RASULULLAHIN (S.A.V) RAMAZANLARI


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2002-12-02 17:27:06

Bilindiği gibi Ramazan orucu hicretin ikinci senesinde farz kılınmış ve Sahabe-i kiram efendilerimiz, Allah Resulü(asm) ile 9 yıl Ramazan orucu tutma bahtiyarlığı yaşamışlardı. Bu ne büyük bir saadet, bu ne büyük bir devletti. Acaba Asr-ı saadet Ramazanları nasıl beklenir, nasıl eda edilir, nasıl uğurlanırdı. Bu konuda kısa bir araştırma yapmak arzu ettik.

RAMAZAN ÖNCESİ HAZIRLIK

Resul-i Ekrem Efendimiz(sav) mübarek üç ayların girmesiyle beraber müminleri Ramazan'a manevi hazırlamak için çeşitli tahşidatlarda bulunur, gelecek ayın ne kadar önemli bir misafir olduğunu hatırlatarak gönülleri onu iştiyakla karşılamaya hazırlardı.

İbn-i Hibban, Selman-ı Farisi(ra)'den naklediyor: "Resulullah (s.a.v) Şaban ayının son gününde hutbe irad etti ve şöyle dedi: "Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgeledi. Öyle bir ay ki, bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi o aydadır. Yine öyle bir ay ki, Allah (c.c) gündüzlerinde oruç tutmayı farz kıldı, gecelerinde teravih namazı kılmayı nafile kıldı. Kim bu ayda hayırlı bir işle Allah'a yaklaşırsa başka aylarda bir farz edâ etmiş gibi olur. Kim bu ayda farz olan bir ibadeti yerine getirirse başka zamanda yetmiş farz yerine getirmiş gibi sayılır. Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı cennettir. (1)

 Ubade bin Samit(ra) anlatıyor: Ramazan ayının başladığı bir günde Resulullah şöyle buyurdu: 'İşte bereket ayı Ramazan geldi. Artık Allah'ın Rahmeti sizi kuşatır. O ay yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı sizinle iftihar eder. Öyle ise, kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın Rahmetinden nasibini alamayandır.'(2)

Son olarak Ebu Hureyre'nin(ra) bir rivayetine yer verelim: 'Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Mübarek bir ay olan ramazan ayı size geldi. Aziz ve Celil olan Allah, bu ayın orucunu tutmayı sizin üzerinize farz kıldı. Bu ayda (ibadetlerin yükselmesi için) göğün kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır. Şer yapmaya meyilli, güçlü şeytanlar zincire vurulur. Allah'ın (c.c) bu ayda öyle bir gecesi vardır ki o bin aydan daha hayırlıdır. Kim bu gecenin hayrından mahrum olursa o gerçekten (Birçok hayırdan) mahrumdur.'(3)

SAHUR YEMEĞİNE EHEMMİYET VERİRDİ

Fahr-ı Alem(sav),ümmetinin sahura kalkmasını teşvik ederdi. Bu konuda hadis imamları bir çok rivayet nakletmişler. Bir tanesini numune olarak zikrediyoruz: 'Sahur yemeğini yemek berekete sebeptir. Sizden biriniz bir yudum su içmekle de olsa sahuru terk etmesin. Çünkü sahura kalkıp yiyip, içene Allah rahmet etmekte ve melekler de istiğfarda bulunmaktadır.'(4)

İBADET VE KUR'AN TİLAVETİNİ ZİYADELEŞTİRİRDİ

Malum olduğu üzere, Ramazan Bir ahiret panayırıdır. Onda her şey uhrevi eksenli olur. İbadet ayıdır Ramazan. Aleyhissalatu vesselam, Ramazan ayına girince, ibadette daha bir derinleşir, zikir ve tilaveti ayrı buudlara ererdi. Bu halini Ramazan'ın son on günü daha sıklaştırırdı.

Kaynaklarda gördüğümüze göre Her Ramazan, gecenin bir vaktinde Efendimiz(sav), Cebrail(as)'la buluşur ve her ikisi nöbetleşe Kur'an okurlardı. Bu hadiseye rivayetlerde 'arz' deniyor ki, Habibullah'ın(sav) uful edeceği sene iki defa gerçekleşmişti. Biz bu hadiseyi bugün mukabeleler ile tahattur ediyoruz.

CÖMERTLİKTE ZİRVELEŞİRDİ

Ashabı, O Medine Gülünü şöyle tanımlardı: 'İnsanların en cömerdi ve en güzeli idi." Ramazan ayında bu sehavet alabildiğine taşar ve zirveleşirdi. Yeğeni İbn-i Abbas efendimiz naklediyor. 'Resulullah hayır hususunda insanların en cömerdi idi. En cömert olduğu zaman da Ramazan ayı idi. Cibril her sene Onunla Ramazanda karşılaşır ve bu ramazan boyu sürerdi. Cibrille karşılaştığı zaman Resulullah(asm) hayır hususunda esen rüzgardan daha cömert olurdu.'(5)

İFTARI ACELE EDERDİ

Efendimizin iftarları bizim iftarlarımıza pek benzemezdi herhalde. Mükellef sofraların gelip kalktığı iftarlar değildi o sofralar. Zira O bir ömür boyu hiçbir zaman karnını tıka basa doyurmamış, ibadet edecek, hayatı idame ettirecek kadar bir şeylerle iktifa etmişlerdi. Ondan dolayıdır ki, Hz. Aişe (ra) 'Allah Resulünün vefatından sonra bu ümmete gelen ilk bela karın tokluğu olmuştur' der.

İşte Nebi(asm)'ın iftar sofrasından birkaç söz:

*Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) akşam namazını kılmazdan önce bir kaç taze hurma ile orucunu açardı. Eğer taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa bir kaç yudum su yudumlardı.'(6)

* Muaz İbnu Zuhre anlatıyor: "Bana ulaştı ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam, iftar ettiği zaman şu duayı okurdu: "Allahumme leke sumtu ve ala rızkike eftartu. (Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)"(7)

* Mervan İbnu Salim, Hz. İbn-i Ömer radiyallahu anhuma'dan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam orucunu açınca şöyle derdi: "Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teâlâ sevap kesinleşti(8)

TERAVİH NAMAZI

Aleyh-i ekmeli tahaya efendimiz(sav), Ramazan'ın ekstra hediyelerinden Teravih namazının ehemmiyeti üzerinde durmuş, müminlerin bu namazdan da alabildiğince nasiplenmesini tavsiye buyurmuşlardı.

Bu konuda gelen bir rivayet şöyledir: ' Kim mükâfatını Allah'tan umarak Teravih namazını kılarsa geçmiş küçük günahları affolur.'(9)

Teravih namazı Resulullah devrinde camide cemaatle kılınan bir namaz değildi. Birkaç kere Efendimiz mescidde müminlerle beraber eda etmişlerdi. Daha sonraları, Hilafeti devrinde Hz.Ömer(ra), sünnette mahmili bulunan bu meselede bir içtihadda bulunarak, cemaatle mescidde kılınmasına karar verdi. Allah(cc) ondan ebediyyen razı olsun. Âmin.

İTİKÂFA GİRERDİ

İtikâf; mescid ve mescid hükmünde bir yerde ibadet niyetiyle ikamet etmek demektir. İtikâf sünnetini Efendimiz(sav) hayatı boyunca her Ramazan uygulamışlardır.

Hz.Aişe validemiz bildiriyorlar: 'Resulullah Ramazan'da son on günü girince geceleri ihya eder, ehil ve ailesini ibadet için uyandırır, ibadete daha ehemmiyet verir, diğer vakitlerinden daha çok ibadet gayretine ve çalışmasına girerdi.'(10)

Bir başka rivayette Hz Aişe (ra) şöyle diyor: 'Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat edinceye kadar Ramazan'ın son on gününde itikâfa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini Ramazan'ın son on gününde arayın".

Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan sonra, zevceleri de itikafa girdiler."(11)

Resulullah'ın itikâfı konusunda Ebu Hureyre(ra) şöyle diyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) her Ramazanda on gün itikafa girerdi. Vefat ettiği yılda ise yirmi gün itikâfa girdi."(12)

 İbnu Ömer radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre: "Resulullah aleyhissalatu vesselam itikâfa girince, yatağı veya karyolası onun için, tevbe sütununun gerisine konulurdu'(13)

 'İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mütekif hakkında: "O, günahları hapseder ve bütün hayırları işlemiş gibi ona hayırlar kazandırır" buyurdular(14)

DİPNOTLAR

1-İmam Münziri-Et Tergib ve't Terhib-2/94

2-a.g.e:2/96

3- Nesei-Savm 2079, Buhari-Savm 1765-1766, Müslim-Savm 1793

4-Ahmed bin Hanbel-Müsned:3/44

5-Müslim-Fedail:50

6-Ebu Davud, Savm 22, (2556); Tirmizi, Savm 10

7-Ebu Davud, Savm 22

8-Ebu Davud, Savm 22

9-Riyazü's Salihin-2/463

10-Müslim-İtikaf:7

11-Buhârî, Fadlu Leyletü'l-Kadr 3, İtikâf 1,14; Müslim, İtikaf 5, (1172); Muvatta, İtikaf 7, (1, 316); Tirmizî, Savm 71, (790); Nesâî, Mesâcid 18, (2, 44); Ebu Dâvud, Sıyâm 77, (2462, 2464); İbnu Mâce, Sıyâm 59; (1771)

12-Buhârî, İ'tikaf 17; Ebu Dâvud, Savm 78, (2466). İbnu Mâce, Sıyâm 58, (1769)

13-Kütüb-ü Sitte muhtasarı-H.No:6510

14- Kütüb-ü Sitte muhtasarı-H.No:6512

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜ HAKKINDA ÖZ BİLGİ

ALLAH RASULÜ HAKKINDA ÖZ BİLGİ

Annem, babam ona feda olsun. O, zamanen, şanca, cemâlen ve kemâlen Peygamberlerin hâtemidir. Onl

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN “İSMET”İ VE “İSTİĞFAR”I

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN “İSMET”İ VE “İSTİĞFAR”I

Özet: Kulun işlediği günahlardan pişmanlık duyma ve Allah’ın affına sarılma anlamını i

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-3

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-3

Fahr-ı Kâinat Efendimize Ta’zîm edip Saygı Göstermeyi Emreden Ayetler: 1- Yüce Allah Kur’

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

HADİS DEĞERLENDİRMELERİNDE MODERNİST BAKIŞIN ÇIKMAZLARI

HADİS DEĞERLENDİRMELERİNDE MODERNİST BAKIŞIN ÇIKMAZLARI

Muhâl ve münker muhteva taşıyan veya bu türden bir sonuca götüren hadislerin isnadı nasıl o

MODERN DÖNEMDE SÜNNETİN HÜCCET DEĞERİNE DİL UZATILMASI

MODERN DÖNEMDE  SÜNNETİN HÜCCET DEĞERİNE DİL UZATILMASI

FİTNENİN TARİHÇESİ Dr. Mustafa el-A’zamî “Dirasat fi’l-Hadisi’n-Nebevî” adlı kita

SİYER OKUNURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR HUSUS

SİYER OKUNURKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİR HUSUS

Bu güne kadar Hz. Peygamber hakkında birçok kıymetli eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerin ç

HATEMİYYET’E DAİR FARKLI BİR TAHKİK

HATEMİYYET’E DAİR FARKLI BİR TAHKİK

Bu yazıda Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) son Peygamber, Kur’an’ın da im

MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR

MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR

Hadisleri inkar edenlere mealciler, akılcılar ve Kur'an'cılar denilir. Bunlar kendilerine nispet

HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ

HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ

İslâm bir dindir. Bu dini gönderen Allah (cc)'dır. Bu dinin bir kutsal kitabı, bir peygamberi,

Kendilerine ait bir takım menfaatlara şahit olsunlar; Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin, yoksulu ve fakiri doyurun.

Hacc Suresi:28

GÜNÜN HADİSİ

İki ni'met (iki güzel hal) vardır ki, insanlardan çoğu bu ni'metleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat, boş vakit.

Abdullâh b. Abbâs (r.a)'dan

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI