ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-20
Hani günümüzde bir kısım insanlarımız da buna benzer bir laf ederler; "Efen¬dim, mahviyyet gerekir mahviyyet." Bu tasavvufta bir terimdir. Yani kişi¬nin kendisini yok gibi hissettirmesi; varlığım insanlara hissettirmeden İslam’ı yaşayacak fakat bu yaşadığını insanlara hissettirmeyecek.
*Hani günümüzde bir kısım insanlarımız da buna benzer bir laf ederler; "EfenÂdim, mahviyyet gerekir mahviyyet." Bu tasavvufta bir terimdir. Yani kiÅŸiÂnin kendisini yok gibi hissettirmesi; varlığım insanlara hissettirmeden Ä°slam'ı yaÅŸayacak fakat bu yaÅŸadığını insanlara hissettirmeyecek. Yani Ä°slam'ı yaÅŸadığını insanlara hissettirmeyecek. Niye? Ä°ÅŸin içine riya girmesin diye. Onun içindir ki, "Müslümanların faaliyet gösterdiÄŸi çeÅŸitli derneklerÂde vakıflarda, kuruluÅŸlarda, kurumlarda yer almıyorum efendim gösteriÅŸ gibi oluyor. Oraya gitmek gelmek, meydanlarda Allahu Ekber diye bağırÂmak, çeÅŸitli iÅŸler yapmak, riyaya girebilir, onun için o tür yerlerde ben göÂrünmemeye dikkat ediyorum. Uzleti tercih ediyorum" diyorlar. Onlar öyÂle diyorlar. Ama peygamber efendimiz "Ä°slam'ın ruhbanlığı cihadladır" diyor. Yani her ÅŸeyden el etek çekmek mi istiyorsun, mütevazı olmak, riyadan kaçınmak mı istiyorsun, buyur cihad et diyor. Bir adam kendisini cihada vermiÅŸse maldan, canÂdan vazgeçmiÅŸ demektir.
*Kimi mal ve canlarıyla hizmet ederlerken, kimi de hele bir emekli olayım, para sahibi olayım, hizmet edeyim diyorlar. Allah ÅŸu andaki gücümüzden sorumlu tutuyor bizi. Mevcud gücümüzden sorumluyuz biz. Yarına yönelik plan kurulur ama iÅŸi yarına tehir etmeÂmeli. Her zamanın kendine has bir ibadet zamanı vardır. Sizin elli yaşınÂda yapacağınız hizmetler, elli yaşın sorumluluÄŸunu karşılar. Åžu anda buÂlunduÄŸunuz yaÅŸta yapmanız gereken hizmetleri hiç bir zaman telafi edeÂmezsiniz. Ancak tevbe edersiniz.
*Çevremizdeki insanlara dikkat edeceÄŸiz. Yalnız çekinmeyeceÄŸiz. Kâfir için en zararlı söz "Lailahe illallah'tır" Biz bunu minarenin tepesinÂden söylüyoruz. Bizim gizli veya gizlenecek sözümüz yoktur. Kimseden endiÅŸe etmeyin. Haber almak için gelen de müslüman, anası, babası müslümandır. Åžu ÅŸudur. Bu budur diye dilimizi kısmayalım. Yoksa cehenÂnem var. Efendimiz miraç gecesinde dilleri ateÅŸten makaslarla kesilenlerin, hakikatleri söylemeyenler olduÄŸunu belirtmiÅŸtir
*Müslümanın hayatta kaybetme diye bir endiÂÅŸesi yoktur. Kaybetme endiÅŸesi Ä°slami hizmette üzerine düşen görevi yaÂpamamak, hakkı kaybetmektir.
*Rabbim "eÄŸer o münafıklardan, kâfirlerden zengin insanlar görecek olursan onlaÂrın malları da evlatları da seni imrendirmesin." Hatta halk arasında konuÂÅŸulur, münafıklığı ile köşeyi döndü gitti be. Åžimdi biliyoruz ya bunu "heÂrif köşe dönücü" deniliyor. Adam her partiye yaranmak için oraya gidiyor, buraya gidiyor, hangisi iktidara gelmiÅŸse onların yanında takla atıÂyor. YaÄŸ kuyruÄŸuna giriyor, yaÄŸ çekiyor herif, köşeyi dönüyor..
*Sinek bakmış ki tabağın içinde bal var, yukarÂdan hemen kenarına konarmış.. DermiÅŸ ki; "bu benim neslime yeter." Yani benden sonra gelecek olan nesillere yeter bu. Evvela ön ayakları ileriye doÄŸru gider, sonra hortumunu bala doÄŸru uzatır, yemeÄŸe baÅŸlarmış. YeÂdikçe dalarmış, yedikçe dalarmış, içerisine doÄŸru ve ayakları da, kanatÂları da tamamen balın içerisine batarmış. Tam karnı doyarmış, karnı doyunca, "ÅŸimdi daha iyi uçarım, karnım daha iyi doydu, deyip te kanadını çırpmaya kalkınca, kanadını çırpamazmış. Ä°ÅŸte insanoÄŸlunun dünyaya dalması böyle bir ÅŸey. Yani dalarken iyi niyetlerle dalıyor. "Hocam şöyle bir ev alacak kadar bir ÅŸey, yani bu anlattıklarımı almayın yapmayın diye söylemiyorum, dikkat edin yalnız. Hani daha önce ifade ettim para cebinizde duracak, ÅŸu göğüs kaburga kemiÄŸinizin içerisine, kalbinize girmeyecek. Yani sevgisi kalbinizin içerisine girmeÂyecek, cebinizde duracak. Yoksa bir araba alayım veya bir ev alayım yeter. Oradan oraya taşınma olmuyor filan v.s. Bir de dükkân aldınız, soÂnu gelmez, bir de deniz kenarında ev alma, yazlık alma ihtiyacı hissediÂlir. Ondan sonra çocuÄŸa bir ev, yazlık, bir araba gibi bütün bunlara dalıÂnıp gidilir de, bu dünya dan herÅŸeyi elde edeyim denilir de, ahiretle ilgili olarak da hiçbir ÅŸeye elimiz varmaz. Ä°manınız da var ayrıca, yalnız yahu bunu da elde edelim dediÄŸimiz için, ama hele ÅŸu iÅŸleri de bitireyim, hele bu iÅŸleri de bitireyim diye devam eder gideriz. Mazaallah. Rabbim de ona dikkat çekiyor, onların daldığı gibi siz de dalarsınız diyor. Ä°ÅŸte onlaÂrın amelleri dünyada da boÅŸa gitti, ahirette de boÅŸa gitti. Ä°ÅŸte zarara uÄŸÂrayanlar onlardır diyor Allah (c.c)
*Rabbim "namaz insanı kötülüklerden alıkoyar" diÂyor. "Ama hocam bir tanesini biliyoruz, namaz kılıyor ama bütün kötülükleri yapıyor?" O insan namazına kalıbıyla geliyor da, kalbiyle gelemiyor. Kalbiyle dükkânda, evde veya bir dalaverenin peÂÅŸindedir. Ondan dolayı namaz o insana faydalı olmuyor…
*Bir kitap yazılmış Arap âleminde, bu kitap bundan üç dört sene önce Türkçeye tercüme edilmiÅŸ. Kim tercüme etti -belli deÄŸil, kim bastı o da belli deÄŸil, ama bol miktarda parasız dağıtıldı bu kitap. Küçük bir kitapÂçık. Bir gün sevdiÄŸim bir arkadaşımın dükkânında bu kitabı gördüm. "Yahu bu kitabı kim bıraktı?" diye sordum. "Sabahleyin biri geldi bütün kitapçı dükkânlarına birer paket bıraktı, gitti" diyor. Kitabı ben biliyorum, kitap ÅžiiliÄŸin aleyhinde yazılmış. Fakat öyle ÅŸeyler var ki Hz. Ömer (r.a.) hakkında bugüne kadar hiçbir kitapta yani Sünni veya Åžii kitabında görmediÄŸim iftiralar var. Dedim ki "bunu götür, git evinde yak veya yok et."
*Peki, bu dünyada yavrusunun eline ateÅŸin deÄŸmeÂsinden endiÅŸe eden baba, acaba cehennemde yanmasına tahammül edeÂbilir mi? edemez aslında. Peki, niye o zaman eÄŸitimine fazla ağırlık vermez, Ä°slami çizgide yürümesi için gayret göstermez. O ahiret hakkında ki inancımızın zayıflığındandır. Zayıf bir ÅŸekilde olduÄŸundan dolayıdır ki, çocuklarımızın ahiret için hazırlığına fazla dikkat etmeyiz ama bu dünyada sıkıntı çekmesin diye daha fazla gayret ederiz.
*Hani son elli altmış senedir bu memlekette Ä°slam'a hizmet etmesinden dolayı, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri başı koparılan, yani idam edilen, kurÂÅŸuna dizilen çok hocaefendiler olmuÅŸtur. Yani sayısı kesinlikle belli edilememiÅŸ. Bugüne kadar 100 bin diyen var, 200 bin diyen var. Yani kesin rakam araÅŸtırmacının kendine göre deÄŸiÅŸiyor. Tabii bu ilim adamÂları sıradan ilim adamları da deÄŸil. Köyümüzün yalnız Kur'an'ını okuyuveren hocalar deÄŸil. ÇoÄŸunluÄŸu özellikle seçilmiÅŸ. Bugünkü ifadeyle profesör, o günkü ifadesiyle Fatih dersiamlarından derler. Bu insanların boynu vurulmuÅŸ onun yolundan gidenler sürgüne gönderilmiÅŸ veya çeÂÅŸitli iÅŸkencelere tabi tutulmuÅŸ. O dönemde bir kısım Müslümanlarımız da "Allah'a çok şükür bana deÄŸmedi" demiÅŸ sevinmiÅŸler. "Allah'a çok şükür, ben onlar gibi yapmadım ve bunlar başıma gelmedi" diye sevinmiÅŸler. O günden bu güne kadar ÅŸiddeti biraz daha hafifleyerek de olsa devam ediÂyor müslümanlara karşı iÅŸkence yapmak. Günümüzde hani müslümanın bir tanesini tutsalar, götürüp hapse atsalar veyahut ta dövseler, iÅŸkence etÂseler, "yahu o gün beni de çağırmışlardı, Allah'a çok şükür gitmemiÅŸim oraya" diyor adam. Aynıdır yani, ÅŸimdi adam diyor ki: "Yahu hocam, filan hocayı filanla beraber oturuyorlarken gelmiÅŸler, almışlar, götürmüşler. GitmiÅŸler, dövmüşler veya hapsetmiÅŸler." Öbürü diyor ki: "Yahu hocam tam o gün ben de çaÄŸrılmıştım. Allah'a çok şükür ki ben gitmemiÅŸim" diÂyor ve ondan sonra da Allah yolunda cihad etmeyi malıyla, canıyla ci-had etmeyi hoÅŸ karşılamıyor. Ä°ÅŸte bu adamda münafıkların o sayılan vaÂsıflarım kendisinde toplamış oluyor.
Yani Allah (c.c.) bundan 1400 sene evvel Medine'de geçen bir olayı nakletmek için Tevbe suresini indirmeÂmiÅŸ, o olayı naklediyor. O olayda münafıkların sıfatlarını veriyor. GüÂnümüzdeki münafığın sıfatına denk düşüyor. Bunun filmini vermiÅŸ oluÂyor aslında bize..
*Bir zamanlar bir adam, Ankara'da basına demeç vermiÅŸti. DemiÅŸti ki, "Allah diye bir ÅŸey yok, insanlar kendileri icad ettiÂler" demiÅŸti. DediÄŸinden bir müddet sonra da öldü adam, geberdi. MalteÂpe camiine getirdiler adamı. Tabii ki hocaefendi rapor almış, hoca efenÂdi arazi olmuÅŸ, "ben hastayım" demiÅŸ veya izin almış. Yok öte hoca, beri hoca, yok. DemiÅŸler ki "bu Allah'a inanmazdı niye buraya getirdiniz?" NaÂmaz kılan olmadı. Fakat avukatın birisi demiÅŸ ki; "ben bilirim kıldırmasıÂnı, kıldırmış sonra basın da duyduÄŸumuz kadarıyla biri, "senin abdestin yoktu yahu" deyince "böylesi adamın böylesi namazı olur" demiÅŸ. Ondan sonra tedbir alındı, diyanetin dışında cenaze imamlığı icad edildi.Â
*Günümüzde bunların benzeri masonlardır. Bir bakarız onlara, yahu sen niye mason oldun? Derseniz, "Vallahi hocam dinimden imanımdan bir ÅŸey kaybetmiyorum, parası da bol, imkânlar var, onun için oldum" diÂyor. O imkânlar için girilir, ava giderken avlanılır, buna dikkat eden yok. Yalnız orada bu adama liste verilmiÅŸ, bu adamlar masondur diye, bir bakmış ki bu adamlar pratikten zengin oluvermiÅŸler. Pratikten profeÂsör oluvermiÅŸler, pratikten yükselivermiÅŸler, makam ve mevkileri elde etmiÅŸler. Adam diyor ki: "ben de yükselmek istiyorum, öyle ise ben de buÂraya gireyim" diyor. Bu tür adamların ilan edilmesinin zararı burada. Ya sevimli oluyorlar, ya çok korkunç görünüyorlar, onlara karşı direnme gücünü yitiriyor.
Hani müfettiÅŸ bir arkadaÅŸ anlattı; "Ä°stanbul'da çeÅŸitli yerleri teftiÅŸ ediyorum. Adam vardım mı masasının üzerine bilmem ne namussuz ÅŸeyin amblemini koyuyor. Yani benimle uÄŸraÅŸma, kulağından tuttum mu filan yere atarım, anlamında kullanıyor o amblemi diyor. YaÂni ÅŸimdi onlar ya korkunç hale geliyor, ya sevimli hale geliyor. Ä°kisi de zararlı, korkulacak bir güç olmaları da zararlı, sevimli halde görünmeleÂri de zararlı. Ama etkili ve yetkililer onları bilecek, belini bükmesini de bilecek.
*Fatih Sultan Mehmet Hanın "Fetihname"sini Türkçeye tercüme ettim. 1453 yılında yazmış. Yani Ä°sÂtanbul'u aldığını, tamamen üstünlüğün Müslümanların eline geçtiÄŸi müjÂdesini veren mektubu "Haber-i Sahih" isimli çok deÄŸerli bir tarih kitabı naklediyor. Orada ÅŸunu görüyoruz; On beÅŸ kadar ayet-i kerime kullanÂmış, kâfirlere yönelik ayet-i kerimeler. "Onlara karşı harp ediniz, onlara karşı cihad ediniz, onlar pisliktirler" ayetlerini verdikten sonra "Cenab-ı Allah'ın dediÄŸi gibi biz de askerlerimizi, toplarımızı tüfeklerimizi, manÂcınıklarımızı hazırladık" diyor. "O kâfirlere karşı gücünüz yettiÄŸince, kuvvet hazırlayın" ayetine uygun olarak kuvvet hazırladık diyor. Yani sözüne delil olarak ayetlerÂden getirmiÅŸ.
*Günümüzde özellikle bir dergide bir makalesinde veya konferansınÂda Ä°slami bir konuyu anlatacak adam, "Efendim Ä°skender'in de dediÄŸi giÂbi veya Aristo'nun ifade ettiÄŸi gibi veya Ä°ngiliz yazar filanında söylediÄŸi gibi" diyor. Bu, aÅŸağılık kompleksinden kaynaklanıyor. Yahu onların en güzeli benim tarihimde var, ayetimde var, hadisi ÅŸerifimde var ve sahaÂbe sözlerinde fevkaladesi var. Ama öyle bir hal yerleÅŸmiÅŸ ki ülkemizde Çiçero'nun dediÄŸi gibi derseniz, aydın Müslümansınız. Hz. Ali'nin dediÂÄŸi gibi derseniz gericisiniz. Hz. Ali ''Söylenene bak, söyleyene bakÂma" diyor. Bu arkadaÅŸlar kendi küçüklüğünden batılı bir yazarın adını kullanarak büyümeÄŸe çalışıyor. Gavurla fotoÄŸraf çektirmeye can atıyorÂlar. Biz de küçüklüğümüzü anlıyoruz da, her ÅŸeyden daha büyük Allah (c.c.) kelamına dayanarak büyümeÄŸe çalışıyoruz. Aramızdaki fark bu.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
GaÅŸiye, 1
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)
Müslim, Birr 144, (2626)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...