ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-31
*İnkarcılar, gerek günümüz de, gerekse Mekke müşrikleri; "benim Allah'a inanmış olmam, O'nun koyduğu ilahi kanunlara uyma mecburiyetimi gerektirmez" diyerek, kendi yaratılışının Allah tarafından
*İnkarcılar, gerek günümüz de, gerekse Mekke müşrikleri; "benim Allah'a inanmış olmam, O'nun koyduğu ilahi kanunlara uyma mecburiyetimi gerektirmez" diyerek, kendi yaratılışının Allah tarafından yapıldığını kabul etse bile; "insanın hayvanlar gibi özgür yaşama imkânı niye yoktur?" diye itiraz ediyor.
Bugün bu tezi; eğitim öğretim yuvası olan üniversitelerin hocaları söylüyor. Halbuki kendisinin o makamı işgal etmesi, öğrencinin yanına nasıl girip, çıkacağını, nasıl sınıf geçip, hangi durumda kalacağının kurallarını, kanunlarını yazıyor. Kendisi bazı kanunlar koyuyor, onlara uyulmasını istiyor. İlahi kanunlara uymaya gelince isyan ediyor.
Eğer hayvanlar gibi özgür yaşamak isterseniz sonucuna katlanırsınız. Hayvanlar bir ahırda yem yerken güçlü olan gelip öbürünü biraz boynuzladı veya itiverdi mi, onun yerine kanuna yönetmeliğe uymadan- özgürce geçiveriyor. Peki milyonlar vererek tapusunu da aldığın eve bir başkası zorla gelse otursa ne yaparsın? İşte o zaman isyan eder.
İşte kendi menfaatleri doğrultusunda kurallar koyarlar ama Allah'a isyan konusunda da yukarıda bahsettiğimiz gibi mantıki yorumlar yaparlar, gayeleri Allah'a isyandır. İşte bu onların geri zekalılıklarından kaynaklanır, söylediğinin arkasından neyin geleceğini bilmemekten kaynaklanır.
*Onlardan biri "kız çocuğun oldu" diye müjdeleniverse, yüzü simsiyah kesilir ve o, kînini içine yutar. Ayetler müşriklerin haleti ruhiyesini açıklıyor. Tabi bu Mekke müşriklerinde olduğu gibi günümüzde de birisine "kızın oldu" denildiğinde yüzü biraz burkulup "bir oğlan doğurtturamadım" dedi mi, bilin ki o kişinin içinde de cahiliyyeden kalma bir damar var demektir. Cahiliyyeden maksat ta bilgisizlik değil, küfür cahiliyesi demektir. İnkârdan bir damar var demektir.
 Hz. Bilali Habeşi'yi siyahlığından dolayı bazıları ayıplamıştı. Hz. Peygamber de "sizde hâlâ cahiliyye damarı görüyorum" buyurmuş. Sahabede de işte bu cahiliye damarı zaman zaman kabarıyordu. Ama Hz. Peygamberden aldıkları o terbiye ile o damarı da yok etmeye çalışıyorlardı.
Bizde de bu olabilir. İslami bir eğitimden geçmedik. Yedi cihetten üzerimize pislik akıyor. Ve o pislikle beraber büyüyoruz. Mesela "erkek adamın erkek oğlu olur" gibi şeyler köylerimize kadar yerleşmiştir. Peygamberimizin bile 4 kızı, 3 tane erkek çocuğu olmuştur. Onun için, çocuğun erkek kız olması, çocuğun olması veya olmaması bizim elimizde olan bir olay değildir. Kimseyi ayıplamamak gerekir.
*Gerek bu ayetlerin tefsirlerinde, gerekse son zamanlarda Siret kitabı yazanlar veya bu konuda vaaz edenlerin içine düştükleri bir hataya dikkatinizi çekerim. Diyorlar ki: "Hz. Peygamberin Peygamberliği gelmeden önce, cahiliyye devrinde imansızlar kızlarını diri diri toprağa gömüyorlardı." Burada öyle bir ifade var ki, sanki bütün insanlar böyle yapıyor gibi. Peki böyle yapıyorlardı da onların nesli nasıl devam edip çoğaldılar. Bu kötülüğü hepsi yapmıyordu. Ayette de; bütün müşriklerin bunu yaptığını ifade etmiyor, "içlerinden böyle yapanlar vardı" diyor.
*"O Allah, herşeye gücü yeten hüküm koyan hükmünde hikmet sahibi olandır." Allah (cc) mülkünde hikmet sahibi ve herşeye gücü yeter de niye kafirleri cezalandırmıyor? Mesela bazıları "Allah varsa beni çarpsın" gibi sözler sarf ediyorlar bunlar hakkında ne dersiniz?
Biz diyoruz ki, "bu sözler daha önceki devirlerde de söylenmiş sözlerdir." Bunlar bu sözleri bilmediklerinden dolayı söylerler. Mesela çocuk elektrik prizine parmağını sokar, ona parmağını sokarken, bunun öldüreceğini bilse, elini sokmaz, fakat bilmediği için bunu yapar. Anne babası da onu engeller. Zira onlar elektriğin çarpıp onu öldüreceğini bilir. Biz Allah'tan korkuyorsak, Allah'ın varlığına dair bilgimizin olmasındandır. Onlar da korkmuyorsa, Allah hakkında bilgisi olmadığındandır.
Allah'ın böyle kafir kullarını küfürlerinden dolayı hemen cezalandırmaması bir ilahi imtihan gereğidir. Eğer O, "varsa beni çarpsın" diyen adamı anında cezalandırsa, anında azab etse, artık insanlar Allah'a korkularından dolayı iman ederler. Kötülüğün kötü olduğunu bildiklerinden dolayı kötülük yapmaktan sakınma yerine, kötülük yaptıklarında anında cezalandırılmalarından korktukları için yapmazlar..
*Abdulhamit döneminde "Ertuğrul" isimli bir gemi Japonya'ya gönderilmiş. İçinde de her düzeyden ilim adamları, askeriyeden yüksek rütbede elemanlar, sanatkarlar varmış. Yeni evlenmiş yüzbaşının biri de bu gemide gitmesi gerekirken, bir torpil bulup geri kalır. Gemi gittikten günler sonra, yüzbaşı da bir sandal keyfi için İstanbul boğazına dolaşmaya çıkar. Bindiği sandalın içerisinde su içerken, su genzine gider, bir damla su da ölür. Defnederler. Aradan bir kaç gün sonra haber gelir; Japonya'ya giden filan gemi (ki onunda içinde bulunması gereken), filan yerde dalgaya tutuldu. Şu kadar kişi öldü. Araştırılır. Yüzbaşının öldüğü gün ve saat ile aynı gün olduğu rivayet edilir
*Zulüm belirli bir zirveye kadar ulaşır. Rabbim müsaade eder. O zirveye ulaştıkları an da hiç hesab etmedikleri bir yer ve zamanda onların zulmünü aşağıya indirir. Tarihte bu çok görülmüştür. Telaviv'deki Yahudiler bugün bunun farkındalar. "Birgün bizim başımıza bir zulüm gelecek, ama nasıl gelir" diye zaman zaman idarecilerini uyarır mahiyette yürüyüşler yapıyorlar.
*Hicri 7. Asırda "Abdurrahman ibnul Cevzi "diye bir alim, "Telbis-u İblis" diye bir eser yazmış. Eserinde, şeytanın tefsircilere hangi yollardan musallat olduğunu, fıkıhcılara hangi yönlerinden yaklaştığını, tasavvufcuları nasıl aldattığını yazıyor. Hadisciye işte filan yerde hadis varmış onu al, filan kaynaktan hadis al, gibi onu, o işlerle meşgul edip ibadet ve taatini engeller diyor.
Türkiye'nin yetiştirdiği bir Profösör; Hadis ve kaynakları konusunda dünyaca ün yaptı, ama bunları araştırmaktan namaz kılmaya zamanı olmamış. Mevlana güzel anlatır; "Bir fakir, kırk yılda kırk altını zor toplar. Derken bir vaiz efendiden; "sadaka olarak verirseniz şöyle sevaptır " sözlerini dinler, Adam vermeye niyetlenirken şeytan devreye girer. "Bunlar için kırk yıl çalıştın, verme" der. Adam da; "sen beni mi engellemek istiyorsun?" der ve her birini birer gün arayla fakirlere dağıtmaya başlar. Şeytan mani olamayınca, bu sefer de; "hepsini bir fakire versene" der. Adam; "hani bana verme diyordun.?" Şeytan da; "Böyle vermekle sen beni hergün öldürüyorsun, bunların hepsini birgünde ver de, bir defa öleyim" der."
Yani şeytanın insana geliş yollarına aklımızın hayalimizin erişmesi mümkün değildir. O, insanın sağından, solundan, önünden, arkasından, her tarafından çeşitli kılık ve şekilde, insana musallat olur, vesvese verir.
*Arı dağlardaki yalçın kayalar içindeki mağaraları ev edinir. Bazen de ulu ağaçların içi boşalır, onların içini ev edinir. İşte insanlar onları buralarda buldu mu, kendilerinin yaptığı kovanlara alıştırır. Onları kendine ev edinir. Bu ayette geçen vahiyden maksat, onun fıtratına verilmesi, iç güdüsünün verilmesi Onu da veren Allah'dır. Bir insan kalemi eline alıp devamlı altıgen yapsa yaptığı şekillerdeki altıgenlerin açıları farklı olur. Fakat arının peteğindeki milyonlarca altıgenlerin hiç birinin açıları farklılık arz etmiyor, hepsi de aynı..
*Şeyh Sadi Şirazi anlatır; Birgün caddeden bir kadın geçerken dervişin birisi, "Allah "der ve bayılır. Daha sonra arkadan akıllı biri gelir bakar ki derviş bayılmış, sorar; "niye bayıldı?" Derler ki;"İşte yoldan bir güzel kadın geçmişti. Onu görünce Allah'ı hatırladı ve bayıldı." O zat der ki; "Yalan söylüyorsunuz, bu da yalan söylüyor." "Niye? dediklerinde; "Allah'ın sanatını görerek bayılmış olsaydı, bir çocuğun parmağını görünce de, bir devenin boynunu görünce de, baygınlık geçirmesi lazımdı, bu gerçekten kadının aşkı ile bayılmış" der.
*Günümüzde biz şahidlik görevimizi tam yapamıyoruz. Eskiden ecdadımız bu işi iyi yapıyorlardı. Hatta müslüman olmayan memleketlere gidip oradaki insanlara İslam'ı ulaştırıyorlardı. Ama bugün müslüman memleketinizde İslam'dan haberi olmayan insanlar var.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58
Zilzal Suresi *Mehmet Akif Mısır'da iken, bir ulema meclisinde konuşuyorlarmış. Kur'ân-ı Ke
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57
A’la Suresi *Bize de bu sure-i celile, günümüzde insanlara İslâm’ı anlatırken, nasıl ha
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56
Her insanın özellikle yönetici kadronun, tanınmış insanların, siyasilerin, sanatçıların, Ã
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55
Müzzemmil Suresi *Günümüzde bizim eksikliklerimizden bir tanesi de, başta şahsım olarak gece
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54
Talak Suresi *İnancımız ve kültürümüz eğer Kur'an'a göre yönlendirilmiş olsaydı; cana k
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53
Mümtehine Suresi *Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti gö
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52
Tanıdığım birisi şöyle anlatmıştı; "Bu şehre göçmen olarak geldim. Hiçbir şeyim yoktu.
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51
Kamer Suresi *Ay'ın yarıldığı hadisini, Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel ve diğer muhaddisler
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50
Hucurat Suresi *Son günlerde televizyonlardan din adına konuÅŸan insanların ağızlarından ÅŸÃ
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49
Zuhruf Suresi *Günümüzde(1997-98ler) bir tartışma başladı, "Kur'an Arapça’dır. Bunu kabu
ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48
Mümin Suresi *Hz. Ömer (R.A), Suriye'de Ä°slam'a girmiÅŸ, fakat günah iÅŸlemeye devam eden adamÄ
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-47
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-46
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-45
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-44
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-43
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-42
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-40
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-39
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-38
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-37
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-36
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-35
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-34
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-33
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-32
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-31
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-30
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-29
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-28
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-27
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-26
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-25
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-24
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-23
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-22
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-21
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-20
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-19
- ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-18
Sakın israf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez.
En'âm, 141
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir
Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...