“KUR’AN AYETLERİ TARİHSELDİR” İDDİASI
Muhterem müslümanlar! Bu yazımızda mealci ve sünnet inkarcılarının diğer bir iftirası olan “Kur’an’ın âyetleri tarihseldir” şeklindeki hezeyanlarını ele alacağız inşaallah
Muhterem müslümanlar!
Bu yazımızda mealci ve sünnet inkarcılarının diğer bir iftirası olan "Kur'an'ın âyetleri tarihseldir" şeklindeki hezeyanlarını ele alacağız inşaallah.
Muhterem kardeşlerim, öncelikle tarihselciliği ne anlama geldiğini açıklamakla yazıma başlamak istiyorum. Müslüman aydınlara göre tarihsellik; olay ve hükümlerin her zaman tarihsel seyri içerisinde görülüp, evrensel bir seviyede değerlendirilmemesidir. Öyleyse Kur'an âyetlerine tarihselliği yakıştıranlar, İslâmın evrenselliğini gölgelemeye çalıştıkları apaçıktır.
Elbette Kur'an'ın iyi anlaşılabilmesi için, Kur'an'ın asıl vahyolduğu zamanın, mekânın ve zihniyet yapısının bilinmesi gerekir. Fakat bu durum, Allah'ın sadece 7. yüzyıl insanlarının maslahatlarını gözettiği, onların dışındaki tarihî, coğrafî ve toplumsal şartların ihtiyaçlarını dikkate almadığı anlamına gelmez.
Kur'an'ın sadece indirildiği zamana hitap ettiğini söylemek hem Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın kelâmı olmadığını, hem de Allah'ın zaman ve mekân üstü bir varlık olmadığını söylemek demektir. Diğer taraftan Kur'an'ın hukuki hükümleri arasında evrensel ve tarihsel unsurların bulunmasında bir çelişki yoktur. Çünkü belli bir coğrafya ve sosyal yapı içerisinde gelen ilâhî hitabın, ilk muhataplarının problemlerine çözüm getirmesi doğal bir şeydir. Kur'an'ın yaklaşık 23 yıl süren nazil süreci içerisinde ilk muhataplarının sorunlarına değindiği, onlarla ilgili çözümler getirdiği tarihî bir vâkıadır. Bilinmelidir ki Kur'an geçmişte hangi şeyler için nazil olduysa, bugün de aynı şeylere çözüm için vardır. Onun evrenselliği de burada gizlidir.
Peki Kur'an'ın tarihselliğini kim ortaya atmıştır? Metod ve analiz olarak, mealci ve sünnet inkarcılarının akıl hocaları olan oryantalistler bu fitneyi müslümanların arasına ekmiştir. Fakat onlardan daha önce müslümanlar arasından çıkıp müslümanlara tuzak kuran Batıniler de pay sahibidirler.
Peki bu düşüncenin beslendiği kaynak nedir? Batıda geliştiği şekliyle seküler tarihselci yaklaşım oryantalistler tarafından Kur'an'a uygulanmıştır. Aslında oryantalistler, modernist-hümanist tarihsel bakış açısıyla ilk İslâm çalışmalarına başladıklarında, gerek Kur'an hakkında gerekse Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hakkındaki tarihsel malzemeyi hazır bulmuşlardı. Hristiyanlığı kadavra parçası olarak kullanıp uzmanlaştıktan sonra hemen aynı metodu müslümanların kültür birikime uyguladılar. Oryantalistler, bu metodu önce hadislere ve ardından da Kur'an-ı Kerime uygulama gayretleri içerisine girmişlerdir. Bu çabaların tipik örneklerini, Türkçeye de çevrilen Montgomery Watt'ın "Hz. Muhammed'in Mekkesi" ve Rudi Paret'in "Kur'an Üzerine Makaleler" isimli eserlerinde görülmektedir. Paret'e göre, Kur'an'a giden en kestirme yol, tarihsel bakış açısından geçmektedir. Bu yolu izlerken, Kur'anî tebliğleri hemen genel-geçer mutlak ifadeler olarak kabul etmemek gerekir.
Oryantalistlerin bu habis düşüncesini sorgusuz ve sualsiz kabul edenler, önce hadis ve fıkha saldırdılar; fıkhı ayıklamaya çalıştılar. Fakat baktılar ki sünneti ve fıkhı besleyen asıl kaynak Kur'an'dır. Dolayısıyla Kur'an'ın da ayıklanması ve budaklanması gerekiyordu.
Peki bu konuda İslâmın ana kaynakları ne diyor? Kur'an ve sünnet alimleri İslâmı nasıl savunuyor?
Zemahşeri Keşşaf'ta şöyle demektedir: "Birçok taife ortaya çıkmış; Kur'an bize yeter diyerek sünneti külliyen inkar etmişlerdir. Fakat Kur'an'ın kendisi ve sünnet bunları yalanlamış; foyalarını ortaya çıkarmıştır. Çünkü Allah, 'Peygamberin getirdiğini alıp kabul edin; yasakladıklarından kaçının' (Haşr, 7) demektedir. Kur'an'ın bu hükmü geneldir; Resulullah (s.a.v)'in bütün emir ve yasaklarını kapsamaktadır."
Sonuç olarak denilebilir ki batılı oryantalistler ile yerli talebeleri, İslâm tarihinde ortaya çıkan sapık fırkaların söylemlerini tekrarlamaktadır. Örneğin Batiniler, önce tefsir alimlerinin yorumlarını hafife almış; daha sonra kendi zevklerine göre oluşturdukları kitaplarını piyasaya sürmüşlerdir. Bunlardan Ebu'l-Fedail El-İrani "El-Hucec'ul-Behiyye" adlı kitabında Kur'an hikayelerinin vakıaya uygun olmadığını belirtmiş; hatta peygamberlerin, gönderildikleri kavimlere uyduklarını ve asıl tebliği yapmadıklarını söyleyecek kadar sefalete düşmüştür. Madem ki bu sapkın topluluğun çıkış noktalarını ve söylemlerini çürüttük, öyleyse Allah'tan dileğimiz bu kesimlerin tuttukları karanlık yoldan dönüp sahih İslâm kaynaklarına dönmeleri; tarihi değiştiren müslümanlara katılıp tarihin çöplüğünde yer almamalarıdır.
Allah'ın selamı ve hidayeti hepimizin üzerine olsun.
Kardeşiniz Molla Musa Celali
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Allah'a ve Resûlü'ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükâfat vardır.
Hadid, 7
GÜNÜN HADİSİ
"Haramla beslenmiş vücut cennete giremez."
Taberânî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...