SÜNNET İSLAM’IN ASILLARINDAN BİR ASILDIR-2

Peygamber aleyhissalatu vesselam nurlu bir kandildir; nereye giderse orayı nurlandırır ve hangi yere teveccüh etse, orasını ışıklandırır. Sözü şeriattır, fiili şeriattır ve takriri şeriattır. Onun(aleyhissalatu vesselam) sözlü olarak, fiili olarak ve takriri olan tüm ahvali zabt altına alınmış ve onun ashabı onları nakletmişlerdir. Müçtehid imamlar da onun bu sünnetlerini ders


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2021-10-31 21:45:10

Peygamber aleyhissalatu vesselam nurlu bir kandildir; nereye giderse orayı nurlandırır ve hangi yere teveccüh etse, orasını ışıklandırır. Sözü şeriattır, fiili şeriattır ve takriri şeriattır. Onun(aleyhissalatu vesselam) sözlü olarak, fiili olarak ve takriri olan tüm ahvali zabt altına alınmış ve onun ashabı onları nakletmişlerdir. Müçtehid imamlar da onun bu sünnetlerini ders, anlayış ve istinbat(çıkarım) olarak ele almışlar ve o sünnetlerle Kitaptan sonra ikinci bir kaynak olarak amel etmişlerdir. Onlar bunu yapmakla doğrudan sapanlar ve gerçekten uzaklaşanlar olmadılar. Çünkü o müctehid imamlar -size demin bazılarını okuduğum- Allah'ın kitabındaki talimatlarla amel etmiş oldular.

(Tabiin muhaddislerinden) Mutarrif bin Abdillah'a; "Bize yalnız Kur'ân-ı Kerîm'den bahsediniz" denildi. Cevâbında; "Vallahi biz Kur'ân-ı Kerîm'in bir benzeri, bir mukabili olduğunu söylemiyoruz. Fakat Kur'ân-ı Kerîm'i bizden iyi bilen, kendisine vahiy gelen, murâd-ı ilâhiye tam vâkıf bir zâtın (Hazreti Peygamberin) beyanlarını arıyoruz" buyurdu.

Evzâî, (hocası)Hassan b. Atiyye'den rivayet etmiştir ki; "Cebrail tıpkı Kur'an'ı Allah'tan getirdiği gibi, Sünneti de getirmiş, Kur'an'ı Hz. Peygamber'e öğrettiği gibi, Sünneti de öğretmiştir."

Peygamber aleyhisalatu vesselam sözünde, fiilinde ve takririnde şu ayette sâdır olan husustan başkası olmadı;

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى {*} إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى

"Kendi hevasından konuşmuyor. (*) O ancak kendisine vahyedilen bir vahiydir."(Necm: 53/3-4)

Allah Subhanehu ve teala buyuruyor;

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَانَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا

"bir de Peygamber size her ne emir verirse tutun, nehy ettiğinden de sakının"(Haşr: 59/7) Aleyhissalatu vesselam bize bir çok şer'i hükümler getirdi. Bizim için onları kabulden başkası yoktur, Cenab-ı Hakkın bu ayet-i kerimede bizden talep ettiği gibi. O zaman, sünnette varid olan bütün hususlar bu ayet-i kerimenin hükmü altına derc edilmiştir.

Bir kadın, Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh)'a geldi ve:

−Bana senden ulaşan: "Vücutlara dövme yapan kadınlara, kendisine dövme yapılmasını isteyen kadınlara, yüzdeki kılları yolan ve yüzdeki kılları yolduran kadınlara, seyrek dişli güzel görünmek için ön dişlerinin aralarını yontan bu şekilde Allah'ın yarattığını değiştiren kadınlara Allah lanet etsin!" dediğin söz nedir? dedi. Şüphesiz ki ben Kur'an'ın iki kapak arasını okudum, fakat onu bulamadım! dedi.

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh):

Eğer Kur'an'ı gerçekten okudunsa kuşkusuz ki onu bulmuşundur! Allah (Azze ve Celle) Haşr Suresi 7. ayetinde: "Rasul size ne verdi ise onu alınız! Size neyi yasak etti ise ondan sakının!" buyurmaktadır, dedi.

Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam Muaz bin Cebel'i(r.a) Yemen'e kadı olarak gönderirken ona sordu; "ne ile hükmedeceksin?" "Allah'ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm." dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz,

"Eğer Allah'ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. Hz. Muaz,

"Resûlullah'ın sünnetine göre hüküm veririm." dedi ilaahir..

Hz. Ömer(r.a) hilafeti zamanında Kadı Şureyh'e yazdı ki; " Bak, eğer sana Allah'ın Kitabı'ndaki hüküm açığa çıkmışsa, onunla hükmet. Bu durumda kimseye de bir şey sorma. Şayet  hüküm Allah'ın Kitabı'nda sana tebeyyün etmezse, Allah Rasûlü'nün sünnetiyle hükmet."

Allahu Subhanehu ve Teala buyuruyor ki;

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ

"İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim"(Maide:5/3)

İşte sünnet-i şerife bu kemâli, ayetleri şerh etmek ve nassları tefsir etmekle ortaya koymuştur.

Kur'an-ı Kerim dinin aslı olduğu için, herşeyin ilmini ihtiva eder. Şu ayet-i kerimelerde işaret edildiği gibi;

مَّا فَرَّطْنَا فِي الكِتَابِ مِن شَيْءٍ

"Kitap'da Biz hiçbir şeyi eksik bırakmadık"(Enam:6/38)

Ve;

وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَاناً لِّكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرَى لِلْمُسْلِمِينَ

"Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik "(Nahl: 16/89)

Eğer Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem'in açıklama, şerh ve tefsirleri olmasaydı, bazı ayet-i kerimelerden ilahi muradı anlamak insanlara kapalı kalırdı. Lakin Peygamberimiz aleyhisalatu vesselam Allahu Teala'nın şu sözünü yerine getirmiştir;

وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ

" İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik."(Nahl:16/44)

Ve yine Allahu Teala buyuruyor; 

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ

"(Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik"(İbrahim: 14/4)

İmam-ı Şafii(Allah'a ona rahmet eylesin ve ondan razı olsun) diyor ki;

"Allahu Teala'nın kitabında farz kıldığı farzlardan bir farz ki, hac, namaz, zekat gibi, eğer bunlar hakkında Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem'in beyanları olmasaydı, biz onu nasıl yerine getireceğimizi bilemezdik ve bizim için ibadetleri edadan bir şey mümkün olmazdı."

Muhakkak o bu sözünde doğru söylemiştir Allah ondan razı olsun ve onu razı etsin. O bu güzel sözüyle Allahu Teala'nın kendisine dinde derinleşme nimeti vermiş ve İslam'ı öğretmiş herkesin kendi nefsinde söylediği bir şeyi ifade etmiştir. O kimseler ki, dini gerektiği şekilde öğrenmiş ve sapıtanların çekişmelerine önem vermemişlerdir. O sapıtanlar şu ayet-i kerimeyi akıl edemediler;

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ

"Hem bu meseller yok mu, biz onları insanlar için indiriyoruz, maamafih onlara âlimlerden başkasının aklı ermez."(Ankebut: 29/43)

-devam edecek-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

İnsan, 27

GÜNÜN HADİSİ

"Şekavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil şekavet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."

Tirmizi, Birr 40, (1962)

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI