KIZIL İCAZ NOTLARI-3-(2.KISIM)

Ders: Kızıl İcaz(3. Ders), 2. Kısım İzah: Ali Haydar Çetintürk Hocaefendi Rahman ve Rahim isimlerine baktığımız zaman da, yine İşaratü’l İ’caz’da görmüştük, Arap lisanında sanat olarak tedelli ve terakki sanatları vardır. Tedelli yukarıdan aşağıya inme sanatıdır. Mesela Besmelede durum böyledir; önce Allah, sonra Rahman, sonra Rahim isimleri gelir.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2021-01-15 08:38:44

Ders: Kızıl İcaz(3. Ders), 2. Kısım

İzah: Ali Haydar Çetintürk Hocaefendi

Rahman ve Rahim isimlerine baktığımız zaman da, yine İşaratü'l İ'caz'da görmüştük, Arap lisanında sanat olarak tedelli ve terakki sanatları vardır. Tedelli yukarıdan aşağıya inme sanatıdır. Mesela Besmelede durum böyledir; önce Allah, sonra Rahman, sonra Rahim isimleri gelir.

Not: Yani genelden özele. Üstad buna 14. Lem'anın ikinci makamında; "Yani "Bismillahirrahmanirrahîm" yukarıdan nüzul ile semere-i kâinat ve âlemin nüsha-i musaggarası olan insana ucu dayanıyor. Ferşi arşa bağlar. İnsanî arşa çıkmağa bir yol olur.(Sözler, s. 9) demekle işaret ediyor.(Salih Okur)

*Terakki sanatında ise, asıl belagat sanatında fesahat ifade eden sanat budur. Misal vermek gerekirse, mesela sizin de tanıdığınız Abdullah isminde bir zatı görüyorum, size "Abdullah geldi" diyorum, siz onu görmediğiniz için sizde bir şüphe sezince "kesinlikle Abdullah geldi" diyorum, sizin açıkça bana inanmadığınızı görünce dozu biraz daha artırıyorum, "vallahi Abdullah kesinlikle gelmiştir" diyorum. Buna terakki sanatı deniyor Arap edebiyatında. 

Ama burada yani besmelede terakki değil tedelli sanatı kullanıldı. Çünkü burada tenbih var. Neye tenbih? Küçük nimete tenbih. Çünkü Rahman'ın kuşattığı insanlar ile Rahim'in nimetlendirdiği insanlar yani müminler sayıca bir değil.

Şimdi ibareyi okumaya devam edelim; " هذا مقام التنبيه

Bu, yani Rahman ve Rahim isimleri tembih makamı içindir. Tabii yine ibarenin akışından anlıyoruz ki, küçük nimetlere tenbih ve ikaz makamıdır. Yani oraya parantez açarak (küçük nimetler) ifadesini koymayı uygun görüyoruz ki, Abdülmecid Efendi'nin haşiyesinde de böyle geçiyor. 

Not: Prof. Dr. Niyazi Beki Hocamızın izahını nakledelim; "Nimetlerin, iyiliklerin sayımında önce küçük, sonra büyük olanlar söz konusu edilir. Aşağıdan yukarıya yapılan bu sayım işlemine Belagat sanatında "Sanatu't Terakki" denilir ve güzel karşılanır. Hâlbuki Rahman büyük nimetlere, Rahim ise küçük nimetlere delalet etmektedir. Rahim'in Rahman'dan sonra zikredilmesi, büyülten küçüğe, yukarıdan aşağıya inmek manasına gelen Sanat'u't Tedelli kaidesine dâhildir. Bu ise belagatça makbul değildir.

Eğer denilse her yönden belagatin zirvesinde olan Kur'an-ı Hakim'de belagatçe makbul sayılmayan bir ifade tarzının tercih edilmesinin hikmeti nedir?

Niyazi hocamız burada Üstadın İşaratü'l İ'caz'daki cevabını naklediyor, biz de onu nakledelim; "Evet kaşlar göze, gem ata mütemmim oldukları ve onların noksanlarını ikmal ettikleri gibi; küçük nimetler de, büyük nimetlere mütemmimdirler. Bu itibarla mütemmim olan haddizâtında küçük de olsa, faideyi ikmal ettiğinden, büyükten daha büyük olması îcab eder. Ve keza büyükten beklenilen menfaat, küçüğe mütevakkıf ise; o küçük, büyük sırasına geçer; o büyük dahi, küçük hükmünde kalır. Kilit ile anahtar, lisan ile ruh gibi.

Ve keza bu makam, nimetlerin ta'dadı veya nimetler ile imtinan makamı değildir. Ancak insanları, gizli ve küçük nimetlere tenbih ve ikaz etmek makamıdır. Evvelki makamlardaki "tedelli", şu "tenbih" makamında terakki sayılır. Çünki gizli ve küçük nimetleri insanlara göstermek ve insanları onların vücuduna ikaz etmek, daha lâyık ve daha lâzımdır. Bu itibarla, şu mes'elemizde tedelli değil, terakki vardır.(İşarat-ül İ'caz, s. 16)

Not: 2: Abdülmecid Efendi diyor ki;

فاشار بتقديم الرحمن الي ان هذا المقام مقام التنبيه لدفع غفلة السامع عن النعم الصغار فالتدلي هنا يعد من الترقي علي ان الغفلة عن النعم الصغار اقوي احتمالا فلا اشكال

"burada makam insanların küçük nimetlere olan gafletini ortadan kaldırmak için Allah Rahman'ı Rahimden önce takdim etmesi burasının tenbih makamı(nimetleri hatırlatıp ikaz etme makamı) olduğuna işaret etmektedir. Burada tedelli terakkiden sayılır. İnsanın küçük nimetlerden gaflet etme ihtimali daha kuvvetli olduğu için, burada tedelli sanatının kullanılmasında problem yoktur."(Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Kızıl İcaz Şerhi, s. 33, 34, OSAV Yayınları, İst. 2020)

Prof. Dr. Niyazi Beki Hocamız diyor ki; "Mesela bir baba, iyiliklerini göz ardı eden oğluna (tenbih makamında dediği) şu sözleri makbul ve güzeldir; "oğlum, ben sana iğneden ipliğe her şey verdim; bu evi, bu arabayı ben sana aldım. Bu evde olan her şeyi ben aldım, buradaki çay bardaklarını, şeker tabağını, lif ve sabunu da ben sana aldım."(Prof. Dr. Niyazi Beki, Kızıl İcaz Şerhi, Tenvir Neşriyat, İst. 2020)

Ali Haydar Hocamız izaha devam ediyor; لاالامتنان

İmtinan için değildir. İmtihanın lügat manası başa kakmaktır. Başa kakma, yani bir insan verdiği bir şeyi başa kakıyor, buradan sanki kötü bir mana çıkıyor. Onun için diğer manasını yani nimetlerini sayarak minneti hatırlatma manasını alıyoruz.

Burada benim anladığım âcizane şudur; Allahu âlem burada Hazret-i Üstad diyor ki; Burada(Rahman ve Rahim'de) imtinan yerine göre var ama buradaki makam o makam değil. Buradaki makam tenbih makamı. Yani Abdülmecid Efendi'nin dediği gibi, küçük nimetlere tenbih ve ikaz makamı.

İşaratü'l İcaz'da da görmüştük. Üstadın dediği gibi göz asıl idi değil mi, kirpik ona mütemmim. Peki, kirpik olmazsa olur mu? Olmaz ya. Kirpik olması lazım. Yani göz ne kadar önemli ise kirpik de o kadar önemli. Kirpik onun mütemmimi yani tamamlayışı oluyor.

Aynı şekilde at asıldır ama gem ona mütemmimdir. Gemsiz bir ata bindin mi, at alır seni götürür. At ne kar önemliyse gem de o kadar önemlidir. Gem atın mütemmimidir. Ama ata göre gem küçüktür, göze göre kirpik küçüktür. Büyük nimet göz, küçük nimet kirpik. Peki, bu küçük nimetler önemsiz midir, önemlidir. Aynen bunun gibi Rahman asıldır, Rahim onun mütemmimidir. Binaenaleyh önce asıl olan Rahman zikredildi, sonra da onun mütemmimi olan Rahim zikredildi.

*Kızıl İcaz bütün mevzuları alt üst ediyor. Yani bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum. Önce bütün Mantık kitaplarını dizdim. Yukarıda bir sürü Mantık kitabı var. Şimdi bunu göstermek için getirdim, hepsini kaldırdım. Çünkü burada anlatılan farklı. Burada anlatılanlar orada anlatılanlar gibi değil.

(Birisi);

-Klasik değil yani..

-Değil..

Bu arada bir zat devreye giriyor ve diyor ki; "hocam, şu anda akademi dünyasında disiplinler arası geçiş yeni yeni oluşuyor. Şimdi Hazret-i Üstadın Mantık'tan Akaide gitmesi, bir harf-i cer olan B'den akaide intikali.. Mantığı mantığının içinde hapsetmiyor. Mantık madem bir vasıtaysa, bu bir ilim ise, akaide hizmet etmesi lazım ve burada onu gösteriyor.

Ali Haydar Hoca;

-Ama bunu gösterirken Hazret-i Üstad bir kelimeyle gösteriyor. İşte böylece icaz oluyor. Bir kitap ne kadar uzunsa o kadar kolaydır. Bir kitap ne kadar kısaysa o kadar zordur.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!

Nahl, 125

GÜNÜN HADİSİ

"Şekavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil şekavet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."

Tirmizi, Birr 40, (1962)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI