ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-28

İlim adamlarına göre; çiçek sevildiğini, konuşulduğunu biliyor. Çiçekler, cinayetlerin aydınlatılmasında kullanılıyor. Bir evde cinayet olduğunda o evdeki çiçeğin belirli aletlerin altına koymuşlar, zanlıları geçirmişler, tam katil geçerken çiçek belirli dalgalar yayması suretiyle zanlıyı bulmuşlar. Biz şuna inanıyoruz; yaratılmış herşeyin kendine has bir dili vardır, "yaratılan herşey Allah'ı teşbih eder de, siz onların dilinden anlamazsınız" buyrulur.


Mahmud ToptaÅŸ

.

2021-04-02 09:32:59

İlim adamlarına göre; çiçek sevildiğini, konuşulduğunu biliyor. Çiçekler, cinayetlerin aydınlatılmasında kullanılıyor. Bir evde cinayet olduğunda o evdeki çiçeğin belirli aletlerin altına koymuşlar, zanlıları geçirmişler, tam katil geçerken çiçek belirli dalgalar yayması suretiyle zanlıyı bulmuşlar. Biz şuna inanıyoruz; yaratılmış herşeyin kendine has bir dili vardır, "yaratılan herşey Allah'ı teşbih eder de, siz onların dilinden anlamazsınız" buyrulur...

*Alimlerimiz bu secde-i tilavet hakkında ne güzel bir şiir yazmış;

Bilin ondört yerde gelir secde Kur'an'da tamam

Yedisi farz, üçü vacib, dördü sünnet vesselam.

Farzdır; Araf da, Ra'd, Nahl, Esra, ve Meryem, Haccu Saad,

Hem üçü Furkan Elif, lam, Mim, Hamim, ve vacihat

Neml ve en-Necm, İnşikak, İkra sünnettir bunları

Müşkilin hal oldu bu üç beyitle ey şehriyar..

*İnsanın dışındaki yaratılmışlar isteyerek secde ederler. İnsanlar içerisinde müminler de istiyerek, gönülden secde ederler. İnsan dışındaki varlıklar gönülden secde ederler ve bunların secdeleri kendi hal ve lisanlarıyla olur. Mü'min insan her şeyin secde ettiğine inandığı için eşyayı koparmaz, kirli etmez, ihtiyacı kadarını alır ve israf etmez.

*Tabiin dönemindeki bir dil bilimcisi, lügat hazırlarken (bugünkü gibi yazılmış lugat yoktu) seyahata çıkıyor. Kabile kabile dolaşıyor. Kur'an'daki kelimelerin ne manalara geldiğini araştırmış ve böyle bir araştırma yolculuğunda bir kabileye varır. Anne çocuktan "meta'ı" getirmesini ister. Çocuk da bağırmış; "Anne köpek geldi, metâı aldı dağa doğru kaçtı" demiş. Bakmış ki köpeğin alıp kaçtığı annesinin bulaşık yıkadığı kirli beze "meta" diyor. İşte bundan hareketle dünyalık olan şeyler cennetin güzellikleri karşısında ancak o kadının bulaşık yıkadığı kirli bez gibidir...

*Gözünüzü açın, dikkat edin Allah'ın zikri ile kalpler huzura kavuşur. Başka yolu yoktur. Kalblerin mutmain olması, huzura kavuşması için. Onun için subhanallah, "Hasbunallahu venimel vekil" gibi zikirleri bolbol söylemek lazım. Bu zikirler yanan yüreğin üzerine dökülen bir soğuk su gibidir. Onun galeyanını durdurur. Ruh ve sinir hastalıkları mütehassıslarının birçoğu hastalarına namaz kılmayı, ibadet yapmayı, boş zamanlarında da Allah'ı zikretmeyi tavsiye ediyor. Başka bir doktorda hastasına siyan siyan kelimesini günde 500 tane söylemesini emretmiş. Ben de dedim ki; "bu kelimenin herhangi bir anlamı var mı?" hayır dedi. "Niye bu kelimeyi tavsiye ediyorsun" dedim. Dedi ki; "önemli olan hastayı meşgul etmek." Ben de; "Allah demesini söyleseniz" dediğimde, "bize onu öğretmediler, bunu öğrettiler" dedi...

*Günümüzde, Allah'ın varlığına ve birliğine, tek hakim olduğuna işaret eden pekçok delil vardır. Çiçekler, böcekler, yıldızlar insanlar, yağmurlar Allah'ın varlığına delil iken, bu yolu kapatmak için devamlı putperest ilim adamları bu delillerin karşısına dikilirler. "Bu Allah'ın yapması ile değil, onlar rüzgarın esmesi, bulutun birbirleriyle vurması ve yıldırımın meydana gelmesi gibi.... sebeblerin neticesindendir" diyor. Böyle insanlar, bugün olduğu gibi bundan önceki ümmet ve milletler zamanında da vardı, itirazları da aynıdır. Sadece ifadelerindeki bazı isim ve kelimeler yer değiştirmiştir.

Mesela Peygamber ölüleri diriltse, hemen itiraz edenlerin itirazı; "bunu önce uyuttu, daha sonra diriltti" şeklinde olur. Ama ayette "Allah ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkartır." buyruluyor. Hergün görüp duruyoruz, yumurtadan canlıyı, canlıdan da ölüyü, yani tavuktan da yumurtayı çıkartıyor. İman edenler şunu bilmezler mi ki; Allah(cc) dileseydi bütün insanları müslüman yapardı, kimsede itiraz edemezdi. Yani onlara hür iradeyi vermemiş olsaydı da müslüman yapsaydı onları müslüman olarak yaşatır ve de müslüman olarak öldürür. Kâfir olamazlardı, kâfirlik yapacak akıl vermezdi.

Ä°brahim Suresi

 

*Hakikaten günümüzdeki imansızlarında inanmama sebeblerinden biri de dünya hayatını sevip dünyaya olan bağlılığıdır." Bu dünyadaki cazibeler onu ahiret hayatını inkara sürüklemekte yalan, içki kumar ve faiz, gıybet gibi şeyler sanki serçe eti gibi geliyor ona ki, serçe eti çok lezizdir, ama küçük olduğu için karın doyurmaz. İşte İslâm'ı yaşamak, kafiri bazı bedeni zevklerden mahrum bıraktığı için, Onu inkara yöneliveriyor.

Böylelikle de ebedi bir hayatı 60-70 yıllık bir ömre tercih edip küçük tüccarlar sınıfına giriveriyor. Bunu Hz. Peygamber, şu hadisi ile çok güzel bir şekilde açıklıyor; "Çölde açlık ve susuzluktan baygınlık geçirmekte olan bir kafileye bir adam gelir ve onlara derki; "Bakın buraya kadar gelmişsiniz, biraz daha gayret ederseniz, şu tepenin arkasında köy var, orada su var, yiyecek var ve diğer ihtiyacınız olan herşey var." Oraya kadar gelirler. Hakikaten adamın dediği gibi orada her türlü yiyecek, içecek ve diğer ihtiyaçları olan herşeyi bulurlar. Ve o adam onlara, "burada durmayın, şu dağın arkasında bir köy daha var, orasının arazisi daha münbit ve orası daha güzeldir" der. O kafilenin içinden bir kısmı "bu adam çölde bize geldi, söylediği çıktı, bize yalan söylemedi. Burada da yalan söylemez" deyip arkasından giderler. Bir kısmı da, "hazır biz bu nimeti bulmuşuz oradaki ya var, ya da yoktur oraya gitmeyiz derler."(Müsned-i Ahmet 1/267)

İşte bu çöldeki adam, Peygamberdir. Onun arkasından gidenler ona inananlar, "hazır nimetlerin içinde kalacağız" diyenler de, bu dünyaya sıkı sıkıya sarılan inançsız kafirlerdir.

Bu kafirler de, nasıl ki; hırsız adamın, bütün insanların hırsız olmasını istediği veya ahlaksız kadının, bütün kadınların ahlaksız olmasını istediği gibi davranıyorlar. Zira herkes hırsız veya bütün kadınlar da ahlaksız olunca onlara kimse hırsız veya ahlaksız demiyeceği gibi kâfirler de; "Mü'minleri Allah yolundan alıkoyarlar ve O Allah yolunun da eğri büğrü olmasını isterler."

*Fıkıh kitaplarımızda tahrif edilmiş bile olsalar diğer kutsal kitaplara da abdestsiz dokunulamayacağı hususunda fetva vardır. Evet tahrif edilmişlerdir ama, içinde yine tahrif edilmeyen, bozulmayan ayetlerin bulunabileceğinden dolayıdır. Mevdûdî tefsirinde, bu konuda uyum sağlayan yerler ile, uyum sağlamayan yerler hakkında hayli örnekler vermiştir.

*Hamd ve tevekkül yalnız Allah'a yapılır. Fakat büyük zatların kabirleri ziyaret edilerek, dilediğimizi Allah'dan istemek şartıyla, bu büyük zatların da aracı olması dileğiyle, onların yüzü suyu hürmetine diye dua edilebilir. Yusuf suresinde Yakub (a.s.)'un çocukları, hatalarının af edilmesi için Yakub (a.s.)'a; dua etmesini Allah'dan onların bağışlanmalarını istemesini söylemeleri" buna bir delildir. Yakub (a.s.) bir peygamber ve salih bir insandır.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Allah kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur.

Tâ Hâ, 8

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Takat getirebileceğiniz ameli alınız.Allah'a yemin olsun ki siz usanmadıkça Allah usanmaz.

Müslim, Kitabu Salati'l-Musafirin ve Kasriha

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI