“PEYGAMBERLERE GEREK YOKTUR” DEMENİN HÜKMÜ

Muhterem müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi mealci ve sünnet inkarcılarının üçüncü iftirası olan “peygamberlere gerek yoktur” sloganını inceleyeceğiz. Yazının sonunda görülecektir ki aslında gayri nizami olarak hareket ediyormuş gibi görünen bu fırka-i dalle, organizeli bir şekilde tahrifatla uğraşmakta; “cımbızlama” yöntemiyle söylem devşirmektedirler.


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2021-06-01 02:15:23

Muhterem müslümanlar!

Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi mealci ve sünnet inkarcılarının üçüncü iftirası olan "peygamberlere gerek yoktur" sloganını inceleyeceğiz. Yazının sonunda görülecektir ki aslında gayri nizami olarak hareket ediyormuş gibi görünen bu fırka-i dalle, organizeli bir şekilde tahrifatla uğraşmakta; "cımbızlama" yöntemiyle söylem devşirmektedirler. 

Kur'an birçok âyette peygamberlerin gönderiliş nedenlerini detaylı bir şekilde anlatmaktadır: "Biz Musa'ya Kitab'ı verdik" [Bakara, 87], "Muhammed sadece bir peygamberdir, ondan önce de peygamberler gelmişlerdir" [Ali İmran, 144], "Daha önce gönderdiğimiz her peygamber sadece Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi içindir" [Nisa, 64], "Peygamberlerden bazıları müjdeci ve uyarıcıdır" [Nisa, 165], "Ey Kitab Ehli! Peygambermiz size geldi" [Maide, 19], "Gönderdiğimiz her peygamber sadece müjdecidir" [Enam, 48] "Her peygamberi kendi halkının diliyle gönderdik ki onlara açıklama yapsın" [İbrahim, 4] "Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik" [Enbiya, 107].

Şafiî mezhebinin tefsir otoritesi Beydavi, 

رُّسُلاً مُّبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلاَّ يَكُونَلِلنَّاسِ عَلَى اللّهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ وَكَانَ اللّهُ عَزِيزاً حَكِيماً

"Müjdeci ve uyarıcı elçiler gönderdik ki peygamberler geldikten sonra insanların sunacakları herhangi bir mazeret ve gerekçeleri kalmasın" [Nisa 165] âyetini yorumlarken "İnsanlar, 'şayet bize bir peygamber gönderilseydi de bizi uyarıp bilmediklerimizi öğretseydi' demesinler diye kendilerine peygamberler gönderilmiştir. Bu âyette peygamberlerin gönderilişinin zaruret olduğuna dair bir uyarı vardır. Çünkü bütün insanlar kendi yararlarına olan şeylerin detaylarını idrak edemediği gibi bazı insanlar da külli maslahatları anlayamaz." [Beydavi tefsiri, ilgili âyet]

Diğer taraftan Beydavi tefsirinin şerhi Şihab'da ise şöyle bir ayrıntıya yer verilmiştir: "Beydavi'nin bu söylemiyle Zemahşeri'nin Keşşaf adlı tefsirinde geçen 'gaflete dalanları uyarmak için peygamberlerin gönderilmesine ihtiyaç yoktur ve akıl bunu idrak edebilir' şeklindeki düşüncesini reddetmiş; aklın kısıtlı ve kusurlu olduğunu, bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu ve bu nedenle peygamberlerin gönderilmesi gerektiğini beyan etmiştir." [Şihab ala'l-Beydavi, ilgili âyet]

Hanefî mezhebinin tefsir otoritesi Nesefi ise aynı âyeti yorumlarken şöyle demiştir: "Mu'tezile ekolü, 'akıl iyi ve kötüyü algılayabilir' şeklindeki söylemleri gereği, Alah'ın hükümlerinin akılla tesbit edebileceği görüşünü benimsemiş; bunun sonucunda peygamber gönderilmese bile insanların kendi akıllarıyla haram ve mübah şeyleri bulabileceklerini ileri sürmüşlerdir. Oysa âyette geçen 'insanların sunacakları herhangi bir mazeret ve gerekçeleri kalmasın' ibaresi, 'insanlar bize ibadet ve diğer şer'i hükümleri öğreten, bizi uyaran bir peygamber gönderilseydi şeklinde bir gerekçeleri kalmasın' olarak anlaşılmalıdır." [Nesefi tefsiri, ilgili âyet]

Taftazani, peygamberlerin gönderiliş nedenini açıklarken Mu'tezile ekolünün dillendirdiği söylemin aslında Brahmanist düşünceye ait olduğunu belirtmiştir: "Peygamberlik kurumu, akıl sahibi kullar ile Allah arasında iletişim kurmaya yönelik bir misyondur. Allah peygamberleri göndererek, akıllarının idrak edemediği konularda kullarının cehalet ve şüphelerini gidermektedir. Elbette Allah'ın peygamber gönderme gibi bir zorunluluğu yoktur. Ancak hikmet gereği, kişi kendi çıkarını ve bu çıkarın perde arkasını bilmek istediğinden Allah bu kesin bilgiyi sağlamaktadır. Brahmanistlerin "aklın var olması, peygamberlerin gönderilmesini gereksiz kılar" şeklindeki söylemi batıldır. Allah, insanlar arasından seçtiği peygamberlerini göndererek, iman ve itaat ehlini cennetle müjdelemekte; küfür ve isyana başvuranları da ateşte yakarak cezalandırmakla uyarmaktadır. Akıl, cennet mükafatı ile cehennem azabını kavramaktan yoksundur. Bu bilgi sadece peygamberler tarafından sağlanmaktadır. İnsanın din ve dünya hayatını düzenleyen kuralları sadece peygamberler getirmektedir." [Taftazani, Şerh'ul-Akaid]

Bu yüzden de kelam alimleri aklın tesbit ve anlamakta aciz kaldığı ve ancak peygamberlerin vahiy alarak insanlara getirdiği ve aklın tesbit etmekten aciz kaldığı nakli meselelere "semiyat" adı vermişlerdir. Buna göre şayet peygamberler vahiy mahsulu kutsal kitap veya hadis ve sünnetleri bağlamında kabir hayatı, melekler, cinler, haşir, terazi, kevser havuzu, ahiret ahvali, şefaat gibi gaybiyat ve semiyat meselelerini bizlere öğretmemiş olsalardı, biz aklımızla bunları tesbit edemezdik. Bu nedenle dinin semiyat konularını öğrenip anlamak için de olsa insanlık peygamberlik müessesesine muhtaçtır.

Bu konuda, çağdaş müfessirlerden Said Havva'nın yorumu şöyle özetlenebilir: "Bütün peygamberler, salih amel işleyenlere ebedi ve güzel bir hayatı, kötü amel işleyenlere de ebedi bir azabı müjdelemek için gönderilmişlerdir." [Said Havva, Er-Resul]

Allahu Teala da bu durumu şu âyetlerde çok net bir şekilde ifade etmektedir:

İsrâ, 15. âyet: Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.

Kasas, 59. âyet: Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe oraları helâk edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk etmeyiz.

Enfâl, 33. âyet: Oysa sen onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.

Muhterem insaflı kardeşlerim! Delillerden de anlaşıldığı üzere, ellerindeki cımbızlarla yöntemi le hareket ederek doğru ile yanlışı, hak ile batılı, fayda ile zararı birbirine karıştırarak toplayan bu sapkın düşüncenin erbabı, bu dünyada elde edecekleri şan, şöhret, mal, makam, menfaat için çabalamaktadır. İslâmın sahih kaynak, mezhep ve meşreplerinden beslenemeyenler, elbette uzak doğunun, yunan felsefesinin, batı düşüncesinin aşırı uçlarındaki kirli, muharref ve küfür, şirk, nifak ile bulaşmış kaynak ve fraksiyonlarından beslenecektir.

Tarih boyunca büyük alimlerin reddettiği bu şaz ve merdud düşünceler, maalesef zamanımızda da zuhur etmiştir. Kadim zamanlarda sümeniye, brahmaniye, dehriye, zenadıka ve rafıza ası verilen sapık fırkaların iddialarını günümüzde materyalizm, deizm, nihilizm gibi isimlerle neşr etmeye gayret göstermektedirler. Ne yazık ki buna herkesten evvel alet olan ve hizmet eden de İslâmcı yazar ve ilahiyatçı akademisyem sıfatını taşıyan zavallılardır. Fakat endişelenmeyin, gevşemeyin! âyet ve hadislerde belirtilen "sizden iyiliği emreden ve kötülüğü nehyeden bir grup bulunsun" emrine uyarak bu hezeyanlara cevap veren müminler hep var olacaktır. Allah bu görevi yerine getirecek bir topluluğu var etmeye her zaman kadirdir.

Dualarınızda bizi hayırla yad etmeniz dileğiyle, Allah'ın selamı ve hidayeti üzerimize olsun.

Kardeşiniz Molla Musa Celali

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

“HZ. İBRAHİM (A.S.)’A İBO DEMENİN HÜKMÜ”

“HZ. İBRAHİM (A.S.)’A İBO DEMENİN HÜKMÜ”

Muhterem Müslümanlar! Bu yazımızda mealci ve sünnet inkârcılarının dördüncü iftirası o

KUR’AN’I TAHRİFTEN SONRA BİR DE TASHİH ETME-DEĞİŞTİRME TALEBİ

KUR’AN’I TAHRİFTEN SONRA BİR DE TASHİH ETME-DEĞİŞTİRME TALEBİ

Günümüzde bazı yazarlar ve akademisyenler Kur’an’ı Kerim’in bazı âyetlerinin akla ve ç

“PEYGAMBERLERE GEREK YOKTUR” DEMENİN HÜKMÜ

“PEYGAMBERLERE GEREK YOKTUR” DEMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi mealci ve sünnet inkarc

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda, mealci ve sünnet inkârcılarının “Kur

KUR’AN’DA HATA OLDUĞUNU SÖYLEMENİN HÜKMÜ

KUR’AN’DA HATA OLDUĞUNU SÖYLEMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Günümüzde birçok ateist veya gayr-ı müslim âyet ve hadisleri okuyara

HACAMAT HAKKINDADIR

HACAMAT HAKKINDADIR

Muhterem Müslümanlar! Turan Dursun ve Selman Rüşdi olayından sonra Müslümanlar ülke ve dün

MODERNİST İSLAMCILARIN BAZI İDDİALARI-2

MODERNİST İSLAMCILARIN BAZI İDDİALARI-2

. BİZ YAZAR, AYDIN, AKADEMİSYEN, KÜLTÜRLÜ VE BİLGİLİ KESİMLERİZ, BİZDEN BAŞKALARI CAHİL

MODERNİST İSLAMCILARIN BAZI İDDİALARI

MODERNİST İSLAMCILARIN BAZI İDDİALARI

HADİS VE SÜNNET DELİL DEĞİLDİR, BİZE KUR’AN VEYA VAHİY LAZIMDIR Bu iddia aslında Peygam

İSRA VE MİRAÇ MUCİZESİNİ İNKAR EDENLERE CEVAPLAR

İSRA VE MİRAÇ MUCİZESİNİ İNKAR EDENLERE CEVAPLAR

Genelde muhterem ilim adamları delilsiz ve tesbitsiz konuşmazlar. Özellikle Kur'an’ı yorumlark

İMAM BUHARİ'YE ATILAN İFTİRALAR

İMAM BUHARİ'YE ATILAN İFTİRALAR

Hadis karşıtlarının sıkça kullandığı yöntemlerden biri de hadise en çok hizmet eden şahs

HADİS İNKARCILARIN DERDİ: EBU HUREYRE (r.a)

HADİS İNKARCILARIN DERDİ: EBU HUREYRE (r.a)

Peygamberimizin etrafında bulunan ve hiç yanından ayrılmayan sahabelerden biri de Abdurrahman b.

Müminler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer.

Enfal,2

GÜNÜN HADİSİ

Size, takat getirebileceğiniz amel yaraşır. Siz (ibadet yapmaktan) usanmadıkça, Allah da (sevab vermekten) usanmaz. Allah'a en hoş gelen dini amel, kişinin devamlı olarak yaptığı ameldir"

Buhari, İman 32, Teheccüd 18

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI