içmek gibi, uyumak gibi insanın da derdini açacağı, baÄŸrına başını yaslayacağı bir eÅŸe ihtiyacı vardır. Kadının da erkeÄŸe ihtiyacı vardır. Bu 10 tane kadının bu ihtiyacını nasıl karşılayacaksınız? Ä°ÅŸte bu noktada bugünkü Batı âlemi ve (Türkiye de, medeni hukukunu oradan almıştır.) Türkiye de dâhil olmak üzere, çıkar yolu her kazaya bir genelev yapmakta bulmuÅŸlar.
*Ä°slam dinine giren Ä°ngiliz ÅŸarkıcı Yusuf Ä°slam, Türkiye'ye geldiÄŸinde basın tarafından epeyce gündemde tutuldu. Ãœniversitede öğretim görevliÂsi bir doçentimiz ona tercümanlık yaptı. Gazetecilerden dil bilenleri, kenÂdileri röportaj yapıyor. Bilmeyenlere de aracı oluyor. Dinime düşman gaÂzetelerden bir tanesi geldi. Fakat Yusuf Ä°slam uyanık. Gazetenin ne niyetÂte olduÄŸunu biliyor. Mesela; Muhabir geliyor diyor ki; "Ben filan gazeteÂdenim" diyor. Yusuf Ä°slam biliyor, o gazetenin nasıl faaliyet yürüttüğünü. DemiÅŸ ki, "Seninle bir ÅŸartla röportaj yaparım" gülerek dedi. "SöyledikleÂrimi aynen yayımlayacaksan yaparım" dedi. O da dedi ki; "Söz veriyoÂrum. Aynen yayınlayacağım. Peki!" Sordu. Birinci sorusu; "GirdiÄŸiniz bu Ä°slam dininde bir erkeÄŸin dört kadınla evlenmesine ne diyeceksiniz? Yani bunun mantığını nasıl kabul edeceksiniz? Siz, bir Batılı aydın ÅŸarkıcı, sanatkâr insan olarak bunu nasıl kabul ettiniz?" O da diyor ki; "Ben Müslüman olmadan önce binlerce Ä°ngiliz kadınıyla yattım, kalktım. Siz o zaÂman gelip de bunu niye yaptın? Ayıp be adam! Bin tane kadınla yatılır mı? diye niye sormadınız. Åžimdi Allah'a çok şükür Müslüman oldum ve bir tek kadınla evliyim. Yani böyle de devam ettirme niyetindeyim. Ve tek kadınla evliliÄŸime ve Kur'an-ı Kerîm'de de; eÄŸer adil davranamayacaksanız tek kadınla evlilik,o teÅŸvik ediliyor âyet-i kerîmede. Fakat dörde kadar evlilik zaruri haller olduÄŸunda..
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.
Fatiha,1
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.
Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...