BİR GARİP HEYKEL

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Yakın tarihimizde dinler arası diyalog adına icrâ edilen rezil bir heykel vardı hatırlarsanız. İspanyol sanatçı Eugenio Merino’nun İspanya’nın başkenti Madrid’de, ARCO çağdaş sanat fuarında, sergilendiği gün 50 bin Euro’ya Belçikalı bir sanat koleksiyoncusuna satılan bu heykele “cennete giden merdiven” adını uygun görmüşlerdi.


Ali Haydar Çetintürk

cetinturkalihaydar@gmail.com

2020-11-16 12:15:52

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Yakın tarihimizde dinler arası diyalog adına icrâ edilen rezil bir heykel vardı hatırlarsanız. İspanyol sanatçı Eugenio Merino'nun İspanya'nın başkenti Madrid'de, ARCO çağdaş sanat fuarında, sergilendiği gün 50 bin Euro'ya Belçikalı bir sanat koleksiyoncusuna satılan bu heykele "cennete giden merdiven" adını uygun görmüşlerdi.

Birilerinin birtakım şeyleri uygun görmesinin hiç bir önemi yoktur. Önemli olan Rabbimizin uygun görmesidir.

İncilin hemen yanına secde eden güyâ müslümanın sırtında, elinde Tevrat ile duâ eden nur yüzlü (!) bir papazın omuzları üzerinde, bir hahamın elinde tuttuğu Kur'an ile âdeta trans halinde resmedilen heykeli, bırakın Hıristiyanları, Yahudileri bile memnun etmemişti ki, yapılan protestolar ve resmi açıklamalar bunun delili idi.

Peki sırtında bir papazın duâ ettiği Müslümanın bu durumdan memnun olması mümkün müdür? İşte asıl mesele budur.

Merkeb olmaya tâlib olanlara semer vuranlar çok olur.

Şuurlu bir müslümanın bu durumdan memnun olması asla mümkün değildir.

Fakat müslümanlara semer vurmak isteyenlerin kuyuya attıkları taşları bir bir çıkartmak ise maalesef o kadar da kolay olmamaktadır.

Aklıma Kânûni Sultan Süleyman'ın Fransız kralına yazdığı mektup geliyor. Bazıları Kânûni'nin vâls (dans) ile alakalı yazdığı mektubun, Sultan'ın gücünden kaynaklandığını zannedebilirler.

Evet, güç vardı ama o gücü harekete geçiren şey, gönüllerdeki iman ve Rasulullah'a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) karşı duyulan derin saygı ve muhabbetden ibâret idi.

Aynı olayın bir benzerinin, Sultan Abdülhamid Han zamanında yaşanmış olması bu saygı ve muhabbetin isbâtıdır.

Şöyle ki; hasta adam dedikleri Osmanlı'yı tam 33 yıl yıkılmaktan muhafaza eden ve o zamanın süper gücü olan İngiltere'de Efendimizi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve İslam'ı hicv eden tiyatronun iptâli için İngilizlere "orduyu hümâyunumu toplar, oraya gelürüm" dedirten şey de yine Sultan'ın gönlündeki îmandan başka bir şey değildi.

İman ile gücü, birleştiren sultanların, papalara ve hahamlara da yaşama hakkı veren dünyasında, milletler arası diyalog vardı ama dinler arası diyalog yoktu.

Dinler arası diyalog adına sırtına binilen müslümanlar hallerinden memnun olduğu müddetçe bu durumun devam etmesi kaçınılmazdır.

İslam coğrafyasında dünya müslümanlarının şûrâ ile başa getirmeleri gereken bir halîfenin yokluğundan faydalanarak o boşluğu doldurmak isteyenlere de dikkat etmek lazımdır.

Kaynağını tam olarak tesbit etmiş olamasak da, "BEN BİR DIŞ PROJEYİM" diye bas bas bağıranların rengi de müslümanları aldatmamalıdır. Zira İslam, elinde silahı olan her siyah bayraklıya beyat etmeyi emretmemektedir.

Adı Işid veya "Daesh (daeş-deaş)" olan bu gürûh'un, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şahsına munhasır olan kelime-i tevhid mührünü hoyratça kullanması, bunları meşrulaştırmayıp, yaptıkları infiâllerin de doğru olduğu anlamına gelmez.

Çünkü örgüt başka bir şeydir, Devlet ise bambaşka bir şey.

Ortadoğu'da İngilizlerin ve diğerlerinin petrol oyunlarını bilmeyen kalmadı. İsrâil'in, büyük İsrail projesini ise sağır sultan bile duydu. Şia'nın kirli emelleri ise herkesçe malumdur.

Bütün bunların yanı sıra ortaya çıkarılan bu gürûh'un kimin ekmeğine yağ sürdüğüne bakmak lazımdır.

Vâlidesi meçhul olup, doğum sancısı çekenlerin doğurduğu bu siyah sancaklı çocukların, İslam hukukuna göre yaptıkları doğru olmayan işlerinin altında ve bayraklarının üzerinde Rasûlullah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mührünün olması, din adına dine yapılan saygısızlığın bir gömlek daha üstünü ifade ettiği kanısındayım.

İslam'ı ve hilâfeti temsil etmeyen bu zihniyetin bayrağının rengi belli olsa da arkalarındaki itici gücün renginin meçhul olması tam bir muammâya sebeb olmaktadır,

Öyle veya böyle, fark etmez, yapılması gereken en önemli şeylerden birisi derhal o sancakların üzerinden Rasûlullah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mührünün silinmesidir.

İllâ o bayrakların üzerine bir şeyler koymak istiyorlarsa onlara yakışacak en güzel amblem korsan ambleminden başka bir şey değildir Vesselam.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.

Zümre, 41

GÜNÜN HADİSİ

Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, hayır söylesin veya sükut etsin.

Riyazü's Salihin, 1/307

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI