ULU BİR ÇINARIN GÖLGESİNDE-1

 "Hatıralar ve portreler, örnek insanların galerisidir. Büyük adamların hayatlarını okurken insanlar kendi küçüklüklerini görürler, onlar bir endam aynası gibidir. İnsan onları okumak suretiyle kendini sigaya çeker ve onlara benzemeye çalışır." Mehmed Kırkıncı Hocaefendi


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2021-08-31 04:30:12

Takdim

 "Hatıralar ve portreler, örnek insanların galerisidir. Büyük adamların hayatlarını okurken insanlar kendi küçüklüklerini görürler, onlar bir endam aynası gibidir. İnsan onları okumak suretiyle kendini sigaya çeker ve onlara benzemeye çalışır." Mehmed Kırkıncı Hocaefendi 

Değerli ziyaretçilerimiz, yorucu ve uzun soluklu bir çalışmanın meyvesi olarak inşallah nehir söyleşi tarzı bir çalışmayı hizmetinize sunuyoruz.

Merhum Musa Şahin beyefendinin enfes ifadesiyle "Kırk İncili Güher Şua" olan mahviyet sahibi bir alimimizin deryadan katre nevinden bazı hatıralarını sizlerle paylaşacağız.

Beş sene evvel dar-ı bekaya uğurladığımız Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'den bahsediyoruz. Özellikle mantık ve kelam ilimlerinde vukufiyetiyle öne çıkan bu zat-ı âlikadr hakkında fazla söz söylemek zaid olur. Yalnız burada iki şahidlikten nakillerde bulunmadan geçemeyeceğiz.

İlki, merhum gazeteci Mustafa Polat beyin İttihad Gazetesinin 22 Eylül 1970 tarihli sayısındaki yazısından; "Her türlü mesail-i İslâmiye ve içtimaiyeye derin vukufiyetiyle her tabaka insana mukni ve müdellel temsillerle izah etmesi bakımından zamanımızda nadir bulunan müstesna bir şahsiyettir.

İslami ilimlerin hâsıl ettiği şiddet-i kemâlden son derece mütevazidir. Mesela âmi bir kimseye veya bir çocuğa seviyesine göre davranırken, büyük bir zatla da onun kemâline mütenasib bir tavırda hareket etmesini bilir.

Karşısına çıkan insanların itiraz ve suallerini çok mukni bir tarzda temsillerle cevaplandırır. Şiddetli muterizlerin ekserisi ikna olur. Diğerleri mülzem olarak yanından ayrılırlar.

Yıllarca yanında kalınsa zihninde bir durgunluk veya karşılaştığı meseleye karşı intibaksızlık görülmez."

Diğeri de muhterem yazar Ömer Sevinçgül beyin ifadelerinden; "Tedris halkasında her nevi muhatap bulunur. Gâh talebelerle hakaik-i İslamiyyeyi müzakere eder, gâh müdakkik âlimlerle derin tetkikata girişir, gâh hayat-ı içtimaiyenin en mühim erkânına sırat-ı müstakimi anlatır, hâsılı her hal ve vaziyette, her zaman ve zeminde herkese davasını ve efkârını takdim eder, duyurur, sevdirir; müşahitlere de hüsn-ü misal olur.

Tarif ve tavsif maksadıyla kalemimden nebean eden bu sözler asla medih ve sena değildir; belki hakkı sahibine teslim ve hakikati erbabına talimdir. Serapa nur ile müzeyyen fedakârların hayatları gibi, fazilet ve meziyetleri dahi Nur'a aittir. Böyle numune-i imtisal ağabeylerin evsaf ve ahlakını nesl-i âtiye aktarmak dahi Nur'a hizmettir, kadirşinaslıktır, vefa ve vicdan borcudur. Bana, nehirden damla kabilinden de olsa, müellifin hususiyetlerinden bahsetmek cesaretini veren de bu kanaatim olmuştur."

Biz de Ömer bey gibi, bir vefa borcunu ödemek için, hocamızın yeğeni Muhammed Kırkıncıoğlu beyefendi ile Mayıs ayı sonu itibarı ile müteaddid görüşmeler gerçekleştirdik. Bant kayıtlarından yazı üsubuna aktardığımız bu hatıralar, Muhammed beyin tashihinden geçti. Mahrem sayılabilecek meseleleri çıkarttık. Hocamızın sohbet ve derslerinde anlattığı bazı yerleri de "Not" başlığıyla ekledik.

Merhum hocamızın "Hayatım Hatıralarım" adıyla yayınlanmış bir hatıratı var gerçi ama biz biraz da orada yer vermediği hatıralara ulaşmaya çalıştık. Bu konuda Muhammed beyin cömertliği ve sabrına çok şey borçluyuz.

Sizi hatıralarla başbaşa bırakırken, hocamızın ruhuna bir fatiha, 11 ihlas hediye göndermenizi rica ederim. Saygılarımla. Salih Okur/cevaplar.org

-İlk sorumuz "Kırkıncı" soy adı size nereden geliyor ve hocamın dedeleri..

-Ben de onu hocama sordum. "Hocam bu ad nereden geliyor, diye. Hocam "Ben de babama sordum o da bilmiyor. Bizde çok eskiden beri lakap olarak kullanılmış "Kırkıncılar" demişti. Hocamın da, bizim de nüfusta soyadımız "Kırkıncıoğlu" Ama aslı Kırkıncı..

Dedemin kardeşi yok benim. Dedemin soy adı Kırkıncı. Ama Erzurum'a gelince, dedeme yapılan bir haksızlık sebebiyle babam soy adımızı Kırkıncıoğlu olarak çevirmiş. Hocamın da nüfusta Kırkıncıoğlu ama hocam "Kırkıncı Hoca" diye tanınınca, insanlar öyle anar olmuş.

Hocam bir de şunu anlatmıştı;"ben askere Gelibolu'ya gitmiştim. İsimler okunurken komutanın birinin dikkatini çekti. Bana seslendi;

 "Bu ad size nereden geliyor? Bu çok enteresan bir isim."

Ben de dedim ki;

"Valla komutanım, ben de bunu babama sormuştum. Babam da babasına sormuş, ama hatırlamıyorlar. Bizim iki lakabımız var, bir; İslam'ın oğlu, bir de Kırkıncı.. İslam'ın oğlu nereden geliyor, onu da bilemiyoruz." 

Komutanım dedi ki; "Yahu bunun hikayesini insan unutur mu? Büyük hikayesi olan bir soy ismine benziyor, keşke hikayesini bilseydiniz."  

GÜLLÜCE KÖYÜ

Bizim Erzurum'a göç ettiğimiz köy Bayburt'la İspir arasında eski ismi Paşaki olan Güllüce köyü. Köye bir gidişimizde hocam bir sahayı göstererek dedi ki; "şu alan eski mezarlık ve sel yatağı. Bizim mezarlığın yeri şuraydı. Burada benim dört tane dedem var." Bir zaman bir sel gelmiş, eski mezarlık tamamen selin getirdiği çamurun altında kalmış.

Bir de yukarıda bir mezarlık var ki, hocamın dedesi Molla Hakkı ve ailesi orada yatıyor. Ama onun babası Süleyman ağa, Süleyman ağanın babası Osman ağa.. bunların hepsi aşağıdaki mezarlıkta, çamurun altında yatıyorlar.

Hocam eski mezarlığı hatırlıyordu. Sonra bir zaman müthiş bir sel olmuş, dağın toprağını getirmiş, mezarlığa doldurmuş. Bir buçuk-iki metre bir çamur mezarlığı kaplamış ve kullanılamaz hale getirmiş. Hocamla gittiğimizde o ecdadının yerlerini gösterdi, "bu civardalar" dedi, gittik, oturduk, epey okuduk. Oradan da "şimdi benim dedemin mezarına çıkalım" dedi, Molla Hakkı dedemizin de mezarına çıktık, Molla Hakkı'nın annesi olan nenemiz de orada..

HOCAMIZIN ECDADI

Hocam yedi-sekiz batın kadar dedelerinin isimlerini sayıyordu. Dedem bu işte çok mahirdi. Yani Celal dedem bu tip şeyleri çok iyi biliyordu. Abim de dedemden, hocamdan duyduklarını not aldı. Böylece yedi-sekiz tane dedemizin ismi bizde var.

SEYYİD DEĞİLİZ

-Ağabey, hocam vefat ettiğinde bazı haber kanalları da "Seyyid Mehmed Kırkıncı" diye haber yaptılar ama böyle bir şey yok herhalde. Yanlış yaptılar değil mi?

-Yok öyle bir şey, yanlış yazdı, söylediler. Bilmeden veya sehven öyle yazdılar. Bizde öyle bir bilinen "seyyidlik" yok.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

serkan çakır, 2021-08-31 07:07:17

kamil şahsiyetler böyle abidevi islami irfani şahısların gölgesinde neşet eder .medeniyetimizde öteden beri şahşiyet imarı kamil şahısların pişdarlığında vukua gelmiştir.Bu bir sünnetullah kaidesidir.Merhum Mehmed Kırkıncı hocam ise bu kanunun mücessem bir meyvesidir.Evet kendileri selefi salihine bağlılığı ve ruhunun mana mimarı Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin irfan incileri olan Risalei nurları ile maziden bize armağan kitaplarda okuduğumuz kudve denen rehber insan tarifinin bu zamandaki müşekkel ve mücessem bir örneğidir.Kendilerini yakinen tanıma ve istifade etme nimetinden dolayı Allah u zülcelal hazretlerine binler hamd u sena olsun .Çalışmanızdan dolayı sizi tebrik ederim ve cömertliğinden dolayı muhterem yeğenlerine de teşekkür ederiz

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.

İsrâ, 15

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Allah'ın en sevdiği isimler

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır." Müslim-Edeb:2 Ebu Davud-Edeb:59

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI