KADER RÄ°SALESÄ° ÅžERHÄ°-13
Ezel kavramı bazen yanlış algılanabiliyor. Zaman sislsilesinin geçmiş halkasının bir ucu gibi tasavvur edilmesi yanlıştır. Doğrusu şudur ki, ezel; mazi silsilesinin bir ucu değildir. Öyleyse, ezel eşyanın vücudunda esas tutulup ona göre bir mecburiyet tasavvur edilemez. Bilakis ezel; mazi ve hal ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine-misaldir.
b. Ezel Kavramının Zamanla İlişkisi
Ezel kavramı bazen yanlış algılanabiliyor. Zaman sislsilesinin geçmiş halkasının bir ucu gibi tasavvur edilmesi yanlıştır. Doğrusu şudur ki, ezel; mazi silsilesinin bir ucu değildir. Öyleyse, ezel eşyanın vücudunda esas tutulup ona göre bir mecburiyet tasavvur edilemez. Bilakis ezel; mazi ve hal ve istikbali birden tutar, yüksekten bakar bir âyine-misaldir. Meselâ: Evdeki bir aynayı duvarın birine yönelttiğimiz zaman diğer duvarları göremez. Fakat yüksekteki evin tavanından yere bakan bir ayna heryeri görüp yansıtır.
Ezel madem geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman dilimlerini bir anda görür ve aynı anda yansıtır; öyle ise, daire-i mümkinat içinde uzanıp giden zamanın mazi tarafında bir uç tahayyül edip, ona ezel deyip, o ezel ilmine, eşyanın tertib ile, belli bir sıra ile girdiğini tasavvur etmek ve kendisini onun haricinde tevehhüm etmek, ve mes'eleleri ona göre muhakeme etmek hakikat değildir. Arş-ı â'lâdan bakan, ezeli ilmin bir nevi olan ilahi takdir ve kaderin insan dâhil, bütün zamanları, bütün mekânları, bütün halleri, durumları birden herşeyi, ilmî varlıklarıyla birden kuşattığı gibi, bunların bütün keyfiyetleriyle dışa yansıyan haricî vücutlarını da ezel aynasında gösterir. Ehl-i Sünnetin ittifakıyla kader sebep ile müsebbebe, ilim ile malûma, vesiyle ile maksada, teşebbüs ile fiili duruma birden bakar. Bu gerçeğin altı çizildikten sonra, beşinci maddede sebep ile müsebbebin ilişkisine yer verilmiş ve konu şöyle açıklanmıştır:
"Beşincisi: Kader, sebeble müsebbebe bir taalluku var. Yani, şu müsebbeb, şu sebeble vukua gelecek. Öyle ise denilmesin ki: "Madem filan adamın ölmesi, filan vakitte mukadderdir. Cüz'-i ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?"
Sual: Niçin denilmesin?
Elcevab: Çünkü kader, onun ölmesini onun tüfeğiyle tayin etmiştir. Eğer onun tüfek atmamasını farzetsen, o vakit kade-rin adem-i taallukunu farzediyorsun. O vakit ölmesini ne ile hükmedeceksin? Ya Cebrî gibi sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen veyahut Mu'tezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırka-i dâlleye girersin. Öyle ise, biz ehl-i hak deriz ki: "Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce meçhul." Cebrî der: "Atmasaydı yine ölecekti." Mu'tezile der: "Atmasaydı ölmeyecekti." (Sözler, 467)
ÅžERH:
5. Kaderin sebep ile müsebbebe birden bakması
Bu beşinci maddede kaderin önemli bir meselesi açıklanmıştır. 4. Maddede yapılan açıklamalar, bu 5. Maddede daha detaylı bir surette aktarılmıştır. Konuya Mutezile, Cebriye ve Ehl-i Sünnet yaklaşımına göre yer verilmiş, doğru teşhisin Ehl-i Sünnet tarafından yapıldığına, diğer iki grubun koyduğu teşhisin yanlış olduğuna dikkat çekilmiştir. Konunun anlaşılmasını sağlayan şöyle müşahhas bir misal üzerinde durulmuştur: Bir kişi tarafından tüfekle vurulup öldürülen bir kimsenin durumu masaya yatırılmış ve üç gruba da şu soru yöneltilmiştir: "Bu adam tüfek atmasaydı, onu kurşunlamasaydı, o kimsenin durumu ne olurdu?" Bu soruya her grup kaderle ilgili sahip olduğu bakış açısı doğrultusunda cevap vermiştir. Buna göre; Kaderin sebebe ayrı, müsebbebe ayrı taalluk ettiğini, diğer bir ifadeyle sebebin kaderini ayrı, müsebbebin kaderini ayrı düşünen Cebriye mensupları: "Eğer kâtil tüfekle kurşun sıkmasaydı, şu anda maktul olan kişi yine ölecekti" şeklinde cevap verirler. Kaderi inkâr eden, insanı kendi fiillerinin yaratıcısı olarak gören Mutezile ise "Eğer kâtil ona kurşun sıkmasaydı, adam ölmeyecekti" diyerek cevap verirler. Kaderin sebeple müsebbebe birden baktığını, onları birlikte değerlendirdiğini düşünen Ehl-i Sünnet mensupları da: bu düşüncelerine paralel olarak "Şayet kurşun sıkılmasaydı, adamın ölüp ölmeyeceğine dair herhangi bir hüküm veremeyeceklerini, bu konuda sükût etmeyi tercih edeceklerini" söyleyerek cevap verirler.(1)
 Ehl-i Sünnetin gerekçesi şudur: Kader, sözkonusu adamın ölmesini tüfek atan adamın ona kurşun sıkmasına bağlamıştır. Bu adamın ölümü bu kurşunla olur. Şayet farz-ı muhal suretinde "ölen kimsenin ölmediğini" düşünürsek, söz konusu kurşunun da ona sıkılmadığını farz edip öyle düşünmemiz gerekir. Meselâ; Allah'ın takdirinde, gündüzün aydınlığı güneşin doğmasına bağlanmıştır. Güneşin doğduğu yerde mutlaka aydınlık, aydınlığın olduğu yerde de mutlaka güneş vardır. Şayet gündüzün aydınlığını yok farzetsek, bu takdirde güneşin doğmadığını düşünmek gerekir. Birini yok farz etmek diğerini de yok farz etmeyi gerektirir. Mukadder olan bir şeyin yokluğunu farz etmek, onunla ilgili kaderin yokluğunu farzetmeyi zorunlu kılar.
-devam edecek-
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.
Zümre, 41
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Kur'an'ın Faziletine Dair
"Bir grup, Kitabullah'ı okuyup ondan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...