MEVLANA HALİDİ BAĞDADİ HAZRETLERİ-2
Halid-i Bağdadi Irak toprakları icerisinde, günümüzde Süleymaniye olarak adlandırılan, eskiden ise “Şehrezûr Sancağı” olarak tanınan bölgede doğup, büyümüştür.
HALiD-İ BAĞDADİ'NİN YETİŞTİĞİ ORTAM
Halid-i Bağdadi, Irak toprakları icerisinde, günümüzde Süleymaniye olarak adlandırılan, eskiden ise "Şehrezûr Sancağı" olarak tanınan bölgede doğup, büyümüştür.(1)
Şehrezûr'un coğrafi konumu bu bölgeyi eskiden beri stratejik bir öneme sahip kılmıştır. 1780'lerde Süleymaniye adını alan bölge, XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar Baban Beyleri tarafından yönetilmiştir. Baban beylerinden Abdurrahman Paşa (ö. 1228/1813) ve Mahmud Paşa ile Bağdad valilerinden Said Paşa (ö. 1231/1817) ve Davud Paşa (ö. 1267/1851), Halid-i Bağdadi'nin ilim ve tasavvuf hayatında etkileri olan yöneticilerdir..
Süleymaniye'de çok sayıda alim, mutasavvıf, şair ye aydın şahsiyet yetişmiş ve bunlar İslam alemindeki birçok ilim ve kültür merkezinde hizmet ederek, eser te'lif etmişlerdir. Halid-iBağdadi'nin yanı sıra bu bölgede yetişmiş şahsiyetler içinde muhaddis Ebubekir b. Ahmed b. Ubeyd b. Abdullah es-Şehrezûri (ö. 298/910), Takiyüddin Ibn Salah es-Şehrezûri (o. 643/1245), kıraat alimi Mübarek b. Hasan es-Şehrezûri (ö. 550/1186), felsefe tarihçisi ye İşraki ekolünün önde gelen filozoflarından Muhammed b. Mahmud es-Şehrezûri (ö. 687/1288), feraiz alimi Ebul-Muzaffer Muhammed b. Ali b. Huseyin es-Şehrezûri, Ebu Bekir Muhammed b. Kasım, Kadı Hıdır b. Davud, İbrahim Gorani (ö. 1101/1689), Molla İlyas Kürdi, Nâili (ö. 1273/1856), Mahvi (ö. 1326/1909) ve Mevlevi (ö. 1299/1882) gibi zevatın isimlerinden bahsedilmektedir.(2)
Baban beyleri İslam dunyasında ilim, kültür ve sanat alanlarında meydana gelen gelişmeleri takip etmek üzere Kahire, San'a, Mekke, Tahran ve Isfahan'a
uzman şahsiyetler göndermişlerdir.(3) Yine Baban beyleri Süleymaniye merkez ve kazalarına bir taraftan yeni medreseler açarken, diğer yandan medreselerdeki eğitim ögretim ortamlarıyla talebelerin yaşam şartları ve ihtiyaç duydukları materyallerin temininde ciddi destek sağlamak suretiyle, ilmi hayatı canlandırmışlardır. Bu durum komşu bölgelerden çok sayıda alim şahsiyeti Süleymaniye'ye getirmiş ve meydana gelen bu beyin göçünün Baban ilim ve kültür hayatına olumlu etkisi son iki yüzyılda kendisini göstermiştir. Bu sayede Süleymaniye'de bulunan medreselerden çok sayıda alim, mutasavvıf, şair ye edebiyatçı yetişmiştir.(4)
Osmanlının son döneminde Irak'ın bütün bölgelerinde faal olarak eğitim veren 133 medresenin yarısının Süleymaniye bölgesinde bulunması ve XX. yüzyılın başında Süleymaniye, Peşder ve Halepçe bölgelerinde toplam elli dört medresenin eğitim faaliyetlerini yürütüyor olmasi(5) Halid-i Bağdadi'nin yetiştiği çevrenin ilmi ve kültürel durumunu ortaya koyması açısından önemlidir.
Süleymaniye, medreseleri ve buralarda yetişen alimleriyle olduğu kadar tekkeleri ye mutasavvıflarıyla da Irak'ın gözde bölgelerinden biri olmuştur. İs-
lam aleminde ortaya çıkan tasavvufi düşünceler Süleymaniye bölgesinde de kısa sürede yankı bulmuştur. Bu bölgede eskiden beri Kadiriyye tarikatı ağırlıklı olmak ilzere, Kübreviyye, Halvetiyye, Sühreverdiyye(6) ve Nakşibendiyye tarikatlarının irşad faaliyetleri bilinmektedir.
HALİD-İ BAĞDADİ'NİN İLMİ VE TASAVVUFİ KİŞİLİĞİNİN OLUŞMASINDA KATKISI OLAN ŞAHSİYETLER
Halid-i Bağdadi'nin ilim öğrenme hususundaki gayreti, sabır ve azmi onun Irak, Iran ye Suriyede çok sayıda tanınmış alimden akli ve nakli ilimlerde dersler almaya sevk etmiştir. Bu durum onun akranlarına göre daha sağlam bir bilgi altyapısı ve yüksek bir ilmi kişiliğe sahip olmasında önemli roloynamıştır..
Irak'ta kendilerinden ilim ögrendiği hocaları icinde özellikle Seyyid Abdulkerim Berzenci ve Celaladdin Hurmâli'den çok etkilendigi Divan'ında bu hocaları icin yazdığı methiye ve mersiyelerden anlaşılmaktadır.(7)
İran'ın Senendec bölgesinde yanında matematik, hendese ve astronomi dersleri aldığı Muhammed Kasim es-Senendeci, Halid-i Bağdadi'yi etkileyen diğer bir hocasıdır..
Bağdadi, medrese eğitimini ikmal ettiğinde Kürtçe'nin yanı sıra çok iyi derecede Arapca ve Farsca bildiği, bu iki dilin edebiyatına da hakim olduğu eserlerinden anlaşılmaktadır. Bildiği dillere sonradan Hintce'yi de eklemiştir.(8)
Bağdadi'nin ilk olarak Süleymaniye'de Abdurrahman Paşa Medresesi'nde görev yaparken akli ve nakli ilimlerde yıldızının parladığından bahsedilir.(9) Onun Baban beyleri tarafindan Süleymaniye bölgesinin en büyük alimine verilen "Reisu'l-ulema" payesine layık görülmesi(10) de yine bu döneme rastlamaktadır.
Halid-i Bağdadi'nin İslami ilimlerden fikıh ve tefsirin yanında akaid ve hadis ilmini önemsediği, özellikle de hadis ilmine ağırlık verdiği bilinmektedir. Onun Süleymaniye ve Şam'da başlattığı hadis dersleri ve Buhari sohbetleri(11), hadis ilmine ayrı bir önem verdiğini göstermektedir. Hadis ilminin rivayet ve ögretimi hususunda iyi bir altyapı edinen Bağdadi, Şam'da Daru'l-Hadis müderrislerinden şeyh Muhammed el-Küzberi (ö. 1221/1806)(12) ve Kadiriye tarikatı şeyhlerinden muhaddis Mustafa el-Kürdi (ö. 1239/1823)'den hadis alanında icazet almıştır.(13)
Bilahare Hindistan'da şeyh Abdülaziz ed-Dihlevi'den (ö. 1239/1823) Kütüb-ü Sitte'de bulunan hadislerin rivayeti hususunda icazet almıştır.(14) Abdülaziz ed-Dihlevi de Halid-i Bağdadi üzerinde etkisi olan hocaları arasmda yer almaktadır.
Halid-i Bağdadi, ilmi sahada elde ettiği yüksek payenin bir benzerine tasavvuf alanında ulaşmayı başarmıştır.. O, Hindistan'da Şah Abdullah-i Dihlevi'den Nakşibendiyye, Kadiriyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye ve Çeştiyye tarikatlarından "Hilafet-i Tâmme" almış ve Dihlevi ona "Mevlâna" lakabıyla hitap ederek onore etmiştir.(15)
Nakşbendi tarikatı mensuplarınca Cüneyd-i Bağdadi (ö. 298/910) ve Abdülkadir-i Geylani (ö. 561/1166) gibi tanınmış mutasavvıflar seviyesinde görülen ve zamanın kutbu olarak değerlendirilen(16) Halid-i Bağdadi'nin Şah Abdullah-i Dihlevi ve Abdulaziz-i Dihlevi'nin yanı sıra Cüneyd-i Bağdadi, Bayezid-i Bistami, Abdulkadir-i Geylani, Muhammed Bahauddin-i Nakşbend, Muhyiddin Arabi ve Ahmed Sirhindi gibi tasavvuf büyüklerinin eser ve fikirlerinden etkilendiği bilinmektedir.
DİNİ BİR LİDER OLARAK HALİD-İ BAĞDADİ VE KARİZMATİK KİŞİLİĞİ
Halid-i Bağdadi İslam toplumunda alimlerin eskiden ben sahip oldukları saygınlık ve güçlü statünün(17) farkında olarak talebeliği döneminde ciddi gayret gostermiştir. Onun medrese yıllarında başlayan ders ve hoca hususundaki kaliteli bir medrese eğitimi icin zorlu seyahatleri göze alması ve talebeliğine rağmen bazı yöneticiler ile hocalarına yazdığı cesur mektuplarla(18)ortaya koyduğu medeni cesareti, ileride topluma liderlik yapabilecek bir kişiliğe sahip olacağının belirtileridir.
Halid-i Bağdadi'nin bu gayreti, girişkenliği ve dinamik yapısı çok geçmeden onu Süleymaniye bölgesinin en yüksek ilmi makamına ulaştırmış ve Baban beyi Abdurrahman Paşa tarafindan "Reisu'l Ulema" payesine layık görülmüştür.(19)
Soyu baba tarafından Hz. Osman'a, anne tarafından da Hz. Ali'ye dayandırılan Halid-i Bağdadi'nin, doğuştan sahip olduğu bu saygın konumunun yanı sıra sonradan edindiği ilmi ve tasavvufi payeler onun karizmatik kişiliğinin ana unsurlarını oluşturmuştur.
İslam dünyasında Salahaddin-i Eyyubi'den sonra gelmiş en büyük ikinci Kürt şahsiyet olarak nitelenen(20) ve Osmanlı'yı yeniden kurabilecek bilgi ve beceriye sahip bir şahsiyet olarak gösterilen(21) Halid-i Bağdadi'nin ne kendisinden önce ne de sonra hicbir dini liderin cesaret edemeyecegi kadar büyük işlere giriştiği de dile getirilir.
Bu şekil düşünenler Halid-i Bağdadi'nin sahip olduğu yüksek ilmi birikimi ve tedrisatı bırakıp tehlikelerle dolu Hindistan yolculuğuna çıkmayı göze almasını, onun kabına sığamayan yapısına, azimli ve kendisini manevi ortamlara ulaştırabilecek bir mürşid arama hırsına bağlarlar.(22)
Genellikle kriz ortamlannda ortaya çıktığı görülen karizmatik liderlerin, kişilik özellikleri itibariyle izleyicilerini normal beklentilerden daha fazla motive etme yeteneğine sahip olduklarına ve bu özelliklerinin doğuştan geldiğine inanılmaktadır.(23) Bu şahsiyetler, toplumda var olan kural ve kurumların so runları çözmede yetersiz kaldığı durumlarda, devreye girerek toplumsal sorunlara çözümler üretirler.(24)
Osmanlının Avrupa karşısında eski gücünü kaybettiği ve imparatorluk toprakları üzerinde meydana gelen toplumsal, siyasi ve askeri hadiselerin üstesinden gelme konusunda zaafa düştüğü XIX. yüzyılın ilk çeyreğindeki olumsuz ortam, karizmatik bir lider olarak Halid-i Bağdadi'nin toplumsal kabul görmesinde hızlandırıcı rol oynamıştır.
Halid-i Bağdadi'nin yaşadığı toplumun sosyal, siyasi, dini ve kültürel parametrelerini iyi bilen, olaylar ye muhtemel sonucları hakkında önceden kafa yoran ve tedbirini alan bir şahsiyettir. Bu özelliği onun analitik düşünebilen bir alim ve çağının ilerisinde bir mutasavvıf olduğunu göstermektedir.
Halid-i Bağdadi'nin sakin ve sabırlı gözüken şahsiyeti aynı zamanda toplumu değiştirici ve dönüştürücü sosyal ye siyasi bir potansiyeli de barındıyordu. Bundan dolayıdır ki, onun tasavvufi terbiyesinden geçen onlarca büyük halifesi, gittikleri bölgelerde ciddi bir toplumsal duyarlılık ve dönüşüm meydana getirmişlerdir.
Bir tarikat şeyhi olmasına rağmen dini ve tasavvufi gelenekleri yumuşak bir dille eleştiren ve çok radikal olmayan degişikliklerle yeni bir bakış açısı ge-liştiren Halid-i Bağdadi'nin, tasavvuf, ilim ve sosyal alanda ortaya koydugu yenilikler, Osmanlı toprakları başta olmak üzere geniş bir coğrafyada geleneksel bir hususiyet kazanmış ve toplum tarafından kabul görmüştür.
Halid-i Bağdadi'nin Nakşbendi tarikatı mensuplarınca ilim ve maneviyatta zamanın kutbu ve keramet sahibi büyük bir evliya olarak nitelenmesiyle daha da güçlenen karizmatik şahsiyeti, bazı Şii alimlerin bile merakını celbetmiş ve Bağdad'da iken Musa en-Necefi başkanlığında on kişilik bir heyetle kendisini ziyarete gelmişlerdir. (25)Ona sadece Kürtlerin değil, Türk, Arab, Afgan ve Hindli onlarca alimin rağbet ve intisab etmesinin, aslında Bağdadi'nin karizmatik otoritesinin en önemli göstergelerinden biri olduğunu ortaya koymaktadır.
XIX. asrın başında dini bir lider kimliğiyle Müslüman toplumu yeniden ihya için işe koyulan Halid-i Bağdadi'nin, sonradan Halidilik olarak adlandırılacak hareketi için örnek aldığı örgütlenme modeli Müceddidilik olmuştur.
Dipnotlar
1-Şehrezûr Osmanlı döneminde Musul'u oluşturan üç sancaktan biriydi ve Kerkük, Revanduz, Koysancak, Erbil, Salahiye ye Ranya kazalarını kapsamaktaydı. Bk. Sami, Kâmusu'l- Âlâm, VI, 4484. Şehrezur sancağı günümüzde Suleymaniye olarak bilinen bölgede kurulmuş ve zaman içinde çok defa idari degişikliklere ugramiştir. Bk. Abbas Azzavi,Şehrezûr-es-Süleymaniye, (Haz. Muhammed Ali Karadaği), Bağdat 2000, s. 51
2- Muhammed Ali Karadaği, Difa'ek le Handin le Hucrekan-i Kurdistande, Tişk yayınları, Süleymaniye, 2009, s. 20; Muhammed Halid Abdullah Muhammed, Mevlana Halid en-Nakşibendi Hayatuhu ve Edebuhu, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Süleymaniye Üniversitesi, Irak, s. 3; Ahmet Gündüz, "Şehrizor", DIA, XXXVIII, Istanbul 2010, s. 475; Burhan Köroğlu, "Muhammed b. Mahmud eş-Şehrezûri", DİA, XXXVIII, İstanbul 2010, s. 462; Tayyar Altıkulac, "Mübarek b. Hasan b. Ahmed eş-Şehrezûri, DIA, XXXIX, Istanbul 2010, s. 466.
3-Karadaği, "Devru'l-Umerail-Babaniyyin", s. 241.
4-Azzavi, Şehrezûr-es-Süleymaniye, s. 222-232.
5- Abdullah Molla Said Molla Veysi Kerteki, Cuhuduş' şeyh Abdülkerim el-Muderris el-fıkhıyye, Erbil 2002, s. 27.
5- Abbas Azzavi, Sühreverdi tarikatının da eskiden bölgedeki Kürt kabileleri arasında çok yaygın olduğunu fakat zamanla müntesibinin kalmadığını ifade eder. Bk. Azzavi, Aşairu'l-lrak, s, 342.
6- Bu methiye ve mersiyeler için bk. Halid-i Bağdadi, Divan, Fethi Demir Matbaası, İstanbul 1955 (1260/1844 tarihli matbu nüshasının tıpkı baskısı), s. 32-33, 88-89.
7- Hasan Şükrü, Menâkıb-i Şemsi's-Şumus der hakkı hazret-i Mevlana Halid-i Arus s. 48.
8- Bisarani, Riyazul-müştakin fi menâkıb-i Mevlana Halid Ziyaüddin, s. 27.
9- Ata Karadagi, Süleymani Zeminey Peresendin ye Milmilaneyi Tesevvuf, Süleymaniye 2003, s. 35-36.
10- Abdulkerim Müderris, Yâd-ı Merdan, I, 42.
11- Muhammed el-Hani, el-Behcetüs-seniyye, s. 84.
12- en-Necdi, Asfa'l-mevarid, s. 47; Muhammed el-Bağdadi, el-Hadikatü'n-nediyye, s. 32-
13- Haydari, s. 29; Müderris, Yad-i Merdan, I, 21.
14-Müderris, a.g.e. I, 26, 27.
15 Abdullah Dihlevi, "Mevlana" lakabını, Mevlana Halid'e verdiği tarikat icazetnamesin de kullanmiştir. Bk. İcazetname-i Mevlana TOM, Suleymaniye Kütüphanesi H. Hayri-H. Abdullah 56 numarada kayıtlı nüsha vr. 85a-85b.
16- en-Necdi, Asfa'l-mevarid,, s. 17.
17. Abdulcelil Candan, Ulema'nın Gücü, Bilge Adam Yayınları, Van 2004, s. 127-291.
18- Abdulkerim Müderris, Yâd-ı Merdan I, 119-230.33. Ata Karadagi, Süleymani Zeminey Peresendin ye Milmilaneyi Tesevvuf, s. 29.
19-. Muhammed, Gpran borasti, Çaphane-i İivan, Süleymaniye 2011, s. 22.
20. Azzavi, "Mevlana Halidu'n-Nakşibendi", s. 704; Azzavi, Şehrezûr-es-Süleymaniye, s. 271
21-Ferit Aydin, et-Tarikatien-Nakşibendiyye beyne maziha ve haziriha, Wl İber li'n neşri ve't tevzi, Istanbul 2001, s. 240-242.
22- Cengiz Gündoğdu, Hacı Bektaş-ı Veli, Ögretisi Ve Takipçileri Hakkında Metodik Yeni Bir Yaklaşım, Aktif Yayınları Ankara 2007, s. 17.
23-İhsan Çapçıoglu, M. Cem Sahin, Nuran Erdoğruca, "Max Weber Sosyolojisinde Karizmatik Otorite ye Dini Liderlik", TSA, 2010, says: 2, s. 58-
24 Abdurrahman Kurt, Din Sosyolojisi, Sentez Yayıncılık, İstanbul 2012, s. 114.
25-Hasan Şükrü, Menâkıb-i Şemsi's-Şumus, s. 50-51, Haydari, el Mecdu'd Tâlid, s.49
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Gaşiye, 1
GÜNÜN HADİSİ
"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur."
Ebu Hüreyre
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...