KADER RİSALESİ ŞERHİ-4

Demek kader meselesi, teklif ve mes’uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana girmiş. Cüz’-i ihtiyarî, seyyiata merci’ olmak içindir ki, akideye dâhil olmuş.


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2021-01-04 09:00:17

"Demek kader meselesi, teklif ve mes'uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana girmiş. Cüz'-i ihtiyarî, seyyiata merci' olmak içindir ki, akideye dâhil olmuş. Yoksa mehasine masdar olarak tefer'un etmek için değildir. Evet, Kur'ân'ın dediği gibi, insan seyyiatından tamamen mes'uldür. Çünkü seyyiatı isteyen odur. Seyyiat tahribat nev'inden olduğu için, insan bir seyyie ile çok tahribat yapabilir. Müdhiş bir cezaya kesb-i istihkak eder. Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi.

Fakat hasenatta iftihara hakkı yoktur. Onda onun hakkı pek azdır. Çünkü hasenatı isteyen, iktiza eden rahmet-i İlahiye ve icad eden kudret-i Rabbaniyedir. Sual ve cevab, dâî ve sebeb, ikisi de Hak'tandır. İnsan yalnız dua ile, iman ile, şuur ile, rıza ile onlara sahib olur. Fakat seyyiatı isteyen, nefs-i insaniyedir (ya istidad ile, ya ihtiyar ile). Nasıl ki beyaz, güzel güneşin ziyasından bazı maddeler siyahlık ve taaffün alır. O siyahlık, onun istidadına aittir. Fakat o seyyiatı, çok mesalihi tazammun eden bir kanun-u İlahî ile icad eden yine Hak'tır. Demek sebebiyet ve sual nefistendir ki, mes'uliyeti o çeker. Hakk'a ait olan halk ve icad ise, daha başka güzel netice ve meyveleri olduğu için güzeldir, hayırdır" (Sözler, s. 464)

ŞERH:

Kadere iman gururun; cüz'î irade ise sorumsuzluğun ilacıdır. Tartışmasız bir hakikattir ki, insanın varlığı kulluk imtihanı ile çok yakından ilişkilidir.

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

"Ben cinleri ve insanları sırf beni tanıyıp kulluk etsinler diye yarattım" (Zariyat, 51/56) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

Allah sonsuz merhametiyle insanın bu imtihanı kazanması için gereken soruların cevaplarını detaylı bir şekilde açıklamıştır. Bu cümleden olarak insana imtihanı kaybettiren kibir ve gurur gibi olumsuz duygulara kapılmaması, imtihanın kazanılması yönünde yardımcı olan, tevazu ve kusurunu görmek gibi olumlu insani erdemleri takınması için şu formülü ortaya koymuştur;

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ

"İyilikler Allah'tandır, kötülükler kulun kendisindendir."(Nisa, 4/79) Evet, insanın nefsi iyiliklerden hoşlanmaz, çünkü bunlar vucudidir, var olmak için bir güç bir enerji sarf etmeyi gerektirir. Üstelik bunların o değişik ve zor şartlarını meydana getirecek iktidarı da yoktur. Demek en doğrusu bunları Rabbine vermeli, çok az bir dahli olsa da ondan da feragat etmelidir.

Buna mukabil, kötülüklerin müşterisi herkesten önce insanın kendi nefsidir. Bunları yapmaya fıtraten arzuludur. Öyleyse bunları sahiplenmekten çekinmemeli, bunları her türlü kusurdan münezzeh olan rabbine isnat etmekten hayâ etmelidir. Böylece iyiliklerini Rabbine, onun kaderine; kötülüklerini de kendi nefsine ve özgür iradesine isnat etmeli, şımarıklıktan kurtulmalı ve imtihanı kazanmalıdır.

İnsan marifetullahta terakki ettiği, isim ve sıfatlarıyla yakından Allah'ı tanıdığı nispette, onu sever ve ona saygı duyar. Allah'ı sevip saydığı nispette ona karşı hayâ duygusu kabarır. Hayâ duygusu kabardığı nisbette Allah'ın rahmetini müteessir etmemek, şefkatini incitmemek için O'nun bir dediğini iki etmez ve Allah'ın yaptığı bütün işlerde rahmet, hikmet ve adaletin var olduğunda asla şüphe etmez.(1)

Dipnotlar

1-Bu konuyu daha iyi kavramak için 'iyiliklerin vücudî, kötülüklerin ise ademî olduğu gerçeğinin açıklandığı' bölüm ile burada devam eden açıklamalara bakılabilir.

Kelimeler

Dâi: Gerektirici sebep.

Hasenat: İyilikler, sevaplar.

İhtiyar: İrade, dileme, isteme.

İktiza: Gerekme, gerektirme.

İstidat: Kabiliyet.

Taaffün: Kokma, kokuşma.

Tazammun: İçine alıma.

Cüz-i ihtiyarî: İnsanın sorumlu olmasına esas teşkil eden sınırlı irade, dilediğini yapma arzusu.

Fahr: Gururlanma, övünme.

 İltica etme: Sığınma

 Masdar: Kaynak.

Tefer'un: Firavunlaşmak

Kesb-i istihkak: Hak etme.

Kudret-i rabbaniye: İlâhî kudret.

Mesalih: Maslahatlar, faydalar.

Rahmet-i ilâhiye: Allah'ın rahmeti.

Seyyiat: Kötülükler, günahlar.

Şekva: Şikâyet.

Ziya: Işık.

Mehasin: Güzellikler; sevaplar.

Merci: Hedef, sığınak.

Mes'uliyet: Sorumluluk.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

KADERLE ALAKALI BAZI ISTILAHLAR

KADERLE ALAKALI BAZI ISTILAHLAR

Cüz’-i İhtiyarî: 1.Lügat manası: İhtiyarî kısım, tercih edilen ihtiyarî parça, seçile

KADERİN MERTEBELERİ

KADERİN MERTEBELERİ

Kaderin dört mertebesi vardır: a. Olmuş, olacak ve olmakta olan bütün herşeyin Allah’ın

KADERİN KISIMLARA AYRILMASI

KADERİN KISIMLARA AYRILMASI

3.Muhtevası itibariyle Kaderin Çeşitleri: a). Bedîhî ve Nazarî Kader: Kader, dışa yansıyan

KADER

KADER

1. Lügat manası: Ölçüp biçmek, takdir etmek, bir şeyin sınırlarını tayin etmek. Kader,

KADER RİSALESİ ŞERHİ-23

KADER RİSALESİ ŞERHİ-23

“Elhasıl: Madem hayat, esma-i hüsnanın nukuşunu gösterir. Hayatın başına gelen herşey has

KADER RİSALESİ ŞERHİ-22

KADER RİSALESİ ŞERHİ-22

DÖRDÜNCÜ MEBHAS Eğer desen: “Birinci Mebhas’ta isbat ettin ki: Kaderin her-şeyi güzeldir,

KADER RİSALESİ ŞERHİ-21

KADER RİSALESİ ŞERHİ-21

Eğer desen: "Kader bizi böyle bağlamış. Hürriyetimizi selbetmiştir. İnbisat ve cevelana mü

KADER RİSALESİ ŞERHİ-20

KADER RİSALESİ ŞERHİ-20

Zikredilen delillerle varılan netice şöyle özetlenmiştir: “Netice-i meram: Madem bilmüşahe

KADER RİSALESİ ŞERHİ-19

KADER RİSALESİ ŞERHİ-19

. Kitab-ı Mübin-İmam-ı Mübin hakikatı Kur’an-ı Hakîm’de bu iki kavrama da yer verilmi

KADER RİSALESİ ŞERHİ-18

KADER RİSALESİ ŞERHİ-18

Üstadın aşağıdaki ifadelerinde bu hakkatlerin açıklaması vardır: “Hem herşeyin miktar-ı

KADER RİSALESİ ŞERHİ-17

KADER RİSALESİ ŞERHİ-17

ÜÇÜNCÜ MEBHAS: Kadere iman, imanın erkânındandır. Yani: "Herşey, Cenab-ı Hakk'ın takdiriy

Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığının.

Nahl,98

GÜNÜN HADİSİ

Gece içinde öyle bir saat vardır ki, müslüman olan herhangi bir kimse, dünya ve ahiret hususlarında Allah'dan bir hayır isterken duasını ona denk düşürürse, Allah; muhakkak istediğini kendisine verir.

Müslim, Ravi[Cabir (r.a.)]

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI