KADER RİSALESİ ŞERHİ-21
Eğer desen: "Kader bizi böyle bağlamış. Hürriyetimizi selbetmiştir. İnbisat ve cevelana müştak olan kalb ve ruh için kadere iman bir ağırlık, bir sıkıntı vermiyor mu?"
Eğer desen: "Kader bizi böyle bağlamış. Hürriyetimizi selbetmiştir. İnbisat ve cevelana müştak olan kalb ve ruh için kadere iman bir ağırlık, bir sıkıntı vermiyor mu?"
Elcevab: Kat'â ve aslâ!.. Sıkıntı vermediği gibi, nihayetsiz bir hıffet, bir rahatlık ve revh u reyhanı veren ve emn ü emanı temin eden bir sürur, bir nur veriyor. Çünki insan kadere iman etmezse, küçük bir dairede cüz'î bir serbestiyet, muvakkat bir hürriyet içinde, dünya kadar ağır bir yükü, bîçare ruhun omuzunda taşımaya mecburdur. Çünki insan bütün kâinatla alâkadardır. Nihayetsiz makasıd ve metalibi var. Kudreti, iradesi, hürriyeti milyondan birisine kâfi gelmediği için, çektiği manevî sıkıntı ağırlığı, ne kadar müdhiş ve muvahhiş olduğu anlaşılır. İşte kadere iman, bütün o ağırlığı kaderin sefinesine atar, kemal-i rahat ile, ruh ve kalbin kemal-i hürriyetiyle kemalâtında serbest cevelanına meydan veriyor. Yalnız nefs-i emmarenin cüz'î hürriyetini selbeder ve firavuniyetini ve rububiyetini ve keyfemâyeşa hareketini kırar. Kadere iman o kadar lezzetli, saadetlidir ki, tarif edilmez. Yalnız şu temsil ile o lezzete ve o saadete bir işaret edeceğiz. Şöyle ki:
İki adam, bir padişahın payitahtına giderler. O padişahın mahall-i garaib olan has sarayına girerler. Biri, padişahı bilmez; o yerde gasıbane, sârıkane tavattun etmek ister. Fakat o bahçe, o sarayın iktiza ettikleri idare ve tedbir ve vâridat ve makinelerini işlettirmek ve garib hayvanatın erzakını vermek gibi zahmetli külfetleri görür, mütemadiyen ızdırab çeker. O cennet gibi bahçe, başına bir cehennem gibi oluyor. Herşeye acıyor. İdare edemiyor. Teessüfle vaktini geçirir. Sonra da, o hırsız edebsiz adam, te'dib suretiyle hapse atılır. İkinci adam, padişahı tanır, padişaha kendini misafir bilir. Bütün o bahçede, o sarayda olan işler, bir nizam-ı kanunla cereyan ettiğini, herşey bir proğramla, kemal-i sühuletle işlediğini itikad eder. Zahmet ve külfetleri, padişahın kanununa bırakıp kemal-i safa ile o cennet-misal bahçenin bütün lezzetlerinden istifade edip padişahın merhametine ve idare kanunlarının güzelliğine istinaden herşeyi hoş görür, kemal-i lezzet ve saadetlehayatını geçirir. İşte مَنْ آمَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ sırrını anla.(Sözler ,s. 472)
ŞERH:
"De ki, bize, Allah'ın yazdığından başkası asla erişmez. O bizim Mevlamızdır" (Tövbe, 9/51)
"Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen hiç bir musibet yoktur ki, Allah onu daha yaratmadan önce, bir kitapta yazmış olmasın. Şüphesiz ki bu Allah'a çok kolaydır. (Bunu böyle yaptık) Ta ki kaybettiğinizeüzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdikleriyle de şımarmayasınız. Şüphesiz Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini sevmez" (Hadid, 57/22-23) mealindeki ayetlerde de "Adalet ve merhamet sahibi Allah'ın takdirine ve kadere iman eden kimsenin kederden emin olacağına; elinden kaçırıp kaybettiği şeylerden ötürü mahzun olmayacağına, aynı şekilde kaderle takdir edilen bir nimetten dolayı da şımarıklığa düşmeyeceğine işaret edilmiştir.
Evet, gerçek anlamda insanın kazandığı nimetlerde bir dahli olmadığı gibi, onları kaybetmekte de bir müdahalesi yoktur. Çünkü bu her iki durumda da insanın konumu vesilelikten öteye geçemez. Çünkü kâinatta müessir-i hakiki/hakiki tesir sahibi olan yalnız Allahtır.
Şu hadis-i şerifte de bu gerçeğin altı çizilmiştir:
İbn Abbas'a hitaben Efendimiz şöyle buyurdu: "Şunu iyi bil ki, bütün insanlar ve cinler sana bir fayda dokundurmak için bir araya gelseler, Allah'ın sana yazdığından/ takdir ettiğinden başka hiçbir fayda dokunduramazlar. Yine eğer bütün insanlarve cinler sana zarar vermek için bir araya gelseler, Allah'ın senin için yazdığı zarardan başkasını dokunduramazler. Kalemler rafa kaldırılmış, sayfalar da kurumuştur."
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
İnsan, 27
GÜNÜN HADİSİ
İki ni'met (iki güzel hal) vardır ki, insanlardan çoğu bu ni'metleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat, boş vakit.
Abdullâh b. Abbâs (r.a)'dan
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...