HZ. OSMAN'IN FAZİLETLERİ
Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; "Kim Rûme kuyusunu kazarsa onun için cennet vardır". O kuyuyu Hz. Osman kazdırıp
2- Hz. Enes rivâyet ediyor: Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman ile Uhud dağına çıktılar.(3) Uhud dağı sallandı. Bunun üzerine Allah Rasûlü şöyle buyurdu: " Sâkin ol ey Uhud! Senin üzerinde bir peygamber, bir sıddîk ve iki şehîd vardır." (4)
3- Hz. Âişe'den rivâyet ediliyor: Allah Rasûlü, evimde uyluğu veya bacağı açık olarak uzanmıştı.(5) Derken Hz. Ebûbekir içeri girmek için izin istedi. Allah Rasûlü kendisine izin verdi ve vaziyetini değiştirmedi ve böylece onunla konuştu. Sonra Hz. Ömer izin istedi. O na da izin verdi ve vaziyetini değiştirmedi ve onunla böylece konuştu. Daha sonra Hz. Osman izin istedi. Allah Rasûlü kalkıp oturdu ve elbisesini düzeltti. Hz. Osman çıktıktan sonra Hz. Âişe Allah Rasûlü'ne şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasûlü, Ebûbekir girdi ama Sen ona iltifat edip aldırmadın. Sonra Ömer girdi. Sen yine iltifat edip aldırmadın, sonra Osman girdi, sen toparlandın ve elbiseni düzelttin." Bunun üzerine Allah Rasûlü şöyle buyurdu: "Meleklerin kendisinden hayâ ettiği bir kişiden ben hayâ etmeyeyim mi?" Başka bir rivâyette de şöyle buyurduğu akarılmaktadır: "Osman hayâ sahibi bir kişidir. Ben de bulunduğum vaziyette kendisine izin verdiğim takdirde, ihtiyacını bana arzetmeden geri döneceğinden endişe ettiğim için toparlandım."(6)
4- Abdurrahman b. Semure naklediyor: "Hz. Osman, Usre ordusunu teçhiz ettiği sırada yeninin içine bin dinar koyarak geldi ve bunları Rasûlullah'ın kucağına boşalttı. Gördüm ki Allah Rasûlü bu dinarları eteğinde evirip çevirirken iki kez şöyle buyurdu: "Bundan sonra Osmanın işlediği hiç bir şey ona zarar vermez."(7)
5- Abdurrahman b. Cenâb şöyle diyor: Allah Rasûlü halkı "Usre ordusunu" teçhiz etmeye teşvik ettiği sırada hazır bulundum. Bu arada Osman ayağa kalktı ve şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasûlü, ben yüz deveyi bütün techizatıyla Allah yolunda vermeyi üstleniyorum." Allah Rasûlü orduyu teçhiz etme konusunda ikinci kez teşvikte bulununca Osman kalkıp şöyle dedi: "İki yüz deveyi techizatıyla Allah yolunda vermeyi üstleniyorum". Allah Rasûlü üçüncü kez teşvikte bulununca, Osman tekrar kalktı ve: "Üçyüz deveyi techizatıyla Allah yolunda vermeyi üstleniyorum" dedi. Allah Rasûlü'nün minberden inerken şöyle söylediğini gördüm: "Bundan sonra Osman'a işlediklerinden dolayı bir vebal yoktur. Bundan sonra Osman'a işlediklerinden dolayı bir vebal yoktur."(8)
6-İbnü Şihâb Ez-Zührî şöyle rivâyet ediyor: "Osman (radıyallâhu anh) Tebük savaşında 940 deve ve 60 at temin ederek toplamda 1000 süvariyi techiz etti.(9)
7-İbn Ömer naklediyor: Allah Rasûlü olacak bir fitneden bahsetti. Bu esnada Osman'a işaret ederek: "Bu o fitnede mazlum olarak öldürülecektir." dedi.(10)
8- Murre b. Ka'b şöyle diyor: "Allah Rasûlü'ünden (sallallâhu aleyhi ve sellem) duydum. Yakında meydana gelecek bir fitneden bahsediyordu. Derken oradan yüzü örtülü bir adam geçti. Allah Rasûlü o adama işâret ederek "İşte bu, o gün hidayet üzere olacaktır." dedi. Ben de o zata doğru gittim, baktığımda onun Osman b. Affan olduğunu gördüm. Yüzünü tutup Allah Rasûlü'ne doğru çevirdim ve: Bu mudur ey Allah'ın Rasûlü dedim. O da: Evet odur, dedi.(11)
9- Hz. Âişe (radıyallâhu anha) naklediyor: "Allah Rasûlü Osman'a şöyle dedi: "Umarım ki Allah Teâla sana bir gömlek giydirecektir. Bazıları, onu üzerinden çıkarmanı isterse de sen çıkarma."(12)
10- İsmet b. Malik naklediyor: "Allah Rasûlü'nün Hz. Osman'la evli olan kızı vefat edince şöyle buyurdu; "Osman'ı evlendirin. Zira benim üçüncü bir kızım olsaydı onu üçünçüsüyle evlendirirdim. Önceki kızlarımı onunla evlendirirken gökten gelen bir vahiyle evlendirdim."(13)
11- Ümmü Ayyâş naklediyor: "Allah Rasûlü'nün şöyle dediğini duydum: "Ben kızım Ümmü Gülsümü, semadan gelen bir vahiy ile Osman'la evlendirdim."(14)
12- Osman b. Mevhib naklediyor: "Mısırlı bir adam geldi ve kabeyi tavaf etti. Bu esnada orada oturan bir topluluk gördü. Bunların kim olduğunu sorunca, "Bunlar Kureyşlilerdir" dediler. Bunların arasında oturan büyük zatın kim olduğunu sordu. Oradakiler, onun Abdullah b. Ömer (radıyallâhu anh) olduğunu belirttiler. Bunun üzerine adam İbn Ömer'e dönerek şöyle dedi: Ben sorayım, Sen de cevap ver. Osman'ın Uhud savaşında kaçtığını biliyor musun? İbn Ömer: Evet, dedi. Mısırlı: Osman'ın Bedir Savaşında bulunmadığını biliyor musun? dedi. İbn Ömer: Evet, dedi. Mısırlı: Sen Osman'ın Rıdvan Biatı'na katılmadığnı biliyor musun? dedi. İbn Ömer: Evet, dedi. Mısırlı sevinerek: Allahü ekber, dedi. İbn Ömer: Yanıma yaklaş sana tek tek izah edeyim: Osman'ın Uhud günü kaçmasına gelince, ben şehadet ederim ki Allah onu affetti[15]. Bedir savaşında bulunmaması ise şu şekilde oldu. O zaman Osman'ın nikâhı altında Rasûlullah'ın kızı vardı ve hastaydı. Rasûlullah ona: Senin için Bedir'e katılan bir adamın payı ve sevabı vardır, dedi.[16] Rıdvan Biatında bulunmamasına gelince, Allah Rasûlü onu Mekkelilerle görüşmek üzere göndermiş bulunuyordu. Şayet Mekke içinde halkın nezdinde Osman'dan daha itibarlı biri olsaydı, Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) onu gönderirdi. Ancak Mekkeliler nezdinde Osman'dan daha itibarlı biri olmadığı için Hz. Peygamber, elçi olarak onu gönderdi. Osman Mekke'ye gittikten sonra Rıdvân Biatı oldu. [Osman'ın Mekkeliler tarafından şehit edildiği haberi üzerine Allah Rasûlü 1400 Sahabeyi toplayıp kararlılıkla savaşacaklarına dair biat aldı. Allah Teâla bu biata katılanlardan razı olduğunu belirttiği için ismi Rıdvan Biatı olarak tarihe geçti. Bkz. Fetih, 18] Allah Rasûlü sağ elini gösterip: Bu Osman içindir, dedi. Daha sonra İbn Ömer, Mısırlı'ya: İşte şimdi bu bilgileri al, beraberinde götür, dedi."(17)
13- Sümâme b. Hazm el-Kuşeyrî naklediyor: "Osman evinde muhâsara altında tutulduğu sırada hazır bulunuyordum. Osman yukarıdan şöyle seslendi: "Benim aleyhime kışkırtmada bulunan o iki adamınızı bana getirin". Bunun üzerine o iki adam getirildi. -Sanki iki deve- veya iki eşek gibiydiler. Sonra Hz. Osman oradakilere yukarıdan seslenerek şöyle dedi: Allah ve İslâm dini aşkına bilmez misiniz Rasûlullah Medine'ye gelince Rûme kuyusundan başka bir tatlı su kaynağı yoktu. Bunun üzerine Rasûlullah: Rûme Kuyusu'nu, Cennet'te ondan daha hayırlısını kazanmak üzere kim satın almak ve kendi kovasını Müslümanların kovalarıyla eşit kılmak ister? deyince ben o kuyuyu kendi öz malımdan satın aldım ve halkın istifadesine sundum. Oysa siz şimdi benim ondan su içmeme mâni oluyorsunuz. Öyle ki ben deniz suyundan içmek zorunda kalıyorum." Orada bulunanlar: Allah da bilir evet doğru söylüyorsun, dediler. Osman: "Allah ve İslâm dini aşkına bilmez misiniz; Mescid-i Nebevî cemaate dar gelmişti. Bunun üzerine Allah Rasûlü: "Kim cennete kendisine verilecek daha hayırlı bir mükâfat karşılığında falan ailenin arsasını alacak? deyince ben o arsayı kendi öz malımdan vererek satın aldım. Oysa siz şimdi benim orada iki rek'at namaz kılmama engel oluyorsunuz Yine orada bulunanlar: Evet Allah da biliyor ki doğru söylüyorsun, dediler. Osman: Allah ve İslâm aşkına bilmez misiniz; Ben Tebûk (Usre) ordusunu malımdan teçhiz ettim. Orada bulunanlar: Allah da biliyor ki doğrudur, dediler. Osman: Allah ve İslâm aşkına bilmez misiniz; Allah Rasûlü: Mekke'de Sebîr dağının üzerindeydi. Beraberinde Hz. Ebûbekir, Ömer ve ben vardım. Dağ, taşlar yuvarlanacak derecede sarsıldı. Allah Rasûlü ayağıyla dağa vurarak: "Sâkin ol, Ey Sebîr! Senin üzerinde bir Peygamber, bir sıddık ve iki şehid vardır" dedi. Oradakiler: Allah da biliyor ki doğrudur, dediler. Bunun üzerine Hz. Osman sevincini belirterek: Allahu ekber, Ka'be'nin Rabbine yemin ederim bunlar benim şehid olacağıma şahitlik ettiler.(18)
Bazı rivayetlerde şu ilave bulunmaktadır: Hz. Osman: Allah aşkına Rıdvan Biatında Allah Rasûlü: "Bu benim elim bu da Osman'ın eli, deyip benim için biat edince orada sizden kim hazır bulunuyordu" dedi. Bunun üzerine bazıları onu bu konuda tasdik ettiler.
Dârekutnî bazı rivayetlerinde buna ek olarak Hz. Osman'ın şöyle söylediğini rivâyet etmektedir: "Allah aşkına bilmez misiniz ki Allah Rasûlü, beni layık gördüğü ve benden razı olduğu için peşpeşe beni iki kızıyla everdi. Ben ondan, o da benden razı idi." Allah da biliyor ki doğrudur, dediler.
Hâfız İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe adlı eserinde şöyle diyor: Mütevâtir derecede birçok kanaldan Allah Rasûlü'nün Hz. Osman'ı cennetle müjdelediği, onu cennet ehli arasında saydığı ve şehid olacağına şahitlik ettiği nakledilmiştir.(19)
Dipnotlar
1-Usre Kelimesi sıkıntı ve darlık manalarma gelmektedir. Tebük seferi sıkıntılarla dolu bir sefer olduğundan, bunun için hazırlanan orduya "Usre Ordusu" adı verilmiştir.
2- Buhârî, Kitâbu'l-Vesayâ, Bab: 33, hadis nr: 3778; Askalânî, Fethu'l-Bârî, V/406-8; Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned; Tirmizî, Sünen.
3-Müslim, Ahmed ve Ebû Ya'la'nın sahih senedlerle naklettikleri başka rivayetlerinde "Uhud" kelimesi yerine "Hira" geçmektedir. Bu da mezkûr olayın birden fazla yerde cerayan ettiğini göstermektedir. Ayrıca Müslim'in başka bir rivâyeti de bunu te'yid eder mahiyettedir. Nitekim rivayette Ebû Hureyre'den naklen bu olayın Hira'da gerçekleştiği, Allah Rasûlüyle ile beraber Ebûbekr, Ömer, Osman (radıyallâhu anhum) ve başkalarının da bulunduğu geçmektedir. (Bkz. Fethu'l-Bârî, VII/30, 46).
4-Buhârî, Ashâbu'n-Nebî, 6; Tirmizî, Menâkıb, 18/3703; Nesâî, Ahbâs, 4.
5- İmâm Nevevî şöyle diyor: "Bu hadisi Malikiler ve bazı fakihler uylukların avret sayılmadığına delil olarak getirmişlerdir. Fakat bu, onlar için delil teşkil etmez. Zira rivayette açık olan kısmın uyluklar mı yoksa baldırlar mı olduğu şüphelidir. Dolayısıyla bundan hareketle uylukları açık bırakmanın cevazı konusunda kesin bir şey söylenemez." Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XIII/168.
6- Müslim, Fezâilü's-Sahâbe, 26-27.
7- Tirmizî, Menâkıb, 18; Ahmed, Musned, V/63.
8- Tirmizî, Menâkıb, bab: 19, hadis nr: 3700.
9- Kazvînî, Hâkim
10- Tirmizî, Menâkıb, 19, hadis nr: 3708.
11- Tirmizî, hadis nr: 3704; Hâkim, Müstedrek,III/103. Tirmizî ve Hakîm rivâyet edip hadisin sahih olduğunu belirtmişlerdir.
12- Tirmizî, hadis nr: 3705; İbn Mâce, Mukaddime, 11; Ahmed, Musned, VI/75.
13- Taberî, Câmiu'l-Beyân, XVII/184; Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, IX/83. Taberî, hadisi zayıf bir senedle rivâyet etmiştir.
14- Taberî, hadisi hasen bir senedle rivâyet etmiştir; Ayrıca bkz. Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, IX/83; Hatîb, Tarîhu Bağdâd, XIII/364, 6799; Buharî, et-Tarîhu'l-Kebîr, III/308; İbn Ebi Âsım, es-Sünne, III/590.
15- İbn Ömer, muhtemelen Al-i İmran süresinde Uhud Savaşına dair inen şu ayetleri kastediyor:
"Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vâdini yerine getirmiştir. Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah arzuladığınızı (galibiyeti) size gösterdikten sonra zaafa düştünüz; (Peygamberin verdiği) emir konusunda tartışmaya kalkıştınız ve âsi oldunuz. Dünyayı isteyeniniz de vardı, ahireti isteyeniniz de vardı. Sonra Allah, denemek için sizi onlardan (onları mağlup etmekten) alıkoydu. Ve andolsun sizi bağışladı. Zaten Allah, müminlere karşı çok lütufkârdır." Al-i İmrân, 152.
"O zaman Peygamber arkanızdan sizi çağırdığı halde siz, durmadan (savaş alanından) uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. (Allah) size keder üstüne keder verdi ki, bundan dolayı gerek elinizden gidene, gerekse başınıza gelenlere üzülmeyesiniz. Allah yaptıklarınızdan haberdardır." Al-i İmran, 153.
"Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indirdi ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına düşmüş bir grup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar: Bu işten bize ne! diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar. Bu işten bize bir şey olsaydı, burada öldürülmezdik, diyorlar. Şöyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, öldürülmesi takdir edilmiş olanlar, öldürülüp düşecekleri yerlere kendiliklerinden çıkıp giderlerdi. Allah, içinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek için (böyle yaptı). Allah içinizde ne varsa hepsini bilir." Al-i İmran, 154.
Müfessirlere göre bu âyette bahsedilen ikinci grup insanlarla münafıklar kasdolunmuştur.
"(Uhud'da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir." Al-i İmrân, 155.
Bazı müfessirlere göre son ayette işledikleri hata yüzünden yerlerinden kayanlar ifadesiyle okçular tepesini terk eden ve daha sonra şehit olan sahabiler kastedilmiştir. Bu durumda gerek savaşın şiddetinden kaçan ya da mevziini terk eden bütün sahabiler ayetin sarih ifadesi gereği ilahi affa mazhar olmuşlardır. Allah'ın affetiğini, kimsenin yargılama hakkı yoktur. (Mütercim)
16- Buhârî, Humus, Bab:14, hadis nr: 3130. Ayrıca bkz. hadis nr: 3698-4066.
17- Buhârî, Fezâilu's-Sahabe, 7, hadis nr: 3698; Ayrıc bkz. Tirmizî, Sünen, 5, 582, hadis nr: 3696.
18- Tirmizî, Menâkıb, 19, hadis nr: 3703; Dârekutnî, Sünen, IV/196; Nesâî, Ahbâs, VI/235.
19- el-İsâbe, II/62.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BİR TERCÜME CİNAYETİ ÖRNEĞİ; ASIM BİN SABİT
Her mütercim bir katildir, kahve bile fincana dökülürken taşar” sözünü çoğumuz duymuşuz
SAÂDET ASRINDA MUTLU BİR EVLİLİK ÖRNEĞİ: HZ. EBÛ TALHA VE HZ. RUMEYSA
Uhud Savaşı’nın en tehlikeli anında Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) önün
KARDEŞLİK VE HAYIR-HAHLIKTA HZ. SELMÂN VE HZ. EBÛ’D-DERDÂ ÖRNEĞİ
Allah Resûlü’nün (Sallallâhü aleyhi ve sellem) Hz. Selmân ile Hz. Ebû’d-Derdâ arasında
SÜHEYL B. AMR (R.A.)
Saâdet Asrı’nda, niceleri gibi Süheyl b. Amr (r.a.) da yirmi sene kadar -Kur’an nuruna gözü
HZ. ALİ'NİN HAYATINA KISA BİR BAKIŞ
Hâfız İbn Hacer el-İsâbe'de şöyle diyor: "İlim sahiplerinden çoğunun bildirdiğine göre H
MENZİLE HADİSİNE SAHİH BAKIŞ
Allah Rasûlü'nün Hz. Ali’ye hitaben: "Senin bana göre konumun (menzile) Harun'un Musa'ya olan
HZ. ALİ'NİN FAZİLETLERİ
1-Sa'd b. Ebi Vakkâs, Allah Rasûlü'nün Hz. Ali'ye şöyle dediğini naklediyor: "Senin bana gör
HZ. OSMAN'IN FAZİLETLERİ
Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; "Kim Rûme kuyusunu kazarsa onun içi
HZ. ÖMER'İN FAZİLETLERİ
Ebû Hureyre, Allah Rasûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini nakletmektedir: "
HZ. EBÛBEKİR'İN İSLÂM'DAKİ YÜCE KONUMUNA DAİR BAZI ÖRNEKLER
İmâm Nevevî, Tehzîbu'l-Esmâ adlı eserinde Hz. Ebûbekir'in (radıyallâhu anh) hâl tercümesi
HAZRET-İ USAME VE İTAAT ORDUSU
اللّهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً "Şüphesiz Allah (Celle Celaluhu), size
- SA’D BİN EBU VAKKAS(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- ABDURRAHMAN BİN AFV(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- EBU UBEYDE BİN CERRAH(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- ZÜBEYR BİN AVVAM(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. TALHA BİN UBEYDULLAH(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. ALİ (R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. OSMAN(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. ÖMER(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HAZRET-İ EBUBEKİR(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- SA’DÜ’L ESVED ES SÜLLEMİ SÜMME EZ ZEKVANİ(R.A)
- SUHEYB-İ RUMİ
- SÜRAKA İBN MALİK BİN CÜ’ŞUM EL MÜDLİCİ(R.A)
- HABBAB BİN ERET(R.A)
- ABDULLAH BİN CAHŞ(R.A)
- SA’D BİN REBİ’ EL ENSARİ(R.A)
- SÜMAME BİN USÂL(R.A)
- ABDULLAH BİN AMR BİN HARAM ES-SÜLEMİ EL ENSARİ(R.A)
- ABDULLAH ZÜLBİCADEYN(R.A)
Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik.
Zümer, 27
GÜNÜN HADİSİ
Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir
Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...