ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-36

Meryem Suresi *Dua etmek de Rabbin kuluna bir rahmetidir. Elini Allah'a kaldırıp diliyle dua edip haliyle ve kalbiyle "Amin" diyemeyen nasipsizlere bakın da, dua etmenin bile bir rahmet olduğunu anlayın.


Mahmud ToptaÅŸ

.

2021-08-31 02:23:04

Meryem Suresi 

*Dua etmek de Rabbin kuluna bir rahmetidir. Elini Allah'a kaldırıp diliyle dua edip haliyle ve kalbiyle "Amin" diyemeyen nasipsizlere bakın da, dua etmenin bile bir rahmet olduğunu anlayın.

*Dua edenin bahtsız ve mutsuz olmayacağını bildirir. İstenilenler ya anında verilir, veya gecikmeli olarak verilir. Veya istenilen verilmez de, size daha faydalı olan verilir. Şeker hastası doktordan baklava ister. Doktor da ona acıtıcı iğne verir. Ancak doktorun verdiği faydalı olur.

*Herşey fani, Allah baki. Ona döneceğiz. Tertemiz geldiğimiz hu dünyadan Rabbimize dönerken zulüm, şirk, inkar, ateistlik, fuhuş, yalan, haram şeyler yüklenmemeye dikkat edelim.

*İslam toplumunun bozulmasının başlangıcı namazı aksatmak, sonra terk etmekle başlıyor. Sonra nefsin arzu ve isteklerinin ardı arkası kesilmiyor. Pislik çukurunun kenarına konan sinek gibi önce ağzını pisliğe dayıyor, sonra ayakları ve kanatları farkına varmadan pisliğe dalıyor. Karnı doyup da uçmak istediğinde battığının farkına varıyor ama kurtulamıyor ve cehennemin "Gayya" deresini boyluyor. O derede yanan insanların kan ve irinlerinin kaynamış hali vardır.Niçin namaz? Sorusuna Rabbimiz cevap veriyor: "Şüphesiz namaz, fuhuşdan ve her türlü kötülükten alıkoyar."

*Müttakileri müjdelemek, inatçı kafirleri uyarmak ve sakındırmak için Kur'an'ı manasıyla okuyacağız. Kur'an'ın müjdeleme ve sakındırma dozlarına dikkat edeceğiz. Ne yalnız cennetten, ne de yalnız cehennemden bahsedeceğiz. Kur'an ne kadar hangi oranda bahsetmişse biz de o kadar bahsedeceğiz.

Taha Suresi

 *İbn-i Hişam'ın (1/343 de) haber verdiğine göre; Habeşistan'a hicreti esnasında sahabenin biri "Hattab'ın eşşeği müslüman olur da, Hattab'ın oğlu Ömer müslüman olmaz" demişti. Günümüzde bizler de hiçbir kimse için " O, müslüman olmaz" demeyelim.

*Haşyet herkesde vardır. Kafirler dünyalıklarının ellerinden gidivereceğinden korkarlar. Müslümanlar ise bütün kâinatı yaratan Allah'ın sevgisini yitirmekden korkarlar. İşte bu ayrılık iki dünyada da yollarının ayrılmasına sebeb olur. Onun için biz bu Kur'an ayetleriyle bütün insanlara nasihat edeceğiz ve hiç bir kimseye baskı uygulamayacağız.

*İsm-i Azam Allah'ın isimleri içinde gizlidir. Hangi ismi söylersek o anda eşyadan, dünyadan tecrid olabiliyorsak odur İsmi Azam. Bu isimleri sadece saymak yeterli değildir, onu bilip ve o doğrultuda amel edenler Cennet'e girer" demişlerdir. Öyleyse Allah'ın Esına-ül Hüsnasını nasıl yaparız? "Er-Rahman" diyoruz. Yani Rahmetin sahibi O'dur ve O'ndan bize de tecelli ediyor, öyleyse bizim de Rabbimin yarattıklarına karşı rahmetli olmamız gerekir. "Cebbar", aynı zamanda dinime düşman olanların belini kıran Allah demektir. Öyleyse 21. asırda "Cebbar" ismine inanan bir Müslüman, bir taraftan mazlumun kırılan kolunu, gönlünü sararken, diğer taraftan da zalimin belini kırabilsin. 

*İslami hizmetlerde bütün gününü ve ömrünü harcayanlar bir netice alınmadığını görünce; (Tabii onun istediği netice alınamadı.) başka başka izahlar yapmaya koyuldu.

Mesela bundan(1990'lardan) 20-30 sene önce, ömrünce çalışıp da bir arpa boyu kadar yol alan kimse, mağlubiyeti de kabul etmiyor ve diyor ki: "Mehdi gelip bu işi halledecek, onun gelmesine şu kadar zaman kaldı." Böylece insanlara maddi olarak da inkarı mümkün olmayan hayaller, idealler vermeye başladılar.

Kimileri de bu ayeti kerimenin harflerini saymış, bilmem ne yapmış ve demiş ki; "kıyamet bu ayete göre 2069 yılında kopacaktır" demiştir. Peygamber Efendimiz bile kıyametin vaktini bilmediğine göre, o konuda kimsenin kesin bilgisi olamaz.

Öyleyse bu konuda tarih ve zaman veren kimselere kesinlikle inanmayız, ama kıyamet kesinlikle kopacaktır. Mehdinin geleceğini de -inkâr babında söylemiyorum ama- beklemeyin, biz kendimizden sorumluyuz.

Rabbimiz; -"Verdiğim imkanları nasıl sarfettin?" diye soracaktır. Mehdi de bizde yaptıklarımızın karşılığını göreceğiz.

*Firavun o zamana kadar ve belki de bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan biridir ve Rabbim onun söylediği bir çok felsefi sözü bizlere bildirmiştir. Öyle ki; Firavun tüm felsefe pisliklerine sahipti.

Mesela; diyoruz ki bugün Batıda bir felsefi ekol çıkmış ve şöyle şöyle yeni şeyler söylüyor, iddia ediyormuş. İddia ediyorum, onun söylediklerinin Kur'an'da tek tek ayet meallerini veririm. O filozofun söylediklerini ya Nemrut söylemiştir, ya şeytan söylemiştir, ya Firavun söylemiştir.

Veya eğer o feylesof çok güzel birşey söylemişse, geçmiş peygamberlerden birinin söylediğini söylemiştir. Yani kaynağı mutlak olarak Kur'an'da vardır. Hatta atasözü haline gelmiş bir söz vardır. "Bu güneşin altında söylenmedik söz kalmamıştır." Ama söylemenin üslubu değişecektir.

*Rabbim Musa (a.s.)'ı Firavun'a gönderirken bile en güzel kelimeleri söylemesini emrediyor. Yoksa zorlama yok. Zorlama ile olmaz. Zorla kendimizi bir başkasına sevdiremeyiz, iman da böyle, küfür de böyle. Onun için Rabbim en yumuşak kelimeler ile dini Firavuna anlatmayı emrediyor.

Çünkü ifade, yani anlatma çok önemlidir. Anlatacağımız şey aynı şey olabilir, ama biz ifademiz ile anlatacağımız şeyi ya sevdiririz, ya da nefret ettiririz. Onun için en yumuşak kelimeleri kullanmak gerekir.

Günümüzde birçok Müslümanın ve özellikle de benim muhtaç olduğum olay budur. Yani dilimizdeki bağın çözülmesi için gayret sarfetmiyoruz. Evet bu dili Rabbim çözer, ama bizden de gayret görmesi gerekir Rabbimin.

Bunun için de konuşacağız, konuşurken de daha önce bizden daha güzel konuşanları taklid edeceğiz. Onlar kimler, onlar Peygamberlerdir. Çünkü en güzel konuşanlar, en özlü konuşanlar Peygamberlerdir.

Onlardan konuşmanın üslubunu ve de özünü aldıktan sonra da muhtaç olanlara vereceğiz. Bazı arkadaşlar "asıl olan sözdür, kalıp değildir" derler. Halbuki her ikisi de önemlidir. Şu anda mesaj götürmeye çalıştığımız 21. y.y. insanı neyi nasıl anlıyorsa, o kalıpla gitmek gerekir. Öz de, şekil de Kur'anın çizdiği şekilde olmalıdır.

*Mesela eski eserleri arayanların fırçaları vardır ve çok yumuşaktır, niye? O esere zarar vermesin diye. O eseri bir Bizanslı, Sümerli yani geçmiş milletlerden biri yapmıştır onu yeni nesillere gösterecektir. İnsanı ise Rabbim yapmıştır, öyleyse ona da zarar vermeyeceğiz, onu kırmayacağız.

*Günümüzde de bir kişi tefsir yazıyor ve Yahudi ve Hristiyanlar için "sizin Muhammed'e inanmanıza, tevhid dinini kabul etmenize gerek yoktur, siz de Cennete gireceksiniz" diyor. Bunu derken de, yani yazısına başlarken de diyorki; "bunu ilk defa ben söylediğim için şimşekleri üzerime çekeceğimi biliyorum." Halbuki Elmalılı merhum bunu, Cezayir'in işgali sırasında Fransızların yaptığını ve bir broşür olarak dağıttıklarını kaydediyor, yani bu adamın söyledikleri ilk defa kendisi tarafından söylenmemektedir.

*İnsanlara İslam'ı anlatırken, yeri göğü ve bizleri yaratanın Allah olduğunu söyleriz. Biz böyle söyleyince karşımızdaki insanlar da kendi mantık oyunlarınca bizleri yenmek için derlerki: "Madem ki beni yaratan Allah'tır hadi beni öldürsün, madem ki bu dağı yaratan Allah'tır hadi bu dağın yerini değiştirsin."

Peygamber efendimiz göklerin yarılacağı, güneşin dürüleceğini.söylediği zaman da, Mekke'li müşrikler: "Mademki Allah bunları yapabiliyor, o zaman ona söyle de şu dağları Mekke'nin etrafından biraz uzaklaştırsın ve bize ovalar yaratsın, bize sulak araziler versin" diyorlardı. Dikkat ederseniz günümüzdeki insanların isteklerine benziyor.

*Bugüne kadar inen surelerin tefsirini yaparken gördük ki ilk inen surelerin hemen hepsinde ağırlık, ahiret ve kıyametle ilgilidir. Bu biraz sıkıcı gibi geliyor. Ama biraz düşündüğünüz zaman görüyorsunuz ki, Allah (c.c.) insanları en hassas yerlerinden yakalıyor: "Bir gün gelecek ayaklarınızın altındaki evleriniz yok olacak, yıldızlar dökülecek, denizler kaynayıverecek. Yani insanların en sevdiği, bağlandığı şeylerin ellerinden gideceğine işaret ediyor Allah (c.c).

Bu Allah (c.c.)'ın metodudur. Biz de bu metodu uygulamalıyız. Mesela: "Babası ölen bir adamın yanına gittiğimiz de "baban öldü, deden öldü, öncekileriniz hep öldü, bir daha gelmemek üzere, senin de kendi halinin öyle olmasını ister misin? Eğer onlar iyi iseler Cennettedirler, kötü iseler Cehennemdedirler. İyilerin yoluna uymak, kötülerin yolundan dönmek gerekir" diyeceğiz. Bu birçok insanı etkileyecektir.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58

Zilzal Suresi *Mehmet Akif Mısır'da iken, bir ulema meclisinde konuşuyorlarmış. Kur'ân-ı Ke

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57

A’la Suresi *Bize de bu sure-i celile, günümüzde insanlara İslâm’ı anlatırken, nasıl ha

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56

Her insanın özellikle yönetici kadronun, tanınmış insanların, siyasilerin, sanatçıların, Ã

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55

Müzzemmil Suresi *Günümüzde bizim eksikliklerimizden bir tanesi de, başta şahsım olarak gece

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54

Talak Suresi *İnancımız ve kültürümüz eğer Kur'an'a göre yönlendirilmiş olsaydı; cana k

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53

Mümtehine Suresi *Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti gö

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52

Tanıdığım birisi şöyle anlatmıştı; "Bu şehre göçmen olarak geldim. Hiçbir şeyim yoktu.

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51

Kamer Suresi *Ay'ın yarıldığı hadisini, Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel ve diğer muhaddisler

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50

Hucurat Suresi *Son günlerde televizyonlardan din adına konuÅŸan insanların ağızlarından ÅŸÃ

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49

Zuhruf Suresi *Günümüzde(1997-98ler) bir tartışma başladı, "Kur'an Arapça’dır. Bunu kabu

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48

Mümin Suresi *Hz. Ömer (R.A), Suriye'de Ä°slam'a girmiÅŸ, fakat günah iÅŸlemeye devam eden adamÄ

Dehşeti herşeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?

GaÅŸiye, 1

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Her kim, inanarak ve karşılığını yalnız Allahtan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."

Buhârî

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI