ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-1

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, Üstad Bediüzzaman’ın ahirete intikalinin sene-i devriyesini yaşadığımız şu günlerde büyük alim merhum Abdülfettah Ebu Gudde’nin üstad hakkında yazdıklarını sizinle paylaşmak istedim.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2021-03-23 22:37:41

Takdim 

Kıymetli ziyaretçilerimiz, Üstad Bediüzzaman'ın ahirete intikalinin sene-i devriyesini yaşadığımız şu günlerde büyük alim merhum Abdülfettah Ebu Gudde'nin üstad hakkında yazdıklarını sizinle paylaşmak istedim.

Genel itibarıyla onu, hadis alanındaki çalışmaları, tahkikleri ve rical ilmindeki gayretleri ile tanıyoruz. Mısır'da merhum Zahid Kevseri ve merhum Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendilere de hizmet ettiğini bildiğimiz merhumun yaygın şöhreti bizi fazla söz söylemekten müstağni kılıyor. Cenab-ı Hakkın rahmeti onun üzerine olsun..

Kendisinin önemli bir eseri de, tarih boyunca bekar olarak ahirete göç eden İslam ulemasının biyografilerine yer verdiği "Ulema-i Uzzab(Bekar Âlimler) adlı çalışması.. 35 kadar alimin hayatını ele aldığı bu eser, değişik yayınevleri tarafından defalarca basılmış. Elimdeki nüsha İttihad Book Deoband baskısı. Basım tarihi belirtilmemiş..Hindistan'ın Seharanfur şehrinde neşredilmiş.

Çok kimselerle ve hocalarımla görüşmelerimde, merhum Gudde'nin Üstad hakkındaki yazısından bahsettiğimde şaşırdılar ve çoğu böyle bir şeyden haberleri olmadığını dile getirdiler. Bu yazının dilimize çevrilmesinin güzel bir hizmet olacağı hususunda fakiri teşvik ettiler. Bunun üzerine ben de Üstadın vefatının sene-i devriyesinde ilk bölümünü yetiştirmeye gayret göstereceğimi dile getirdim. İstifadeye medar olması dileğiyle. Salih Okur/cevaplar.org

 Abdülfettah Ebu Gudde merhum, bekar alimler arasında 32. sırada Üstad Bediüzzaman'ı ele almış. Şöyle diyor;

"Allame bir alim, büyük mücahid, dağlar büyüklüğünde azaplara müptela olmuş, eziyet ve zulümlerin en şiddetli zamanlarında emin bir davetçi, emrolunduğu gibi bir kul, çok zikreden bir hatırlatıcı; Bediüzzaman(1) diye lakaplandırılmış Üstad Said Nursi.

O, Said bin Mirza en Nursi. Kürt asıllıdır. Türkiye'de doğdu ve vefat etti.

Hicretin 1293. senesinde Türkiye'de Şarki Anadolu'nun Bitlis vilayetinin Hizan nahiyesine bağlı Nurs diye adlandırılan bir köyünde dünyaya geldi. Ve 1359(M. 1960) Hicri senesinde, Ramazan'ın 25. gecesinde, 86 yaşında Urfa'da vefat etti. Cenab-ı Hak rıdvan ve rahmet sağanağını onun üzerine yağdırsın.

 Bu doğan çocuk, asrının ve zamanın en zekilerinden biri oldu. Parlak zekası, süratli ezberi, kuvvetli hafızası çocukluk ve gençliğinden beri belli idi. İlmini Osmanlı devrinde Türkiye'nin her beldesine yayılmış durumda olan medrese ve tekyelerden aldı. Ki bunlar o zaman İslami ilimlerin en merkezi yerleri olarak kabul edilirdi.

Çok keskin bir zekaya ve muazzam bir fıtri istidata malikti. Büluğ çağına erişmeden muhtelif ilimleri öğrendi. Arapça dilbilgisi ilimleri olan Sarf ve Nahvi iki sene içerisinde mükemmel bir şekilde ders aldı. Sonrasında şer'i ilimler ve fıkıhla Şeyh Muhammed Celali'nin yanında üç ay meşgul oldu. Şer'i ve asri birbirinden farklı ilimleri kabul, onları anlamak, en güzel şekilde kavramak, ve onları şahit olarak kullanmak hususunda fıtri bir kabiliyeti vardı. Herhangi bir kitabı bir okuyuşta anlayabiliyordu ve çokça kitap mütalaa ediyordu. Zahiri hayata önem vermezdi.

Bir zühd ve inzivaya çekilme devresi sonrasında ilmi araştırmalar ve ilmi münazaralara başladı. Kavuştuğu ulema ve meşayihle çok değişik meselelerde münazaralara girişiyordu. Taceddin Subki'nin usul-i fıkıhta en zor ilimlere dair kaleme aldığı "Cem'ül Cevami" adlı eserini bir hafta zarfında ezberledi. Yine kısa bir zamanda Firuzabâdi'nin "Kamus-i Muhit" adlı lugat kitabının başından sin harfine kadar ezberledi.

İlm-i Kelam, Mantık, Nahiv, Tefsir, Hadis, ve Fıkha dair bir çok eseri mütalaa etti. Bir çok kitabı hıfzına aldı. İslami ilimlerin ana metinleri olan seksenden fazla kitabı ezberledi.

Zekasının kuvveti, hafızasının şiddet ve sürati, Hocası Molla Fethullah Efendi'yi dehşete düşürdü ve şu sözle onu imtihan etti; "Makamat-ı Harîriye'den birkaç satırını iki defa okumakla hıfzedebilir misiniz?" Hocası böyle diyerek kitabı ona uzattı. Bediüzzaman'ın bir bakışı, bir sayfayı ezberlemesine kâfi geldi. Hocası şaşırarak şöyle dedi; "Zekâ ile hıfzın ifrat derecede bir kimsede toplanması cidden nâdirdir."

Ulemadan bir çok taife onun karşısına bir çok ince meseleyi soru olarak çıkardı. Onlara bu konuları anlattı ve o sırada ömrü daha 16 seneyi geçmemişti.

Alışık olunmayan bir şahsiyete sahipti ve böyle bilindi. Acaip bir direnç gücü vardı. Zulme tahammül ve onu kabul edemezdi. Din muhaliflerine durulması gerektiği gibi karşı durdu. Hayatı bahasına dahi olsa emr-i bil maruf ve nehy-i anil münkerde(iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) bulunurdu.

Yöneticiler, hakimler ve tağut Mustafa Kemal karşısında parlak, şerefli bir duruşu vardı. Din düşmanlarına karşı galip geldi. Ve bu uğurda çok şiddetli durumlarla karşılaştı. Muhakemeler, hapisler ve işkenceler karşısında yerinden oynamadı. Hayatının son nefesine kadar dine, Kur'an'a ve İslam'a sabırlı bir davetçi olarak kaldı. Rahmetullahi aleyh.

Bekar olarak yaşadı, hayatı boyunca evlenmedi. Mücerred olarak kalmayı evlenmeye tercih etmesinin sebebi kendisine sorulduğunda; "Ben evlilik gerekliliklerini yerine getirmeye güç yetiremem. Benim hayatım sıkıntı ve ızdırap içinde geçmiştir" diye cevap verdi.

-devam edecek-

Dipnotlar

1-Abdulfettah der ki; "Bediüzzaman Hemedani(Ahmed bin el Haseni)'ye benzetilerek Bediüzzaman diye lakablandırıldı. Bediüzzaman Hemedani 358 Hicri senesinde doğdu ve 398 senesinde 40 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin. Kendisi-Mucemu'l Udeba, 2/ 161-202'de yazılan hal tercemesinde de belirtildiği gibi-zeka kuvveti, seri ezber, zihin saflığı, kuvvet-i nefis ve hayret edilecek özelliklere sahipti. Onlardan birisi; Şairler ona daha önce asla duymadığı kasidelerini okurlardı ve bunların ekserisi 50 beyitten fazla olurdu. Tek bir dinleme ile hıfz eder ve tek harf eksik olmadan aynen tekrar ederdi. Beş altı sayfa bir evrak'a bir kere bakar ve onu bir bakışta sarsıcı bir şekilde hıfz ederdi. Yukarıda zikredilen kitapta ve diğer başka eserlerde onun bu halleri anlatılmıştır.

Kendisine içinde bedii manalar ve garip bablar olan bir kaside veya bir risale yazması teklif edildiğinde, kısa bir süre veya bir bir saat kadar durur, sonra teklif edilen kitabı yazardı. Sonra sonundan başına kadar ezberinden arz ederdi. En güzel manaları çıkarırdı. Said Nursi de bu sıfatların cümlesinde kendisine benzetilmişti. Tercümenin sonunda bu duruma vâkıf olacağız.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Kur'an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığının.

Nahl,98

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)

Tirmizi, Da'avat 89,

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI