İLAHİ SANAT İNSAN SANATINA BENZEMEZ

A benim iki gözüm, a benim tatlım, a benim gülüm, ilahi sanatla beşeri sanat, birbirinden çok farklıdır. Beşeri sanatı yapmakla görevli olan insanlar, ilahi sanatı da anlamakla yükümlüdürler.


İbrahim Köse

ibrahimkose60@gmail.com

2021-02-01 21:02:18

A benim iki gözüm, a benim tatlım, a benim gülüm, ilahi sanatla beşeri sanat, birbirinden çok farklıdır. Beşeri sanatı yapmakla görevli olan insanlar, ilahi sanatı da anlamakla yükümlüdürler.

Dünya tatlısı insan neler yapar neler! Karada, havada, denizde; evde köyde şehirde, odada, salonda, mutfakta ve daha nerelerde neler yapar neler. Bütün bu yaptıkları İlahi yaratılıştaki sanata hiç mi hiç benzemez.

Benzemez dedim, vallahi benzemez. Birçok karşılaştırma yaptım, benzer yönünü hiç bulamadım. Hem birazcık benzer yönünü bile bulamadım. Gerçi doğada ilahi sanatla beşeri sanat kucak kucağa olma ve birbirini tamamlama özelliğine sahiptir. Hatta doğada beşeri sanatın ilahi sanata uyumlu ve ahenkli olması daha çok özendirilir. Ancak uygulanan sanatın dizaynı, teşekkülü ve sonucu çok mu çok farklıdır.

Bir sanat icra etmek sanatçıya büyük bir haz verir. Ancak ilahi sanatı temaşa etmek her halde bu hazdan çok daha büyük bir haz verir.

Ey benim güzel arkadaşım, şeker kardeşim, istersen gel bu sanatları maddeler halinde birazcık karşılaştıralım.

1.Noksanı Tamamlama Sanatı:

Bir kitabın bir fasikülü, bir yaprağı yok olsa, o kitabın bu yok olan kısımları hiç tamamlar mı? Böyle bir şey olabilir mi? Veya bir binanın bir köprünün, bir resmin bir parçası yansa yok olsa, o bina, o köprü veya o resim noksanını tamamlayabilir mi? Tamamlayamaz benim değerli arkadaşım. Ancak Allah'ın sanatında tamamlanır. Bitki, hayvan, insan hücreleri, noksan yerleri tamamlayarak kendini yeniler. Örümceğin bacakları yeniden çıkar. Kesilen deri yenilenir, saç ve tırnak uzar.

İnanın kardeşim, Allah'ın sanatı insanın sanatına benzemez.

2.Parçanın Bütün Olma Sanatı:

Çocukluğum kavak ve söğüt ağaçları arasında geçti. Çocukken onların dallarında sallanırdık. Onların dallarını at yapar, üzerine biner, onları yerden sürüterek koşar, yarış yapardık. Onların dallarından düdükler yapar öttürürdük. Bu kavak ve söğüt dallarının bende bıraktığı en önemle tesiri; su kenarına dikilen bir küçük dalın birkaç yıl içinde büyüyüp asıl ağaç olmasıdır. Bir kısım otlar ve çiçekler de böyledir. Parça büyüyerek bütün olur. Değil mi benim dikkatli arkadaşım, beşerin sanatında buna benzer bir durum yoktur. Kalemin parçası bir kalem, masanın ayağı bir masa, veya otomobilin tekerleği bir otomobil olamaz.

İşte bunun içindir ki Allah'ın sanatı insanların sanatından farklıdır.

3.Soyunu Devam Ettirme Sanatı:

Şair: "İnsan kökü mazide olan atidir (gelecektir)" derken, yaratılıştaki bir bütünlüğü arz eder. İnsanlara bakarım kalabalık bir çarşıda. Ana hatlarıyla birbirlerinden ayrılan insan tipleri görürüm. Elmacık kemiği çıkık olan insan tipi. Burun kemiği kambur olan insan tipi. Geniş başlı olanlar. Çakır gözlü olanlar, orta boylu ve tıknaz olanlar, kısa boylu ve cüce olanlar vb. Her şehirde, her ülkede birazcık olsa bile farklılık vardır. Yüz yıllardır, bin yıllardır aynı tiplerin nesli sürüp gitmektedir. Bitkilerde ve hayvanlarda da aynı tespiti yapmak mümkündür. Oysa beşer harikası sayılan Mısır Piramitleri, Heidelberg Kalesi, Ayfer Kulesi, Taç Mahal, Selimiye Camii, Aizona Tapınağı, sanat eserlerinin ve diğer bütün eserlerin hiçbirisi kendi yapısını, kendi şeklini başka yerlere ve başka zamanlara aynen taşıyamamıştır. Tam birbirine benzeyen bir başka örneği ve bir başka benzeri yoktur.

Ah benim çok akıllı arkadaşım, Allah'ın sanatı insanların sanatına hiç mi hiç benzemez. Allah tohum, çekirdek, yumurta, kromozom yapar, insanlar yapamaz değil mi?

4.Her Şeyi Aynı Anda Yapma Sanatı:

Bir otomobilde beş kafadar, İstanbul'u geziyorduk. Hem İstanbul'u temaşanın, hem deniz manzaralı yol güzergâhının, hem de sıfır otomobilin tadını çıkarmamıza bir şey engel oluyordu: Işıklar. Tam boğaz sularını boğaza paralel seyrederken, tam yolda hızlanmışken, hoppala ışıklar! Ondan kurtulursun, beş dakika sonra yeni ışıklara yakalanırsın. Ancak bu ışıkların da çok zevkli bir tarafı var. Tam yeşil yanınca yan yana dizilmiş dört beş araba aynı anda gaza basar, haydi bakayım ilk sırayı kim kapacak? Arabanın içindeki kafadarların her kafadan ayrı bir ses çıkar. "Birinci olamadık be! Şu bordo bizi nasıl geçer? Biz de mi arabayı bordoya boyasak. Bak bak geçen arabanın arka koltuğunda oturan çocuk bize el sallıyor" bu ve benzeri ifadeler kullanılıyor.

Bu ışıklardaki arabaların hep birlikte kalkışları nedendir bilmem; ama bana bir meyve ağacındaki sistemi hatırlatır. Baharın ilk sıcaklarıyla ceviz ağacının her yerine aynı anda bütün atomlar, hücum eder. Sanki saniyede yanan binlerce yeşil ışığa karşı, binlerce hücum yapılarak aynı anda her cevize özsu (usare) gitmeye başlar. Bir meyveye önce, diğer meyveye sonra gitme diye bir şey yoktur. Bütün meyvelerin hepsi birden oluşur. Hepsi birden açar, hepsi birden etlenir. Hepsinin sütleri birden akar. Hepsinin çekirdekleri ve kabukları birden oluşur.

Anne karnında ki ikizlerin, üçüzlerin, beşizlerin, yapısı da böyledir. Bütün ceninlerde yürek, beyin kol bacak ciğer hepsi aynı anda biraz biraz büyür. Oysa insanların sanatlarında dizayn, proje, iskele yapı, ince yapı ve tezyinat sıralaması vardır. Hiçbir şey başlangıçta tam değildir. Bir inşaatın bütün katları ve bütün odaları aynı anda bitirilemez.

A benim güzel yoldaşım, Allah'ın sanatı, insanların sanatına benzemiyormuş değil mi?

5.Bir Şeyden Her Şey, Her Şeyden Bir Şey Yapma Sanatı:

Toprak, su, ışık, ısı ne kadar çok değişik kullanımlara sahiptir. Yeryüzünde çürüyen her şey bir toprak olurken, nasıl da bir topraktan da her şey yetişiyor. Su, yılanın ağzında zehir, arının ağzında bal oluyor. Su hem rahmet hem afat oluyor. Yani bir şey çok şey oluyor. Güneş bir tane iken ondan gelen ışık ve ısı binlerce maksatta kullanılıyor. Isı, muzu pişirmekte sarf olunduğu kadar elmayı pişirmekte sarf olunmuyor. İnsanın vücudunda ayrı, Fok'un vücudunda ayrı kullanılıyor. Sadece saman yiyen bir koyunda yün, süt, et, yavru kuzu ve gübre olurken; et, süt, ekmek, meyve, sebze ve binlerce tatlı çeşidi yiyen insan da bir insan vücudu oluyor.

Toprak, su güneş, hava ev sahibinin malzemeleri, yüz küsur element mülk sahibinin yapı taşları, kâinat onun binası, insan şerefli misafiri. Böyle değil midir değerli komşum. İnsan her şeyden bir şey yapabilir mi? Mesela demirden, bakırdan, naylondan ve benzeri maddelerden bir otomobil yapar, bir kaza esnasında tekeri yok olan bir otomobilin kaportasından kesip teker yapabilir mi? Ama bir insan budundan kesip koluna et koyabilir. Bacak damarlarını, tıkanan kalp damarları yerine ekleyebilir.

Değerli komşularım, yoldaşlarım ve arkadaşlarım, Allah'ın sanatının insanların sanatından pek çok farklı olduğunu anlatabildim mi?

6.Yapılan Eserin Başka Eserlerle Ortak Hareket Etme Sanatı: (Muavenet):

Gök, yere âşık. Sevgilisine olan hasret gözyaşlarını, yağmur damlalarıyla dile getiriyor.

Hava, rüzgâr eliyle yeryüzü evladının başını okşuyor.

Fezanın yıldız çocukları, gökyüzü sokaklarında bisiklet sürüyor.

Gezegenler, Samanyolu'nda birbirine değmemek şartıyla kayak yapıyor.

Balık denize, deniz buluta, bulut yeryüzüne muhtaç.

İnsanlar hayvanlara ve bitkilere; hayvanlar ve bitkiler cansız varlıklara muhtaç.

Bir vücut olabilmesi için bir el bir ele, karaciğer akciğere, mide yüreğe, beyin kafatasına, kafatası saçlara, saçlar berbere, berber fırıncıya, fırıncı çiftçiye muhtaç.

Kâinat birbirini tamamlıyor.

Yaa insanların yaptığı sanat eserleri böyle mi? Bir mühendisin yaptığı binaların birbirinden haberi var mı? Veya haberleri olmadan birbirlerine yardım etmeleri söz konusu mu? Yeryüzündeki bütün köprüler, bütün yollar, bütün barajlar, ortak hareket etme kabiliyetine sahip mi?

Sahip değildir canım. Sahip değildir arkadaşım. Değildir, çünkü beşer sanatı ilahi sanata benzemez.

7.Bir Şeyin Çok Amaçlarda Kullanılması Sanatı:

Ellerimi hafif hafif okşar, yüzümü tane tane öper, başımı nokta nokta tarar; sonra ayaklarıma iner, beni yüksek yerlere çıkarır, kendisi itfaiyeden daha çok söndürücüdür, belediyeden daha çok temizleyicidir. Gökyüzünü temizler, yeryüzünü temizler, havayı serinletir. Toprağa nefes aldırır, nehir yataklarını doldurur, denizleri besler. İsterse iner, isterse çıkar; isterse bulutlara biner yeryüzünü dolaşır. Yaprakları açar, çiçekleri güldürür, meyveleri doldurur. Sel olur doğaya ihanet edenleri ağlatır. Onun sahibi isterse onu kar yapar, yeryüzüne tane tane papatyalar gibi açarak gönderip mikropları öldürür. İsterse dolu yapar, isterse inceltir, isterse kalınlaştırır; isterse yavaşlatır, isterse hızlandırır.

Eskiden uzun yolların ulaşım aracı deve idi. Deve yollarda sadece taşıyıcılık yapmaz, aynı zamanda su verirdi. Yerine göre yün, yerine göre et, yerine göre de süt verirdi. Hem de kendisi gibi olan birçok devenin dünyaya gelmesi için çalışırdı. Her bir hayvan hatta her bir bitki yaratılışında böyle binlerce hikmet, incelik, mütemmimlik taşırdı.

Ya insan icadı olan sanat harikaları kaç amaçta kullanılır? Mesela kola'yı, baklavayı, bulaşık makinasını kaç maksat için kullanabiliriz? Taksiyi, tabancayı, toprağı, kaç maksatta kullanabiliriz?

İnanın aziz dostum, Allah'ın sanatı insanın sanatına hiç mi hiç benzemez.

8.Canlıdan Cansız, Cansızdan Canlı Yapma Sanatı:

A benim canımın canı muhterem efendim, güzel dostum, şeker kardeşim:

Bir defa Allah canlı yaratır. Can verir, ruh verir; fakat insan canlı yaratamaz.

Allah canlıdan cansız yaratır: İnekten süt, arıdan bal yarattığı gibi.

Sonra Allah cansızdan canlı yaratır: Tohumdan bitki, çekirdekten ağaç. Yumurtadan tavuk yarattığı gibi.

İşte Allah kuştan yumurta, inekten süt, arıdan bal yapar. Sonra da döner cansızdan canlı yaratır. Yumurtadan tavuk, çekirdekten ağaç yaratması gibi.

Yani Allah cansızın içine ileride canlı olabilecek bir sistem yerleştirir ve Allah canlının içine çok faydalı birçok cansız ürün yapma sistemi yerleştirir.

İnsanın sanatında böyle bir teknik yoktur dostum. Zavallı insan yapsa yapsa ne yapar biliyor musunuz? Canlıyı cansız hale getirir. Ama asla o cansızdan bir canlı elde edemez.

Benzemez dostum benzemez. Asla ilahi sanat beşeri sanata benzemez.

9.Amaçlanandan Daha Fazlasını Verme Sanatı:

Tavşanlı esnafının ne kadar zeki, ne kadar ferasetli ve ne kadar işini bilir olduğunu belirtmek için Tavşanlı'da bir hikâye anlatılır:

Çocuğuyla beraber Tavşanlı'ya gelen Yahudi bir tüccar, burada ticaret yapıp yapamayacağını belirlemek için bir araştırma yapar. Çocuğun eline bir para verip bir esnafa gönderir. Çocuğuna bu para karşılığında öyle bir şey almasını ister ki hem karınlarını doyursun, hem hayvanlarını doyursun, hem de kendilerine eğlence olsun. Çocuk gidip bu isteğini esnafın birine söyler. Esnaf hemen tereddütsüz çocuğa bir karpuz vererek çocuğun parasını alır. Çocuk gelip durumu babasına aynen anlatınca Yahudi tüccar burada esnaflık yapamayacağını anlayarak oradan uzaklaşır.

Değerli arkadaşım, samimi dostum, bu anekdotun meselemize ne kadar çok ışık tuttuğu muhakkaktır. Allah öyle mükemmel kavun, karpuz, kabak yaratmıştır ki hiçbir şeyi boş değildir. Amaçlanan karpuzun, kavunun, kabağın, şeftalinin, kayısının etli kısmı olsa bile diğer kısımları da insana ikram olarak fazladan verilmiştir.

Allah'ın sanatında bülbülün sesi hedeflenmişse, güzelliği de fazladan bir ikramdır. Cevizin içi ikram edilmişse, cevizin kereste olan ağacı, ağacın gölgesi de, fazladan bir hediyedir.

Ey benim has gönüldaşım, insanın yaptığı sanat böyle midir? Marangoz sehpa yapmışsa neyi amaç neyi ihsandır? Mühendis robot yapmışsa etleri, tüyleri mi fazladan ikramdır? Veya uçak yapmışsa aynı zamanda yumurtası mı sütü mü fazladan ihsandır?

Yok dostum yok. Allah'ın sanatı hiçbir zaman insanın sanatına benzemez.

10.Sonucun Başlangıçta Düşünülmesi Sanatı:

Ey has bahçelerin değerli misafiri, kadirşinas efendim.

Yeryüzü bahçemizin bütün çekirdekleri beni hayli düşündürmüştür. Nasıl olur da ağaç olan bir çekirdeğin embriyo özelliği yıllar sonra hiç unutulmaz da yeni bir çekirdekte teşekkül eder? Çekirdek filiz verir, yaprak açar, dal olur uzar, gövde olur kalınlaşır, sonra da o dallardan ve o gövdeden çiçekler açar, meyveler büyür ve o meyvelerin içine o çekirdekler tekrar konur? Nasıl da o çekirdekler o ağacın ömrünce olan bütün çekirdekler, ilk çekirdekle aynı olur. Ne ilk çekirdek ikinci çekirdeklere ne de ikinci çekirdekler ondan sonraki çekirdeklere, embriyo atomlarının nasıl dizilmesi gerektiğini ders verir. Ne de son çekirdekler ilk çekirdeği görür. Bütün hayvanların yaratılışı da böyle değil midir? En son yaratılan en ilk yaratılanla aynı biyolojik yapıya sahip. Nasıl oluyor da bunca ay, bunca yıl ve bunca zaman geçtikten sonra, son varlık ilk varlıkla aynı oluyor?

Ey karanfil kokulu, menekşe zarafetli, zerdali gözlü arkadaşım, biz insanların yaptığı eserler, bu özelliği hiç taşır mı? Diyelim en son bir resim yaptık. Bu resim, yaptığımız ilk resimle aynı mıdır? Hele hele bir ressamın ilk eseri en son eseriyle aynı sanat değerini mi taşır? Mimar Sinan'ın ilk eseriyle son eseri aynı mıdır? Ekmek yapan Nuriye bacımızın ilk ekmeği, son ekmeğiyle aynı mıdır? Bütün insanların yaptığı ilk ekmekle son ekmek aynı mıdır? Ama Allah'ın yaptığı ilk buğdayla son buğday aynıdır. Çünkü Allah'ın sanatında "yanlışları düzelten, noksanları tamamlayan, gittikçe gelişen" bir anlayış yoktur. Allah'ın sanatında "Sonucun başta düşünüldüğü" mükemmel bir sistem vardır.

Olur mu hiç kardeşim, mümkün mü hiç arkadaşım, Allah'ın sanatıyla insanların sanatı aynı olsun!

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Erdem, 2021-02-05 11:48:39

Güzel ve kuşatıcı bir yazı. Tebrik eder, devamını beklerim.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Erdal, 2021-02-04 18:33:49

İbrahim bey hakikatları süt kıvamında bizlere sunduğunuz için Allah razı olsun..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ALLAH’IN SANATI

ALLAH’IN SANATI

Edebiyatımızda anlatılan bir “Molla Kasım” anekdotu (hikâyesi) vardır. Bu anekdotu bu gün

İLAHİ SANAT İNSAN SANATINA BENZEMEZ

İLAHİ SANAT İNSAN SANATINA BENZEMEZ

A benim iki gözüm, a benim tatlım, a benim gülüm, ilahi sanatla beşeri sanat, birbirinden çok

İSM-İ AZAM

İSM-İ AZAM

İsm-i Azam, Allah’ın en büyük ismi demektir. Hadislerde İsm-i Azam’dan bahsedilir. Kur

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ HADİSLER

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ HADİSLER

Esmaü’l-Hüsna hakkında bilgi veren üç hadis-i şerif şöyledir: 1-Buhari’de yer alan hadi

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ AYETLER

ESMAÜ’L-HÜSNA HAKKINDAKİ AYETLER

Esmaü’l-Hüsna terimi, dört ayette geçer. İçinde Esmaü’l-Hüsna terimi geçen dört ayet

ALLAH’IN KADERİ VE KAZAYI BELİRLEYİP YARATMASI

ALLAH’IN KADERİ VE KAZAYI BELİRLEYİP YARATMASI

Kader, Allah’ın ilim ve irade sıfatlarıyla, kaza ise tekvin sıfatı ile ilgilidir.

ALLAH’IN HAYATLARI SONA ERDİRMESİ (ECEL)

ALLAH’IN HAYATLARI SONA ERDİRMESİ (ECEL)

Ecel kelimesinin sözlük anlamı: Mutlak vakit, önceden tespit edilmiş süre. Ecel kelimesinin te

KULUN RIZKININ VERİLMESİ

KULUN RIZKININ VERİLMESİ

Rızık kelimesi sözlükte yenilen, içilen ve faydalanılan şey; terim olarak ise Allah’ın can

HAYIR VE ŞERRİN ALLAH TARAFINDAN YARATILMASI

HAYIR VE ŞERRİN ALLAH TARAFINDAN YARATILMASI

Yaratıcı tek olduğu için, hayrın da şerrin de yaratıcısı Allah’tır. Allah, hem hayrı he

KULLARIN FİİLLERİNİN YARATILMASI

KULLARIN FİİLLERİNİN YARATILMASI

İnsan, Allah tarafından yaratılan en mükemmel varlıktır. İnsanın en önemli özellikleri, ak

ALLAH’IN SUBUTİ SIFATLARI-8

ALLAH’IN SUBUTİ SIFATLARI-8

Allah’ın Tekvin Sıfatı Tekvin, yaratmak demektir. Allah’ın sıfatı olarak Tekvin, Allah’

Şüphesiz Biz Seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Fetih, 8

GÜNÜN HADİSİ

Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI