Yüce Rabbimiz, yaratılış hikmeti olarak, Lokman Suresi'nde belirttiği şekilde biz insanlar için önemli olan beş hususun zamanını ve mahiyetini gizli tutmuştur.

İnsan bu beş hususu düşündükçe kendisinin mahiyeti hakkında fikirler edinir. Elbette ki insan evreni düşünür. Onun mahiyetini ve sonunu merak eder. Elbette ki insan yarınını düşünür. Bunun için halkımız "Yarın ola hayrola, sabah ola hayrola" gibi tevekkül edici sözler söylemişlerdir. Hayatta en değerli varlık insandır.

İnsan için de en değerli olan hayattır. Bir insanın bir damla sudan, bir damla kana, bir damla kandan bir et parçasına, ondan da bir insana ulaşması elbette önemlidir. Bir insan için bundan da daha merak edici olan ise o yeni yaratılmakta olan insanın yüzünün, şeklinin, huyunun, parmak izlerinin ve diğer özelliklerinin kız mı oğlan mı oluşunun (bir zamanlar) kime benzeyeceğinin ve kime benzemeyeceğinin meçhuliyetidir.

Hayatta en önemli diğer bir husus ise yağmurdur. İnsanoğlu bu gün hâlâ yağmurun sırlarını çözememiştir. Yağmur ve yağmurun oluşturduğu suların insanlar için önemi malumdur.

Ölüm ise insanların en korkulu rüyasıdır.

Bir şairin ölüm için söylediği şu mısralar çok manidardır:

"Sustu bülbül, soldu, gül,

İster ağla, ister gül!"

Ayetlere göre beş bilinmeyen hususlar şunlardır: 

1-Kıyametin ne zaman kopacağı

2-İnsanın ne zaman öleceği

3-Yarının ne olacağı. (İnsan rızkının yarın ne olacağı.)

4-Anne karnındaki çocuğun mahiyeti. Onun şekli huyu ve mukadderatı.

5-Yağmurun ne zaman yağacağı ve yağmurun mahiyeti.(Lokman: 31/34)

Yeryüzünde yaşamakla kendini bir şey sanan zavallı insan! Bu kadar önemli bilinmezlerin içinde nasıl hiç okumadan, hiç öğrenmeden, hiç merak etmeden yaşar? Onun için Rabbimiz ilk emrinde "Oku, oku, oku!" demiş. İnsanın her şeyden daha çok okumaya ihtiyacı olduğu açık değil midir?

Ah keşke Allah'ın bildiklerinin bir kısmını bile değil, sadece şu beş hususu bile değil sadece ve sadece bu beş hususun birini bilebilseydik! Bunları bilmemiz mümkün değil. O zaman bunların niçin bildirilmediğini bilmek için çalışmalıyız. Acaba niçin bildirilmediğinin birçok sebebinden bazıları şunlar olabilir mi?

1-Kıyametin ne zaman kopacağı bilinseydi, ilk insanlar sorumsuz, ortadaki insanlar rahat, son insanlar hep korku içinde yaşamaz mıydı?

2-İnsan ne zaman öleceğini bilseydi batan ömrünü onu düşünmeye vermez miydi?

3-Yarının ne getireceği bu günden bilinseydi, kimi insanlar gafil, tembel, sorumsuz olurken, kimisi bu günden ümitsiz, üzüntülü ve korku içinde olmaz mıydı? Yarını hep ümit içinde gören "Yarınlar bizim, Yarınlar bizim" şarkısını söyleyen insanların yarınları da bu günleri de öbür günleri de zehir olmaz mıydı?

4-Yaratılacak yeni bir insanın yeryüzünde yaşayan hiçbir insana benzememesi için ona verilen yüz şekli, zekâ, huy vb. özellikleri Yaratıcısından başkasının bilmesi mümkün mü acaba? Eğer bilinebilseydi, daha doğmadan, çirkin olan, gerdi zekâlı olan, saçının, gözünün rengi şöyle şöyle olan, büyüyünce boyunun, bosunun uzunluğu, kısalığı şöyle şöyle olan çocukların hali daha doğmadan nasıl olurdu acaba? İnsanlar bunlar için daha doğmadan neler konuşurdu, neler yapardı acaba?

5-Bu günkü bilim yağmurun emareleri belli olduktan sonra, nem oran, yağmur yüklü bulutların yönü ve miktarı belli olduktan sonra yağacağını haber veriyor. Oysa yağmurun bir ay önce, bir yıl önce nereye ve ne kadar yağacağı belli değildir. Yağmur suyunun nasıl oluştuğu da çok zamanlar insanoğlunun meçhulü kalmıştır. Pınarların kuruduğu, ırmakların kesildiği, göllerin bittiği günümüz dünyasında insanlar için bu kadar önemli olan yağmurun oluşumunu, sevk ve idaresini insanların eline vermemekle Allah inisiyatifi elinde tutmuş oluyor. İnsanları bu hususta dikkatli olmaya, çevrelerini yeşil tutmaya, zorluyor. Eğer bunu insanlara verseydi onu da petrol gibi, diğer madenler gibi dünyanın gelişmiş ülkeleri alıp diğer insanları perişan ederlerdi. Demek ki Allah su unsurunu hem az hem çok hem tatlı hem tuzlu olarak yeryüzünde yaratmış ki insanlar onun için daha dikkatli daha sorumlu olsun. Allah istediği zaman yağmur vermiyor insanları duacı ediyor. İstediği zaman fazla yağdırıyor şuursuz insanları tokatlıyor. İstediği zaman okyanusları yeryüzüne saldırtıyor, istediği zaman Akdeniz'in sularını bir ara koyarak okyanusun sularına karıştırmıyor. İstediği zaman da Titanik gibi kibirli en büyük gemileri dalgalarla elinin tersiyle bir deniz şamarı vurarak batırıyor.

Velhasıl Allah, kâinatı yarattığı ve hayatın dört unsuru olan "Toprak, hava, güneş ve su" unsurunu ve onun gücünü insanlara vermiyor.

Beş bilinmeyeni bilmekten aciz insan, binlerce yüzbinlerce bilinmeyeni nasıl bilecek. Bari bilmediğini bilse!