BİR İRFAN OLUĞU; ARVAS SEYYİDLERİ-1

Aile, adını Van’ın Müküs (Bahçesaray) ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyünden almıştır. Burası Arvasîlerin Anadolu’daki en meşhur ilim ve irfan merkezi olmuş, aile bireyleri buradan tedrisat ve irşad faaliyetleri için Türkiye’nin farklı bölgelerine yayılmışlardır.


Abdulcebbar Kavak(Doç.Dr)

a.c.kavak@hotmail.com

2021-08-01 15:48:00

1.2.1.1. Arvasî Ailesinin Kısa Tarihi

Aile, adını Van'ın Müküs (Bahçesaray) ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyünden almıştır. Burası Arvasîlerin Anadolu'daki en meşhur ilim ve irfan merkezi olmuş, aile bireyleri buradan tedrisat ve irşad faaliyetleri için Türkiye'nin farklı bölgelerine yayılmışlardır.

Arvasî ailesinin soyu, Şeyh Abdülkadir Geylânî'nin dayısı Seyyid Cemaleddin Bağdadî yoluyla Hz. Hüseyin'e dayanmaktadır. Bu aileden Anadolu'ya ilk gelen kişi Hacı Kasım Bağdadî adındaki âlim ve mutasavvıf şahsiyettir. Hacı Kasım Bağdadî'den Hz. Hüseyin'e kadar uzanan aile şeceresinde şu şahsiyetler yer almaktadır:(1)

1. Hz. Hüseyin b. Ali

2. Hz. Zeynelabidin b. Hüseyin

3. İmam Muhammed Bakır b. Zeynelabidin

4. İmam Ca'fer-i Sâdık b. Muhammed Bakır

5. İmam Mûsa Kâzım b. Ca'fer-i Sâdık

6. İmam Alî Rızâ b. İmam Mûsa Kâzım

7. Seyyid Musa b. İmam Alî Rızâ

8. Seyyid Ali Cevâd b. Seyyid Musa

9. Seyyid Muhammed b. Seyyid Ali Cevâd

10. Seyyid Ali b. Seyyid Muhammed

11. Seyyid Hasan b. Seyyid Ali

12. Seyyid Muhamed b. Seyyid Hasan

13. Seyyid Hasan b. Seyyid Muhammed

14. Seyyid Abdullah b. Seyyid Hasan

15. Seyyid Mehdi b. Seyyid Abdullah

16. Seyyid Murad b. Seyyid Mehdi

17. Seyyid İsmail b. Seyyid Murad

18. Seyyid Ahmed b. Seyyid İsmail

19. Seyyid Ma'ad b. Seyyid Ahmed

20. Seyyid Nizar b. Seyyid Ma'ad

21. Seyyid Abdülaziz b. Seyyid Nizar

22. Seyyid Mansur b. Seyyid Abdülaziz

23. Seyyid Ebû Abdullah b. Seyyid Mansur

24. Seyyid Hasan Tahir b. Seyyid Ebû Abdullah

25. Seyyid Hacı Kâsım b. Seyyid Hasan Tahir

26. Seyyid Abdullah b. Seyyid Hacı Kâsım

27. Seyyid Haydar b. Seyyid Abdullah

28. Seyyid Cemaleddin b. Seyyid Haydar

29. Seyyid Abdulcebbar b. Seyyid Cemaleddin

30. Seyyid Hacı Kâsım Bağdâdî b. Seyyid Abdulcebbar

31. Seyyid Abdülvehhab b. Seyyid Hacı Kâsım Bağdâdî

32. Seyyid Abdülaziz b. Seyyid Abdülvehhab

33. Seyyid İzzeddin Abdullah b. Seyyid Abdülaziz

34. Hacı Kâsım Bağdâdî b. Seyyid İzzeddin Abdullah

Hacı Kasım, Bağdat'ın Moğollar tarafından işgal edilmesinden sonra aile fertleriyle beraber önce Musul'a gelmiştir. Çünkü Musul Kadiriyye tarikatı mensuplarının yaygın olduğu ve saygın bir konuma sahip oldukları bir şehirdi. Zira daha önce Şeyh Abdülkadir Geylânî'nin (v. 562/1166) oğlu Seyyid

Abdülaziz Geylânî (v. 602/1205) ile damadı Şeyh Kadîbu'l-Ban (v. 573/1177) Musul ve çevresinde açtıkları Cibal Tekkesi ve Kadîbu'l-Ban Tekkeleriyle tarikatın yayılmasında ciddi rol oynamışlardır. Bu sebeple yıllar içinde Musul'da Geylânî ailesi ve Kadiriyye tarikatı mensuplarından oluşan büyük bir topluluk oluşmuştur.

Hacı Kasım Bağdadî Musul'da bir müddet ikamet ettikten sonra Mardin ve Diyarbakır üzerinden Bitlis yöresine gelerek Nuvîn ve Pay köylerinde ikamet etmeye başlamıştır(2)

Hacı Kâsım Bağdâdî'nin Muhammed, Sâlih, Cemâleddin, Haydar, Ahmed ve Abdullah isimlerinde altı oğlundan bahsedilir. Hacı Kasım Bağdadî, altı defa Hacca gitmiştir. Bu ziyaretleri sırasında bazı çocuklarını da yanına alarak Mısır'a da gitmiş ve Ezher ulemasıyla bir araya gelmiştir. Memleketine

döndükten sonra oğlu Seyyid Muhammed, babasının izniyle Hakkâri taraflarına yönelmiş ve bölgede Şeyh Muhammed Kutub adıyla tanınmıştır.(3)

Hacı Kasım Bağdadî, son haccına oğlu Seyyid Haydar ile çıkmış ve 750/1349 yılında kutsal topraklarda vefat etmiştir. Hz. Osman'ın kabrine yakın bir yere defnedilmiştir.(4)

1.2.1.2. Ailenin Arvâsî Nispetiyle Tanınması

Şeyh Muhammed Kutub, Hakkâri'ye geldikten sonra burada yedi yıl kadar riyazetle meşgul olmuştur. Onun Hakkâri beyi İbrahim Hanla tanışması şu menkıbe ile anlatılmaktadır.

"...Şeyh Muhammed Kutub, bir kış günü, sepetinde yaz meyveleri ile Hakkâri beyi İbrahim Han'ı ziyaret eder ve getirdiği meyveleri ona hediye eder. İbrâhim Han:

-"Derviş sen kimsin, kimin oğlusun, nereden gelirsin, bu kış mevsiminde bu yaz meyveleri ne ola? diye sorar.

Şeyh Muhammed Kutub: "Adım Muhammed'dir; babam da Pay köyünde ikamet eden Hacı Kasım Bağdâdî'dir. Bu meyveleri de size Ferâşin dağlarından getirdim" der.

Durumun farkına varan ve bu zatın sıradan bir derviş olmadığını anlayan İbrahim Han ona saygı da kusur etmez ve kendisi de onun talebesi olarak ilim ve irşadından istifade etmeye başlar. Bir müddet sonra bu değerli zatı kızı Fatıma ile evlendirir."(5)

Hakkâri Beyi İbrahim Han, damadı Şeyh Muhammed Kutub'un ilim ve irşad faaliyetlerini daha düzenli yürütebilmesi için uygun bir yer arar ve sonunda günümüzde Van'a bağlı olan Müküs (Bahçesaray) ilçesinde Arvas adlı köyde

karar kılar. Arvas köyünde 740/1339 yılında yaptırdığı cami, medrese ve tekke,(6) asırlar boyu devam edecek bir ilim ve irşad merkezine dönüşür. Ailesi de bu köye nispetle Arvasîler olarak meşhur olur. Şeyh Muhammed Kutub, Arvasî nispetini taşıyan seyyidlerin atası kabul edilmektedir.

Arvas'ta kurulan bu medrese ve tekke bölgeden gelen pek çok talebe ile dolup taşmıştır. Zamanla buradan ilim icazeti alan ve tarikat hırkası giyen pek çok âlim şahıs, Van ve çevresindeki vilayetlerde tedrisat ve irşadla uğraşmaya başlayınca, Arvas Medresesi ve Arvas Kadirî Tekkesi bölge halkı arasında

tanınmış ve saygın bir konum elde etmiştir. Öyle ki Şeyh Muhammed Kutub'un şöhreti Van'ın ve Anadolu'nun sınırlarını aşarak İran, Irak, Kafkasya ve Türkistan'a kadar yayılmıştır.

Buhara'da müderrislik yapan Şeyh Şemseddin Buharî, Şeyh Muhammed Kutubla tanışmak için Arvas Medresesine gelmiş ve tanıştıktan sonra yanında eğitim görmeye başlamıştır. Ömrünün sonuna kadar hocası ve mürşidi Muhammed Kutub'un dizi dibinden ayrılmamış nihayet Arvas köyünde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Şeyh Şemsedddin Buharî, mürşidi Şeyh

Muhammed Kutub'un kabrine yakın bir yere defnedilmiştir.(7)

Şeyh Muhammed Kutub'un vefatından sonra ilim ve irşad işleri oğlu Seyyid Kemaleddin Arvasî tarafından devam ettirilmiştir. Ondan sonra ilim ve irşad postuna sırayla Seyyid Cemaleddin Arvasî, Seyyid İbrahim Arvasî, Seyyid Muhammed Şahabeddin Arvasî, Seyyid Muhammed Velî Arvasî ve Seyyid Abdullah Arvasî bu hizmetleri Kadirî şeyhleri olarak yürütmüşlerdir. Seyyid Abdullah Arvasî'nin kendisi gibi âlim ve mutasavvıf iki oğlundan bahsedilir. Bunlar Seyyid Abdurrahim Arvasî ve Seyyid Abdurrahman Kutub Arvasî'dir. Seyyid Abdurrahim Arvasî, Bayazıt Sancağında yaşayan Arvasîlerin

atasıdır. Van merkez, Müküs (Bahçesaray), Hakkârî ve Bitlis merkez ile Hizan ilçesinde yaşayan Arvâsîlerin atası ise Abdurrahman Kutub Arvasî'dir.

Bayazıt Sancağında Abdürrahim Arvasî'nin (v. 1200/1786) ilim ve irşad faaliyetleri oğlu Seyyid İbrahim Arvasî (v. 1248/1832) ile devam etmiştir. Seyyid İbrahim Arvasî'nin vefatından sonra ise oğlu Seyyid Abdülaziz Arvasî (v. 1297/1880) medrese ve irşad faaliyetlerini deruhte etmiştir.

Abdürrahim Arvasî'nin kardeşi Abdurrahman Kutub Arvasî'nin soyu ise Müküs (Bahçesaray) ve çevresinde oğlu Seyyid Abdülhamid Arvasî ve onun oğlu Seyyid Fehim Arvasî kanalıyla yayılmıştır. Hizan bölgesinde Arvasîler,

Abdurrahman Kutub Arvasî'nin oğullarından Seyyid Lütfullah Arvasî ve onun oğlu Seyyid Sibğatullah Arvasî ile, Abdurrahman Kutub Arvasî'nin bir diğer oğlu Seyyid Molla Muhammed Arvasî ile de Başkale'de yayılmışlardır. Züguh

(Daldere) Arvasîlerinin atası Abdurrahman Kutub Arvasî'nin Seyyid Abdullah'tan olan torunu Seyyid Abdülcelil Arvasî'dir.

Abdurrahman Kutub Arvasî'nin bir diğer oğlu Molla Efendi olarak tanınan Seyyid Muhammed Arvasî Alan Arvasîlerinin ceddidir. Van'ın Gevaş ilçesinde Arvasî ailesinin ileri gelenleri içinde Abdurrahman Kutub Arvasî'nin torunlarından Seyyid Molla Said Arvasî ve Seyyid Abdülcebbar Arvasî yer almaktadır.

Şeyh Müşerref Hunûkî'nin (v. 2008) Arvasîler hakkında yazdığı Farsça bir medhiyeyi(7) burada vermek istiyoruz.

Bû-yi hoş âmed be men ez gülşen-i Arvâsiyân

Def' kerd ez men heme nâhoş-i her derd û ziyân

Pür zelalu pür delâlu bî misal ender cemâl

Reng-i o hoştir ji reng-i cûyibâr-i muksiyân

Misli o nist hiç misk hiç anber hiç gul

Belki manendeş nebuved der gülistan-ı kudsiyân

Sed teâlallahu ezîn hoş bû-yi ez te'sîr-i o

Hem çu men mesrur nebuved kes ji kısm-i insiyân

Âri Âri bî hisab hoşnûd-i dilgeş mîşeved

Her ki ra bû-yi o zed ez gülşen-i Arvasiyân

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

AFETLER VE KURTULMA YOLLARI

AFETLER VE KURTULMA YOLLARI

A-ZAHİRİ AFAT: -İflas. Müslümanların çoğu iflasla kuşatılmasının sebebi: bilgi azlı

TEŞRİK TEKBİRLERİ

TEŞRİK TEKBİRLERİ

Teşrik tekbirlerinin ve ihlas suresinin Arefe gününde 1000 defa okunmasının bazı hikmetleri:

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-3

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-3

Bediüzzaman’ın Müdellel Ümidi: Bediüzzaman hazretleri, (31 Mart hadisesinden bir müddet son

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

II. HZ. PEYGAMBERDEN GELEN BEŞARETLER Hayatı boyunca ümmetine karşı gösterdiği ilgi, şefkat

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-1

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-1

Gelecekte İslamiyet’in hâkimiyetine işaret eden beşaretler: Kur'an-ı Kerim'in istikbalin hâ

ÖLENLER EŞİT DEĞİLDİRLER

ÖLENLER EŞİT DEĞİLDİRLER

İnsanların ölüme negatif düşüncelerle bakmalarındaki sıkıntılardan biri de şudur ki, onu

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

Bir sorunun cevabı; “Müzedeki bir insanın iskeleti 2.000 senedir var olduğu söyleniyor. Halbu

NAMAZDA 17 SIRRI

NAMAZDA 17 SIRRI

İslam Literatüründe “el-Mabud” kelimesi hakiki mabud olan Allah’ın bir vasfıdır. Ebced d

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minva

CEHENNEM NEREDEDİR?

CEHENNEM NEREDEDİR?

Soru: Cehennem Nerededir? Cevap: Cennet ise Kur’an-ı Kerim'de zikredildiği gibi yüksektedir ve

Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabb'ine kulluk et!

Hicr, 99

GÜNÜN HADİSİ

Bir kimseye şer olarak bir müslüman kardeşine hakaret etmesi kafidir.

Riyazü's Salihin, 3/1605

TARİHTE BU HAFTA

*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI