ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-13
Yani bu gün ateis¬tim diyen, Allah'a, peygambere inanmam diyen imansızlar kendilerine zarar veren insanlardır diyor Allah (c.c). Aynanın karşısına geçer güzel¬liğine bakar, ama o yüzü yaratan birinin olduğunu düşünmez. Gözünün rengine bakar hayran da olur, ama o gözünün rengini kendisi veremez. Kendi gözünün rengini kendisi verebilse
*Yani bu gün ateisÂtim diyen, Allah'a, peygambere inanmam diyen imansızlar kendilerine zarar veren insanlardır diyor Allah (c.c). Aynanın karşısına geçer güzelÂliÄŸine bakar, ama o yüzü yaratan birinin olduÄŸunu düşünmez. Gözünün rengine bakar hayran da olur, ama o gözünün rengini kendisi veremez. Kendi gözünün rengini kendisi verebilse, hanımının ve çocuÄŸunun gözünü de kendi rengine boyamak ister. Para verip lens takar ama o da o kadar olur. Allah'ın yarattığı gibi olmaz. Bunları düşünüverseler aslında iman ediverecekler, ama bunların asıl meslekleri fazla düşünmemektir.
*Ä°mansızlarla bir yerde münakaÅŸa etsek ve netice de bu adam iman etÂmezse (üzülmemeliyiz.) Olmazsa olmaz. Burada ne bizim kalitemiz düÂÅŸer, ne de onun kalitesi artar. Ä°man çok farklı bir olaydır. Peygamber efenÂdimizi gördüğü halde Ebu Cehil iman etmemiÅŸ. Musa (a.s.)'ı gördüğü halÂde Firavun iman etmemiÅŸ. Burada Ebu Cehil iman etmedi diye peygamÂber efendimizin kalitesi düşer mi? Düşmez. Bu tür münakaÅŸalarda Åžeyh Sadî Åžirazi şöyle diyor. "EÄŸer bir taÅŸ bir altın kâseyi kırarsa veya bir billur kâseyi kırarsa ne taşın deÄŸeri artar, ne de altın kâsesinin deÄŸeri ekÂsilir. Davul ile ney aynı anda çalmaya baÅŸlarsa, davul neyi bastırır" diyor. Onun için bir âlim bir cahilin yanında gürültüye boÄŸulursa üzülmesin, diÂye (Åžeyh Sadi) bunları söylüyor. Bunu ÅŸunun için söylüyorum. Her türlü ayetleri, delilleri getirdiÄŸimiz halde iman etmeyen insan olacaktır. EfenÂdimiz döneminde olduÄŸu gibi günümüzde de olmaya devam edecektir.
*Ä°mansızların, ateistlerin üzerinde durdukları konu Ahireti inkâr koÂnusudur. Çünkü insanı özellikle imansızları rahatsız eden o. Çünkü ölmeÂdik insan yok. En iyi doktor dahi ölüyor. Yani bütün mikropları bilen, hastalığın nereden geleceÄŸini çok iyi bilen doktorlar dahi ölüyor. Hatta dünya istatistiklerinde en genç yaÅŸta ölenler 1. derecede doktorlar deniliÂyor. Yani onların da eceli geliyor. Ä°ster istemez kabire doÄŸru gidiliyor. Adam yaptıklarını gözünün önüne getiriyor, korkunç. Öyle ise çıkış yoluÂnu inkârda buluyor. Ve "bizim hayatımız iÅŸte bu dünya hayatıdır. Yarın öbür dünyada tekrar dirilmeyeceÄŸiz" diyerek biraz rahatlama tarafına giÂdiyor. Bazı insanlar üzerinde bunu deneyebilirsiniz. Adama biraz ahiretten, yaptığı iÅŸlerin yarın kendisine yılan olup tüm vücudunu çepeçevre kuÅŸatacağını anlatıverin. AteÅŸ olup karnının içinde yanacağını söyleyiverin. Veyahut ta cehennemin içerisinde ateÅŸte kendisinin yanacağını söyleÂyecek olursanız, adam "yahu bırakalım o konuları, girmeyelim böyle koÂnulara" deyiveriyor. Adam rahatsız oluyor. Niye? Karnını faizle, rüşvetle, haram lokmayla, ömrünü dinime düşmanca muamelelerle geçirmiÅŸ bir adam, belki dediÄŸine inanmaz ama bir de "Ya doÄŸruysa" der rahatsız olur. Onun için "Yahu geçelim, bu kadar derine dalmayalım" diyerek sizi geçiÅŸtirmeye çalışır.
*"Dünya hayatı oyun ve eÄŸlenceden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Ahiret yurdu ise sakınanlar için daha hayırlıdır. Akıl etmiyor musunuz.?(Enam: 6/32) Bir kısım insanlar bu ayeti kerimeye bakarak tamamen dünyadan el etek çekmeyi tavsiye etmiÅŸler. Bizim bu konuda önderimiz PeygamberiÂmiz (s.a.v.)dir. O'nun dünyaya bakışı bizim için önemlidir. O'ndan sonra gelen deÄŸerli insanlar olmuÅŸtur. Fakat yaptıkları iÅŸler kendilerini ilgilenÂdirir. Hani Ä°ran'da deÄŸerli bir tasavvuf ÅŸairi yetiÅŸmiÅŸ. Adam hem mutaÂsavvıf hem de ÅŸairmiÅŸ. Ama ömür boyu ayağına ayakkabı giymemiÅŸ. "Ben canlı bir hayvanın derisine basamam" diyerek (giymemiÅŸ.) Åžimdi bu o ÅŸahsın kendi yaÅŸantısıdır. Müslümanları (onun yaÅŸantısı) baÄŸlamaz. Ä°slami bir devlet de bu tür davranışlar sergileyen bir kiÅŸi cezalandırılmaz. Ancak bu fikrini insanlara yaymaÄŸa kalkarsa, cezalandırılır. Peygamber efendimiz ayakkabı giymiÅŸtir, mest giymiÅŸtir. Mest deriden yapılır. Bizim önderimiz Peygamber efendimizdir. Öyleyse biz de giyeriz, kullanırız.
*Dünya bir oyundur. Ama bu oyuncağı yaratan Allah (c.c.)'dür. ÖyÂleyse kötü deÄŸildir. Burada kötüleme anlamında kullanılmamıştır. Bu oyuncağı iyi oynamanız gerekiyor. Oyuncağın da kendine özgü bir kuralı vardır. Bazı kaliteli oyuncaklarla birlikte tarifesinin de verildiÄŸi gibi. Dünya da bir oyuncaktır. Bu oyuncağı nasıl oynayacağımız konusunda Allah (c.c.) de tarife göndermiÅŸtir. Kur'an-ı Kerim'inde bildirmiÅŸtir. Onun suyundan, havasından, madenlerinden, ziraatından, insanlarından, hayÂvanlarından, güneÅŸinden, yıldızlarından nasıl faydalanacağımız, onlara baktığımızda neler söyleyeceÄŸimiz, onlara karşı nasıl davranacağımız koÂnusunu Allah (c.c.) ayeti kerimesiyle bildirivermiÅŸtir. Bu ayette biz ÅŸu ÅŸeÂkilde uyarılmaktayız. Hani çocukların oyuna dalıp ta iÅŸini bırakıvermeleri var ya, iÅŸte bundan sakındırılıyoruz. Dünya bir oyuncaktır. OyuncaÄŸa daÂlarsanız ahireti unutuverirsiniz. Bu noktaya dikkatimizi çekiveriyor. O'nun için Allah (c.c.) ayetin sonunda "ahiret evi Allah'tan sakınanlar için daha hayırlıdır" diyor. Müttakiler için ahiret yurdu daha hayırlıdır diÂyor Allah (c.c). Peki "daha hayırlıdır" demek ne ifade eder? Dünyanın da kendine göre hayrı vardır. Mesela "ÅŸu saat bu saatten kalitelidir" diyoruz. Ne demek bu? Åžu kalitelidir. Ama bu ÅŸundan daha kalitelidir. Allah (c.c.) de "AlÂlah'tan sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır" diyor. "Daha hayırlıÂdır" demek, bu dünyanın da hayrını taleb etmemize iÅŸaret etmektedir. Bu dünyayı ahirete bir "ekenek" haline getirmemiz gerekiyor. "Dünya ahiretin bahçesidir, ekeneÄŸidir." Ne ekersek onu biçeceÄŸiz. Ayet-i kerimede "Ä°yi kiÅŸiler iyi yerlere layıktırlar" diyor Allah (c.c.) Bu dünyada iken eviÂni, kendini, hanımını, çocuklarını, dostlarını iyi eden kiÅŸi ahirette de iyi ve güzel ÅŸeylerle karşı karşıya gelecektir. Yani bu dünyada ektiÄŸini biçeÂcektir kiÅŸi. "Halâ akıl etmez misiniz, anlamaz mısınız?" diyor Allah (c.c).
*Yeryüzünde zararsız bir canlıyı öldürürken, ayaÂğımızı basarken, bir karıncanın belini incitmemeye, ayağını ezmemeye dikkat edelim. Mümkün mertebe onları da öldürmemeye dikkat edelim. Tabii bize zarar vermediÄŸi sürece. Acaba ezecek miyim, ezmeyecek miyim diyerek de yolda giderken iÄŸne kaybetmiÅŸ gibi yürümeyin. "Acaba CaÄŸaloÄŸlunda karınca var mı ki, ezer miyim ki" diye düşünerek deÄŸil, normal olarak yürür, gidersiniz. Ezilirse de günaha girmezsiniz. Ancak elinizde oynadığınız bir karıncayı, size de zararı yoksa, öldürmenin bir anlamı yokÂtur.
*Konyalı bir esnafımız anlattı: "Hocam Ankara Hacettepe'de kanserÂden 6 ay yattım. Doktor fena bir adam deÄŸildi. Dedi ki: "Bak sen Müslüman, mütevekkil bir adamsın, bize göre senin iki aylık bir ömrün kaldı. Git, evinde yiyebildiÄŸini ye, giyebildiÄŸini giy." Ben Konya'ya geldim. Ä°brahim Hakkı Erzurumî'nin kitabında "ÅŸunu iç" diye bir bölüm okudum. İçmeye baÅŸladım. Ve iyi oldum."
Bu olayı bana anlattığında, aradan 6 sene geçmiÅŸÂti. Ben 1975 yılında görüştüm kendisiyle. 6 ay sonra doktorun yanına gitÂmiÅŸ, doktor hayretler içinde kalmış, "yahu en son yazdığımız ilaç hangiÂsiydi" demiÅŸ. Adamı ahiretten geldi zannediyor. O günden bu güne 21 seÂnedir adam yaşıyor.
*Eceli gelen ölüyor. Eceli gelmeyen ölmüyor. Erzincan depreminde 38 gün sonra adam evin içerisinden çıkarılıyor ve o adam yaşıyor. Bir yere kısılmış kalmış, açlığa dayanmış. 38 gün sonra adam çıkarılmış. Adamın eceli gelmemiÅŸ, o ölmemiÅŸ. Ama yanı başındakinin eceli geldiÄŸinden, daÂyanamayıp ölmüş.
*Bir kısım yayında özellik bizim salak (saÄŸcı) yayında "yahu fiÂlan profesör dedi ki: "Valla Allah'ı inkâr etmek öyle kolay da deÄŸil" diyeÂrek överek bunu verir. Peki, bu adam Allah'a iman ediyor mu? Anlaşılan o ki ediyor. Peygamberimize gelince, adam inanmam diyor. Kur'an'a da inanmam diyor ama "Allah'ı inkâr biraz zor" diyor. Biz de bunu överek veÂriyoruz. Bizim gençliÄŸimizde gazeteler hediye olarak bir ÅŸey dağıtıyorlarÂdı. Amerikalı bir ilim adamı "beni Allah'a götüren 8 ÅŸey" diye bir yazı yazdı. O günün basınında bu çok yazıldı. Ayrıca broşür olarak ta yayınÂlandı." Filan balık filan yerde doÄŸar, filan yerde ölür, 3000 km. mesafeyi nasıl geçer? Efendim, eÅŸek arısı kışın yiyeceÄŸi çekirgeyi öldürmeden soÂkar uyuÅŸturur, konserve yapar kışın onu yer. Bütün bunları nasıl yapar? Bunları yaptıran Allah'tır" demiÅŸ. Bu Türkiye'de çok yayınlandı. Çok tekÂrarlandı. Peki, kardeÅŸim bu adam Müslüman olmuÅŸ mu? Böyle demekle bu adam Müslüman olmaz. Allah'ın peygamberini, Allah'ın kitabını, tanıÂmadıktan sonra, dinime düşman olduktan sonra bu adama Müslüman deÂmek mümkün deÄŸil.
*Televizyonda konu edilmiÅŸti. "Ä°ngiltere'de tıp fakülÂtesini bitirmiÅŸ, iÅŸ bulamamış Avusturalyalı bir adam, Gazi Osman PaÅŸa'nın doktorluÄŸunu yapmış. Büyük iltifatlara gark olmuÅŸ. Ve kendisine hediyelerle birlikte Gazi Osman PaÅŸa tarafından madalya verilmiÅŸ. Sonra da Çanakkale harbinde baÄŸrımıza kurÅŸun sıkmak için (Türkiye'ye) gelÂmiÅŸ. Hatıratına da yazmış. "Orada madalya almam, burada kurÅŸun sıkmaÂma engel deÄŸildir" demiÅŸ. Bir profesör bunu "büyük bir Türk dostu" diyeÂrek anlatıyor. Bu ne perhiz bu ne turÅŸu. Bu adamları Bakırköy'e götürsek geri çıkamazlar. Allah'tan ki gitmiyorlar..
*Bir kısım arkadaÅŸlarımız günümüzde bu yanlış taktiÄŸi uyguluyorlar. ÇeÅŸitli yerlerde kisvesinden Müslüman olan birine sahip çıkmıyorlar. Neden? "Ben buna sahip çıkarsam buradakilere kendimi çaktırırım" diye. Bu yanlış bir taktiktir. Adam senin Müslüman olduÄŸunu biliyor mu? Biliyor. Senin Müslüman olduÄŸunu bildiÄŸi halde sen o Müslümana sahip çıkmıyorsan, adam senin hakkında hükmünü veÂrir. "Bu karaktersiz, ÅŸahsiyetsiz bir adam. Kendi adamına sahip çıkmayan bu adam bana mı sahip çıkacak" der, ama seni kullanır. O ayrı. Yine "caÂnım, ciÄŸerim" diyerek seni kullanır, ama deÄŸer vermez.
*Bir vilayet müftüsü anlatıyor. "Vali beyle iyiyiz. Bütün iÅŸlerim iyi. Yazışmalarımda falan bana kolaylık saÄŸlıyor; Bana da hürmet gösteriyor. Bir gün bayram münasebetiyle bayramını tebrik etmek için makamına gittiÄŸimde eÅŸiyle beraberdi. Mal müdürü ve diÄŸer erkân vardı. Sıradan tokalaÅŸtık. Ama o gün daraldım. Çünkü hanımıyla da tokalaÅŸmak mecburiÂyetinde kaldım. Fakat ondan sonra Vali bana pekiyi gözle bakmadı. YaÂzışmalarımız gecikiyor, iÅŸlerimiz yürümüyor. Bir gün gittim derdimi anÂlattım. "Valla vali bey, geldiÄŸinizde çok iyiydik. Ama iÅŸler biraz karıştı. Neden oldu bu?" Vali demiÅŸ ki; "Her vali vilayete giderken o ÅŸehirde etkili, yetkili adamlar hakkında bilgi alır. Ben de senin bu ÅŸehirde iyi bir adam olduÄŸunu, deÄŸerli bir insan olduÄŸunu öğrendim. Saygı duyarım. Benim dini yönüm fazla yok, ama saygı duyarım bu tür insana. Seninle düşünceÂlerimiz apayrı bizim. Fakat o gün (bayram günü) diÄŸerleriyle beraber sen de tokalaÅŸtın (hanımla). O zaman gözümden düştün sen. Sen kendi davaÂnın adamı deÄŸilsin" dedi.
*Allah rahmet etsin Konya'da Hacıveyiszade varmış. Konyalılar bilirÂler. Ona, ondan önce kimse selam veremezmiÅŸ. Biriyle karşılaÅŸtığında heÂmen çabucak selamı veriverirmiÅŸ. Bir gün Konyalının biri hocanın geldiÂÄŸini görünce köşeye gizlenmiÅŸ hoca gelince hocadan önce selamı vermiÅŸ. Hoca "haydi kazandın" diye cevap vermiÅŸ. Bizd e fazla sevap kazanmak için selam verelim, verilmesini beklemeyelim..
*Åžimdi "efendim kimyanın ve fiziÄŸin formülleri de var mıdır, Kur'an-ı Kerim de" diye sorulsa, yoktur diye cevap verilir. Bizim okuduÄŸumuz kimya kitabındaki suyun sembolü olan H2O. Kur'an'da yazmaz. Çünkü Allah (c.c.) insan aklının bulabileceÄŸi konulara yalnızca iÅŸaret eder. Yani suya iÅŸaret eder. GüneÅŸe iÅŸaret eder. Bir zatın(Bediüzzaman) ifadesine göre, her ÅŸey öneÂmine göre Kur'an'da yer alır. En önemlisi Allah (c.c.) dür. En çok zikreÂdilen Allah (c.c.) dür. Ä°kinci derecede en önemli insanın kendisidir. Onun için Kur'an-ı Kerimde -ikinci derecede- en çok zikredilen -Rabbimden sonra- insandır. GüneÅŸin de birkaç defa adı Kur'an-ı Kerim'de geçmiÅŸtir. Hakkında bahis vardır. Ama teferruat yoktur. Niye? Ä°nsanoÄŸlu o konuda bilgi geliÅŸtirecek kapasitede yaratılmış, Rabbim tarafından. Öyle olunca, teferruata girmiyor.
*Åžimdi olduÄŸu gibi, bir zamanlar Müslümanlarda ayetleri günün teknolojisine, günün bilgisine göre yorumlama hastalığı vardı. Bu biraz aÅŸağılık kompleksinden kaynaklanıyordu. Hâlâ da devam ediyor. Televizyonda bir haber duyarsınız, gökyüzünde kara delikler belirmiÅŸ, aman şöyle oluyormuÅŸ, böyle oluyormuÅŸ, deodorantlardan parfümlerden meydana geliyormuÅŸ gibi. Derken Kur'an'la hiç ilgisi olmayan, biraz Müslümanca geçinen bir adam eline hemen "gökyüzü yarılıverdiÄŸinde" ayetini alıveriyor, adamların o iddialarına Kur'an'dan delil getirip, bir kitap yazıveriyor ve piyasaya sürüveriyor. Kendisine sorulmuÅŸ. DemiÅŸler ki "sen bu konuda fazla ileri gidiyorsun galiba. Yarın ilerde batının ilim adamları "Yahu biz geçen sene söylediÄŸiÂmizde yanılmışız, iÅŸ öyle deÄŸilmiÅŸ" deyiverse Kur'an'ın bu ayeti ne olaÂcak. Sen bu ayeti onun iddiasına yamadın, onu tastikçi gibi yaptın ayeti. Åžimdi ne olacak?" O zaman adam "O zamanın hocası düşünsün" demiÅŸ.
*Ayet ÅŸu "Rahimlerde olanı Allah bilir." Yıllar önce bir arkadaÅŸ aldı eline kalemi, yazdı aklına geleni. O günlerde de tıbbi alanda rahimlerde ki çocukların filmini çekip erkek mi diÅŸi mi olduÄŸu hususunu tespit imkânı yokmuÅŸ. ArkadaÅŸ "Kur'an-ı Kerimimiz bunu 1400 sene evvelinden haber vermiÅŸtir. BoÅŸuna uÄŸraÅŸÂmayın. Bunu ileride bilmeniz de mümkün deÄŸil" dedi. DiÄŸer birçok ayetleri de buna delil getirdi ve kitabını da yayınladı. Ama ÅŸimdi doktorlarıÂmız "biliyoruz" diyorlar. Yarın, daha iyi bilinir hale gelebilir. Ayeti keriÂme "rahimlerde olanı Allah bilir" diyor. Burada erkeklik veya diÅŸilik diye bir ifade de yok. Yani, "erkek mi diÅŸi mi onu bilemezsiniz" anlamı ayette yoktur. Ana rahmine düşen meninin ikiz, üçüz veya beÅŸiz mi olacağını biÂlir. Mavi gözlü mü, kara gözlü mü, kahverengi gözlümü olacak onu bilir, ömrü ne kadar olacak (Allah) onu bilir. Alim mi olacak, cahil mi olacak onu bilir. Mutlu bir insan mı olacak, eÅŸkıya mı olacak onu da bilir. Bütün bunlar bu ayetin içerisinde vardır. Ä°ÅŸte bunu insanlar bilemez. Peygamber efendimizin (s.a.v.) hadisi ÅŸerifinde "Ä°nsanlar onu bilemez" den maksat odur. Yani o rahimlerde olanın bütün kaderini insanlar bilemez. Ama buÂnu birisi mealde "erkek veya diÅŸi olduÄŸunu Allah bilir" diye terceme etmiÅŸ. Bu kelimeler (erkek veya diÅŸi) ayette yok.
-devam edecek-
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58
Zilzal Suresi *Mehmet Akif Mısır'da iken, bir ulema meclisinde konuşuyorlarmış. Kur'ân-ı Ke
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57
A’la Suresi *Bize de bu sure-i celile, günümüzde insanlara İslâm’ı anlatırken, nasıl ha
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56
Her insanın özellikle yönetici kadronun, tanınmış insanların, siyasilerin, sanatçıların, Ã
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55
Müzzemmil Suresi *Günümüzde bizim eksikliklerimizden bir tanesi de, başta şahsım olarak gece
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54
Talak Suresi *İnancımız ve kültürümüz eğer Kur'an'a göre yönlendirilmiş olsaydı; cana k
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53
Mümtehine Suresi *Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti gö
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52
Tanıdığım birisi şöyle anlatmıştı; "Bu şehre göçmen olarak geldim. Hiçbir şeyim yoktu.
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51
Kamer Suresi *Ay'ın yarıldığı hadisini, Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel ve diğer muhaddisler
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50
Hucurat Suresi *Son günlerde televizyonlardan din adına konuÅŸan insanların ağızlarından ÅŸÃ
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49
Zuhruf Suresi *Günümüzde(1997-98ler) bir tartışma başladı, "Kur'an Arapça’dır. Bunu kabu
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48
Mümin Suresi *Hz. Ömer (R.A), Suriye'de Ä°slam'a girmiÅŸ, fakat günah iÅŸlemeye devam eden adamÄ
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-47
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-46
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-45
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-44
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-43
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-42
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-40
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-39
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-38
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-37
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-36
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-35
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-34
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-33
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-32
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-31
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-30
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-29
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-28
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-27
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-26
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-25
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-24
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-23
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-22
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-21
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-20
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-19
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-18
İman edip salih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır.
Hac, 50
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: "Müminlerden (özür sahibi olanlar dışında) (evlerinde) oturanlar ile Allah yolunda malları ve canları ile savaşanlar bir olamaz."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...