LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
İnsana yazıyı kalemle öğreten ve ona (içinden geçenleri) düzgün bir şekilde ifade etmeyi öğreten Allah’a (Celle Celaluhu) sonsuz hamdü senâlar olsun. Bu makalemizde Latin alfabesinin kabulü ve halk üzerindeki menfî etkilerini dile getirmeye çalışacağız. Menfî diyorum, çünkü müsbet etkileri varsa bunu zaten bu alfabeyi okuyanlar ve yazanlar biliyorlar.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
MUKADDÄ°ME
"O Zât ki; (yazıyı) kalemle öğretmiştir." (Alak sûresi: 4)
İnsana yazıyı kalemle öğreten ve ona (içinden geçenleri) düzgün bir şekilde ifade etmeyi öğreten Allah'a (Celle Celaluhu) sonsuz hamdü senâlar olsun.
Bu makalemizde Latin alfabesinin kabulü ve halk üzerindeki menfî etkilerini dile getirmeye çalışacağız. Menfî diyorum, çünkü müsbet etkileri varsa bunu zaten bu alfabeyi okuyanlar ve yazanlar biliyorlar.
Harf devrimi, 1 Kasım 1928'de 1353 sayılı kanunun kabul edilmesiyle, Osmanlı alfabesinin yerine Latin alfabesini getiren bir inkılaptan ibarettir.
İnkılab kelimesinin binası(yapısı)ndan da anlaşılacağı gibi bir mutavaat söz konusudur. Yani devrimlere mecburen boyun eymek zorunda kalan bir halk vardır ve o halkın mecburiyetini en iyi ifade eden kelime de inkılab kelimesidir.
Peki halka rağmen bu nasıl gerçekleşti? Tabii ki kolay olmadı. Eylül 1922'de Hüseyin Cahit'in İstanbul basın yayın üyelerinin katıldığı bir toplantıda Atatürk'e sorduğu; ''Neden Latin harflerini kabul etmiyoruz?'' sorusuna Atatürk: ''Henüz zamanı değil'' yanıtını vermişti. Demek ki inkılap için 6 yıl daha beklemek gerekiyormuş.
HARF Ä°NKILABININ AMACI NEYDÄ°?
85 yıl evvel bu devrime şahit olanların torunları, bugün elifi mertek zanneden bir toplum haline getirildikleri için, "ecdat tarih yazmış, torunları okumaktan aciz" sözünü hatırlatıyor bizlere.
Anladın avladın, yazdın bağladın, yazılanları okuyamıyorsan sen bu işten ne anladın! Kendi ifadesiyle çarşaflı annesine ''zavallı annem'' diyerek üzüntüsünü dile getiren hafız ateist Aziz Nesin'in "eskisi olmayanın yenisi de olmaz'' dediği gibi, eskiyle bağımızın kesilmesinin ne amacı olabilirdi acaba?
''Biz latin alfabesiyle batı câmiasına arka kapıdan değil, ön kapıdan girme imkanı bulabildik'' diyen Yakup Kadri yaşayıp ta, 50 yıldır kapısında bekletildiğimiz batı câmiasının tavrını keşke görebilseydi ne iyi olurdu.
Yine İnönü'nün ''Harf inkılabının en büyük faydası kültür değişimini kolaylaştırmasıdır. Türk milletini bir kültür aleminden bir başkasına nakletmiştir'' sözüne ilaveten, alfabe değişiminin mimarlarından olan Ahmet Cevat Emre'nin, ''Arab yazısıyla batı kültürünü benimsemek imkansızdı'' ifadelerinden anlaşılan odur ki; amaç batı kültürünü benimseterek bir toplumu kökten değiştirmekten başka birşey değildi.
Şayet keramet alfabede olsaydı, Avrupa orta çağı yaşarken Müslümanlar en görkemli medeniyetleri inşa edemezlerdi.
Bugün dünyada isteyerek yazısını değiştiren iki millet vardır. Biri biziz, diğeri ise İsrail. Biz, bin yıla yakın kullandığımız alfabemizden, Çanakkale'de kendileriyle savaştığımız düşmanların latin alfabesine döndük. İsrail ise halkının tamamı latin alfabesini bildiği halde, 1948'de 2000 yıllık İbrânî alfabesine döndüler.
''Siyasi istiklalini emsalsiz kahramanlıklarla kazanmış olan Türk milleti, yazısının Arab fonetiğine esir kalmasına nasıl tahammül edebilir'' diyen Ahmet Cevat Emre'nin, bu milletin kendisiyle savaştığı milletlerin yazı fonetiğine esir kalmasına nasıl tahammül edebildiğini anlamak mümkün değildir.
Muâsır medeniyetler seviyesine çıkmak adına bizler bir gecede cahil olurken, bugün nükleer güce sahip olan ve genetiği değiştirilmiş tohumları dünyaya ithal eden İsrail, aslına dönmeye karar vermiş durumdadır. Atom yapmaya namzet olan İran'ın kullandığı alfabenin de Arabî yazılardan teşekkül ettiğini unutmamak lazımdır.
OSMANLI ALFABESÄ°
Osmanlının kullandığı alfabeye Arab alfabesi diyerek kullanılmasına karşı çıkanların herşeyden önce şunu anlamaları lazımdır ki, kökeni Çin yazısı olan Japon alfabesine hiç kimse Çin alfabesi demiyor, bilakis Japon alfabesi diyor.
Bin yıl önce benimseyip geliştirdiğimiz ve kendimize yazı yaptığımız, Arabların bile nesihe ''hattı İstanbûlî'' dedikleri Arabî harfler bizim yazımız değilse, latin harfleri de bizim yazımız olamaz. Bu olsa olsa Ömer Seyfeddin, Halid Ziya ve Hüseyin Rahmi'lerin eserlerinin sadeleştirilerek Türkçeden Türkçeye tercüme edilerek anlaşıldığı, zengin Türkçeden fakir Türkçeye geçiş olur.
Teknolojinin üstadı olan Japonlar, ÅŸehirleri bile taklit edebilen Çinliler, demir güç Ruslar, inekperest Hindular ve sâir diÄŸer milletler, anlaşılması zor olan karışık yazılarından vazgeçmediler. Kim bilir, belki de elde ettikleri baÅŸarılar yazılarının zorluÄŸundan olabilir mi acaba!?Â
Avrupa'nın şımarık çocuğu Yunanlılar bile dedelerinin alfabesini kullanmaya devam ediyorlar.
Yazarken bileğin içe doğru sağdan sola hareket etmesi ve harflarinin oval olması, Osmanlıcayı yorulmadan hızlı yazılan bir alfabe haline getiriyor. Latince ise hatları keskin olup, bilek içten dışa doğru hareket ettiği için yazanın zorlanmasına sebep oluyor. Latinceden daha seri olarak iki sayfa yazdığım Osmanlıca yerine, bir sayfa yazabildiğim yeni yazının bileğimi yorması bu manayı daha iyi anlamama sebep oluyor.
HÂTİME
Aslında Arabî harflerden oluşan Osmanlıca, Göktürk ve Uygur alfabesinin yanısıra bulundukları farklı coğrafyalarda oralara mahsus harfleri kullanan Türkler arasında iyi kötü bir alfabe birliğine sebep olmuştu. Harf inkılabıyla bu birlik ortadan kalkmış oldu.
Gerçekte harf devrimi bu milletin üzerine oynanan oyunlardan sadece bir tanesidir. Ortaya ikinci bir Osmanlı çıkmaması için Osmanlıcanın da katledilmesi gerekiyordu ve malesef bunu büyük bir gayretle başardılar.
İngilizler Shakespeare'in 400 yıl önce yazdıklarını okuyabildikleri halde, bizim 80 yıl önce yazılan milli marşımızın orjinalini okuyamayışımız bunun en büyük kanıtıdır. Netice olarak; binlerce alim bir gecede cahil oldu. Asırların birikimi olan 100 binlerce cilt eser okunamaz hale geldi ve tarihi kütübhanelere gittiğimizde bizim kitablarımızı araştıran yabancıları seyreder hale geldik.
'Okunması zor, gelişmeye engel' martavalıyla başrollerde Robert Koleji mezunu Ermeni Agop Dilaçar (Martayan)ın fikir babası olduğu bu mesele, bizi sadece dilimizden değil, dinimizin orjinal eserlerinden ve dibimizdeki Süleymaniye Kütübhanesi'nde bulunan 80 bin Osmanlıca eserden koparıp uzaklaştırmış oldu.
Diğer devrimler gibi harf devriminin de, aslında redd-i İslam olduğunu anlamak zor olmasa gerek.
Dünyada 2. süper güç olan Çin'e uyum için alfabeyi değiştirip Çin harflerini kullanmak ne kadar saçma ise, harf devrimi de o kadar saçmadır. Biz, bu saçmalığı yapmakla kalmadık, orjinalliğimizi de terketmiş olduk. Zira harf devrimi yapılmamış olsaydı, çocuklarımızı Kur'an kurslarına göndermek zorunda kalmadan küçük bir ayrıntı ile herkesin Kur'an'ı zorlanmadan okuduğu bir toplum olmaya devam edecektik. Fakat gel gör ki 1000 yıllık kültürün üzerine dökülen devrim betonu, insanımızı dedesinin mezar taşını okuyamaz hale getirdi.
''Siz harf devrimiyle devrilmeden önce de cahildiniz zaten'' deyip, inkılabla beraber okuma yazma oranının arttığını öne sürerek, bizim gibi düşünenleri tenkit edenlerin herhalde unuttuğu önemli bir mesele varki oda şudur; hasta adam denilen Osmanlı'nın içinde bulunduğu o buhranlı dönem ve girdiği savaşlar, değil okumak, insanları ekmek bulamaz hale getirmişti. Mesela rahmetli babam dedemi hiç görmemiş. Dedem de diğer çilekeş Anadolu insanı gibi kundakdaki babamı öpüp kokladıktan sonra bir daha geri dönmemek üzere cepheye gitmiş. Evet evet kitap okumaya değil. Belki Çanakkale'de hilal uğruna bir güneş gibi batmaya, belki de Sarıkamış'ta vatanın dini ve dili değişmesin diye donmaya gitmiş.
Daha eskilerden bahsedenlere ise şunu sormak lazım gelir; "Arkadaş! Süleymaniye Kütübhanesi'nde ki 80 bin cilt, Beyazıt Kütübhanesi'ndeki 12 bin cilt ve Osmanlı coğrafyasındaki 100 binlerce cilt eserleri, firenkler mi okuyordu? El insaf.
Bu milletin kisvesini zorla değiştirenler, kefen giyerken itiraz edemediler. Çünkü kundak ile başlayan yolculuk, kefen ile biter. Milletin harflerini değiştirenler, ezan ve selada aynı başarıyı 18 yıl gösterebildiler ve ezan ile başlayan ömürleri, selâ ile nihayete kavuştu.
Rahman'ın rahmetiyle son bulan bir hayat, her ferde nasib olmaz. Kundaktan kefene, ezandan selâya ve elif (ا)'den ye(ى)'ye kadar Rahman'ın yolundan ayrılmama temennisiyle Allah'a (Celle Celaluhu) emanet olun, Vesselam.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
Erdem Akça, 2021-11-01 11:28:26
Allah razı olsun Hocam. Bilmediğimiz şeyleri öğrendik. Yazılarınızın devamını bekleriz. İlhamınız bol olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz ?
DÄ°ÄžER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALÄ°STLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADÄ°ROV:Â KADÄ°RÄ°-VEHHABÄ° KIRMASIÂ
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
-  İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-51
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-50
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-49
- TALÄ°BAN ÃœZERÄ°NDEN ZIT ETKÄ°YÄ° DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-47
- BU VATAN BÄ°ZÄ°M
- MÃœJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÃœRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-46
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-44
- KALP FÄ°KÄ°R VE KALP DÄ°NDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-41
- EMNÄ°YET TEÅžKÄ°LATI VE EMNÄ°YET NÄ°METÄ°
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl!
Furkan, 74
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar
Ebu Davud, Melahim 17, (4345)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...