GÄ°RÄ°Åž
Giriş İslam Tarihi Profesörü Sayın İhsan Süreyya Sırma «Hilafetten Saltanata» isimli kitabının önsözünde şöyle demektedir
GiriÅŸ
İslam Tarihi Profesörü Sayın İhsan Süreyya Sırma «Hilafetten Saltanata» isimli kitabının önsözünde şöyle demektedir:
"Yalnız şurasında kaydetmeden geçemeyeceğiz. Bazı kardeşlerimiz, birtakım gruplar ya da rejimler adına eleştirmesinler bizi. Şayet mutlaka bizi eleştireceklerse, lütfen Allah için, Rasulullah için ve Kur'an çizgisinde yapsınlar bu eleştirilerini… Biz, bunlara müteşekkir olur hatalarımızı tashih ederiz. Tüm hayat boyutlarımızda Allah bizi riyadan, tekebbürden, grup taassuplarından, şirkten ve her türlü saltanattan muhafaza buyursun."
"Bizi Allah için, Rasulullah için ve Kur'an çerçevesinde grup taassubundan uzak olarak eleştirin" diyen hoca, ne yazık ki taassuptan uzak kalamamıştır. Hz. Muaviye hususunda son derece tefrite düşmüştür. Hâlbuki kendileri de biliyorlar ki, dinimiz ifrat ve tefritten men ediyor.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi der ki: "Şeriat, ifrat ve tefritten men ediyor, vasatı emrediyor. «Emrolunduğun gibi doğru ol» ayet-i kerimesi bunu beyan ediyor."(1)
Fıkıh âlimleri, usulcüler, müfessirler, muhaddisler, kelamcılar ve birçok tarihçiler, Hz. Muaviye'nin lehindeki ve aleyhindeki olaylara değinmişler, ona yapılan itirazlara cevap vermişlerdir. Sayın Sırma ise, sadece Hz. Muaviye aleyhindeki rivayetleri ele almış ve cevapsız bırakmıştır. Sayın Sırma'nın kitabını okuyanlar, tek yönlü ve eksik yaklaşımdan dolayı, Hz. Muaviye karşı cephe alıyorlar ve hatta kimileri daha ileri giderek ağır suçlamalara gidiyorlar
Hasen bir senedle, İbn-i Abbas'tan rivayet olunmuş bir hadiste, Resulullah (s.a.v) buyurmuştur ki: Kim ki sahabilerime kötü laflar söylerse, Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların laneti üzerine olsun."(2)
Hz. Muaviye'yi, ona yapılan haksız eleştirilere karşı, akrabam veya sultanlığından makam elde etmek için değil, sadece inandığım ve öğrendiğim hakikatleri Allah, Resulullah için bu aciz çalışmamla savunuyorum.
Sahabilerin faziletleri hakkında birçok ayet ve hadisler vardır. Ayrıca Hz. Ali ile Hz. Muaviye'yi arasındaki olaylar hakkında hadis, fıkıh, tefsir ve usul-u fıkıh âlimleri fikirlerini beyan etmişlerdir. Onlar, bu olayları ele alırlarken «mutedil» davranarak taassuptan uzak kalmışlar.
Sayın Sırma hoca, tarihçi olduğundan olsa gerek, olayları sadece tarih süzgecinden geçirerek ele almıştır. Bilginler, bu olayları sadece tarihin değil fıkıh, hadis, kelam ve tefsir süzgecinden de geçirmişlerdir. Sayın Sırma mazur olabilir. Çünkü o ne bir muhaddistir, ne bir fakih ve ne de bir müfessirdir. Bundan dolayı, sadece tarihten bir delil getirerek, olayların fıkhî, itikadî vs. boyutlarını incelememenin ifrat veya tefrite sebep olacağı apaçıktır.
Hâlbuki Ehl-i Sünnet, Ashab-ı Kiramın bütününü karanlık dünyamıza doğan güneşler –parlak yıldızlar olarak görüyor, hepsine saygı ve saygıyı telkin ediyor. Havariç ve Şia gibi ifrat ve tefrite yönelerek kimini kâfir, kimini gasıp ilan etmiyor."(3)
 "Şüphesiz ki bizim için Resul-i Ekrem'in bütün sahabeleri muhterem şahsiyetlerdir. Hizmetlerini göz önünde bulundurmadan, İslam'ın teâlisi için çalışmalarını unutup, kendilerini yakışık olmayan sözlerle hitap etmek çok münasebetsiz ve yanlış bir harekettir. Sahabilerin yanlış işleri hakkında sadece yanlıştır deyip geçmek gerekir. Bundan başka şeyler söylemek ve daha fazla ilaveler yapmak icap etmez. Bunları bir tarafa bıraksak bile, esas itibariyle hatalı bir hareket bir sahabinin sahabilik şerefine zarar vermez. Hz. Amr b. As'ın makamı hakikaten yüksekti. İslam'a bir hayli ve büyük hizmetleri geçmişti. Fakat yukarıdan beri üzerinde durduğumuz iki hareketi (Mızrakların başına Kur'an'ı takması ve hakem olayı kastediliyor) yine kendisi yapmıştır. Bunları hatalı ve yanlış işler demekten başka çaremiz yoktur.(4)
 "Hz. Muaviye'nin iyilikleri şan ve şöhreti şöyle dursun, sahabi olması hasebiyle kendisi hürmete şayan bir zattır. İslam'a yaptığı hizmetleri inkâr edecek değiliz. İslam âlemini bir bayrak altında toplamış, İslam dünyasını genişletmiştir. Onun hakkında her kim ileri geri konuşur, ona ta'n etmeye kalkarsa deriz ki, o haddini bilmeyen kimsedir. Böyle bir şahsı katiyen tasvip etmeyiz."(4)
Sayın Sırma, Hz. Muaviye hakkında tefsir, hadis, fıkıh, usul-ü fıkh ve akaid kitaplarından, Ehl-i Sünnet âlimlerinden hiçbir delil getirmemiştir. Bütün dayanağı kişisel zanları, tarih kitapları ve Hz. Muaviye'ye karşı olan Şia âlimlerinin sözleridir.
Dipnotlar
1-Bediüzzaman Said Nursi, İşaratü'l İ'caz: Sh. 7
2-İmam-ı Suyuti, Camius Sağir: Sh. 173
3-Hüseyin Algül, İslam Tarihi: C. 3, Sh. 213
4-Mevdudi, Hilafet ve Saltanat: Sh. 186–189
5-A.g.e. Sh. 204
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.
Şûra, 43
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'dan :
"Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...