ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-25
İster Avrupa'dan biri, ister Tür¬kiye'den biri, dedi ki size: "Ben İslam’a inanmıyorum. Fakat merak da edi¬yorum, araştırma gereği duydum. Kitaplardaki güzel, her şey kitaplarda güzeldir. Ama bir de bunu tatbik eden adamı görmek istiyorum. Yani İs¬tanbul şehrinde bir Müslüman göstereceksin
*Ä°ster Avrupa'dan biri, ister TürÂkiye'den biri, dedi ki size: "Ben Ä°slam'a inanmıyorum. Fakat merak da ediÂyorum, araÅŸtırma gereÄŸi duydum. Kitaplardaki güzel, her ÅŸey kitaplarda güzeldir. Ama bir de bunu tatbik eden adamı görmek istiyorum. Yani Ä°sÂtanbul ÅŸehrinde bir Müslüman göstereceksin, ben o adamı uzaktan takip edeceÄŸim, o adamın bütün faaliyetlerini gözleyeceÄŸim. BeÄŸenirsem Müslüman olacağım, beÄŸenmezsem Müslüman olmayacağım" dese bu Ä°stanbul ÅŸehrinde kimi gösterirsiniz? Ä°ÅŸiniz biraz zor. Allah'a dua ederken bir de bunu yapmamız gerekiyor.
*Hani Mısır'da bir hareket baÅŸlamıştı. Hasan el Benna ile Seyyid KuÂtup hareketi baÅŸlatmıştı. Bu insanların birisi bir meydanda konuÅŸurken bir kurÅŸunla Amerikalı ajanlar tarafından öldürüldü, bir tanesi de idam edildi.(Mahmud Hoca yanlış hatırlıyor, El Benna konuÅŸma yaparken deÄŸil, Ä°hvan merkezinden evine dönerken, arabasına açılan ateÅŸle ÅŸehid oldu. Salih Okur) Åžehit oldular ama eserleri bütün dünya dillerine tercüme edildi. Bütün dünyada onların sesi ve nefesi insanları etkiliyor.
Hani İngiltere'de doktorasını yapmış, siyasal ve ilahiyat mezunu bir arkadaşımız. (Doktora tezi de şu; "İngilizler niye Müslüman olur? Nasıl Müslüman olur.) Dört sene kalmış, doktorasını yapmış gelmiş. Şöyle anlattı: "Müslüman olan insanlarla görüştüm; bu zatların, (Hasan el Benna, Seyyid Kutup) eserlerini görmüşler, okumuşlar ve Müslüman olmuşlar.
Yani bir insan ölüyor, ÅŸehid oluyor. Ama bin tane insanın da dirilmeÂsine sebep oluyor. Onun için ölüm de yok olmak demek deÄŸildir. Zillet içinde yaÅŸamaktansa izzet içinde ölmeyi tercih etmiÅŸ, ecdadımız bizi bu günlere getirmiÅŸler.
*"Ya Rabbi, bizi zalimler karşısında zalimlere karşı, fitne vesilesi, imÂtihan vesilesi kılma" Yani dostlarımız "demedik mi sana" demesinler. "Demedim mi" sana demesinler. "Yahu dilini fazla uzatıyordun, vallahi seviyorduk ama" (söyleniyor bu bazı hocalarımıza". "Hocam biraz azdıydı, hoca biraz ileri gittiydi." Ne ileri gitmesi, geri kalıyordu da o çırpınıp duruyordu. Geri kalmanın çırpınmasını yapıyordu. Ama Müslümanımız ayıplıyor, gavurdan önce Müslümanımız: "Hocam gittiÄŸi yol saÄŸlam deÂÄŸildi." Niye saÄŸlam deÄŸildi? "Ä°nançsıza karşı açıktan harp ilan etmiÅŸti." Ne yapsın yani? Senin gibi takla mı atsın, yaÄŸcılık mı yapsın?
*Anadolu'dan gelenlerimiz ve eski Ä°stanbullularımız babalarınızın, deÂdelerinizin evlerini gözünüzün önüne getirin, bütün pencereler kıbleye bakar. Köyünüzdeki evlere bakın, pencereleriniz kıbleye bakar. Yani tesadüf deÄŸildir. Bu ayet-i kerimenin, bir devletin milletinin evlerine, mühÂrünü vurmasıdır bu. Evlerin pencereleri kıbleye bakar ve babanızın eviÂne, dedenizin evine gittiÄŸinizde evleriniz de kıble düz olur, pencereye karşı olur.
Ama şimdi İstanbul'da elli seneden beri yapılmış olan evlerde ya giriş kapısına doğru namaz kılarsınız, ya da köşeye doğru namaz kılarsınız veya sormak mecburiyetinde kalırsınız. Bu evin kıblesi kardeşim ne tarafa? dersiniz.
Çarpık kıbleler vardır. Bu zaruret gereÄŸi deÄŸil, Ä°stanbul'un imarı ile ilgilenen insan, ruhsat veren insanlar eÄŸer bu ayet-i kerime doÄŸrultusunda hareket ediverse, ÅŸu parseli kıbleye doÄŸru yapıverseler. Ama parseli köşeÂlemesine yaparsa bütün evlerin kıblesi köşeye gelir. Yani topraktan tasarÂruf yapma diye bir ÅŸey yok. Şöyle yol verme ile böyle yol verme arasında deÄŸiÅŸiyor bu, evlerin pencerelerinin kıbleye gelmesi. Aynı zamanda aydınlığa da gelecektir. Tabii ki hem kıbleye gelecek, hem de güneÅŸe geleÂcek. Ama güneÅŸe ve kıbleye karşı sırt çevirdiÄŸinizden dolayıdır ki, evleriÂnizin kıblesi dahi çarpıktır.
*Allah (c.c.) Kur'an-ı Keriminde bizim toplum hayatımızda muhtaç olacağımız her konunun izahını yapmıştır. Ä°ÅŸle ilgili, kültürle ilgili her ÅŸey onunla ilgili. Hani evinizde abdest alacaksınız, biraz ihtiyarlarınız abdest alacağı lavaboya ayağını kaldıramıyor. Niye acaba, içinizde mühendis kardeÅŸlerimiz var yani, bunun yukarıda olması ile aÅŸağıda olması arasında ne fark var? AÅŸağıÂda olunca ruhsat mı verilmez, yok. Niye lavabo yüksekte, insanın göğsü hizasındadır. Amerikalının ayak yıkama derdi yok. Red Kit 50 senedir yaşıyor, hâlâ ayakkabısını çıkarmadı. Ayak yıkama derdi yok adamın. Bizim günde beÅŸ defa ayak yıkama derdimiz var. Derdimiz deÄŸil ibadetiÂmiz var. BeÅŸ defa ayağını yıkayacak bu adamın ayağını göğsü hizasını kaldırması ihtiyarlar için zor. Biraz aÅŸağıya yapıverse mühendisler, ne olur yani.
*Müslüman âlemi tehlikeli günler yaşıyor. Böyle bir günde bizim birliÄŸimizi saÄŸlayacak yegâne yerler mesciddir, yegâne ibadette namazdır. Buna sımsıkı sarılalım, elimizden bir ÅŸey gelmezse, diÂlimizden gelir. Dinimin düşmanlarını ya iman etmesi için, ya da iman etÂmedikleri takdirde de helak olmaları için Rabbimize dua etmemiz gerekiÂyor.
*Milletlerin veya kavim halinde yaÅŸayanların, yani kabile halinde yaÂÅŸayanların insanların genelde karakterinde şöyle bir ÅŸey vardır; Büyük inÂsanları kahramanlaÅŸtırmak, kahraman insanları ölümsüzleÅŸtirme meyli vardır. Hani bir adam çok büyük kahramanlıklar yapmıştır. YiÄŸitlikler göstermiÅŸtir derken ölmüştür ama halk onun hakkında efsaneler uydurur. O öldü ama "filan adam filan daÄŸda görmüş, filan yerde filan adama yarÂdım edivermiÅŸ kaybolmuÅŸ" gibi kahramanlıklarını yaÅŸatmak isterler.
Hud Suresi
*Hani bazıları çıktı bu memlekette Kur'ân-ı Kerîm'de kaç tane "vav" var. Kur'ân-ı Kerîmde kaç tane "Kaf" var, Kur'ân-ı Kerîm'de kaç tane "Lam" var. Bu da bir hocalık oldu. BeÂnim çok deÄŸerli bir hocamın yanma biri gitmiÅŸ. "Duhâ sûresinde kaç tane "Vav" var ?"demiÅŸ. Çok deÄŸerli tefsir, hadis ve fıkhı çok iyi bilen hocam. Duhâ sûresinde kaç tane "Vav" olduÄŸunu bilmez, bende bilÂmem. Zahir hocası iÅŸte bilmez. Duha sûresinde kaç tane "Vav" olÂduÄŸunu bilmez. Etrafındakiler de Konya'nın o deÄŸerli alimine "Vay be adamı hoca bilirdik, meÄŸersem cahilmiÅŸ" demiÅŸler. Åžimdi bazı çevreler tarafından bu yaygınlaÅŸtırılıyor. Hatta Amerika'da sahte bir Peygamber(ReÅŸad Halife, geberdi) tarafından da yaygınlaÅŸtırılıyor. Harfler üzerinde durmak ve bütün milÂleti bununla meÅŸgul etmek. Kur'ân-ı Kerîm'de 70 bin defa "Cim" harfi var dese, sen de hayır o kadar yok diye sayacaksın. Günlerce sayarÂken hanımınız, çocuÄŸunuz, kardeÅŸinizden, döndünüz, unuttunuz. Ve adamın dediÄŸi tutmadı, bir daha say. Delilere eskiden akıllandı mı, usÂlandı mı diye pösteki saydırırlarmış, bize de böyle bir saydırma verdiler. Fakat Kur'ân-ı Kerîm bu deÄŸildir. Kur'ân-ı Kerîm'; ne emrediliyorsa tutmak, ne yasaklanıyorsa vazÂgeçmek üzere indirilmiÅŸtir. Allah (c.c.) bunu bildiriyor bize.
*Bir cuma günüydü Yunanlı, Atina'da oturan bir ressam hanım Müslüman olmak istemiÅŸ, tesadüfen de bizi bulmuÅŸ. Bir caminin önüne geldim, ikindi naÂmazından sonra idi. Ve onbeÅŸ yirmi kadar erkek aralarında bir bayan, telaÅŸlılar. Derken oradan hoca arkadaÅŸ beni gördü. "Hoca geldi" dedi. Kendisi de iyi bir hoca, deÄŸerli bir hoca. "Hocam bu Müslüman olmak istiyormuÅŸ" "Ama müftülük kapalı." dedi. Yahu müftülükle ne alakası var bu iÅŸin? Yani müftülüğe gitse daha iyi mutlaka ama kapalı zaten. "Pazartesiyi bekle" demiÅŸler. "Öyle ÅŸey mi olur" demiÅŸ o da. "Hocam caÂminin anahtarı var mı" dedim. Açtık, içeriye girdik.
Dedim ki; "Åžu kelimeleri söylerken Müslüman olacaksın sen" BeÂraber söyleyeceÄŸiz ama bunu sana söylemeden önce (tabii Ä°ngilizce biÂlen bir arkadaÅŸ aracılık yapıyor. O da güzel biliyormuÅŸ Ä°ngilizceyi. Ä°ngilizceyi biliyor da o da "ÅŸehâdeti" bilmez..!!! "Neydi hocam" deyip bana döner. "OÄŸlum" dedim, "Evvela seni Müslüman edelim de ondan sonra bunu Müslüman edelim" dedim. "Bu kelime ile neyi söylediÄŸini evvela bir anla." Demek ki daha önce Ä°slâm'la ilgili kitaplar okumuÅŸ. "Ben bugüne kadar çeÅŸitli kitaplardan okudum, sonra tabiata baktım, daÄŸlara, denizlere, yıldızlara, çiçeklere, böceklere baktım." Dedi
Åžimdi bütün bunları gördükten sonra, Bu "Åžahadet" kelimesiyle sen "Åžahitlik ederim ki Allah'tan baÅŸka ilah yoktur. Yani Allah'tan baÅŸka Yaratan yoktur. Allah'tan baÅŸka YaÅŸatan yoktur. Allah'tan baÅŸka YöÂneten yoktur. Bu üçünü sayıyoruz. "Yani" dedim, "Özal da, Busch da, Gorbaçov da bizim gibi insandırlar. Bizim üzerimizde hükmetme hak ve selahiyetleri yoktur. Yalnız ve yalnız ona da, bana da Allah (c.c.)'m hükmetmesi gerekir diyeceksin." Bu sefer kız baÅŸladı aÄŸlamaya, o aÄŸÂlayınca bizim cemaati bir aÄŸlama tuttu. Öyle bir durum. Ondan sonraki kelimelere biraz daha ağırlık verdik. Zira Hristiyanlıkta Hz. Ä°sa (a.s.)'a haddinden fazla olmuÅŸ ve muhabbet, tapınmaya dönüşmüş. "Abdühû" kelimesi üzerinde de durduk.
*Yunanlı Müslüman olan ressam kıza dedim ki: "Bak biz Muhammed'e iman ederiz. Ama nasıl?" "biz ÅŸahidlik yaparız ki Muhammed (s.a.v.) Allah'ın elçisidir. Yani Kur'an'ın bize ulaÅŸtırılmasında elçilik göÂrevi yapmıştır. Ve aynı zamanda bu, insandır. Yani bir ana babadan dünyaya gelmiÅŸ, çocukluk dönemi olmuÅŸ, büyümüş, evlenmiÅŸ, çoluÄŸu çocuÄŸu olmuÅŸ, yavrularını baÄŸrına basıp öpmüş, sevmiÅŸ, çarşılarda doÂlaÅŸmış, yemek yemiÅŸ ve insanları dine davet etmiÅŸ, Kur'an'ı bize ulaÅŸÂtırmış ve bir gün 63 yaşında vefat etmiÅŸ. Muhammed'i (s.a.v.) böyle kaÂbul edeceksin" deyince biraz aklına yatmadı bu. "Olur mu? dedi. "Peygamber dediÄŸin böyle Allah'ın gücü ile güçlenmesi lazım." "O Hristiyanlıktan gelen bir inanç" dedim. "Biz böyle inanırız, böylesine bir insan olmamış olsaydı, bize örnek olamazdı" dedim.
"Bakınız Ä°sa (a.s.)'yı size yanlış tanıttılar. Sen beÄŸenmeyip dininÂden çıkıyorsun. Niye? Ä°sa (a.s.)'nın hayatını yaÅŸayabilecek gücün yok çünkü. Ä°nsanüstü bir ÅŸey olarak tanıtıldı size. Sen de "yaÅŸayamam olÂmaz bu, yaÅŸayamam, mantığa ters düşüyor" diyorsun. Ama benim Peygamberim mantığıma da ters düşmüyor, benim gibi evlenmiÅŸ, çocuÂÄŸu olmuÅŸ. ÇocuÄŸunun adı, benim çocuÄŸumun adına benzer. Kızımın adıÂnı onun kızının adına benzettim ben, oÄŸlumu onun oÄŸlunun adına benÂzetmeye çalıştım. Yani her ÅŸeyimle ona benzemeye çalıştım ve bana zor gelen bir tarafı da yok. Yani öyle bir seviye tutturmuÅŸ ki Allah (c.c.) Rasulüne, bizim gibi insanların yaÅŸayabileceÄŸi bir hayatı yaÅŸatmış ona ki, örnek olsun diye" deyince bu da hoÅŸuna gitti tabii ki.
*Yunus Emre'de:
"Dört kitabın manası, Lâilâhe illallah."
Diye özetlemiÅŸ. ÖzetlemiÅŸ ama ben bunu daha önce size söyledim. Fakat bu seyahatim esnasında keratanın biri bunu da saptırmış. HoÂcam diyor bana. Fetva alacak benden. "Dört kitabın manası lâilâhe ilÂlallah deÄŸil mi" diyor. "Evet" diyorum. "Öyle ise Kur'an okumaya ne gerek var? Al eline tesbihi, Lâilâhe illallah deyiver."
Yani çok dikkat edeceksiniz konuÅŸmalarınıza, ben de dikkat edeceÂÄŸim. Siz de konuÅŸmalarınıza çok dikkat edeceksiniz. Te'vile imkân bıÂrakmayın. Yani bir baÅŸka yanlış anlamaya imkân vermeyecek ÅŸekilde konuÅŸun. Kur'an öyledir. Hz. Peygamber'in hadisleri de öyledir.
*Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde "Musa'nın yanında Harun nasılsa, benim yanımda da Hz. Ali öyledir" buyuruyor. Hadis bu kadarla kalsa idi, çok yanlış mâna çıkardı. Çünkü Harun (a.s.)da Peygamber.
(Musa'nın yanında Harun (a.s.) nasılsa benim yanımda da Hz, Ali öyledir diyor. Bundan Ali de Peygamber manası çıkar, fakat Peygamber Efendimiz "ancak benden sonra Peygamberlik yoktur." buyuruyor. Yani Musa, Harun'u ne kadar severÂse, ben de Hz. Ali'yi o kadar severim anlamında söylemiÅŸ, benden sonra Peygamberlik yok kaydını getirmiÅŸ, yanlış anlamayı önleme babında söylenmiÅŸ bunlar. Onun için biz de konuÅŸmalarımıza dikkat edeceÄŸiz.
*Bazı arkadaÅŸları görüyoruz, biz bir rekâtı kılıncaya kadar 4 rekâtı kılıp oturuyor. Ne yapar, nasıl yapar, nasıl okur mümkün deÄŸil. Yani akıl ermiyor bu iÅŸe. Bu arkadaÅŸ sabaha kadar yüz rekât kılacağına, öbür taraf da bir arkadaÅŸ 4 rekât kılsın yeter. Yani bu hareketle yüz rekât kıÂlacağına bir adam 4 rekâtlı namazı kılsın, nafile namaz kılsın, yüz rekâta deÄŸil bin rekâta bedeldir bu.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58
Zilzal Suresi *Mehmet Akif Mısır'da iken, bir ulema meclisinde konuşuyorlarmış. Kur'ân-ı Ke
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57
A’la Suresi *Bize de bu sure-i celile, günümüzde insanlara İslâm’ı anlatırken, nasıl ha
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56
Her insanın özellikle yönetici kadronun, tanınmış insanların, siyasilerin, sanatçıların, Ã
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55
Müzzemmil Suresi *Günümüzde bizim eksikliklerimizden bir tanesi de, başta şahsım olarak gece
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54
Talak Suresi *İnancımız ve kültürümüz eğer Kur'an'a göre yönlendirilmiş olsaydı; cana k
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53
Mümtehine Suresi *Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti gö
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52
Tanıdığım birisi şöyle anlatmıştı; "Bu şehre göçmen olarak geldim. Hiçbir şeyim yoktu.
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51
Kamer Suresi *Ay'ın yarıldığı hadisini, Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel ve diğer muhaddisler
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50
Hucurat Suresi *Son günlerde televizyonlardan din adına konuÅŸan insanların ağızlarından ÅŸÃ
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49
Zuhruf Suresi *Günümüzde(1997-98ler) bir tartışma başladı, "Kur'an Arapça’dır. Bunu kabu
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48
Mümin Suresi *Hz. Ömer (R.A), Suriye'de Ä°slam'a girmiÅŸ, fakat günah iÅŸlemeye devam eden adamÄ
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-47
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-46
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-45
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-44
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-43
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-42
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-40
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-39
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-38
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-37
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-36
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-35
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-34
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-33
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-32
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-31
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-30
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-29
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-28
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-27
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-26
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-25
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-24
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-23
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-22
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-21
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-20
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-19
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-18
Nâhl Suresi;128
Şüphesiz ki, Allah, takvaya sarılanlarla, iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlarla beraberdir.
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Üç defa kapıyı çalın. İzin verilirse girin; aksi halde dönün."
Riyazü's Salihin, 2/874
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...